17 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

17 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hollivut (Akşam) Son zaman- larda Hollivutta herkesi en ziyade meşgul eden Greta Garbodur. Daha doğrusu Greta Garbonun halinde, tav- rında, yaşayışındaki değişikliktir. Si- nema şehrinin her tarafında bundan bahsediliyor... Herkes bunun sebebini ariyor Greta Garbo senelerden beri Holli- Yutta küçük bir evde münzevi bir ha- yat geçiriyordu. Hemen hemen kimse İle görüşmezdi. Gazetecilerden kaçar, yabancılara katiyen (o yaklaşmazdı. Stüdyoda işi biter bitmez evine çeki- lir, kitap okumakla vakit geçirirdi. Onu ne bir tiyatroda, ne bir sinema- da, hattâ bir plâjda gören olmamıştı, münzevi yi , Greta 2 bir esrar perdesi vücude get: şi. Bu yüzden birçok kimseler Greta hakkında efsaneler uydur- muşlardı. li Greta birden bire de- ıgünkü Greta Garbo, eski Greta Garbo değildir. Çekingen- Vİğİ, İnsandan kaçması tamamen Beçmiştir. Gazetecilerden kaçan bu Yukardan aşağıya doğru: Greta Garbu henüz mektepten çıktığı za man, mağaza satıcisı iken İsveçte çevirdiği ilk filimde € yıldız şimdi muharrirlerin bütün su- allerine cevap veriyor, anlarla istedik- leri kadar konuşuyor. Gazetelerde neşredilmek üzere mülâkatlar veri- yor. da hilesi zannedildi. «Sahne vazıları galiba Garboyu başka bir cepheden enteresan göstermeğe çalışıyorlar, bu Suretle reklâm yapmak istiyorlar» de- nildi. Halbuki sonradan anlaşıldı ki, Greta, sahne vazılarının emirlerine muhalif olarak değişmiş, üzerindeki esrar perdesini kendiliğinden atmış- tır. Sahne vazıları, rejisörler buna çok kızıyorlar. Kendilerini en çok kızdı- ran cihet Greta Garbonun gazete f0- toğrafçılarına makyajsız, tuvaletsiz birçok resim çektirmesidir. Son zamanlarda Greta eski evini bı- rakarak lüks bir vilâ kiralamış, on senelik otomobilini de bırakmış, lüks bir otomobil satın almıştır. Ünifor- malı bir de şoför tutmuştur, Ayni zamanda tâ ilk şöhret buldu- ğu günlerden beri tercih ettiği basit spor kostümlerinden vaz geçerek en şık elbiseleri giymeğe başlamıştır. Ev- velce koyu renk elbise giyerken şim- di açık renk, bilhassa beyaz kumaşla” rı tercih ediyor. Stüdyodaki odasını da değiştirmiş. tir. Senelerden beri kurşuni boyalı, ta- yanı koyu kırmızı küçük bir odası var- dı. Şimdi bu odayı bırakarak daha bü- yük bir odaya geçmiştir. Bu odanın duvarlarını son moda beyaz alçı ile boyatmış, yeni ve modern mobilyeler almıştır, Şimdi Hollivutta herkes; — Artık Grets Garbo için de bahar geldi... diye söyleniyor. Fakat ayni zamanda bu beyaza bü- rünmenin, beyaz iştiyakının hangi saadet membamdan geldiğini anla- mağa merak ediyor. Greta Garbo sinema artisti olmaz- dan evvel İstokholmda bir ticaretha- nede satıcı idi, Bir pazar günü arka- daşlarile birlikte kırda gezerken ken- disini o zamanın tanınmış rejisörle- rinden Moris Stiller görmüş; çehre sini, vücudünü sinemaya çok müsald Greta Garbo değişti Insandan kaçan titiz artist şimdi herkesle görüşüyor, gülüyor Bu değişiklik Hollivutu hayrette bıraktı. “Greta için de bahar geldi,, diyorlar Greta Garbo son çevirdiği filimlerden bir sahnede İptida bu değişiklik bir propagan- | görerek filim çevirmesini teklif etmiş- ti. Greta bu teklifi kabul ederek filim artisti olmuştu. Bu sırada Stiller yüksek ücretle A- merikâya davet edilmişti. Stiller gi- derken Gretayı da beraber götürmüş, onu Amerikada birinci sınıf yıldızlar sırasına çıkarmıştı. Fakat bu sırada bir hastalık, rejisörün genç yaşta ö- lümüne sebep olmuştu. O zaman- dan beri artist münzevi ve esraren- giz bir hayat geçirmekte idi. Eolliyutta Greta ile Stillerin biri- birlerini sevdikleri ve evlenmek Üze- Te iken rejisörün öldüğü, artistin o- nun matemini tuttuğu söylenirdi. Gretanın hayatındaki değişiklik üze- rine birçokları Stillerin mateminin artık nihayete erdiğini söylüyorlar. Bazıları ise Gretanın «hayatında yeni bir aşk baharının başladığını id- dia ediyorlar. Fakat bu hususta yıldız. eski meşhur ketumiyetini muhafaza ediyor, hiç bir sual sorulmasına mü- saade etmiyor. İma tarikile sorulan Ssuallere de cevap vermiyor. Sebep her ne olursa olsun Gretanm hayatındaki değişiklik herkesi hayre- te düşürmüştür. Bazıları Gretann yakında Amerikadan kati surette ay- rılacağını ve tatlı bir hatıra bırak- mak için güler yüzle herkese hitap et- meğe başladığını söylüyorlâr. Bazı- ları da kendisini Amerikaya yeni bir bağın bağladığını, İsveçe dönmekten vaz geçtiğini ileri sürüyorlar, Bu dedikodulardan hangiğinin doğ- ru olduğunu bilmerhekle beraber ar- tistteki bu ani değişikliğin bir sebebi olduğu muhakkaktır. Greta bugüne kadar hayatı bir yük gibi taşırken şimdi yaşamak zevkini tatmağa baş- lamıştır. Bu kadar esaslı aşktan başka müessir bir sebep olg- maz, VECİZELER Güzel Insan iyi insandır 25 sene sonra Titanic vapurunun batma- sı etrafında münakaşalar Meşhur hir muharrire göre vapurlar büyüdükce emniyet çoğalmıyor, bilâkis azalıyormuş Umumi harpten evvelki zamanların en büyük felâketlerinden biri zama- nm en büyük Transatlântiği bulu- nan Titanle (Titanik) vapurunun ilk yaptığı seferde Atlas Okyanusunun tam ortasında birdenbire karşısına çıkan sabih buz dağına çarparak bat- masıdır. Kaza esnasında vapurda 2,224 ki- şi vardı. Bunlardan yarısından ço- ğu yani 1,513 kişi boğulmuştur. Ara- larında Avrupanın ve Amerikanın ma- ruf simalarından bir çok adam vardır, Bu kaza 1912 senesi 15 nisaninda olmuştu. Bunun için bu ayın on be- şinde Avrupada ve Amerikada bu felâketin yirmi beşinci yıldönümü birçok merasimle karşılandı, bu acı felâketin o zaman kalblerde uyandır- dığı elemler tekrar tazelendi, felâ- ketin teknik sebepleri uzun uzadıya münâkaşa edildi. Malümdur ki bu büyük deniz kazası bütün dünya de- nizeileri için - çok müessir bir ders olmuş ve Kazaların önünü alacok ve bahusus tahlisiye işlerini ilerletecek yeni yeni tedbirlerin alınmasını te min etmiştir. Geminin adından şeamet duyanlar az değildir. Titanic devâsa demek- tir, «Gemiye bu adın verilmesi dev ve şeytanları gazaba getirmiş ve felâkete yol açmıştır» diyenler var- dır. Bu işin gülünç tarafıdır. Lâkin işin felâket ve teknik tarafı hâlâ şa- irleri, edipleri, denizcileri ve teknis- yenleri işgal ediyor. Yıldönümü mü- nasebetile Titanic hadisesi hakkın- da bir çok manzumeler, makaleler ve hattâ büyük eserler neşredildi, Umumi harple Lusitiana Trans- atlântiğinin mürettebatından ve yol- cularından bir çoğu ile- feci bir vu- rette batması Titanic hadisesinin fe- caatini unutturamamıştır. Bunun başlıca sebebi 'Titanle'in uğradığı fe- lâketin sebeplerinden bir çoğunun esrar perdesi ile örtülmüş kalma- sıdır. Avrupanın meşhur muharrirlerin- den Robert Prechti (Devlerin hücu- mu) namialtında bu felâkele dair yazdığı büyük bir eserde esrar per- desini yırtmağa çalışmıştır. Bu zat sradan yirmi beş sene geçtikten son- Ta felâketin mesullerini aramak bey- hude olduğunu ilâve ederek hadise- nin nasıl cereyan eylediğini ve han- gi sebeplerin âmil olduğunu izaha çalışmıştır. Muharrir bir geminin büyük hacimde olması emniyetini arttıracak yerde azalttığını ve çün- kü geminin büyümesi nisbetinde mu- kavemeti azaldığını yazıyor. Malüm- dur ki Titanic 45,000 ton hacminde idi, Titanle'de ikinci zabit bulunan kaptan Lightoller de yazdığı eserde bu geminin metaneti cesameti nis- betinde olmadığını ve bir dalgakı- rana çarpmış olsa bile batması mu- hakkak bulunduğunu ilâve etmiştir, O tarihteki büyük gemilerin boylu boyunca çapraz tabanlorı yukan gü- verteye kadür iki sıra destek duvar- Jar ile tahkim edilmesi usulden ok duğu halde Titânic'de geniş dans sa- lonları ve barlar temini için bu des- tek duvarlara lüzum görülmemiş ve neticede geminin metaneti ve muka- vemeti zaafa uğramıştır. Ayni zamanda bu duvarlar gemiyi bölmelere dyırmaktadır, Geminin bir tarafı rahnedar olduğu zaman sular ancak o rahınenin bulunduğu bölme- yi istilâ eder ve geminin yüzmesi ko- Jaylaşır. Titanic büz'dağına çarparak rah- nedar olduğu zaman rahnesinden giren sular bütün geminin dahilini bir anda istilâ etmiş ve gemiyi pek çabuk batırmıştir. Yolcuların bir ço- ğu ve hattâ kaptanların bir kısmı bile kamartılarından çıkmağa vakit bulamamışlardır. Rahnenin çok büyük olması da fe- lâketi tesri etmiştir. Geminin yanın- daki bölmelerin hepsi sökülmüş ve sular geminin asıl içini birdenbire 1s- tilâ etmiştir. Geminin telsiz! bozulmamıştı. Her taraftan istimdat edilmiştir. En ya- kında Cunard kumpanyasının Cor- panthia Transatlâtiği vardı, Bunun yetişebilmesi için üç saat lâzımdı. Bu kadar müddet Titanic suyun Üze- rinde kalabilseydi bu kadar insan boğulmuyacaktı Kaza esnasında panik olmamış ve disiplin muhafaza edilmiştir. Fakat burada yeni bir noksan göze çarpı yor. Geminin Sülonlarında 5,000 ki- Şİ için yer hazırlamağı düşünen mü- hendisler tahlisiye sandallarında yole cular için ancak 1,200 kişilik yer ha» zırlamışlardır. Halbuki geminin âzami istiabı 4,000 kişi idi. Yüzme hâvuzlari, te- nis kortları, batları, oyun salonları, gala salonlari çok geniş ve binlerce insan almağa kâfi olduğu halde tah- lisiye sandalları düşünülmemiştir. Başlıca sebebi o zamanki bahri ni- zamnamelerdir. Bu nizamnamelere göre 10,000 tondan fazla hacimde ge- milerde yirmi sandal bulundurmak icap ediyor. Titanic bu hacmin dört buçuk misli büyüklüğünde olduğu halde nizamnamenin metnine bakı- larak o nisbette sandalları arttırıl- mamıştır. Neticede devâsa gemi bin beş yüz kişi ile denizin dibine in- miştir. — F. Gelibolu (Akşam) — Güzel Gelibolunun çalışkan ve maarif sever halkı güzel bir yapıyı Fransızlardan büyük bir para mukabilinde satın almış; tamir etirmiş, tertemiz, yeni eşyasile Kültür bkanlığı emrine vermiştir. Burası orta mektep itihaz edilmiştir. MS 4 Okul üç senedenberi çalışmaktadır. Geçen yıl verdiği mezunların adedi (50) ye çıkmıştır. Her yıl talebe mevcudu artmaktadır. Buraya Keşandan, 'Lapsekiden, Çardaktan, Evreşeden de talebe geliyor. Halk burada bir lise açılmasını Kültür bakanlığından rica ediyorlar. Yapı büna çok müsaittir, Bol talebe de bulmaktadır ve bulunacaktır. Gönderdiğim resimde okul talebetinden bir kısmı fen bilgisi ve dikiş ö/ | menlerile birlikte bir gezinti esnasında görünüyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: