2 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

2 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Bu hafta Galatasaray oynanıyor Min! küme maçlarının sonuna gei- | miş bulunuyoruz. Birinci sınıf klüplerimiz arasında yalnız üç senelik bir hayatı bulunan Güneşin şampiyonluğu ile neticelenen milli küme müsabakalarının, başka bir yazımızla bilânçosunu yapacağız. MINI kümenin son müsabakaların- dan biri de bu hafta oynanacak olan Güneş - Galatasaray maçıdır. Bir müddettir, spor muhitimizde, Güneş - Galatssaray maçına Güne- şin takım çıkarmıyacağı ve bu yüz- den maçın oynanamiyacağı söyleni- yordü. Halbuki! yaplığımız tahkikat neti- cesinde, böyle bir şeyin mevzuu bahs- olmadığını ve Güneşin bu hafta Ge- | Jatasarayla oynıyacağını öğrenmiş bu- Tunuyoruz. Esasen Güneş klübü, bütün dikkat, gayret ve ihtimamını bilfiil spora has- retminş bir klüptür. Üç sene gibi kısa bir zamanda ancak bu sayede mili küme şampiyonluğunu kazanmıştır, Bu programla çalışan bir klübün sahaya çıkmıyacağına ihtimal vermi- yorduk. Burdan başka Güneş, şimdiye kadar teşkilâta muhalif bir harekette bulun- mamış, hattâ en haklı bulunduğu hâdi- selerde bile hissesine isabet eden karar- ları daima mutavaat ve sportmenlikle karşılamıştır. Güneşin, milli küme şampiyonluğu- nu kafi bir surette kazandıktan sonra neticesi hiç bir suretle kendisini alâka- dar etmiyen bir maçı oynamaması için ortada bir sebep yoktu. Bu suretle, hemen her maçı bir ihti- lâf mevzuu haline gelmiş bulunan milli küme müsabakalarının son haftası, ye- ni bir gerginlikle neticelenmemiş ola- caktır ki, bu da futbol sevenleri mem- nun edecek bir hâdisedir. İzmirde serbes güreş birinciliği müsabakası Izmir birinci, Den üçüncü, Manisa dördüncü geldi İzmir (Akşam) — Ankarada yapıla- cak büyük güreş müsabakaları için, garbi Anadolu serbes güreş grup birincilikleri Kültürpark gazi- nosunda yapıldı. Ve tam bir zevk ve alâka uyandıran bu güreşleri yüzler- ce seyirci takib etti Müsabakalar başlamadan evvel güreşlere iştirâk edecek takımlar takdim edfidi ve takdim merasimi sürekli alkışlarla karşılandı. Müğla takımı gelmediğinden gü- reşler Aydın, Denizli, Manisa ve İz- mir bölge birincileri arasında baş- Jadı. Birinci devre — 56 kiloda: Şefik (İzmir), Hayri (Aydın) karşılaştılar. Daha güzel bir güreş çıkaran Şefik 9,38 dakikada rakibini tuşla mağlüb etti, 61 kiloda: Zülfikar (Aydın), Meh- med (İzmir) arasındaki güreş çok Alâkalı geçti, Neticede İzmirli gü- reşçi kendi oyununa kurban olarak gitti. Zülfikar 4,15 dakikada tuşla galib geldi. 66 kiloda; İki çift güreşti. Birinci müsabaka İbrahim (Manisa) ve Sü- leyman (Aydın) arasında yapıldı. İbrahim sayı hesabile güreşi kazandı. Bu güreşi Mustafa (Denizli) ve Feri- dun (İzmir) müsabakası takib etti. İzmirli Feridun 3,31 dakikada tuşla galib geldi. 72 kiloda: Enver (İzmir) ve Ham- za (Denizli) karşılaştılar. Enver 19 saniyede tuşla galib geldi. Ayni kilo- da Snid (Manisa) ve İbrahim (Ay- dın). müsabakası çok sürmedi. Said 1,51 dakikada rakibini tuşla mağlüb etti, 79 kileta: Zeynel (İzmir) ve Hida- yet (Aydın) "karşılaştılar. o Neticede Güneş, i Güneş - Galatasaray maçının neti- cesine gelince... Bu hususta şimdiden bir tahmin yürütmeğe imkân yoktur. Galatasaray takımını son maçların- da gördük. İçinde bazı idmansız oyun- cular bulunan ve bu sene bir türlü is- tikrarını elde edememiş olan sarı kır- mızılılar kendilerinden umulan oyunu çıkaramamaktadırlar, Üç hafta evvel gördüğümüz Güneş takımı hakkında ise bugün hiç bir fik- rimiz yoktur, Çünkü mevsim sonların- da maçlar arasına giren fasılalar, ta- kımların evvelki vaziyetleri hakkında mütalâa yürütmeğe mâni olur. Bu itibarle takımlar arasında her- hangi bir mukayese yapmağa imkân göremiyoruz, Bu mevsim oynanan Güneş - Gala- tasaray maçlarında Güneş büyük fark- larla galip gelmişti Şampiyonluk mevzuu bahsolduğu bir sırada, o zaman tam formunda bu» lunan Güneşin o maçları büyük bir ehemmiyetle telâkki etmiş olduğuna şüphe yoktur. Halbuki önümüzdeki maçın şampi- yonluk üzerinde hiç bir tesiri olmıya- caktır. Çünkü bu maçı oynamadan da- hi Güneş, ikinciden beş puvan İleri- dedir. Mevsimin geçilmiş bulunması ve ma- çın neticesinin şampiyonluk üzerinde müessir olmaması gibi başlıca iki se- bepten dolayı, pazar günü heyecanlı bir maç göreceğimizi zannetmiyoruz. İki klüp arasındaki rekabetin artık normal safhaya girmiş olduğunu da ilâ- ve edersek, bu maçın hüâdisesiz ve tabii şartlar içinde cereyan etmemesi için hiç bir sebep yoktur. Bizim tahmini- miz, dürüst ve güzel bir futbol ve sa- 'mimi bir maç seyretmekteri fbarettir. Ulvi Yenal izli ikinci, Aydın İzmirli güreşçi 233 dakikada tuşla galib geldi. 87 kiloda: Mehmed (İzmir) ve Mahmud (Denizli) arasındaki güreş tam bir alâka uyandırdı. Neticede daha faik güreşen İzmirli Mehmed rakibine sayı hesabile galib geldi. İkinci devre — 66 Kiloda: İbrahim (Manisa) ve Mustafa (Denizli) kur- şılaştılar. Mustafa 1,5 dakikada tuş- la galib geldi. Ayni kiloda Süleyman (Aydın) ve Feridun (İzmir) güreşti- ler. Feridun 3.15 dakikada tuşla galib geldi. i 72 kiloda: Enver (İzmir) ve Said (Manisa) güreşi tam heyecan uyan- dırdı. Neticede Sald sayı hesabile rakibine galib geldi. Ayni kiloda İb- rahim (Aydın) ve Hamza (Denizli) güreşecekti. o İbrahim © çıkmadığın- dan Hamza (Denizli) hükmen galib sayıldı. 79 kiloda: Bekir Şahin (Denizli) ve Zeynel (İzmir) güreştiler. Bekir 15 dakikalık güreşte faik oynadı ve sayı hesabile rakibine galib geldi. Üçüncü devre — 66 kiloda: Feri- dun (İzmir) ve İbrahim ( Manisa) karşılaştılar. Feridun 1,50 dakikada tuşla galib geldi. 72 kiloda: Hamza (Denizli) ve Said (Manisa) arasında yapıldı. Hamza 47 saniyede tuşla galib geldi. "9 kiloda: Bekir Şahin (Denizli) ve Hidayet (Aydın) karşılaşacaklar. dı. Hidayet çıkmadığından Bekir hükmen müsabakayı kazandı. Bu müsabükadan sonra güreş- ler nihayete erdi ve ferdi tasnife ge- çildi, Netice şunlardır. 56 kiloda: Şefik Kandemir (İzmir) bi- rinol, Hayri 'Tünçer (Aydın) ikinci, 81 kiloda: ZüMikar Yundur (Aydın) bi- rinsi, Mehmed Tureniş (İzmir) ikinci, Dünya kupası Meşhur kaleci Zamora İtalyanın kazanacağını tahmin ediyor Üçüncü dünya kupası maçlarına önümüzdeki cumartesi günü Pariste yapılacak Almanya - İsviçre maçı ile başlanıyor. Şimdiye kadar yapılan iki dünya kupasından daha fazla rağbet gören bu seferki maç hakkında oku- | yucularımıza münasip fırsatlarda ma- | lümat verdik. Bugün de ikinci dün- ya kupası kahramanlarından İspan- ya milli takımı kalecisi ve dünyada- ki bütün kalecilerin piri meşhur Ri- kardo Zamoranın dünya kupası mü- sabakalar; hakkında Pari Susa» gaze- tesinde çıkan bir tahmin yazısım nak» | lediyoruz, Antrenörü bulunduğu Frunsanın | ikinci küme klüplerinden O,C.C. Nis'in bir maçı için Parise gelen Ri- kardo Zamor'a tahminlerini şu şekil- İ de hülâsa etmektedir: *Dünya kupası gibi çetin, yorucu ve her maçında oyuncuların bütün | gayretlerini sarfettiği bir kompetis- yonda tahmin yürütmek hiç şüphe- siz çok zordur. 134 le İtalya le yap- tığımız maçlardan sonra soyunma odalarına kadar hangi mucizenin bizi “götürdüğünü hâlâ düşünürüm. Âsap kuvveti dünya kupası gibi bir kompe- tisyonda en mühim kozlardan biridir. Eğer muhakkak bir tahmin yapma- mı istiyorsanız, iztirak eden takımlar arasında İtalya, Çekoslovakya ve Al- manyayı ön safta buluyorum . Birinci olarak İlalyayı gösteriyo- Tum. Çünkü İtalya milli takımı tek- nikle beraber enerjiyi de bir araya top- Jamıştır. Bundan maada üç ortasıda en yüksek klâsta oyuncular olup bü- tün takımın oralı fevkalâdedir. Çekoslovakyayı ikinci olarak gös- teriyorum. Halihazırda takımlarının | vaziyeti ne olursa olsun, Çekoslovak oyuncuları kupa maçlarına çok İyi intibak ederler. Ayni zamanda âsap- | ları çok kuvvetli olan Çekoslovaklar | teknik oyuncular olup fırsatlardan tam zamanında istifade etmesini de gayet iyi bilirler, Almanya, bence üçüncü vaziyette gelmektedir. Zira iki futbol mektebi» | nin halitası olan şimdiki takımın kuv- vetli bir blok haline gelebilmesi için uzun zamana ihtiyaç vardır. Macarlar da bu üç takım arasında bir yer alabilir, Fakat ben bunu pek ummuyorum; zira Macarların oyun tarzı biraz fanteziye kaçıyor, Fransaya gelince, kurada talih ken- disine gülümsemedi, Fransa mili ta- kınunın İngiltereye galibiyeti, bence İs- viçre, Belçika, Hollanda gibi takımlar- dan daha akla yakın gelir. Fakat çok uzun bir şampiyonanın yorgunlukları hiç şüphesiz takım üzerinde tesir bırak- mıştır ve buda Fransızların fazla ümidlere kapılmasına manidir, » Turnuvanın bir meçhulü varsa © da Brezilyadır. Biz 1934 te kendilerini mağlüb ederek tasfiyeye uğratmışlık. O zaman Brezilyayı meşhur Leoni- das başta olmak üzere üç dört oyuncu yanmda çok zayıf kalan bir takım halinde görmüştüm. Fakat şimdi 1934 teki Brezliya takımile mukaye- se edilemiyecek kadar kuvvetli oldu- ğu söyleniyor. Nihayet, tekrar edeyim ki İtalya, Çekoslovakya ve Almanya favorile- rimdir.» Dört sene evvel ikinci dünya kupa- smı İtalya kazanmış, Çekoslovakya ikinci, Almanya üçüncü olmuştu, Eğer Zamoranın tahminleri doğru çı- Karsa bu sefer de öyle olacaktır. GEETEEEEEEEEYEE EYE EVEEEEEE ENR ERER şeş 66 kiloda: Feridun Akünel (İzmir) birinci, Mustafa Akşit (Denizli) ikinel, 72 kiloda: Enver Akçalı (İzmir) birinci, Hamza Akhan (Denizli) ikinci), 79 kiloda: Bekir Şahin (Denizli) birinci, Zeynel Kalğar (İzmir) ikinci, -87 kiloda: Mehmed Tokey (İzmir) birinci, Mahmud Kurd (Denizli) ikincidir. Takımların 'tasnifinde İzmir birin- ci, Denizli ikinci, Aydın üçüncü ve Manisa dördüncü geldi. Grup birin. cileri çarşamba ekspresile Ankaraya hâreket edeceklerdir. (Buş tarafı 10 » uncu sahifede) Ahmed Kemali, karısını kolundan tutarak, evden içeri soktu. Vahide hanım, kuru gözlerini arasıra dilile silerek anlatıyordu: — İki üç gündür rahatsızdı, fem, fakat her zamanki Kadar... Size tel- graf çektikten sonra birdenbire ağır- | Hiç izlarab çekmedi, kuş gi- | laştı... bi uçup gitti, fem!... Genç kadın etrafına bakındı. Ba- basının koltuğu bomboş duruyordu. Yanında, masasının üzerinde gözlük- leri... oİztırabla hıçkırarak inledi: — Bâbam öldü... Artık onu da gö- remiyeceğim... Bu koltukta bir da- ha 6 oturamıyacak... Daima kaybet- tiği bu gözlüğünü aramıyacak... Matemin verdiği bir samimiyetle Vahide kanıma sokulmuk istedi. Fa- kat ihtiyar kadın büz gibi soğuk, put gibi hareketsiz kaldı. Cenâze merasiminden bir iki gün sonra Ahmed Kemali karısına; — Haberin var ımı? Baban borçlu imişt - dedi. — Vallahi bilmem... Gerçi dalma parasızlıktan şikâyet ederdi amma, bu onun ötedenberi huyu idi... — Her halde Vahide hanım bu işi daha iyi biliyordur Merhum onu i mirasa da dahil etwiş .. — Zavallı kadının hakkıdır... Ba- | bamla o kadar uğraştı Ki... — İlâhi Sabihacığım!... Sen beş yaşında bir çocuk kadar sâfsın... — Niçin böyle söylüyorsun, Ke- mal?... Kadıncağızın babamdan ne çileler çektiğini herkes biliyor! — Ben âlemin sözlerine metelik vermem... İki gündür senin o Vahi- de hanımı tedkik ediyorum... Oda bu işin farkında... Göz hapsinde bu- lunduğundan hiç memnun olmu- yor... Bak, göreceksin, bu miras me- selelerinden başımıza ne işler açıla- cak! Birazdan da noter geliyor... Se- nedleri filân göreceğiz... Abdülkadir efendi, bazı hususi İş- lerinden dolayı sıkıntıya düştüğünü, bu sebeble Vahide hanımdan on bin Jira borç aldığını bir mektubla kızı- na izah ediyor ve bu borcun öden- | mesini İstloyrdu. Sonra, zahmetleri- ne mukabil de köşkü tamamen bü- tün eşyasile beraber Vahide hanıma terk ettiğini ilâve ediyordu. Bu mek- tub okunduktan sonra ihtiyar ka- dın çantasını açlı. Abdülkadir efen- dinin kendisine verdiği senedi uzattı. Ahmed Kemal, istihize ile: — Tebrik ederim! - dedi. - Rolünü- * yü gayet iyi oynamışsınız! — Ne demek istiyorsunuz, fem? Be- i nim param olduğuna işte hanımefen- İ di de şahid... Ben rahmetliyi pek se- verdim.,, Onu sıkıntı içinde görecek- ilm de paramı mı esirgiyecektim fem?... O; borsada hava oyunu oynu- yordu... Bunu kızından bile gizliyor- u... Çünkü küçük hanımdan hiç | memnun değildi, fem! Sebeplerini de ben bilirim... Hem ağzımı açtırmayın, fem! — Peki amma, Vahide hanım... Si- gin sıkıntıda olduğunuz malüm... Bu parayı nereden buldunuz”. — Amcamın oğlu verdi, — Nerede ö şimdi? Kadın içini çekerek: — Zavallı,.. Altı ay oluyor öleli, fem — Şahsiyeline ve size para verdi- ğine dair evrakı gösterin. — Ne evrakı, fem?... Çantasını aç- tı, parayı verdi... Ne gören var, ne bi- len... — Peki, siz, parayı aldığınız zaman hangi bankaya koydunuz? — Dosdoğru rahmetli beyefendiye teslim ettim, fem! Erkek kaşlarını çatarak: — Pekâlâ! - dedi. - Borcu tanıyaca- ğız ve size ödeyeceğiz. Fakat köşk ka- rımındır... Bir bunağın vasiyetname- men- | Aşk ve > macera “nuveli sile onu ciden çıkaraniayız... Bu ev baba bucağıdır; ailede kalması lâzim- dır. İhtiyar kadın, yerinden fırlıyarak: — Görüşürüz, fem!... Ben de yapa cağımı bilirim, fem! - dedi, se. Vahide hanım, Sabihanın aşk ma- cerasına vakıf... anahtar uydurarak mektuplardan birini, en canlısım, çekmeden çalmış... Randevu saatle- rini, yerlerini, erkeğin ismini, hepsini, hepsini biliyor!... Gece, geç vakit, genç kadının oda- sına girerek ve iki cümlede bir «fem, gözüm, güzelimi: diyerek bunları anlattı. Sabihacık, bu mektubu satın almağı teklif etti, Vahide hanım, ba- şını saltıyarak; — İlâhi küçük hanım... satar m- İ yım hiç? Ya size teslim ederim, ya ko Canıza, fem,,, Eğer kocanızı vazgeçi- rir de aleyhime dava açtırmazsamız mektubunuzu elinize veririm gözüm... Aksi takdirde kocanıza teslim ederim, güzelim... — Vahide Kanımcığım... Biliyorsu- nuz ki, benim hocam üstünde hiçbir te- sirim yoktur... O aklına koyduğunu yapar... Düşünün, ben size ne fenalık ettim de benden böyle bir intikam al yorsunuz? — Intikam almıyorum, hâşâ, fem!.. Kendi hakkımı müdafaa ediyorum, aslancığım!... Siz, zenginsiniz, salta- nat içinde yaşıyorsunuz... Bir köşkü bana çok mu görüyorsunuz? — Peki amma, benim elimde değil... Ben size para vereyim... Botçlana- yım... Yavaş yavaş öderim... — Hayır güzelim, hayır... Ben işi- mi sağlama bağlarım, fem... Genç kadın, korkuyla yerinden fiır- lyarak inledi « Beni ne felâkete sürüklediğinizi biliyor musunuz? Ölümüme sebep ola caksınız... Kocanı şakaya gelmez... — O ciheti siz düşünün, fem! Amma gene ben sizi severim, fem... Yılan gibi girdiği bu odadan, gene sessizce kayıp çıktı. Sabiha, bir an şaşkın şaşkın, etra- fına bakındı: Kocası, mektup, n# mus... Bu kelimeler, beynine birer tokmak gibi iniyordu. Kulakları uğuls duyordu. Ne yapcaklı? Sairfilmenam gibi yürüdü. İnsiyaki bir hareketle şapkasile o mantosumu giyerek sokağa fırladı. Kapının önün- de şoförsüz duran otomobilin direksi- yonuna atladı. Makineyi harekete ge- tirdi. Gidiyordu, kaçıyordu. Fakat nere- ye gittiğini, ne yapacağını bilmeden ilerliyordu. Dışamda yağmur serpi- yor... Karanlık bir gece... Kadın, ilerliyor, ilerliyor, ilerliyor... Bir ta- rafta uçurum var... Dikkat işareti olarak kirmizi bir fener konmuş... Fakat o, hiçbir şeye ehemmiyet ver- miyerek, buhran içinde, uçuyor,.. Beys ni alevler içinde yanıyor... Sonra, birdenbire şiddetli bir sadme, bir fer- yad... Karanlıklar İçinde, otomobil, enkaz halini aldı. Nakleden: (Vâ - Nü) e bir Iş bulmak için Uzan uzun düşünecek yerde KUÇUK İLAN koydurunuz. 3 defası 100 kuruş Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün “ ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alınabilir, |L SN SS Ş & & ö & gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: