18 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

18 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 AEŞAM Atatürk Derviştepede genel kurmay başkanı Fevzi Çakmağın elini Atatürk İsmet İnönü ile beraber manvra sahasına gelirlerken (AKŞAM) in edebi romani Mektep arkadaşları Konuşmadan, hattâ ayaklarının ucuna basarak uzaklaştılar. Cevvale- nin gözleri parlamışlı Neşeli, hâkim bir sesle: — Gördün mü, dedi. Erkekleri böy- le idare etmeli işte! Süheylâ, arkadaşının neşelenmesin- den memnun olmuştu. Fakat o erkek- leri bu kadar ürkütmek taraftarı de- ğildi. İki delikanlı uzaklaşıp kendileri eski vaziyetlerine döndükleri zaman dedi ki; > — Sen her bakana böyle yapacak olursan bir yerde rahat edemezsin! Cevvale başını salladı: — Haklısın, Fakat bunu ben ancak kadınla alâkalı görünmeyi saygısızlık | derecesine çıkaranlara yaparım. Bun- Jar daha yanımızdaki masaya gelme- den dönüp durdular. O kadar boş yer varken burnumuzun dibine geldiler, Bonra da antika meraklısı gibi gözle rini üstümüze diktiler. Eğer terslik et- meseydik kimbilir daha ne kadar ileri gideceklerdi. Kadınlar arasındaki fark- ları seçemiyen ve her kadını kendi görüş zaviyesile ölçüp arzusuna, key- Bürhan Cahid fine göre ahkâm çıkaran erkekler ap- tal oldukları kadar küstahtırlar da. bunlara karşı biraz nazik ve zayıf gö- rünmeye gelmez... Cevvale birdenbire durdu. Başlıyan bir musikinin ilk parçalarını takib ederek: — Aman dinle, dedi, Maskaninin en güzel eseri... İki arkadaş bu nefis musiki parça- sını dinliyerek çaylarını içtiler. Gün karardığı zaman Cevfkle ar- kadaşını kaldırdı: — Haydi bakalım. Çalışan kışlar ortalık kararınca evlerinde bulunma- dırlar, Ve geldikleri gibi, tramvaya binme- den yürüye yürüye evlerine döndüler, Kış sakin geçti. Bahar, ilk defa İstanbul bahçelerin- de göründü. Adalardan gelen mimozalarla Bo- gaziçi bahçelerinde yetişen mor me- | nekşeler Beyoğlu caddesinde satılma- başladığı mevsim artık İstanbul veda etmiştir. Bütün kış ancak bir iki kere gine- sıkarlarken | | | | | 18 Ağustos 1937 Atatürk, İsmet İnönü harekâta larile başbaşa geçirmişti. Şimdi imti- hanlara hazırlanıyordu. Üniversite âlemine ilk zamanki kor- kularına rağmen pek iyi adapte oldu- İ Ku için artık zevkle, neşe ile çalışıyor- du. Bu ilk sınıfın dersleri daha ziyade | kitaplar üzerinde geçmekle beraber gene zevkli idi. Arkadaşlarile de kay- Daşmıştı. İk zamanlar Sınıflarının havasına hafif leylâk kokuları karış- tiran güzel kıza, arkadaşlarının varli- | ğından gıcıklananlar da alışmışlardı, Pikret gibi çapkın ruhlu olanlar onun- | 1& arkadaşlıklarını daha ileri götür- mek için çok çalıştıkları halde gör- dükleri mukâvemet karşısında mağlü- biyeti kabul etmişlerdi. İlk tecrübeyi yapan doktor Pertev Celâl artık onunla samim olmuştu. Genç kıza karşı derin bir hürmet gös- teriyordu. Bu muhit ve bu hava içinde çalışan Cevvale ilk sınıfın izytihanlarını yük- sek bir derece ile verdi. € O şimdi yalnız Tıb fakültesi yayhi- tinde değil bütün Üniversite âleminde tanınmıştı. Hukukçu ve edebiyatçı ar- kadaşlarile de ahbab olmuştu. Arkâ- daşları onu Üniversite talebeleri cemi- yetine murahhas seçmişlerdi, Profesörlerden arkadaşlarına kadar muhitini kazanan genç kız ilk adım- Manevra sahasından en son resimler Tefrika No, 19 | maya giden Cevvâle gecelerini kitap- İda karşılaştığı zorluklardan sonra ar- | tak bu hayatta sıkıntı çekmiyebeğine inanmıştı. Nefis itimadı kuvvetlenmişti. Haya- ta biraz daha anlamıştı. Kendi kendi- ne hükmediyordu ki artık bu mesleği başaracaktı. Hocalarının tabiri ile ar- tık yırtılmış sayılabilirdi. Herhangi | sanatte, meslekte ilk müşkülleri yen- | dikten sonra ilerisinde muvaffak ol- mak tabiiydi. İşte ruhu ve dimağı böyle olgun hisler ve fikirler içinde Cevvale anne- sini görmek için İzmire gitti. Bir sene evvel nefsine emin olmak- | Ja beraber yabancı muhitlerin tesirin- | iden karşılaşacağı hâdiselerin derecesin- | den emin olmıyarak İstanbula şüphe İ ve heyecanlar içinde gelen genç kız | şimdi başı yukarıda gözleri tereddüd- | süz bakarak dönüyordu. Annesini biraz daha ezik ve hare- ketsiz buldu. O şimdi küçük çocuğuna bağlan- mıştı. O olmasa belki bu kadın ihti- Yâr denecek bir yaşta olmadığı hal- de neşesini büsbütün kaybedecekti. Cevvale yeni muvaffakıyetlerinin annesini tahmin ettiği kadar sevin- dirmediğini görüyordu. Genç kiz ona: — Merak etme anne, bir kaç sene daha bekle. doktor olacağım. Evinin erkeği olacağım! | | İ | | | | Dedikçe o timidsizliğinden bir zer- rö kaybetmeden, iğreti tebessümlerle cevap veriyordu. İstanbulda etrafından daima teb- rik, teşvik, takdir görmeğe alışan genç kız annesinin bu menfi ve Jâkayd va- ziyelini bir türlü anlayamıyor, sinir- leniyordu. O İzmire neler hulya ederek gelmiş- ti. Sınıfı geçtiğini mektupla haber verdiği için gelir gelmez annesinin ona sarılıp tebrik etmesini, ailenin yüzünü ağarttığı için onunla iftihar ettiğini söylemesini bekliyordu. Gerçi sarılışlılar, öpüştüler. Fakat genç kız dinlemeğe hazırlandığı keli- meleri o kadar beklediği halde anne- sinin ağzından işitemedi. Fakat onu gene mazur görüyordu. Zsten doktor olmak için İstanbula gitmesine razı olmıyan annesinden böyle bir karşılama beklememek lâ- zımdı. Ona kalsa lisenin daha son si- nıfında iken kendisini istiyenlerden birine varmalı, erkeksiz kalan eve mutlak bir erkek getirmeli idi, Annesi işte herhalde bunu affedemiyordu. Onu yüzüstü bırakmış, gitmişti. Artık ne yapsa, ne olsa, elinde doktor» luk diploması değil, profesörlük bera- ta ile dönse gene makbule geçmiye- cekti, (Arkası var) ved TE il ee” di GE TE Gi eb Si

Bu sayıdan diğer sayfalar: