June 29, 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

June 29, 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Joe Loniin dünya sanpyulğu tanınmıyacak gibi! 76AY 75 Ay $ 59 a3 £ t ŞAM 88 se 3449 a 2 3 nd» n y TOMMY BURN: Mİ mann MaarZ HORN ae conser N â MN ri7z9wwows 2 GN e ğ İ & $ Yukardaki grafikten anlaşılacağı yonluğu 84 ile Dempsey'dedir. Gelen haberlere bakılırsa zenci Joe Louis'inki pek kısa sürecektir. Çünkü beynelmilel ğa uğradığını nazarı itibare alarak zencinin şampiyonluğunu tasdik etmi- yecekmiş, TARİHTEN YAPRAKLAR; mama Eskilerin mayası daha mı kuvvetliydi ? 50 yaşında 96 raund döğüşe 1880 de -elli yedi sene evvel- bülün kategoriler Amerika boks şampiyonu Joe Goss'du, 1831 de doğmuş olan bu boksör, de- mek ki 1880 haziranında tam kırk do- kuz yaşında bulunuyordu. O zaman | birkaç senedenberi şampiyonluk ünva- Yanl elinde tulmakla bulunan Joe Goss, yaşına rağmen, mağlüp edilmez olarak tanınmıştı. Harikulâde adalele- re malik bulunan, vücudü pek -ki bu kuvvete alâmetmiş- Kıllı olan, dedik- | leri gibi #demirden» yapılmış bir vü- cud taşıyan Joe Goss'un tamamile... kendine hâs bir antrenman tarzı vardı, Fühakika bu adam viski ile... Antren- | man yapardı. İhtiyar bir maymun kadar kurnaz olan Goss, bu hafifçe intizamâız hayatının avakibinden, dö- ğüşlerinde hasmın yumruklarından kaçınmak için tasavvur edilebilecek bütün -hattâ en doğru olmıyan- hile- leri kullanmakla kalmıyarak onlara dayanılmaz darbeler havalesile kurtu- Turdu, Bunun içindir ki, o zamanki boks meraklıları, Amerikanın birkaç yerin- de kuvvetile göze çarpmış olan, fakat bu Joe Goss gibi «ihtiyar bir tilki, ile karşılaşmak için henüz tecrübesiz bu- lunan Paddy Ryan adında 24 yaşın- daki genç bir boksörün günün birin- de şampiyona meydan okuyuşunu, du- dak bükerek demiyelim, oldukça me- rakla kaydetmişlerdi. Maçların çıplak yumrukla “çünkü ilk eldivenler ancak 1889 temmuzun- da çıkmıştı- yapıldığı o zamanlar da Amerika hükümetlerinin oçoğunda boks yasaktı. Boksörler, organizatörler, hattâ seyirciler az çok kısa hapisten başlıyarak az çok şiddetli dayağa ka- dar varan ciddi takibata maruz bu- Tundukları için bir maçın yapılması çok ciddi ihtiyat icap ettirirdi. Ancak birkaç alışkan mahrem olarak maç yerinden ve saatinden haberdar edi- Jirdi. Joe Goss - Paddy Ryan maçının Or- ganizatörleri pek meharetle hareket ederek ringlerini kurmak, daha doğ- rusu ringi tahdid etmek üzere iplerle bağlı dört kazığı yere çakmak için West-Virginia hükümetinde Collicr'$ Station adında bir mahalli seçmişler- di. Bu mahal tamamile madencilerin oturduğu bir yerdi ve arazi vaziyeti itibarile diğer yerlere müreccahti: Çün- kü West-Virginia ile Pensylvania hü- kümetlerinin tam arasında idi. İca- bında boksörler ve seyirciler çabucak hududu aşarak polis bulunmıyan ta- rafa geçebilirlerdi. 1880 yılının 1 haziran günü için ha- grlanan bu maç çok mahrem tutul. duğu halde Collier's Statlon'un zabi- ta âmiri işi haber almıştı!.. İşte bu Su- 14051906 1908 1915 1d "1326 1930 1932 1935 1934 1935 1937 19051906 1908 1/5 (M9 1926 /72B 1952 (93319341935 (337 SE AY ğ & z â ğ İ — 24iay X 24 Ay $ £ 2 ? ğ i2mes NE mev ş > > RÜ Uzay sg | XxX Zx , ie ae wXx $$ Ye 4 Me er < D © Ke Ş R ö A i v u O unui: üzere ağır sıklet dünya boks şampi- 1 boks ittihadı, Sehmeling'in haksızlı- n boksör! retle tam om birkaç dakika evvel bu âmir yanında süvari ve silâhlı 0- tuz kadar polis olduğu halde ve maçı menetmek niyetile maçın yapıldığı ça- yırda görünmüştü. Fakat bu niyetini mevkii tatbike koyamamıştı, çünkü ça- yırı dolduran iki bin seyirci cevap ola- rak karabinalarını ve tabancalarını Polislerin üstüne Başlangıçtan itibaren Joe Goss tam bir öküzü devirecek yumruklarla genç | hasmının yüzünü tokmaklamağa baş- Jamıştı. Delikanlı otuz ravund büyük bir tahammülle kroşelere, svinglere, aperkat'lara, kafa darbelerine, dirsek darbelerine... Hattâ aşağı yumruklara mükavemet etmişti. Otuz birinci ra- vundda Joe Goss'da nefeslenme alâ- metleri görülmeğe başlamış ve Paddy Ryan harekete geçerek yıkılmaz bok- Sörlü sıkı ve yerinde yumruklarla, hat“ | tâ birkaç kere yere yuvarlamak sure- tile hırpalamıştı. Doksan altıncı ravundda (Evet! 96 ncı) Joe Gosse boksü bilgisi sayesin- de pek zedelenmediği halde tamamile nefessiz kalmıştı. Ancak müteakip, yani doksan ye- dinci ravundda, istirahat dakikası es- nasında çektiği viskiye rağmen «ihti- yar tilki, tamamile bitgin vaziyete düşmüş ve sudnyörünün attığı sün- gerle kendinden en az yirmi beş yaş genç rakibine tam doksan altı ravund dayandıktan sonra mağlüp olmuştu. İzmitte bisiklet yarışları İzmit 28 (A.A.) — Bisiklet federas- yonu tarafından bölgemizde tertip &- dilen seri bisiklet yarışlarının yedinci ve sonuncusu bügün 100 kilometre me- safe üzerinde bisiklet ajanlığının ida- resind yapılmıştır. Koşu neticesinde yapılan tasnife göre, Akyeşil klübün- den Vahdet 10 puanla birinci, ayni klüpten Kadri 15 puanla ikinci, Mit- hat 23 puanla üçüncü ve İbrahim 24 puanla dördüncü gelmişlerdir. Halid Bayrak İstanbulda Genel merkez eski ikinci başkanı Halid Bayrak İstanbula gelmiştir. Türk sporu için senelerce çalışmış bu kıymetli idarecinin tekrar çalış- ması için uğraşılmaktadır. Halid Bayrağa umumi müfettişlik teklif edilmiş bulunmaktadır, Biz ken- disinden Türk sporu için daha çok yardımlar beklemekteyiz. Ankaragücünden Şükrü İs- tanbula geldi Eski Eyüplü ve milli küme maçla- ğümüz Şükrü İstanbula gelmiştir. Ba- zı klüpler kendisine tekliflerde bulun- muşlarsa da Fenerbahçe klübüne gir« meğe karar verdiğini öğrendik, Dünya şampiyonluğunun bir muamması ! Zincirleme dayakla Baer kendisini dövmüş oluyor Fraenkel Robertin çok entarasan bulduğumuz bir makalesini aşağıya naklediyoruz: Bir kaç zaman evvel Max baer bana «Joe Louis sekizinci ve dokuzuncu ra- vuntlar arasında Braddocku nakavt edecektir.» demişti. Hiç bir tahmin hiç bir zaman bu- | kadar doğru çıkmamıştır. Bunun için, Boerin bu tahmini yürülürken pek yakınlarda, ağır sikletlerin bugünkü vaziyeti hakkında söylediği düşünce- leri nazarı itibara almak enterasan olur. Max Boer yüksek klasi bir boksör- dür ve öyle olmakta berdevamdır. Dö- Güşlerine ringden ziyade canbazhane- ye yakışan bazı maskaralıklar karış- tırmıştır, Kabul fakat Maxin başkala- TI. Ve kendi hakkındaki hükümleri çok doğrudur ve o sırasile Max Schme- ling, Jim Braddock, Joe (o Louls ve “Tommy Farr ile döğüştüğü için onlar hakkında en kuvvetli söz söyliyebile- cek mevkidedir. O diyor ki: «*Braddok csssurdur, çok ve hattâ fazla cessurdur, Yalnız yaşlıdır, ağır- dır ve iki seneden beri boks yapma- mışlır. Eğer zannettiğim gibi Louise karşı kaybederse, o zaman, yeni şam- piyon namzedini ortaya çıkarmak ü- zere ya Sehmelingle, ya Farrle bir maç daha yapacaktır. Onu da kay decektir. Eğer Louis mağlüp ederse sevini- rim, çünkü bu ondan sonra gene şam- piyonluk ünvanını almak ve iyi bir çocuk olan Braddocka da bir kaç bin dolar daha toplamak imkânını vere cesktir, «Joe Louis Braddoku döğecek olur | sa işte o zaman, herkesin kendi dü- şüncesine göre bir mana vereceği bir dairei faşla karşısında kulacağız. Ben Schmelingi döğdüm, Sehmeling ise Lowisi mağlüp etti, Louis'de Brad- dock'u yendi, Braddock'da beni döğ- dü. Görüyorsunuz ya her birimizi öte- kinden kuvvetliyiz. Yalnız, bakınız bu nasıl izah edilir. «Max Sehmeling çok hissidir. An- cak çabuk kendini toparlarsa kazana» bilir. Ben onunla karşılaştığım zaman ilk ravunddan itibaren kontrolünü kaybetmişti. Tokuz ravund dayandı, çünkü ben müsamaha ettim ve çünkü cessurdur, fakat başlangiçtan itiba- ren bütün galebe fikirlerinden kendi- Tiğinden vaz geçecek kadar sarsılmış- t. «Louis'le karşılaştığı zaman (hatır- Jayınız ki Sehmeling'in galibiyetini ye- güne tahmin eden bendim) tamamile yukardakinin aksi oldu. Başlangıçtan itibaren hemen kendini toparladı. Ve Louis korktu. «Fakat bir daha karşılaşacak olur- larsa herşeyimi zencinin lehine bahse koyarım. Ayni şeyi Farr ile Sehmeling karşılaşırlarsa Farr lehine yaparım çünkü bu Gal'li boksör beyaz boksör- lerin en kuvvetlisidir. Esasen bugün- kü günde Farr, Joe Louis'e yegâne lâ- yık rakiptir. «Onlar karşılaştığı zaman galibe defi atmağı bir vazife bilirim. Çünkü nihayet benim de bu hikâyede söyli- yecek bir sözüm vardır ve ümid ede- rim ki, bu söz herşyi halledecektir. Adapazarında at yarışları Adapazar 28 (A.A.) — Atlıspor klü- bünün tertip ettiiğ al yarışları dün yapıldı. Tay koşusunda birinciliği Ri- zanın Ceylânı, halk koşusunda Rifa- tın Yılmazı, 2000 metre sürat koşu- sunda Tayyar, 3000 metre mukave- met koşusunda Reşat Keremin Bağ- dadı bilmel gelmiştir. Yarışlarda 2500 seyirci vardı. Adapazarında bir futbol maçı Adapazar 28 (A.A) — Çengelköy - Gençay takımları arasında yapılan fut- bol maçında her iki taraf ikişer sayı yaptılar, Çengelköy takımının golö- nü hakem ofsayd saydığından oyun ikinci devrenin yarısında Çengelköy» Jülerin itirazla alanı terketmelerin« den tamamlanmadı, Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 907 Tosun paşa nakitbeş milyon altın bırak- 29 'Hasiran 1097 mıştı. Elmaslara kıymet takdiri güçtü Abdülhamid, Ahmed Celâleddin be- | da ikbali kuvvetlenmiş görünüyordu. yi daha şehzedeliğinde tahkikat işle- rinde kullanırdı. Yeni Osmanlıların Avrupaya firarı esnasında Mısırlı Mustafa Fazıl paşa- nin kızı prenses Nazli hanımefendi kı- yatetini tebdil ile Mithat paşa ile gö- rüşerek Avrupaya havadis yetiştirme- ğe çalışırdı. O günlerde şehzade Ab- dülhamid efendinin adamı Ahmed Ce- lâleddin-bey, Mithat paşaya muhalif meşhur ricalden Uzunetek Riza bey ve Mahşer Midillisi Kâmll bey ile mü- nasebette bulunur, efendisine haberler getirirdi. Abdülhamid genç yaşındanberi bu gibi hizmetlere alıştırdığı Ahmed Ce- lâleddin beyi saltanata geçtikten son- Ya böyle işlerde kullanırdı. Ancak sarayın şahsi entrikaları Ah- med Celâleddin paşanın menfuru idi. Seneler geçtikçe kendisine sarayda başlıca iki, hariçte de bir hasım peyda olmuştu: 'Ebulhüda efendi ve İzzet Holo pa- Şa ile Fehim paşa. Abdülhamid o tüfekçiler silkinde mukayyed bulunan Ahmed Celâled- din paşaya serhafiyelik unvan ve me- muriyetini vermişti. Evvelleri padi- şaha takdim olunacak jurnallar bu serhafiyelik makamına Zaten böyle bir makamın tesisindeki sebep te bunların bir elden geçmesi idi. Sonraları hakkında jurnal veri- lenleri celp ve isticvap vazifesi şifre kâtibi Boşnak Kâmil beye tevdi edil- mişti, Tahkik ve isticvap Beşiktaş kara- kolunda Hasan paşa tarafından da yapılırdı. Bazan da isticvap edileceklerin ad- liye nazırının riyasetinde adliye ne- zaretinde teşkil edilen bir komisyona gönderildikleri olurdu. "Memuriyetinin unvanına bakılarak "Ahmed Celâleddin paşa bizzat hafiye- lik işlerile ve ötekinin berikinin canı- nı yakmakla meşgul sanılabilir ize de o böyle kötü işlerle kendisini lekele- memiş, ikbelini suiistimal eylememiş- tir. Bilâkis nüfuzlu büyüklerin gadri- ne uğrıyan bir çok zavallılar Ahmed Ce'ğleddin paşa tarafından kurtarıl- mus, bir çokları da nakden onun ke- rem ve İ0tfunu görmüşlerdir. Avru- paya kaçıp malşetçe müzayikaya dü- şönlerden bazıları da onun delâletile birer vazifeye tayin edilmişler, ondan nakden yardımlara nail olmuşlardır. « Ahmed Celâleddin paşayı küçükler severdi; büyükler ise ondan nefret ederlerdi. O da kuvvetli olanlara sa- taşırdı. Ahmed Rasim bey (muharrir bu ya) eserinde Ahmed Celğleddin Paşa için şu fıkrayı anlatıyor: Bir gün dostlarından biri paşaya köprü başında Valide kıraathanesi önünde rasgelir. Paşanın mükellef arabası ölede duruyordu; kendisi de arabadan çıkmış, birisini bekliyordu. — Paşam burada ne işiniz var? — Balata gideceğim. — Kimi bekliyorsunuz? — Bizim uşak araba tulmağa gitti de... — Arabanız şu değil mi? — Evet... O. — 0 halde? — Ben Balettaki fıkaranın halini tahkike gideceğim. Balat gibi ahalisi- nin çoğu fakir, aç olan bir yere böy- le müdebdeb saray arabası fle gidilir mi? Adamcağızlar içlerinden ne de- mezler! O defa Balat fıkarası önünde deb- debe göstermekten çekinen Ahmed Celâleddin paşa Jön Türklerle anlaş- mak için Parise gelince frenk zengin- lerile israf rekabetinde pek ileri git- meği bendel hassı olduğu padişahın Şanına ve kendi şerefine pek uygun bulmuştur. Ahmed Celâleddin paşa padişaha merbutiyeti pek ziyade olmasına rağ- men büyüklerle imtizaç edememek yüzünden 1888 senesine kadar bir kaç defa nefyedilmiş, sonra affa uğ- tayıp İstanbula celbolunmuştu. Son defa menfadan avdeti üzerine 1889 | bir zümrüd gözler kamaştırırmış! Paşa kazandığı itibara güvenerek bütün sefiri ve büyük ecnebilerin Azasından bulundukları (Serkl dor- yana) girmek arzusuha kapılmiştı. Fakat uhdesindeki (serhafiyelik) un- vanı dolayısile kendisini bu klübe takdimi kabul edecek ik! âza bulama- maktan pek ziyade üzülmüştü. (1) (Ahmed Celâleddin paşa meşruti- yetten sonra bu klübe âza olmuştur.) Kısmen hakiki bir cinayeti tasvir eden Whomme guf assasina eserinde (Klod Farer) in bahsettiği Mehmed paşa Ahmed Celâleddin paşadan baş- kası değildir. (Beyoğlu mutasarıfığında bulun- duğum sırada bir gün bunu bana biz- zat Ahmed Celâleddin paşa söylemiş- ti) Mısırlı Mustafa Fazıl paşanın İs- rinden giden ailesi erkânı, Mısırh Nazlı hanımefendi, Mehmed Ali Fa- zil ve İbrahim Fazıl paşalar, Avrupa- daki Jön Türklere yardım ediyorlardı. Bu hususta Nazlı hanım en ileriye Ridiyordu: Abdülhamid mukarriblerinin Mr sırlılarla münasebette bulunmasın- dan hoşlanmazdı. Ancak sadakatin- den emin olduğu için Ahmed Celâled- din paşanın Mısırlı prenses İsmet ile evlenmesine ses çıkarmamıştı. Prenses İsmet Hidiv İsmail paşa- »ın büyük kız Fatma hanımefendi- nin meşhür zengin Tosun paşadan kı- zi idi. (Tosun paşanın Fatma hanımefen- dinin kolları arasında vefat ettiği, bundan pek müteessir olan hanımın senelerce baş ağrısından dehşetli 17- tıraplar çektiği, Amerikalı bir dokto- run tavsiyesile hava tebdili için İstan- bula gelirken daha şehri görür gör- mez baş ağrısından kurtulduğu bun- dan sort derece memnun kalarak Emir. gâna çıkınca toprağı öptüğü söyle- nir.) Tosun paşanın bıraktığı nakid ser- vet beş milyon Mısır altını tahmin edilir. Bu para çocuklarına vesayeten Fatma hanımefendinin eline geçmiş- ti, Fatma hanım sonra şahsen pek güzel olduğu için beğendiği Mahmud Sırrı paşa ile evlenmiş, Abdülhamid de bu prensesin yeni kocasına Rume- li beylerbeyliği payesini vermişti. Elmasları kıymet takdir edilemiye- cek derecede zengin-olan (2) Fatma hanımefendinin İstanbul üniversite- sine mücevheratından yaptığı vakıf bir ara gazetelere epey sermaye teşkil etmişti. Fatma hanımefendi sonra bütün malını Mahmud Sırrı paşaya bildirmiş ise de vekili olan Halid Mol- la devir muamelesinde Mahmud Sırrı paşanın vefatında malların gene ha- nımefendiye geçebileceğini temin ede- cek ihtiyatlı şartlar koymağı ihmal etmemişti. Halid Molla beye 20,000 altın vekf- Tet ücreti temin eden bu kayıtlar Mah- mud Sırı paşanın vefatında malla» rın gene hanımefendiye rücuunu in- tac eylemiştir. Ahmed Celâleddin pa- şanın prenses İsmetle düğünü parlak olmuştu. Fatma hanımefendi kızına cihaz olarak 40,000, sonra da Tosun paşadan kalan paradan 70,000 altın vermişti. Abdülhamid düğüne saray bando- sunu göndermiş, Fatma hanımefen- di de çalgıcıların her birine birer sa- atle ellişer altın bahşeylemişti! Bu suretle Msı? hanedanile sıhriyet alâkası peyda eylemiş olan Ahmed Celâleddin paşanın eli pek açıktı. Pariste debdebesine, dâratına, isra- fına payan olmadı. Ahmed Celâleğd- din paşanın kanaatince Avrupada yarı aç, yarı tok geçinen Jön Türklerin gözlerini kamaştırmak için padişa- hın murahhası başka türlü davrana» mazdıl (Arkası var) (4) Sonhesmes: An paysders Osmanlis. (2) Her biri on yedi, on sekiz kırattarı büyük taşlı küpelerini kulak Yasini Bu küpeler prensesin başındaki taca cirle tutturulurmuş. Kirk sıra Mai Wkesiz ine'leri tek taşlarla çemberlenmiş imiş; elbisesinin eteğinde duran büyük

Bu sayıdan diğer sayfalar: