28 Ağustos 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

28 Ağustos 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

adi. ybe- msi) ima pro 1 çün ka vr ea AKŞAM Sahife 5 SİYASI İCMAL: A mi Santanderin sukutu Şimali İspanyanın Allas Okyanusu mailesinde Bilbaodan sonra en mü- him. ticari ve iktisadi merkez bulu- nan Santanderin ahalisi ve muhaftğ- ları Valencia hükümelinin emirleri- ne karşı isyan ederek onun. üç koldan ilerliyen askeri, büyük sukut n Atlas ve nü- ahalisi 'maden n Asturia , eyaletine ır kalmıştır. Amele nö kadar de Asturia- cektir, Ar- | Katalonya | arak bütün şimali İspan- ya ve tükenmez madeni servet men- baları ile beraber general Frankonun eline geçmiştir. Bundan sonra bu ku- mandan bütün kuvvetlerini Akdeniz6 muvazi bulunan tek bir cepheye tah- şid edecek ve ihlimal Madridi kenar- da bırakarak cephenin Valencia şeh- rine doğru kama gibi girmiş olan Teruel cihelinden Akdenize sarkarak hükümetin elindeki yerleri ikiye ayı- racaktır, Santanderdeki müdafaa kuvvetini tejkil eden ve str/ ameleden toplanar. ile sivil muhafiz ve ba- us hükümetçilerin en güzide mu- İ hajaza kıtaları, bulunân hücumcula- rın kendiliklerinden isyan ederek tes- lim olmüları: İspanyadaki halkın te- de Frankonun lehine bir de olduğunu ispat ediyor. Bu ha- komünist ve sosyalist bi birbirine 2d ve düşman unsur- in mürekkeb bulunan Valencia yardımcıları k ve Jütur ika ede- General Frankonun < İspanyanın üçte ikisinden fazlasına hâkim olma- st ve en mühim ve zengin yerleri ele geçirmesi hariçteki mevkiini ve iti- barını kuvvetlendirecektir. İngiltere ile İtalya ikinci defa anlaşmak yolu- na girmiş olduklarından İspanyada- kt faşistlerin tefevvuku ve nihai 20- fere doğru ilerlemeleri İngilterede endişeler uyandırmadığından. Franko- nun âon muvaffakıyetleri harici müş- külât üra «etmiyecektir. Her şeyden evvel tüccar bir millet olub en mü- him sanâyi şubesi çelik ve demir sa- nayii cihetinden: İspanyanın demir cevherine muhtaç bulunan İngilter? Franko ile daha sıkı siyasi ve iktisa- di münasebata girişecektir. Feyzullah Kazan Türk - Yugoslav dostluğu Dubrovwniğin ziyareti münasebetile Yugoslav gazetelerinin makaleleri Dubrovnik kruvazöründe dünkü çay Belgrad 27 (A-A.) — Yugoslav gar zeteleri, Dubrovnik adındaki Yugoslav kruvazörünün İstanbula muvasalatı hakkında bir çok haberler neşretmek- te ve bilhassa Türk sivil ve askeri ma- kamatı ile İstanbul halkı tarafından Yugoslav zabitan ve efradına göste- rilmiş olan iyi kabülü tebarüz ettir- | mektedirler. Gazeteler, ayni zamanda Dub- | rovnik kruvazörü tarafından yapılan | bu ziyaretin Türkiye ile Yugoslavya- | yı birbirine bağlıyan dostluğu ve iki memleket bahriyelilerini yekdiğerine | ziyafetinde bulunanlardan bir grup rabteden kardeşlik hislerinin tezahü- rüne bir vesile teşkil etmiş olduğunu ilâve elmektedirler, Dünkü çay ziyafeti Bir kaç gündenberi limanımızda bu- lunan Dubrovnik Yugoslav kruvazö- ründe dün akşam saat 18 de bir çay ziyafeti verilmiştir. Çay ziyafetinde merkez kumandanı general İhsan İl- gar, deniz harb kumiandanı albay Er- tuğrul, neşriyat müdür muavini B. Kudret, gazeteciler, Yugoslav konso- 1osu bulunmuştur. Çay ziyafeti yediye kadar sürmüş- tür. Gümrüklerde tedkikler | Gümrük işleri hakkında tedkikat- | ta bulunmak üzere Edirneye “giden | Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti müs- teşarı B, Adil ile İstanbul gümrükleri baş müdürleri B. Mustafa Nuri bu- gün şehrimize döneceklerdir. Bundan bir müddet evvel Gümrük ve İnhisarlarwekilile baş müdür aynı mıntakada tedkikler yapıp bazı ka- rarlar vermişlerdi. Müsteşarla baş müdürün şimdiki tedkikleri evvelce yapılan tedkikattan sonra verilen direktiflerle alâkadardır. Trenlerin fazla bekletilmeksizin kontrol ve mua yenelerin gece, gündüz ne şekilde ya- pıldığı gözden geçirilmiştir. Memur- | lara yapılacak evlerin yerleri de ted- kik edilmiştir. Yunan ve Rumen askeri heyetleri gittiler Trakya manevralarında hazır bu- lunan Yunan heyeti askeriyesi dün Çelyo vapurile, Rumen heyeti de ak- şam saat 20 de memleketlerine avdet etmişlerdir. benizslelik Icin yeğine deva kanl ihya eden En muntabip etibba tarafından terlip edilmiştir. Otomobil ti Şoför Halilin idaresindeki otomobil dün Karaköyden geçerken Çukur- handa oturan Ömer adında bir ada- | ma çarparak ağır yaralamıştır. Ömer hastaneye kaldırılmış, şoför yakala- narak tahkikata girişilmiştir, Bir tavzih Akşam gazetesinin 26/8/937 tarih ve 674 numaralı nüshasının 5 inci sahifesi- nin ikinci sütununda (Bir kitab toplatlı- rıldı. serlâvhası altında neşredilen fıkra- dn, «Türkiye nereye gidiyorsun?. kitabı- nın muöellifi olarak ismim zikredilirken, seski kazaskerlerden âvukat Halil Yaver» şeklinde” yazılmıştır. Halbuki, ben, eski kazaskerlerden değilim, İstanbul hukuk mektebinden 15 temmuz 1326 tarihinde 5 numaralı diplomayı almış, uzun müddet | mülga marif nezareti mekâtibi gayri müs- lime müfettişliğinde bulunmuş, mektebi mülkiyenin âli kısmında muallimlik yap- mış, medreseden değil; âli mektebden dip- loma almış bir adamım. Matbuat kanununun maddel mahsusa- sına binaen bu tekzibnamenin ilk çıka- cak nüshanızın aynı sütünunda aym harflerle dercini ve kazaskerlik. imasile yapılmak istenilen hadisenin bu suretle izalesini ehemmiyetle taleb eylerim. Adres: İstanbulda Fatihde Hüssam bey mahallesinin Camişerif sokağında 7 nu- marada: Halil Yaver. —MMAMAMMMMMMMM iii m hüraste 1 , zafiyet ve il Cklorose SIROP DESCHLENS, PARIS | Elektrik şirketi erkânının muhakemesi Dün gelen cevaplar okun- du, bazı” tezkerelere cevap ; gelmediğinden muhakeme başka güne bırakıldı elektrik tesisatında kullanmak üzere gümrük resminden muaf olarak getirt- tiği malzemeyi şehrin Rumeli cihetin- de, gümrüklü malzemenin kullanıla” cağı işlerde kullanı üretile verği kaçakçılığı yapmaktan suçlu elektrik İ şirketi memurlarının muhakemeleri- İ ne dün asliye beşinci ceza mahkeme- sinde devam edilmiştir. ! Bundan evyejki celsede mahkeme, imha edilen evrak hakkında defter ve- a zabıt varakası tutulup tutulmadı- ğının bildirilmesi, tutulmuşsa suretle- rinin gönderilmesi ve daha bazı husus- ların bildirilmesi için şirkete tezkere yazmıştı. Dünkü celsede bu tezkere- lerden ikisine verilen cevaplar okun» du. 5:ağustos tarihli tezkereye verilen cevapta; tahvilât, hisse senedleri ve pa- raya müetallik evrak müstesna olmak üzere şirkette imha edilen diğer ev- Takın imhası hakkında zabıt tutul- madığı, diğer bir tezkerede de para- ya müteallik bazı evrakın 9 mayıs 928 ve ll mayıs 929 tarihinde şir- ketin muhasebe şefi Piyos, kitabet dairesi şefi Karol ve esham ve teh- vilât bürosu şefi Hasan Basriden muü- teşekkil bir heyet huzurunda Tünel fabrikasının kazanlarında yakılmak suretile imha edildiği kaydediliyordu. Muhakemenin ilk celselerinde suç- lular, gümrükten muaf eşyanın Ru- meli cihetinde kullanılmasının bir yanlışlık eseri olabileceğini ileri sür- dükleri cihetle mahkeme, gümrük- ten muaf eşyanın üzerindeki «F> harfinin şirket müdiriyeti tarafından konularak memurlara tebliğ edilip edilmediğinin bildirilmesini de şir- ketten sormuştu. Dün bu tezkereya gelön cevapta da; gümrük resmin- den muaf malzemeye «F» harfi ko- nulmasının memurlar o tarafından kendi aralarında kararlaştırılmış ve kolaylık için bu işin yapılmış olduğu, şirket müdiriyetinin böyle bir damga konulması hakkında hiç kimseye emi: verilmediği bildirilmektedir. 'Tezkereler okunduktan sonra suç- lular bunlara karşı bir diyecekleri ol- madığını söylemişlerdir. Diğer birkaç tezkerenin cevapları gelmemiş oldu- undan bu tezkerelerin tekidine ka- rar verilerek muhakeme başka güne bırakılmıştır. Mısır kralının nişanlanması Bayan Safinaz 17 yaşında güzel ve zarif bir kız Mısırın genç nina krali birinci Fa rukun muhteli ? mahkeme âza- | sından Zülfikar kama bir gaye takib ef- ” miyor, doğrudan doğruya genç kra- ln şahsi arzusundan ileri gelmiştir. Kral Faruğun bu aşk macerası geçen sene Londrada başlamıştır. Geçen sene kral Londraya geldiği zaman bayan Safinaz Zulfikar da an- nesi ile birlikte Londraya gelmişti, Bayan Safinaz narin yapılı çok şen bir kızdır. Gayet güzel Pransızegi ol. dukça iyi İngilizce konuşabilmekte. dir, Kral Faruk Avrupayı gezerken bayan Safinaz da birlikte gezmiştir. İstanbulun Anadolu cihetindeki l İ Mazlum, birinci ordu sıhhiye müte- Ordumuzun yeni bir mazhariyeti Birinci ordu hafif seyyar hastanesi Burada her. şey harbi yaşamıyan müreffeh ve zengin bir şehir hastanesinden farksızdır ö Seyyar hastaneden Atatürk, Başvekil, heyeti vekile ve yerli, yabancı bülün davetliler, ma- nevralar esnasında, 200 hastayı ba- rındıracak kabiliyette ve bütün sıhhi tertibatı haiz, üç muazzam çadır grubundan mürekkeb bir hastaneyi gezmiş ve takdir etmişlerdi. Bundan kısaca bahsetmiştik. Bu hastane, her ne kadar ecnebi memleketlerden ısmarlanmışsa da şekli Türk kafasından çıkmadır. Bi- zim mütehassıslarımız o tarafından plânı yapılmıştır. Onun için, ecnebi misafirlerimiz hastaneye karşı fev- kalâde alâka göstermişlerdir. Bir doktor arkadaşımızın hastane- yi tarif eden yazısını aşağıya derce- diyoruz. — Veli Nuri : “ Kapaklı köyünün yemyeşil ağaç- ları arasında toprak rengi çadırlar var. Biraz daha ilerleyince bunların, Cenevre muahedesinin himayesinde olduğu için O gizlenmeğe - kamufle edilmeğe - lüzum görülmiyen hafif seyyar hastane çadırları olduğunu görüyoruz. Çatılarının semaya bakan yüzlerinde geniş ve bembeyaz bir sa- tıh üstünde kırmızı ay taşıyan bu ça- | dırlar, ordumuzun medeni ve sıhhi birer organizasyonudur. Harp ve ateş hatları içinde mecruh, gazlı ve Hasta olmuş erler için yaratılan bu hayat ve sıhhat yuvalarında, daima ayak- ta ve daima zinde kalmak için her şey bulmak mümkün. Sıhhiye reisi doktor tümgeneral | hassısı general Suphi, ordu cerrahi | müşaviri doktor binbaşı Kâmil So- kullu ve seferde sıhhi teşkilât mual- limi yüzbaşı doktor Cezmi ile arka- daşlarının bizzat uğraşarak kurduk- ları bu ilk bakım köşelerinde teces- süsüm bir ande her şeyi yutmak isti- yor. Traktörlü ve motörlü kıtaların motörlü ve arabalı hafif seyyar has- tanesinde emekli bir uğraşmanın doğurduğu yepyeni bir sistem yaşı- yon Yaralı yuvalarından geçmiş, ta- bur sargı mahallerinde bir derece daha bakılmış yaralı, hasta ve gazlı bütün kafileler ilk ve büyük bir sıh- hi kademe olarak buraya geliyor ve triyyaja (tefrike) maruz kalıyorlar. Zemin kauçuk iki katlı bezlerle ka- palı büyük koğuş çadırları her cins hasta için ayrı ayrı kurulmuş. Gazlı koğuşunun yatak başlarında bir ki- şilik, 2 kişilik, 4 kişilik modern oksi- jen cihazları duruyor. Büyük bir etüvs de elbiseler temizleniyor. Gazlılar sah- rada mükemmel duş yapıyorlar. Bo- Zuşmadan gelen Mehmedcik, yorgun sinirlerine buradan hayat alıyor. Ye- nileşiyor. General Mazlum diyor ki: — Gaz da, intani hastalıklar gibi saridir, Bit, gaz ve hastalıktan ko- rTunmak için'her şeyi yapıyoruz, As- ker hekiminin ideali mükemmel ve hududsuz bir korunmadır. Görüyorsunuz ki sıhhiye anbülan- simizın ilk çalışması böyle başlıyor. Bu bizim birinci prensipimizdir. İkinci prensip ve idealimiz eri öl dürmemek ve ordunun kuvvetini ek- siltmemektir. Onun için de şu çadırlara girelim, Hep beraber geziyoruz. Gazlı ve hasta kovuşları, röntgen çadırı, ste- Bir görünüş rilizasyon ve ameliyathane çadırı, eczane ve bakteriyoloji çadırları Ec- zane çadırı mobilize edilmiş ve bütün ihtiyaçlara cevab verecök şekilde ambalâjı yapılmış ufak bir modeldir, içinde temiz kıyafetlerle eczacılar çalışıyor. Yeni sıhhiye sandıkları, yeni ve- sait, yeni ilâç kuvvetli bir ümid ile hastalık * âmillerini vaktinde bulup ciddi ve yerinde bir tedati ile şifa te- min etmek için birçok bakteriyoğla- rın birden çalışabileceği âletler görü- lüyor, Doktor general Mazlum: Gözlerin- de büyük bir inanışa eren İnsanların sevincile tekrar ediyor: — Mikrop âsker hekiminin en bü- yük düşmanıdır. Onları görüyor, ta- niyor ve ordu saflarına sokmuyoruz. Diğer bir çadırda Klayton takim cihazile sterilizasyon yapılıyor. He- kimler burada temizleniyorlar. Doktor sahrada ellerini | yıkıyacak sterilize su buluyor. Buradaki her şey harb görmemiş ve harb yaşamı- yan müreffeh ve zengin bir şehrin ideal bir hastanesinden farksız. Ameliyathane tamamen tecrid edil- miş, toz ve topraktan katiyen koru- nabilmesi mümkün. Son model umu- | mi ve mevzi anestezi vasıtalarile mü- cehhez. Ameliyat ve sterilizasyon çadırlaı- nın yanı başındaki röntgen çadırı tamamen kabili şifa ve süratle kuru- lup sökülebilen bir cihazla süslü, İle- ri harb kademelerinde ilk olarak iş- liyen bu âletle savaş erlerinin göğüs- lerini delip geçen kurşun yarasının vehameti, derinliği bunlarla tespit ediliyor. Hastalıklar en dikkatli su- rette teşhis ve radyografiye ediliyor- lar, Hakikat seyyar hastane fennin bütün yeniliklerile dolu ve kâmilen motorize edilmiş bir haldedir. Sahanın diğer bir yeri #razinin bütün manlalarına uyabilen hafif ve çevik hareketli hasta arabaları oto- mobil ve kamyonia dolu Ordunun iki tekerlekli hasta sıhhiye arabaları bilhassa nazarı dikkati calib ve diğer memleket modellerinden tamamen ayrı kendimize mahsus mükemmel bir tiptir. (Doktor Nali ve Hayri mo- deli) Büyük bir iftihar ve gururla takib 290 çuval çalanlar Tahtakale civarında Hüseyin; Gaf- far, Ahmed adlarında üç ortağa aid çuval oardiyesinin kilidini kırarak 290 çuval çalmaktan suçlu Diyaman- di, Tombul Mehmed, Yusuf, kel Ha- sanla bunlara yataklık ederek çalı- nan eşyayı saklamaktan suçlu Meh- med, Mustafa, İsmail, kel Ali, Kap- lan, Remzi ve Ferruhun muhakemele» rine dün üçüncü ceza mahkemesinde bakılmıştır. Gelmiyen şahidlerin çağ- rılması için muhakeme başka güne bırakılmıştır. a ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: