20 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

20 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 AKŞAM 20 Mayıs 1937 Ankarada ei ve genç lik üratla kutlandı bayramı teza Dahiliye Vekili B. Şü Abbas Gürer 19 mayısın mânasını anlattılar Ankara 19 (Telefon) — Atâtürkün Samsuna ayak bastığı günün 18 in- ci yıldönümü — bugün, bütün yurd içinde olduğu gibi Ankarada da genç- lik ve spor bayramı olarak kutlan- mıştır. Bayram, saat yedide, Büyük Şefin bundan 18 yıl önce 19 mayıs 1919 günü sabahı, Samsunda karaya çık- tıkları saati tesiden atılan toplar ve fabrikaların sürekli bir surette çaldıkları düdüklerle başlamıştır. Bü- tün resmi ve hususi mebani, cadde- ler bayrklarla o donatılmıştı. yollar- da kalabalık bir halk akını vardı. Stad tıklım tıklım dolmuştu. Şertf tribününde başta kamutay başkanı B. Abdülhalik Renüa oldu- ğu halde bütün vekiller bülunmak- ta idiler. Saat 15 dede. şenliklere iştirâk edecek olan kız, erkek mek- tepliler önde Riyasericumhur muzi- kası olduğu halde stada girmeye başlamışlardır. Muzikayı takiben ellerinde Türk bayraklarile beyaz giyinmiş atletle- rin ve onları takiben de-beyaz göm- lek ve fanilâ giyinmiş genç kız ve erkek talebelerin stada girişleri / ve tribünler önünden geçişleri bütün hâzırunun tâkdir ve alkışlarile kar- şılandı. Gençler sahada Şeref tribününe karşı: yerlerini aldıktan sonra muzi- kanın çaldığı ve herkesin iştirik et- tiği istiklâl marşile şenliklere baş- landı ve bunu İç işleri bakanı ve Parti genel sekreteri B. Şükrü Kaya ile Bo- li saylavı B. Cevad Abbas Gürerin nutuklarile güeçler edına B. Hüs- nü Gökselin söylediği hitabe ve kız lisesinden Melâhat Saltekinin ida- re ettiği and içme merasimi takip etti. B. Şükrü Kayanın riutku Yurddaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin 1927 ilkteşrinde Ankarada toplanan ikin- ci kurultayında Partinin genel baş- kanı Atatürkün nutku şöyle başlar: «1919 senesi mayısının 19 uncu günü Samsuna çıktım. Vaziyet ve manzarayı umumiye, Osmanlı dev- letinin dahil bulunduğu grup, harbi umumide mağlüp olmuş, Osmanlı ordusu her taraftan zedelenmiş, şe- raiti ağır bir mütarekename imza lamış, büyük harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde, millet ve memleketi harbi umumiye sevkedenler kendi hayat- ları endişesine düşerek memleketten firar etmişler. Saltanat ve hilâfet mevkiini işgal eden Vahideddin mü- tereddi şahsını ve yalnız tahtını te- min edebileceğini tahayyül ettiği de- ni tedbirler araştırmakta, Damat Ferit paşanın riyasetindeki > kabine âciz, haysiyetsiz, cebin, yalnız pa dişahın iradesine tabi ve onunla be- raber şahıslarını vikaye. edebilecek her hangi bir vaziyete razı. Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alınmakta » işte bundan tam 18 yıl önce Ata- türk Samsuna çıktığı gün Osmanlı Saltanatının arzettiği hazin, fakat ha- kiki manzara bu idi, Vaziyetin vaha- met ve dehşetini arttıran yerli, ya- bancı daha birçok sebebler ve âmil- ler vardı. Her zaman okumamız lâ- ım gelen o büyük ve ebedi nutukta böyle acı levhalar, ibret ve ders alına» cak manzaralar pek çoktur. Asırlarca geniş ve derin hareketle rile.cihan tarihinde büyük yer tut- muş, insanlığın tarih ve" talline ha- kim olmuş bir devlet çöküyor, bu mu- zzam inhizam ve inhidamın en mağ- duru olar Türk milleti de enkaz altın- da bırakılıyor ve mâhvedilmek isteni- yordu. Tertib tamamdı, yer yer tat- bikata geçilmişti. Memlekette elem ve #tırap umum idi. Fakat, bu dehşetli . delâketin acısını en çok duyan; o gün Samsuna çıkan p genç generaldi. Türk Ankara 19 (Telefon) — Bugün gençlik ve spor bayramı müna- sebetile stadda idman şenlikleri- ne başlanırken merasime iştirik eden 1,000 kişinin imzaladığı bir dilekçe okunmuştur. Bu dilekçe ile Atatürke, Mec- lis reisi B. Abdülhalik Rendaya, Başbakan İsmet İnönüne halkın heyecan ve minnetini ifade eden tebrik telgrafları çekilmesi B. Şükrü Kayadan istenmekte idi. Çekilecek telgraflar halkın coş- kun tezahüratı va alkışları ara- sında okunmuştur. Atatürke çe- kilen telgraf şudur: Bundan 18 yıl önce vatanın milletinin bülün acıları onun yüreğinde toplanmış, Türk mi letinin tarih ve talihin onun vicdan ve irfanı sonsuz ve kuvvetli bir mihrak olmuştu. Onun his ve kanaatine göre Türk milleti böyle bir akibete elbette lâyık değildi. Ve bu millet, tazyik ve terti- bin dehşet ve tesiri ne olursa olsun esarete kabil değil tahammül edemez- di. Yer yer mevzii milli bir takım ak- sülâmel hareketleri başlamıştı bile, 'B. Şükrü Kaya, Mustafa Kemalin memleketi bu vaziyetten çıkarmak için hazırladığı siyasal ve süel plânı- nı tatbik etmek üzere Samsuna çık- tığını söyledikten sonra dedi ki: — O milletine inanıyor ve Türk as- kerine güveniyordu. Anadoluya gel- mek, milletin arasına girmek ve or- dunun bâşına geçmek için Samsuna çıkmıştı. Öyle yaptı ve öyle da'oldu. Millet, ona inandı. Ordu, ona güven di... O günden bugüne kadar geçen 18 yılın menakibi, cihan tarihine mal ol- muş uzun bir zafer destanıdır. Tarih onu gelecek nesillere olduğu gibi ari- latacaktır, İşte yurddaşlarım, 19 mayıs, en müşkül şartlar içinde bile kendine ve milletine inanışın bir remzidir. 19 Mayıs, bozgunculuk, pesimizm ve menfilik illetlerine karşı, insan ira- desinin ve insan zekâsının, Atatür- kün şahsında tecelli eden en şifalı bir panzehirdir. 19 Mâyıs, güçlükler ve sıkıntılar içinde bunalmış gerek ferd, gerekse cemiyet halindeki insana, Atatürkün hediye ettiği en canlı bir teselli ve &- mit kaynağıdır. 19 mayıs, Türk miletinin kurtuluş savaşının başladığı ışıklı tarih olarak, yalnız bizim için değil bütün insan- Jık tarihi için mutlu bir gündür. O günden beridir ki, insanlik camiası, zaten ezeli misyonu medeniyet ve kül- tür faktörü olan Türkü, yeniden insa: ni vazifesinin başında görüyor. Türk, hür ve müstakil kalmasaydı, kim bilir beşeriyet tarihi daha ne kar dar zülüm, tazyik ve şenaaf sahne lerine şahit olacaktı. B. Şükrü Kaya, 18 yıl evvel lik atılan bu adımın her gün dahâ ar- Halkın minnet ve şükranı Atatürke, Meclis reisi B. Abülhalik Rendaya, başvekile telgraflar çekildi Kaya ve ufuklarında ve milletin ruhun- da bütün ümid ışıkları söndürül- düğü ve yesin, çaresizliğin kara kâbusu bütün yürekleri sardığı zaman, içinde taşıdığı İnan, irade ve sevgi güneşini, saltanat ve hi- lâfet rejiminin bütün şenaatine rağmen ilk defa Samsuna mil letin Oezgin ve bitgin gözleri önünde parlatan ve milletin için- de ve milletle beraber bugünün Türkiyesini yaratan Atatürke sotsuz minnet ve şükranlarımızı sunarken, daima arkasından bir tek nefer gibi gitmenin zevki, heyecanı ve itminanı ile sağlık lar, uzun ömürler ve yeni başa- nlar dileriz. tinin yapmıyacağı hiç bir fedakâr- hık söyledikten sonra gençlere hitap ederek: — Türk gençleri, dedi ve nutku- na devam ederek: Şimdi hikâyesi size bir masal olan Sevr muahedesi, Türk çocuk- larına sporu ve izeiliği menediyor- du. Zayıf, hastalıklı, dayanıksız, binaenaleyh haysiyetsiz ve şerefsiz olarak yetişen gençlikle Türk nesli körletilmek, kurutulmâk isteniyordu, Bu en aziz hayat memba kendi ken- dine kuruyup gidecekti. Türklüğe karşı yaptığı bin bir cinayetten sar- fınazar Türk gençliği ve Türk mil İeti aleyhinde bu işkenceli idam ka- rarını kabul ve imzalıyan bir rejimin kendini de tahtını da, hilâfetini de, saltanatını da çiğnemek ve devir- mek her millet için bir borç olurdu. Dünya kuruldu kurulalı istiklâlile ve haysiyetile yaşıyan Türk milleti bu borcunu ödedi, hesaplarını gör- dü ve defterleri dürdü. Türk gençleri, Sağlam ve kuvvetli bir milletin çocuklarısınız, Sinirlerinizde ve damarlarınızda ananızdan ve babanızdan kalma kö- tü hiç bir miras yoktur. Biribiriniz- den farksız, sınıfsız, İmtiyazsız, Ut- massız hepiniz ayni sevgi ve şefkat İçinde, ayni hunkuk ve fırsata sahip olarak bu vatanın ve milletin sinesin- de yetişeceksiniz. Bu millet size güve niyor ve sizin için çalışıyor. bu millet, sizinle ve siz i$ başma geçtiklen sonra elbette daha sağlam, daha mesud ve daha sayın olacaktır. B. Şükrü Kaya Atatürkün Türk gençliğine hitabesini hatırlattıktan sonra nutkunu şu cümle ile bitirmiş- tir: Yurddaşlar, Büyük şeflerin adına 19 mayıs gü- nünü hepinize kutlar ve bugün yur- dün her tarafında hazırlanan töreni açar ve büyük Türk milletini ve onun sayın misafirlerini! sonsuz sayglarla ve sevgilerle sölâmlarım.» B.Cevad Abbas Gürerin nutku Bundan sonra, Bolu mebusu B. Ce- vad Abbas Gürer bir nutuk söylemiş- tir. B. Cevad-Abbas nutkuna şöyle başladı: — On sekiz yıldanberi, bize, asırlar» dır tarihin kaydetmediği, zengin, sa- adetli günler yaratan, ve dünya mil- letlert arasında, bize, eri şerefli millet, yeri kâzandıran, o büyük kurtarıcı ve. yaşalıci aziz Atatürkü derin ta- zimlerimle selâmlar, sevgili yurddaş- larımın yüksek katlarına saygılarımı B. Cevad Yüksek duvarlarla çevrilen sarayını vatan bilen, benliklerini unutan köle- lerile, vicdan ve bilgilerini riya, te- basbüs, ve yalana feda eden yakınla- rını millet zanneden Osman oğulları- nm sonuncusu, on sekiz yıl evvel Tür- ke Türklüğe geydirilmek istenen kap- kara esaret kaftanının en büyük yar- dımcısı, yardakçısı ve parçalanmakta, olan sevgili yurdun üzerinde koyu bir ihanet devi kesilmişti. Düşmanlar, asır- larca cehalet ve keyfi idareler başına, getirilen bendegân veya kafasızlar yü- zünden, çöke gelmekte olan Osman- hı devlet ve camlasının bütün mesu- Myetini Türke yükletmek istiyorlar- dı. Kardeşlerim, Bu elim ve feci felâket girdabin- dan, kurtulmak için sızlayan vle- danlar, düşünebilen dimağlar sön- dürülüyor, bu Türk çocukları, hap- se, idam sohpalarına gönderiliyor, ve yahut yurdları dışma sürülüyor, zindanlara atılıyordu. Birbirini ta- kip eden bu boğucu musibet lâvha- ları önüne geçmek için, topsuz ve tüfeksiz bırakılan ve bir avuç kadro- su İle kumandanları emrine bakan kahraman orduda ve onun ana kay- nağı olan fedakâr milette kurtuluş umudları her gün biraz daha azal- makta ve vicdanlı, namuskâr ferd ve cemiyetler gamlı, dertli, tereddüt- 1 idiler. Kanlarını içlerine akıtan bütün vatanseverler, bu aci halin karşısın- da hareketsiz kalmış cesedler gibi, birbirlerine «ne olacağız?» sunlini s0- ruyorlar, fakat en nihayet işi yarına bırakıyorlardı. 'Yarında doğacak beşer Üstünde kudsi bir kudret ve kuvvet adamı aramak ve böyle bir varlığın vücu- de geldiğini istemek başlıca teselli- leri idi. Bir gün ferd gibi yalnız kendi Adıyla, saniyla millet sinesine atıla- rak iş görmiye and içmiş olan Mus- tafa Kamal, hedefine vâsıl olmak için takip edeceği yolun tamamile meş- gul iken bir tesadüf değil, bir tevec- cüh ve tevcih değil, gene onun, O yüksek dimağın doğurduğu kiymeti yenemiyenler ona ya kendilerinin Âleti olur, veya mabvederiz zavallı kuruntusu ile ona vazife vermişler ve İstanbuldan uzaklaştırıyorlardı. Onu sahile çıkaracak, memuriyeti- ne İsal edecek yaşlı ve zayıf tekne- nin ne pusulası düzgün, nede pa- reketesi vardı. Bundan başka, o za- man kendisine çok sümimi ve haki- ki bir istihbaratın sahibi, arkadaşı, «gitme Kemal hatıracaklâr» ihtarı na karşı «millet batıyor, duramam gideceğim» öevabını verdi. Çünkü o «vicdanı milletin ira- del âliyesine tabi olarak milleti müs- takil ve vatanı masun görünceye kadar çalışmak ahdile» gidiyordu. Kardeşlerim; 19 mahıs 1919 salı sabahı, tabiata ve kâinata hayat ve düzen veren ve onu yaşatan güneş, ufuktan ebedi sönmiyen ışıklarını sevgili yurd üzeri- ne yararken, Karadenizin büyük yol- .cusu, o Türk müncisi Atatürk Samsü- na ayak basmıştı. Yurddaşlarım, “İşte o gündür ki, Atatürk, <mukad- des istiklâli millimiz uğrunda milletle beraber nihâyete kadar çalışacağına miukaddesatı namına» - çok evvel içti- ği andının tatbikatına, güzel Sarsu- ng ilk adımı atmasile başladi, B. Cevad Abbas Gürer, Atatürkün Türkiye Cumhuriyetinin İlk temel taşını o gün attığıni ve bütüri dün- yaca- saygı İle tanılan bir Türk dünyası yarattığını işaret e nütkunu şöyle bitirdi: © Güleş seni turıçlanıdırsın, dağ, su kollarını, bacaklarını Londrada başlıyan konuşmalar (Baş tarafı 1 inci sahifede) Paris 19 (A.A) — Dün Leon Blum, Delbos ve Litvinof arasında vukubu- lan mülâkattan sonra neşredilen res- mi tebliğde, ezcümle şöyle denilmek- tedir: «Gayri kabili taksim sulhkü ve müşlerek emniyeti istihdaf eden Fransız ve Sovyet siyasetinin müşte- rek gayelerini müşahede etmekle bahtiyarız ve Cenevre çerçevesi da- hilinde Fransız - Sovyet paktına sa- dık kaldığımızı bir kere daha teyid ediyoruz.» Avusturya Hariciye nazırının temasları Paris 19 (A.A.) — Avusturya hari- ciye nazırı B. Guido Schmidt, dün ha- riciye nezâretinde yemeğini Delbos İle birlikte yemiştir. Paris 19 (A.A.) — Echo de Paris ga- zetesinde B. Delbos ile Guldo-Sehmldt arasında vukubulan mülâkatları tef- sir eden Pertinax, Avusturyanın is- tiklâli ve Viyananın Pragus ve Buda- peşteye yaklaştığı hakkında yakında bir Fransız - İngiliz beyannarnesinin eştine intizâr etmek lâzımgeldiğini yazmaktadır. Aydın tavla şampiyonu Aydın (Aşam) Aydında tertib edilen tavla şam- piyonluğu — mü- sabakası sona er- miş, B, Mehmed Köprü mütehassısı geldi Gazi köprüsünün ayakları hakkın- da tedkikatta bulunmak üzere çağrı- lan Fransız köprüler raütehassısı B. Pijue dün şehrimize gelmiş, belediye fen müdürü Hüsnü ve diğer fen erkânı tarafından karşılanmıştır. Mütehassıs dün stadyomdaki spor bayramında hazır bulunmuştur. Bu- gün belediye fen müdürü Hüsnü, Nafıa vekâleti köprüler müdürü Kemal, be- lediye köprüler ve yollar müdürü Ga- iple beraber Unkapanına giderek teğ- kikierine başlıyacaktır. Belediye, köp- rünün mümkün olduğu kadar Kısi bir | zaman içinde bitmesine karar verdi- ğinden mütehassıs tedkikatını kısa bir zamanda bitirecektir. Tevfik ve Abdulah dün sorguya çekildiler Tevkifhaneden kaçarak Adanada yakalanıp İstanbula getirilen Tevfik ile Abdullah dün mahfuzen adliye- ye götürülerek birinci sorgu hâkimli- ğinde sorguya çekilmişlerdir. 'Tahki- kat birkaç güne 'kadar bitirilecek ve iki suçlu tevkifhaneden firar suçun- dan dolayı muhakeme edilmek üzere mahkemeye verileceklerdir. Çocuklarım, yarının elek o kuvvetli ve kudretli kafalarile ida- resine alacak olan sizlere, uzun $ağ- lıklar, -bitmiyen sağlamlıklar ve ileri yürüyüşünüzde zengin verilmli bha- şarılar dilerim, idman hakretleri Bundan sonra idman hareketleri- ne geçildi. İlk önce kız talebeler, kiz lisesi beden terbiyesi muallimi Me- diha Unatın idaresinde büyük bir muvaffakıyetle. başardıkları idman hareketleri yapmışlar ve bünlari li- se böden terbiyesi muallim O Mah- mudun idaresinde erkek talebelerin yaptıkları harekât takip eylemiştir. Sürekli “alkışlarla kârşılanan bu hü- rekâttan sonra yüksek ziraat ens- titüsü ve yüksek beden terbiyesi kız ve erkek talebeleri idman gösterile- rini yapmışlardır. Kız ve erkek talebelerimizin spor Sahasındaki muvaffakıyetine eni gü- zel bir delil olan baştan sohuna ka- ,dar takdir vetalkişlanan spor enlik- lerine onuncu yıl marşile © nihâyeb

Bu sayıdan diğer sayfalar: