16 Haziran 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

16 Haziran 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Haziran 1937 — — Her Akşam Bir Hikâye Mehmed Hamdi, oluz yaşlarında bekâr, Bacakları çarpık, burnu koca- man, değersiz bir adam. Mahalle kah- vesinde ot ş, dostu Ali Osmanın verdiği ati dinliyor: bu dünyada be- kârlık beş para etmez. İnsanm güzel, sadık bir karısı olmalı. Her işi görü- i de rahata kavuşur. Sen una bu nasihatleri verdikten ve onun da zihni evlenme» ğe yatmış olduğunu gördükten son- ra ona bir de kılavuz adresini verdi. Bu modern bir kılavuzdu. Mehmed Hamdiyi karşısına aldı. Âdeta istin- taka başladı: — Evvelce hiç evlenmiş miydi? Ev- Jenip ayrılmış mıydı? Karısı mı ken- disini bırakıp gitmiş, yoksa o mu ka- rısından bıkmıştı? Mehmed Hamdinin hiç evlenmemiş olduğunu anlayınca ne çeşit kadın is- tediğini sordu. Mehmed Hamdi cevap vermekte müşkülâta uğradı: — Bilmem ki, diyordu, Kadınların hepsi hoşuma gider. Daha hiç bir ka- dını sevmemiş olduğum için ne türlü- sünü tercih ettiğimi kestiremem. Kılavuz düşündü, taşındı. — Şimdi, rica ederim, bana doğru cevap veriniz, dedi. Yüzme bilir misi- niz? Yüzme mi? Bir kere plâja git- miştim, Dizime kadar su çıktığı yer- de biraz oynadım. İşte bu. — Bunun ehemmiyeti yok. Erkek- ler bir kahramanlık yaparak kadın- ların dikkatini celbedebilirler. Mese- 14 boğulmak üzere olan birini kurtar- mak, falan gibi işler... Hiç boks ya- par mısınız? Pehlivanlığınız var mı- dr? r. Ne mesleğim ne mizacım nüsaade etmez, — Hite ediyorsunuz. Şimdi mese- 14 hakkınızda gazetelerde üzerine hü- cüm eğ a hırsızları bir yumrukta da- ır gibi bir fıkra yazılıp ta res- de bastırılacak olsa bakınız kaç talip çıkar! Güzel Jâkırdı — Maatteessif hayır. — Çalgı çalar mısınız? — Radyoyu çalmayı becereceğim galiba. Geçenlerde dostlardan birinin rirdim, Hızlı dön- rıldı. Ama bunu yapabileceğimi aklım kesti. — İçki içer misiniz? — İki kadeh rakı içsem kendimden geçerim. — Kadınlar içki içmiyen erkekleri severler, Şiir musnz? — Vazgeçtim. Bir aralık bir evrak memurunun hayatı diye serbest bir manzume yazmıştım, Mümeyyiz Hacı Ahmed efendinin pek hoşuna gitmiş- ti, — Kumar oynar mısınız? — Arada lokumung tavla oynarız. — Hususi surette bildiğiniz şeyler var mı? Meselâ, elinizden ne gelir? — Yatak yaparım, bir parça yemek pişiririm. Bulaşık yıkarım. Ortalık süpürebilirim. Halıları silkerim. Ka- panın halkalarını perlatırım. — Bir erkekte bunlar büyük mezi- yet sayılır, Aylığınız ne kadar? — Elime yetmiş lira geçer. Baba- dan kalma ufak tefek iradlar da var. Döşeli dayalı bir apartımanda oturu- yorum. Eşyalar benim Kılavuz biraz düşündükten sonra: — Elimin altında tam size münasip bir şey var, dedi, Mehmed Hamdi ağzını açmağa va- kit bulmadan kılavuz bir perde ile ayrılmış odaya doğru seslendi: — Bayan Naciye, buraya buyuru- nuz, deği, Joan Grawforda benzer bir kız içe- yi girdi. Mehmed Hamdiye elini uzat- ta: — Sözlerinizi içeriden dinledim, tam benim istediğim gibi bir erkeksi» niz. Yalnız, biraz spor yapmalısınız. Bacaklarınız düzelir. Bu sırada kılavuz arkasını dön- müştü. Mehmed Hamdi bundan İstifade ederek müstakbel zevcesini öptü. Artık nişanlanmış demektiler. Mehmed Hamdi kılavuza ücretini verdi. Bu epeyce tuzlu bir para idi &ma kızı o kadar beğenmişti ki hiç açmadı. Nişanlısını hemen koluna taktı, gezmeğe götürmeğe kalktı. On- lar çıkarken başka bir evlenme me- raklısı içeri giriyor ve ons da kapıyı İdars musikisi, 1930: Mandi başka bir kız açıyordu ». Bir ka sonra Mehmed He mahalle sine girdiği za Ali Osman şimdi başka bir bekâra evlenmenin faydasından ve lüzumun- dan bahsediyordu Lâkırdı bittikten ve bu adam git- tikten sonra Mehmed Hamdi dostu- nun yanına sokuldu, Selâm verdi. O biraz büzüldü. Mehmed Hamdi buna hiç dikkat etmiyormuş gibi neşeli neşeli anlattı: — Bilsen ne kadar değiştim, dedi. Karimin sayesinde bugün bir balık gibi yüzüyorum. Boks yapıy'orum, Çoban Mehmed gibi güreşiyorum. Hatipler gibi güzel söz söylüyorum. Saksöfon çalıyorum. Koca bir şişe ra- kı içiyorum. En birinci şairler kadar vezinsiz, kafiyesiz kübik şiirler yazı- yorum. Poker, briç oynuyorum. Yatak nasıl yapılır, ortalık nasıl süprülür, bunları unuttum. — Aman nasıl değişmişsin, Hamdi. Karım ne diyor? — Hiç. Bilmem ki. Üç ay evvel bir şeyler söylüyordu ama... Boşandık. Şimdi gene bekârm, Naciye de tek- rar kılavuzun evine döndü, Başka bir erkeğe kapıyı açtı. Onu ben yollamış- tım kendisine! Hikâyeci |İBORSA| İstanbul 15 Haziran 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst. dahit o 95,—)Jİş. B. Hamiline 9,8 Kuponsuz 1933 » Müessis 77,— istikrazı — 95, İT.C. Merkez Ünitürk 1 18,57,—| Bankası 87,50 » N 1820,—| Anadolu his. 24,10 » Wi 18,10—,| Telefon 6,30 Mümessil | 44,20) Terkos 9,50 » MN 40,15İ Çimento © 1340) ». M İttihet değir. 10,— İş Bankası (o 9,80) Şark o» 0,80 Para (Çek fiatleri) Paris —— 17,71,73) Prağ 22,62,30 Londra e Berlin 1,96,84 Madrid 13,89,75 Belgrad — 34,50,50 Cenevre > 844,36) Z0ti «10,80 Brüksel © 4,6737) Pergo oo 396,56 Amsterdam 1,43,50| Bükreş ( 107,18,84 Solya (| 63,69/75İ Moskova 23,98,50| İSTANBUL TİCARET ve ZAHİRE BORSASI | 15/6/937 FİATLER CİNSİ Aşağı o Yukarı Kr. Pa. Kr.Pa, | Buğday yumuşak 537. 630 » vet LİLİ 615 Arpa 3274 330 Çavdar 330 4— Mesir sarı 420 430 Yulaf e e Afyon 560 — 570 — Kuşyemi yg —— Tiftik mal kn Yapak Anadol ee Pamuk yağı A Peynir beyaz 2415 2730 » kaşar MİNİ kli e GELEN Buğday 519 Ton B. Peynir 71 >» Kaşar Le Arpa » » Pamuk 5 15 >» İç fındık , 4» Misir 9» Fasulye 2 > Bulgur NU » GİDEN Razmol 414 Ton DIŞ FİATLER ——— — — Buğday: Liverpul 5,79 Kı. gr go 3— ,) » 4 Vinipek 5.46 Arpa: Anvers 5.4 > Mısır: Londra 339 > Keten T, : Londra 8— » Fındık G. $ Hamburg 94.58 » Fındık L * Hamburg , Akşam neşriyatı — 18,30: Plâkla in orkes- trası: Berk ve arkad rı tarafından, 20: ihe ve arkadaşları tarafından İTürk musikisi ve hal ları, 20,30: 16 Haziran 937 Çarşamba İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk m si, 12.50: Havadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 son, Ömer Rize tarafından arapça söylev, 20,45: Bimen Şen ve arakadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları, (Saat Ayarı), 21,15: Orkestra, 22,15: Ajans ve borsa haberleri ve €r- tesi günün programı, 22,30 Plâkle sololar, opera ve operet parçaları, 23: Son. Ecnebi istasyonların bu akşamki en müntehap programı Milâneo (368) saat 22 Senfonik Konser, Viyana (507) 19,25 Wagner: «Sigirid> opera, Peşte (549) 21 Bet- hoven: «Fidelio» opera, Bordo (278) 21,30 Schubert: «Üç kızlar evi» ope- ret, Berlin (356) 21,10 Filarmonik or- kestra, LH (247) 21,30 Konser, Prag (470) 22,25 Mozart festivali, Varşova (1839) 22 Piyano (Chopin) Bükreş (364) 22,10 Koro, Sottens (443) 23,10 Cz Otel, Dans musikisi Monako (405) saat 23,20, Hamburg (332) 23,30, Londra (kısa dalga) 17,80 - 20,20 - 23,40. 17 Haziran 937 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı: 12,30: Plâkla Türk mi , 12,56: Havadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 son, kşam neşriyatı 18,30 Plâkla dans musikisi. 19,30 Spor müsahabe- leri: Eşref Şefik tarafından. 20 Sadi ve adaşları tarafından Türk mü- sikisi ve Halk şarkıları. 20,30 Ömer | Rıza tarafından Arabca söylev. iye ve arkadaşları tarafından Türk | musikisi ve Halk şarkıları (Saat âya- nı) 21,15 Orkestra: 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün prog“ amı. 22,30 Plâkla #ololar opera ve | cperet parçaları. 23 Son, Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli:-Maçka, Taksim: İstikiği caddesinde Kemal Rebul, Kurtu- luş caddesinde A. Galapulo, Be- yoğlu: Galatasaray, Posta soke- ğında Garih, Galata: Topçular caddesinde Hidayet, Kasımpaşa; 'f ! Vasıf, Hasköy: Halıcıoğlunda Bar- | | but, Eminönü: Hüsnü Onar, , Hey- İ belişda: (o Tomadis, Merkez, Fatih: dekceğimeşcâl Asaf, Karakümrük: Mehmed || Arif, Bakırköy: İstipan, Seriyer: Asaf, Tarabya, Yeniköy, Emir- gön Rumelihisarındaki ecsüne- ler, Aksaray: Ziya Nuri, Beşiktaş: Vidin, Kadıköy: Pazaryolunda Merkez, Modada Faik İskender, Üsküdar: Ahmediye, Fener: Dej- terdarda Arif, Beyazıd: Yeni L&- leli, Küçükpazar: Hikmet Cemil, Samatya: Yedikulede Teofilos, Alemdar: Ankara caddesinde Eş- ref Neşet, Şehremini: Ahmed Hamdi. Posta ittihadına dahil olmıyan ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç i aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek Yâzımdır " Rebiulâhir 7 — Ru Hır 2 & İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatı 432 BAZ 10 Gü KUBİLÂY HAN Yazan: İskender F. Sertelli zel Ti- Ma yerdeki kumların üstüne No. 82 iki geyik resmi çizerek, Kubilâyın oğluna cevap verdi: “İki erkek çocuğunuz dünyaya gelecek!,, Diye sordu. Şarap tepsisi ile ayakla duran Çin- Mi cariye cevap verdi: — Evdeki misafirin yanındadır. T-Ma cariyenin sözlerini tamamla- mak istedi: — Babamın misafirleri vardı. bu akşam yemeği bizde yiyeceklerdi. Onlarla meşgul olsa gerek. Cin-Kin bu haberden memnun ol- du. — Talihimiz varmış! diye mırıldan- dı, Baban misafirlerile meşgul olsun., biz de başbaşa kalalım. Şanga kumaz bir adamdı. Prensin Ti-Ma ile alâkadar olması imkânını vermek için böyle bir sebep ve bahane icadına mecbur olmuştu. Hizmetçi kadın elindeki tepsiyi ma- sanın üstüne bıraktı. Kadehleri dol- durdu. tepsinin içindek' yemiş taba- ğını Ti-Manın önüne koydu.. geri çe- kildi; — Başka bir emriniz var mu? Diye sordu. Cin-Kin: — İcab ederse biz çağırınız. Diyerek hizmetçiyi savdı Ortalık iyice kararmıştı. Bahçenin iki yerinde yanan “mesa- lelerin ortalığa yayılan ölgün ışıkları kameriyenin sarmaşıkları üzerinde dalgalanıyordu. Cin-Kin: selim, sevgilim! Diyerek elini şarap kadehine uzat- tı Ti-Ma daha önce davranarak, ka- dehi aldı.. Cin-Kine kendi elile verdi: — Buyrunuz prens! Cin-Kin kadehi aldı: — Bana neden prens diye hitab ediyorsun, Ti-Ma? Beni adımla çağır bundan sonra!.. Ti-Ma önüne bakarak kızardı: — Moğollar böyle konuşmuğa alış- İ mıştır, prensim! Fâkat biz, erkekleri. | mizi adlarile çağıramayız. Saygımız nidir. Ba- bundan ve sile terbiyemiz buna na müsaade ediniz de sizi sonra <Ti-Ti> diye çağırayım! Cin-Kin bu kelimeyi bir kaç kere tekrarladı: — TTi.. TETİ., 'Ti-Ma gülerek sordu: — Çok kolay, değil mi? — Çok kolay.. ve kulağa çok hoş gelen bir ahengi var. Cin-Kin bu sözü dilinden düşürmü- yordu: — TETi. 'Ti-Ti.. peki ama bunun mânası nedir? — 'TTi bir Çin masalında kahra- man adıdır.. o, çok güzel ve yakışıklı bir erkektir.. herkes tarafından sevil. miştir. Bilhassa kadınların kalbine giren yolu kolaylıkla bulduğu için, kadınlar onu erkeklerden fazin sever- ler, — Başka bir meziyeti yok mu? — En büyük meziyeti, karşısında- kine kendini sevdirmesini bilmesidir. Fakat o, ayni zamanda da ölümden yılmaz, cesur, atılgan ve irade sahibi bir erkektir. Tıpkı sizin gibi. Cin-Kin her methedilen insanın duyduğu bir gururla cevap verdi: — Sen bu meziyetleri bende görü- yorsun demek, Ti-Ma? Fakat bu çok hoşuma gitti benim. — İnsanlar Kendilerini herkesten sonra, yani en geç tanırlar. — Bazan da hiç tanımazlar. Size Çinliler Kubilây (hanm sağ eli) der- ler, Eğer Koraya başkalarından önce siz gitmiş olsaydınız, Kora prensinin sırtını çoktan yere getirmiştiniz, Ti-Til — Buna benim de imanım var, Eğer beni Koradan bir tuzakla Pekine çekmemiş olsalardı, şimdiye kadar Kora isyanını bastırmış olacaktım. * — Bir tuzaktan bahsettiniz. anlı- , yamadım, Ti-Ti! Sizi orada pusuya mı düşürtmek istediler? — Hayır. Keşki öyle olsaydı. Pusu» dan belki kurtulurdum, Beni içimiz- den biri yere vurmak istedi. Fakat, bu bir sırdır, Ti-Mal Şimdilik Pekin- de tahkikat yapılıyor. babamın göz- desi Şi-Yama zindana atıldı. Bu me- seleyi sonra konuşuruz. Keyfimize bâ» kalım şimdi.. , — Şi-Yama heremde yaşıyan bir kadındır, değil mi? , — Evet. babamın en sadık göğ- delerinden biri idi o. Halbuki baba mın imzasinı taklid ederek hakan buyruğu yazmak cesaretini göstere miş. ii — Tuhaf şey! Ti-Ma bu sırada eline bir çöp alip rak yerdeki kumların üzerine bir bee lik resmi çizmişti, Cin-Kin hayretle yerdeki m bakarak: — Ne yapıyorsun, Ti-Me? Diye sordu. - Ti-Ma babasından istikbali keşfet menin sırrını öğrenmişti. O bu husus- ta bir çok denelemeler yapmış, hepsi. nin de doğru çıktığını görünce bu işe sarılmış, çalışmış ve bir sihirbaz kâ dar bilgisini ileriletmişti. Yerdeki çizgilerin yanına bir kaç resim daha çizdi.. Şi-Yamanın adını yazdı. Araya bir yılan resmi sıkıştır- dı. Ve gülerek cevap verdi: — Şi-Yama bu işte suçsuzdur, Ti-Ti' Kora isyanını hazırlıyanlar sarayın içinde değil. — Ya nerede?.. — Sarayın dışında, fakat, çok ya- kın. Pekinde.. Cin-Kin güldü; — Meşhur sihirbazjer gibi konuşu- yorsun Ti-Ma! Babam, Şi-Yamadan haklı olarak şüphelenmiştir. Suçu ol- masa, bu kadar çok sevdiği gözdesini zindana atar mıydı? 'Ti-Ma tekrar yerdeki kumların üstü- ne garib bir takım çizgiler çizdi: — Şi-Yamanın sarayda bir düşma- nı var, Genç, yakışıklı bir erkek. Onur başını yakan, bu yakışıklı adamdır. Cin-Kin dikkatle yere bakıyordu. Ti-Ma resimlerden birini gösterdi: — Bu ağam, kraliçeler gibi nüfuz- Ju bir kadına âlet olmuştur. O kâdı- nı kurtarmak için, Si-Yamayı cellâ- da vermeğe karar vermiş. — Nüfuzlü bir kadın kim olabilir? Tiyen-Fo öldükten sonra babama - sefere çıktıkça - vekâlet eden Gök- çin hatundan başka kimse yok. — Hayır.. hayır. bu, genç bir ka- dındır, Hem de Kubilây hans yabancı bir kan taşıyor. Ölmüş gibi görünü- yor.. garib şey!.. Fakat, ölmemiş. pi şayor. Cin-Kin söylenen sözlerin ciddi ve ehemmiyetli bir safhaya (girdiğini görünce sevgilisinin kolundan tuttu: — Sen sahiden çok iyi anlıyorsun bu işleri, Ti-Ma! Bizi alâkadar etmi. yen mevzuları bırakalım da, biraz da kendi istikbalimizden bahsedelim: Haydi, bana haber ver bakalım.. be- nim bir erkek çocuğum olacak mı? 'Ti-Ma başını yerden kaldırdı: © * — Böyle bir endişen mi var, Ti-Ti? — Evet. Japonyada bir ihtiyar si- hirbaz bana senin çocuğun olmiya- cak demişti, O gündenberi evlenmek bile istemiyorum. — O halde şimdi nasıl karar verdin. benimle evlenmeğe?.. h — Bu kararı benden önce babam vermiş. Fukat, seni görünce babamın kararına bey de iştirak ettim, © — Bir kere soralım. bakalım çöcü- guns olacak 10191 Ve tekrar yere iğild!.. , Elindeki çöple kumların üstüne iki geyik resmi yaptı.. garib konuşmalar ve okumalaydan sonra yerdeki geyik- lerin yanına iki küçük yuvarlak daire çizdi, , — İşte çocukların! Cin-Kin sevinçle yere baktı: ; — Çocuğumuz olacak mı, Ti-Ma? — Şu yuvarlak daireler, geyiklerin yavrularıdır. İkisi de oğlan. benimle evlenemeyip başkasile evlensen bile iki çocuğun dünyaya gelecek.. ve bi- risinden büyük yay lıklar görcecksin!

Bu sayıdan diğer sayfalar: