26 Kasım 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

26 Kasım 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİYASI İCMAL: Çinde son vaziyet » ileri hareketi üzerine ti merkezini Hindistanın Fransanın o Hindiçini ları civarında Çun- itmiştir. Yeni merkez de- 000 kilometre uzakta ve yol suz ve hücra bir sahada bulunduğun- dan Japonların buraya kolayca ve siratle gelemiyeceklerini Çin hükü- meli ümid ediyor. Mavi nehirde Ja pon harb gemilerinden ancak pek az çekenleri buaraya kadar gelebilir. Büyük devletler Brüksel konferan- sında Çine her hangi suretle yardım. #tmekten çekindikleri gibi Uzak Şark- #aki imtiyazlı mıntakalarında da Çin hükümetinin hak ve menfaatlerini himaye ve müdafaadan imtina etmiş- lerdir. Beş milyon nufusu bulunan Büyük Şanghayın doğrudan doğruya Çin hükümeti idaresi altında bulu- Birmanya ar: king nizden ? min nın kanepesi inlinin ecnebi devletlerin himaye- ları imtiyazlı mıntaka- da Çin devleline aid hilkümrani ukun ve idari salahiyetlerin ve le labasına aid banka- selerin ve harb mülk tecilerinin teslimini talep etmiştir. in Amerikan ve Fransa kon- solosları sirf Japonyanın herbde ga- Up bulundu düşüncesi ile imtiyazk manlakalardaki Çine ve Çinlilere ald hak ve menjaatleri Jâponlara bırak- maşlardır. İngilterenin bütün Çinde yatırdığı bir buçuk milyar İngiliz Ira- Ek sermayesinin yarısı Şanghayda- dır. Amerika ve Fransa da o nisbette sermaye yatırmışlardır. Bu devletler münhasiran kendi maddi menfaatle- rini korumak istediklerinden kendi bayrakları himayesindeki Çinin em- val ve hukukunu bile Japonlara tes- lim etmekte tereddild etmemişlerdir. İ Bay ve bayan kurbağa dere boyunda dolaşırlarken bir mantar görüyorlar. Bay kurbağa: Hele bir etrafı gözliyelim, bakalım ne var ne yok? diye, manta- Ta çıkmak istiyor. Bir iki sıçrıyor, olmuyor. Bunun üzerine bayanına: Bana sırt Yer! diyor, Bayan kocasına sırt veriyor, bay kurbağa mantara sıçrıyor, sıçrıyor amma uzun zaman , korkuyor, hemen yere iniyor. oturamıyor, Bu garip hâdiseyi bir İngiliz gazetecisi fotoğrafla tesbite muvaffak olmuş. Yeni Zaro ağa Resmini gör- düğünüz ihtiya» rın yer yüzünün en yaşlı sdamı olduğu iddia edi- iyor, Bu ihtiyar Abazıstanlıdır. yaşı 162 dir. Sıh- hati, sözü sohbe- ti, hafızası yerin- dedir. Hüviyet cüz- danmda 1715 do gumlu yazılıdır. Adı Bazala Lolya'dır. Leylâ ile Mecnun İngilterede Devonshirde, herkesin gözüne batan, yabancıların mrakını çeken garip : bir ev var. Bu ev tabut şeklindedir. Bu evi kim yapmış? Neden yap- mış?.. Bir âşık yapmış, aşk uğru- na yapmış. Bir genç, bir genci seviyor. Kızın babası evlenmelerine razı olmuyor. Kızına: Seni tabuta koyarımda o adama vermem! diyor, Leylânın Mecnunu bunun üzeri- ne tabut şeklinde bir ev yaptırıyor. Kızın babasına: «Haydi, kızınızı bu tabuta koyunuz» diyor, Bu israr karşısında baba evlenme- lerine razı oluyor. Gözyaşları muhakemeyi durdurdu Londrada bir kız otomobilini yan- uş kullandığından dolayı mahkeme- ye veriliyor, Hâkim, bundan dolayı iki İngiliz lirası cezaya, bir İngiliz li- rası mahkeme masrafına omahküm edileceğini ve bundan başka şoför ve- sikasına da cezaya çarpıldığının kay- dolacağını bildirince kız hüngür hün- gür ağlamağa başlıyor, okadar şid- mek için uğraşıyorlardı. etmeğe muvaffak oldu. Demişti. Muştu. i gezi 65 sene evvel bugün Kuyruklu yıldızla şehabın münasebeti keşfedildi Gök ve yıdlızlar ilmi ile uğraşanlar, kuyruklu yıldızla mehtab arasın- da bir münasebet mevcut bulunduğundan şüpheleniyor ve bunu keşfet 1872 yılında Biela isminde bir zabitin keşfettiği yıldızın “görülmesi bekleniyor, bütün fen âlemi yeni bir keşifle karşılaşacağını umuyordu. 1872 yılı 26 ikinciteşrin günü, yani 65 sene evvel bugünün akşamı, keşif muvaffakıyetle neticelendi, «Gök ve yıldızlar ilmi» bir meçhulü daha ... Tarihte kuyruklu yıldız, insanlara dalma felâketi, ölümü hatırlatmış- fır; dâima korkunç we meş'um telâkki edilmiştir. Meselâ on beşinci asırda İstanbulda görüidüğü vakit zamanın şairi Sai Çelebi; Gurrci mahı siyama nazır iken bir gece Gördüler bir necmi gisudar doğurmuş Kâinat Sandılar kim bir «Gülefşan» yaktı ateşbazı çarh Bu yıldız münasebetile Galatadaki yeraltı rasathanesini idare eden beyetşinas 'Takıyüddin ile müftü başbaşa vermişler dünya yüzüne kaç defa kuyruxlu yıldızın 'geldiğini ve bu yüzden ne gibi hâdiselerin vuku buldu- ğunu güya tesbit elmişlerdi. Habil'in ölümü, Tufan, Nemrud'un İbrahim'e zulmü, Âd ve Semud kabilelerinin rezaleti, Yezid'in saltanatı, Bedir cengi, Osman ve Ali'nin ölümleri hep kuyruklu yıldız göründükten sonra olmuş! Magmafih kuyruklu yıldızdan teşe'üm her millette vardır. 837 yılında görünen bir kuyruklu yıldız Pransa kralı Birinci Lüi'yi bütün harab kili- selerin tamir edilmesine dair bir emir vermeğe sevkedecek kadar korkut» detle ağlıyor ki yere serilmemesi için iki polis onu omuzlarından tutmağa mecbur kalıyorlar, Nihayet muhake- me duruyor, kız istirahat odasma gö- türülüyor, orada on beş dakika kadar Aağladıktan snra tekrar mahkeme sa- lonuna götürülüyor ve muhakeme yeniden başlıyor. Arab aleminde heyecan artıyor, Bağdadda yeni bir Arab kongresi toplandı Yüz seneden- beri Avrupa dev- letleri Fasın At las Okyanus sa hilinden Hind Okyanusuna — ve Himalaya dağlarına kadar olan Şark âlemine kapitülâsyonları, ticari imtiyazları, himayeleri ve zapt ve İş- galleri ile yerleşmiştir. Şimdi bu dev- letlere karşı umumi bir hareket ve mukavemet görülmektedir. Avrupalı devletler bu memleketle- re kendilerine müttefik kalmak şar- tile bir nevi istiklâl vermek ve man- leri altında bulunan yerlerde ateş ve kılıç ile hâkimiyetlerini devam ettir. meğe uğraşıyorlar, Fakat ne müsaadekfrlıklar ne de cebir ve şiddet Avrupanın siyasi ve iktisadi vesayotine karşı hareke- te gelen yerlileri teskin ve tat- min edemiyor. Bu hareketin mak- sadı bir olmakla beraber her mem- lekete göre aldığı şekiller başka baş- kedır. Meselâ Fasta İslâm ittihadı, Cezayirde Arab birliği, Tunusta genç- lik tarafından idare olunan istikiği şeklinde tecelli etmiştir. 'Halâskâr görünen her fikre uyan- lar vardır. Hattâ Garbin beynelmi- lelci hareketlerinin bile bazı Şark mem- leketlerinde revaç 'bulması da bun- dan İleri geliyor. Bütün bu hareket- lerin gayesi Avrupanın vesayetinden kurtulmaktır. Gaye Avrupalıların hâkimiyetine nihayet vermek oldu- ğundan Avrupadaki maruf sol parti- ler bile yerlilere tam hürriyet ve me- deni haklar vermekten çekiniyorlar, Meselâ Fransanın en büyük par- tisi sosyalistler Cezayir Araplarmın başlıca şikâyeti burada yaşıyan Fran- sızlar ve Musevilerin haiz bulunduk- ları medeni haklardan mahrumiyet olduğunu nazarı dikkate almışlardı. Bunun için Leon Blum Başvekil iken Cezayir Araplarına medeni haklar bahşedilmesine dair bir kanun yap- mıştı. Fakat o kadar çok şart konul- muştu ki Cezayirde yaşıyan beş mil- yon Müslümandan ancak yirmi iki bini medeni hukuk sahibi olacaktır. deki Hıdramudda da kıyamlar oluyor. Fransa Avrupadaki yerleri ve bu- radaki otuz dokuz milyon nüfus ile cihan devleti değildir. Kendisine bi- rinci sınıf cihan devleti hak ve kuv- vetini veren müstemlekeleri ve ba- husus Şimali Afrikadaki yerleri, yüz on milyon nüfuslu bir camissi bu- lunmasıdır. Şimali Afrikadaki mev- küinin sarsılması Fransanın cihan devleti mevklini de temelinden sarsa» caktır. Bunun için Fransada sağ ve sol bütün partiler Cezayir, Tunus ve Fastaki yerlilerin gayesi hürriyet ve istiklâl olan hareketlerinden son de- recede ürküyorlar. Bunun için Fasın merkezi ile Me- rakiş ve Meknes şehirlerinde son gün- lerde ve yüz binlerce halkın iştiraki- le yapılan Fransa aleyhindeki nüma» yişler Fransız askeri kuvvetleri tara- fından merhametsizce kan ve ateş içinde şimdilik susturulmuştur. Mareşal Liauteyin yirmi beş sene Uk mesai semeresi olarak Fasta ve civarında kurduğu yeni Fransız İrm- paratorluğu büyük tehlikeler karşı- sında bulunduğundan Fransağaki büyük partilerin ve bahusus radikal &osyalistlerin son kongrelerinde ve Fransa kabinesinin son içtimaların- da en ziyade Şimali Afrikadaki vazi- yel üzerinde durulmuş ve mühim ted- birler alınmıştır, Fasta Fransanın mevkiini sarsan istiklâl hareketini kuvvetlendiren ve besliyen maddi sebepler de vardır. Şimali Afrikada bu sene emsali gö- rülmemiş bir kuraklık hüküm sür- müş, milyonlarca halkın açlıktan öl mesi ve başka yerlere (göçetmeğe mecbur kalması halkın Fransaya karşı kin ve husumetin! arttırmıştır. Filistindeki Arapların kıyam ve mücahedesi bütün Arab âlemini dal- galandırmıştır. Bu dalga Tunus ve Cezayiri de istilâ ederek Fası da baş- tan başa harekete getirmiştir. Filis. tin bütün Şimlai Afrika Araplarına bir örnek teşkil etmiştir. Filistin. Fas, Cezayir, Tunus, Filistinden sonra Maverayi Ürdün ve Lübnan da karıştı. Ingiliz himayesin- tinde gösterilen şiddet arttıkça Arab müdafaa komitesinin faaliyeti o nis- bette artmaktadır. İngiliz tayyare karargâhları ve Musul petrollerine mahsus boru hattı bile tahripten kurtulamıyor. Son zamanlarda İngilizlere ve bun- ve diğer şehirlerde hadiseler olmuş- tur. Lübnandada yabancıların ta» hakkümüne karşı hareket başlamış- tır, Beyrutta ahiren vuku bulan mü- mı İngiliz himayesi altında bulunan Hıdramutu harekete getirmiş ve Ado- ni tehlikede bırakmıştır. haftasında Irak kralının muvafaka- tile bir Arab kongresi toplanmıştır. Kongreye (o Filistin milliyetperver Arapları nammaâ 123 ve Maverayı Ür- dün Arapları namına 42 ve Irak Arap- larını temsilen 46, Mısırlıların namına 16 ve Suriye ve Lübnan namına 83 murahhas iştirak etmiştir. Hicaz, Ye- men ve diğer Arab memleketlerden de murahhaslar gelmiştir. Şam civarında Bludanda daha yar kınlarda toplanan Arab kongresinin akabinde Bağdadda daha büyük bir Arab kongresinin toplanması Fran- sa ile İngilterenin ziyadesile dikkati- ni celbetmiştir. Hülâsa Atlas Okya- nusundan Basra körfezine kadar bü- tün Arab âlemi harekette bulunu- de İngilizler sonu belli olmıyan bü- | yör. FP. Beşiktaşta Barbarosun türbesi cıvarı nasıl tanzim edilecek. ? B. Proste'un hazırladığı plan önce, türbenin önünden geçen tram- vay caddesinin vaziyetile meşgul ol- muştur, B. Proste Karaköyden başlı- yan ve Boğaza doğru giden şimdiki câddenin dar bulunan kısımlarınn genişletilmesi lüzumunu tesbit etmiş- tir. Bu cadde Karaköyden itibaren, yerine göre 30 ve yahud 25 metre ge- nişliğinde bulunacaktır. Mütehassıs, umumi şehir plânını yaparken, cad- denin hangi kısmının 30, hangi kısmı- nın 25 metre genişliğinde olacağını tayin edecektir. Ancak, Barbaros türbesi civarının tanzimi münasebetile türbenin önünü teşkil eden tramvay caddesinin 25 EN A » metre olması şimdiden tesbit edilmiş ti. Barbaros türbesi önünde bulunan Beşiktaş muhafızı Hasan paşanın tür- besi ile buradaki polis karakolu binası da kaldırılacaktır. Türbenin bulun- duğu mevkiden Beşiktaş vapur iske- lesine giden yol, 14,$ metre genişliğin- de olacaktır. İskelenin boğaza doğru olan kısmında ve 14,5 metre genişli- dindeki yolun kenarında otomobillerin durmasına mahsus olarak bir meydan açılacaktır. NX. ABLDEFGAT KıŞMİTİN MUTEBERDİR Bundan başka Barbaros türbesi ile deniz arasını teşkil elmek üzere 15 metre genişliğinde bir rıhtım yapılar caktır. Bu rıhtımın üzerinde bir denis müzesi tesis edilecektir, Türbenin het iki tarafı, yani gerek 14,5 metre geniş- liğindeki caddenin bir tarafı, gerek türbenin diğer tarafı iki sıra ağaçlarla çevrilecektir. Müzenin bir cephesi İle Sinan 'paşa camisinin sağ ve sol köşelerine ağap- lar dikilmesi münasip görülmüş ve * plâna da bu suretle işaret konmuş- tur. Bütün bu tafsilâtı gösteren ve Nafa vekâletince tasdik edilen pide nın bir klişesini de bu vesile le yukle rıya dercediyoruz, â i Şem GENİN GİRE ti ci i ks

Bu sayıdan diğer sayfalar: