2 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

2 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İSARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 147 Hasan Fehmi'nin katli münasebetile bir istizah - z Volkan'ın şiddetli yazıları — Ders okutamıyacağım, Beni de bidürsünler! Diye sınıftan çıkmış, talebe de ken- Filozof Rıza Tevfik bey de buna me benzer bir teheyyüc İle bir nümayiş de Hu- kuk mektebindeki çıkmış- ta. 1) Hukuk ve Darülfünun talebesinden bir kısmı Mizan matbaasına giderek © Murad beyden, önlerine düşüp hükü- “meti tazyik için Babıâliye gidilmesini yapmıştı. Celâleddin Arif Bu üç gün içinde memlekette hükü- met var mı? Yok mu? Tebeyyün ede- cektir. Varsa nümayişinize lüzum © ç yok; aksi takdirde müessir bir nüma- yiş icrası lüzumu anlağılrnış olur. O halde ben de tereddüd etmem; önünü- #e düşmeği vazife addeylerim. cevabi- “ni vererek o gün dağılmalarını tavsi- ye eylemişti, (1) : İ Katlin ertesi günü için İkdam, M!- zan, Osmanlı, Serbesti güzeteleri ilk sahifelerini tamamen boş bırakıp yal- niz (Hasan Fehmi beyin ruhuna fa- tiha) sözlerini büyük harflerle yazma- “ğa karar vermişlerdi. ikdam ile Serbesti bu kararı tatbik etmediler; Osmanlı ve Mizan bu su- #le intişar elli. Maktulün cenaze alayı İttihad ve Terakki “cemiyetine — karşı bir nümayiş mahiyetini aldı. Al bayraklara sarılmış tabutun önü- «ne Mizancı Murad bey, müşir Fuad © paşa ile Ahrar reisleri geçmişti. Alayın « bir ucu Sultan Mahmud türbesini * bulmuş iken bir ucu Sirkecide postana ik civarındaki Serbesti idarehanesinde “bulunuyordu. Tabutun maktulün kan- Ni gömleğile sarılarak galeyanın teş- did olunmasını bile istiyenler olmuş- tu; fakat mutedil düşünceliler buna razi olmamış, meydan vermemiştiler. © "rek ilerilemek istemiş, fakat yeni pos- tane önünde hakaretler görmeğe baş- pek arabası durdurulduğu için ni- © hayet bu tavsiyelere göre hareket et- eğe mecbür kalmıştı. © İstanbul derin bir teheyyüc içinde çalkanıyordu. İttihad ve Terakki aley- © hine kin ve intikam duyguları şiddet- — Jeniyordu. Muhalifler Hasan Fehmiyi bir mak- tul değil, bir şehid addediyorlardı. Mecliste hükümetten bir istizah yap- mak teşebbüsünde bulundular. İslan- bul mebusu Zöhrap, Ergiri mebusu Müfid, Sinob mebusu Rıza Nur, Berat mebusu İsmail Kemal beyler bu siya- si cinayetten hükümeti mesul tutmak > istiyorlardı. İttihadeı mebuslar ise vakanın âdi bir cinayet olduğunu be- yan ediyorlardı. İstizah nisanın on ye- 'disine kararlaşmıştı. © — Yeni Gazete sahibi Abdulah Züh- dü beyle Murad beyin şiddetli taraf- tarı Mehmed Zeki ve Hasan Avni, İs- mail Hakkı beyler tarafından sadra- zam Hüseyin Hilmi paşaya Hasan Feh- mi beyin şahsi bir garezine değil si- » yasi bir cinayete kurban edildiğini ya- » garak katillerinin meydana çıkarılma» sını istemişlerdi. 'Tabil bu yolda sözler, müracaatler- Je cemiyetin Hasan Fehmi beyin kat- “Minde parmağı olduğu anlatılmak iste- niliyordu. © — İttihad ve Terakki cemiyeti merkezi - umumisi 27 Mart 325 -9 Nisan 1900 da © bü yoldaki imaların yersizliğini beyan ile Hasan Fehmi beyin katlinde cemi- yetin alâkası bulunduğu yölündeki iddiaları gazetelerle tekzib eylemişti. — Fakat muhalifleri böyle tekziblere hiç “kıymet vermiyorlardı, Hissiyat günden güne kabarıyordu. « Sonu nereye varacaktı? Ermeni Taş- - naksütyon cemiyeti bir beyanname meşrederek fırkalar arasındaki reka- o betin şahsiyat sahasına intikal eyle- — mesinin akıbeti vahim olacağını izah “le siyasi firka ve cemiyetleri ahvali © soğukkanla tedkike, bu münazaalara nihayet vermek için toplanmağa da- vet etmişti. Bu davete de kulak veren A Me A male. ye leş olmamıştı. Derviş Vahdeti Volkan ga- zetesinde cemiyet aleyhine ateş püs- kürüyordu. Vahdetinin basit fikirler üzerinde yaptığı tesir Ayasofya camisinde ter- tib ettiği bir mevlâdda büsbütün mey- dana çıkmıştı. O gün Ayasofya mey- danını üzerlerinde (kelimei tevhid) yazılı yeşil bayraklar kaplamıştı, Bu dini törene dine dokunuluyor- muş ta buna meydan bırakmak iste- nilmiyormuş gibi bir mahiyet veril- mişti! Bu mevlüd dini bir âyinden zi- yade «dinsiz ve farmason» İttihad ve Terakkiye karşı bir nümayiş rengini almıştı, Derviş Vahdeti artık bir «şeriat kah- ramanı» olmuştu! Sokaklarda yeşil bayraklarla dolaşıyor, gazetesinden kazandığı para ile kurbanlar zebhedi- yordu! (İkinci kerbelâ şehidi ve şeri- at) namına kopardığı yaygaralarla halkı irticaa sürüklüyordu. Ahrar fırkası Kâmil paşaya mua venet ve İttihad ve Terakkiye muha- lefet yolunda bilmiyerek ve istemiye- rek de olsa irtica ekmeğine yağ sü- rüyordu. İttihadı Muhammedi ile alâkaları olmıyan kalemler ve cemiyetler de hareketlerinin ihzar ettiği neticelerle İttihad ve Terakkiden umumi tevec- cühü kesir ve izale yolunda ve dolayı- sile irticaa yardım ediyorlardı. Mür- teciler Avmüllakülkâzımi ve Fethullah gibi Fedakâranı millet reislerini ken- di daireleri içine almak için büyük gayretler, fedakârlıklar göstermekteri hali kalmıyorlardı. Kâmil paşa istediği gazetelere tev- zi etmek üzere Abdülhamidden bin yüz lira almıştı, (Yıldız evrakı içinde Kâmil paşanın (nezdi şahanenizde malüm olan bin yüz lirayı aldım) kaydile bir teskeresi çıkmıştır. Bu tezkere hakkında İtti- had ve Terakki erkânından Rahmi beyin gazetelerde vaki olan neşriyatı- na ve bu parayı nereye sarfettiğine dair irad ettiği suale Kâmil paşa ce- vab vermemiştir.) Volkan gazetesinin şeriatin ortadan kaldırılmak istenildiğine, hattâ kal- dırıldığına delâlet eden neşriyatı ef- kârı o kadar tehyic ediyordu ki çarşi- Yarda, orada burada şerlatin muhafa- zasına takayyüd edilmesi için mebu- san meclisine arzuhaller bile tertib ediliyordu. Bir gün Kapalıçarşıda bir kaç ho- ca ortaya bir masa koyarak ve bâşına oturarak meşrutiyet devrinde tanzim olunacak kanunların şerlate uygun olması lüzumuna dair hazırlanmış bir mahzarı gelene, geçene imza ettiri- yorlardı. Ne olduğunu #oranlara da (Şeriat istiyoruz!) diyorlardı, Halk birikiyordu. Zabıta işe müda- hale etti. Toplananları dağıttı. Bu arzuhallerden binleri bulan im- zalara yer olsun diye ilâve edilen kâ- ğıdlarla boyları ancak metrelerle öl- çülebilenleri görülüyordu! Bu karibeye misal olarak çarşıda Kazanlı Hacı Ahmed efendi tarafın- dan ahaliye imzalattırılıp sureti B, Mahir Saldin (31 Mart) eserinde gö- rülen arzuhali mealen buraya nakle- diyoruz: (Geçmiş istibdad devrinin tahrib kuvvetlerinden en ziyade mutazarrır olan hususlardan biri de selâmet ve saadetimizi mütekeffil olan dinimiz, şeriatimizdi. Şeriat icra olunmadık- tan maada din kitabları da mahvedi- liyordu; ulema nefyolunuyordu. En- dülüs vakaların gölgede birakacak surette, haricden ziyade dahilde, dini darbelere, tahriblere maruz birakmiş, esef olunacak bu hal ise zerre kadar iman nuru taşıyan her müminin ta- hammül edemiyeceği dereceyi bul muştu. Bu esnada Allahın Jütfu ola- rak vukua gelen mesud irikılâb üzeri- ne herkesçe bir ümld şulesi parlamış- tı. Ancak bazı kısa görenlerin dine karşı mübalâtsızlığı, bazı cahillerin de hürriyeti yanlış anlamaları her tarafta şirketler, katiller, gasblar, aleni işretler, hasılı ne kadar fenalık- 2 Haziran 958 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 1250: Havadis, 1505: Plâkla Türk musikisi, 13,30: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: SON. Akşam neşriyalı: 1830: Plâkla dans musikisi, 1845: Kizmlay haftası: Konfe- rans: Doktor Fethi (Kızılayın yardımla” rı), 19: Plâkla dans musikisi, 19,15: Spor müsahabeleri: Eşref Şefik, 1055: Borsa haberleri, 20: Sadi Hoşses ve arkadaşla- rı tarafından Türk musikisi ve halk şar- kıları, 2045: Hava raporu, 2048: Ömer Rıza tarafından ârabea söyler, 21: Ra- dife Neydik ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saat ayarı), 2145: ORKESTRA: 1 - Kamsak: Potpurri viyenuvaz, ? - Buzke: Melodi, 3 - Translatör: Vals, 4 - Linke; Serenad, 22,15: Ajans haberleri, 2240; Plâkla s0- Tolar, opera ve operet parçaları, 2200: Son haberler ve ertesi günün programı, 23: SON. Ankara — Öğle neşriyatı: 1230; Karı- şık plkk neşriyatı, 1250: Plâk: Türk mu- sikisi ve halk şarkılam. 13,15: Dahil ve hartel haberler, Akşam. neşriyatı: 1840: Plâkla dans musikisi, 10,15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arkadaşları), 20: Saat ayurı ve arapça neşriyat, 2019: Radyofonik “temali (Gençler grupu ta“ rafından), 2i: Konferans: Selim Sırı "Tarcan, Ordu saylavı, 21,15: Stüdyo Jon orkestrası; 1 - Delibes: La Source, -3 Rahmaninow: Sörânade, 3 - Rubinstein: Bal Costumâ, 4 - Delibes: Lakmö, 22: Ajans haberleri, 2215: Yarınki program ve istiklâl marşı, Avrupa istasyonları Saat de Berlin 20,10 plâk neşriyatı — Demsig 20,10 valiler — Kolonya 2010 dans — Hambg. 20,10 Kolonyadan nakli — Kö- nigsberg 20,10 orkestra — Athlone 2033 konser — Berom. 20) Sicsiried operası — Brno 20,25 orkestra — Droltviç 2039 or- kestra — Helsingfors 2050 orkestra — Hilvers. LI 2058 senfon, kanser — M, Ce- nor 2030 hafif muzika — Riga 20 operet ve filim muzikası — Sofya 1930 danberi orkesirra — Stokholm 2030 muzika — Rad. Towlouse 20,15 filim ve operet haya- ları — Varşova 20,30 muziks. Saat 21 de Berlin 21 konser — Breslav 21.10 kon- ser — Prankf,, Münih, Stuttg. ve Danzig 31 konser — Kolonya, Deuisehi, 8. Ham- bürg 21 dans Saarbr, 21 oreksira — Vi- yana 21 operet muzikası — Athlone 2150 konser — Bari 21,19 Yunanca neşriyat — Belgrad 21 halk muzikası — Berom. 21 operaya devam — Brüksel 21 - 23 orkess tra — Bükreş 21,15 orkestra — Ploran$ 21,30 konser — Helsingfors 21 konsere de- vam — Kyubllana 21 salon muzikası — Limoges 2130 hafıf muzika.— Midland ve Londra 2130 piyano — Rad. Paris 3140 - 2330 «Yo Kralı. opera — Paris - Eyfel, Bordo, Lyon, Montpellier sm > «Haensel ve Sreti. operas — opera parçıları — Riga ai Ea lie si — Sotlens 1135 operet muzikası — Strasbg, Nis, Rennes 21,30 - 23,30 «Didon €i Enbes operası — Rad. Toulouse 21 hafif muzika, Saat 2de Berlin 22 konsere devam — Breslav 22 sına devam — Belgrad 22 senfon, kon- ser — Berom. 22 operaya devam — Brük- sel II 22 orkestra — a, EAA ele muzikası — Budap. TI 22 cazband Droitviç 224 «Toscas operasının 2 nel ve 3 üncü perdesi — Hilvers I 2225 salon muzlkası — Hilvers. II 2215 salon mu- zikası — Lyubliana 2230 hafif muzika — 22 hafif muzikaya devam — Lüksamburg 2230 senfon. konser — Milâ- no 22 «No no Nanetös öpereti— Rad. Paris 2) operete devam — Paris - Eyfel, Bordo, Lyon, Montpeliler 22 operete de- vam — Strasbg, Nis ve Rennes 22 ope- raya devam — Rad. Toulouse 22 hafif muzlkayn devam — Varşova 2210 hafif muzika, Saat 23 de Deutachl, 8. 2330 konser — Frankf, 23,30 eğlence ve dans — Hambg. 230 or- kestra — Könişsberg 2330 plâkla dans — Btutig. 2330 eğleneli muz'ka — Stult- garttan naklen diğer Alman 23,30 dans ve eğlence muzikası — Berom. 23 operaya devam — Brüksel II 2330 cazband — Budap. 23 çigan muzikasına devam — Droltriç 23 operaya devam — Florans 23 dans — Hilvers. 1 2340 ha- fif muzika — Kopenhag 23,20 orkestra — Uyubllana 23,15 hafif muzika — Limoges hafif muzikaya devam — Londm 7345 dans — Milâno 23 operete devam—Pa- ris - Eyfel, Bordo, Lyon, Montpelller 23 operaya devam — Stokholm 23/5 or- kesten — Strasbg, Nis, Rennes 23 opera- ya devam Rad. Toulouse 2335 salan muzikası, 23,43 orkestra — Varşova 23,1$ salon muzikası. Saat 14 den itibaren Alman İstasyolnarı1 e kadar bir saat evvelki programlarına devam — Berom. 24 operaya devam — Budap. 24,10 dans — Droltriç 7415 dans — Kopenhag 2420 dans — Milâno 24 oporaya devam — Rad. "Toulouse 24 operet muzikası, 24,35 dans — Btutg., Viyana, Frankf, ve Berlin 1 - 4 gece konseri — Diğer Alman 1 - 4 Danzigden naklen orkestra, Selâmi İzzet Sedes Tiyatroya dair Yeni çıktı — Fiati 50 kuruş Remzi Kitapevi Tarihi DİŞİ KORSAN Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tetrika No, 13 * Fida saraydan kaçarak aşıkının evine gitti. Anivas o sırada düşman üzerine yürümieğe hazırlanıyordu «— Merak etmel * Şimdi saraya döndüğün zaman, onu göklere çık- muş bulacaksın Meydan senindir, Dafnel> Dafne birdenbire korktu, ürperdi: O, âyazmada ilk defa böyle bir 865 duyuyordu. Papulas gülmemek için dişlerini sıktı. Ve Dafne arka- sına bakmadan merdivenleri çıkıp gitti, Fida bahçıvana: — Neden cevab verdin? dedi. Bu- radaki sesleri haber verirse ne ya- parız? — Merâk etme, yavrum! Buraya gelen ziyaretçiler, burada gördükle- rini ve duyduklarını kimseye söyle- mezler. Bunu bir uğursuzluk sayar- lar. Dafne şimdi kimbilir ne kadar sevinmiştir,.. (Talih ayazması) ında ağlıyan Dafne saraya döndüğü zaman, Fida- dan çekinmeğe başlamıştı. Demek ki herkesin casus dediği bu kadın, gerçekten «Allahın kizi» idi7! Böyle olmasaydı. Talih ayazmaısndaki (Aziz ruh) ona bu cevabı verir miy- di? «Merak etme... O, göklere çıka- cak!» sözünü Dafne unutmuyordu. Ayazmadan çıktıkları zaman orta- ık alacakaranlıktı. Bahçıvan Papulas bahçenin arka kapısından meydana doğru yürüdü.. Fida onu takip ediyordu. Biraz ileride bir muhafız askerine rasladılar. Bere- ket versin ki, asker meydanda çok durmadı. Birini arıyormuş gibi, sağı- nâ soluna bakındıktan sonra, birinci karakola doğru koştu. Papulas; — Haydi, fırsatı kaçırmadan arka sokaklara sapalım, Diye seslendi. Fida cesaretini kır- madı, yürüdü. Arka sokaklara, saptı i lar. — Papulasi Selâmete çıktık, değil mi? — Evet. Selâmete eriştik. Bundan sonra izimizi şeytanlar bile bulamaz. ves Fida, âşıkına kavuşuyor. Fakat... General Anivas evinde yalnızdı. Ka- pının önünde birdenbire iki gölge gör- dü. Bahçıvan kendini saklamadı: — Numaralardan kaçtım, Asalet- meap! dedi - Sizden başka sığınacak bir yerim yok... Anivas pencereden başını uzattı; — Pekâlâ, içeri gir! Fakat, o ya- nındaki kim? Papulas gülümsedi: — O da sizin misafiriniz... Fida birdenbire: — Anivas... Diye bağırdı. Generalin ağzı bir ka- rış açıldı: — Fida, sen misin? Ve süratle bahçeye inerek Fidanın boynuna sarıldı: — Ben neredeydin, meleğim? Nere. ye gittin ve nerden geliyorsun böyle?. Papulas bahçnin kapısını örttü. Generalin zenci cariyesi, Fidayı gö- rünce sevinmişti, Bahçıvan Papulas kısaca netden ve nasil kaçtıklarını anlattı, — Benim de hiç bir suçum yoktu, ge neral! Sarhoş bir muhafız zabitinin ga- zabına uğradım. Beni de numeralara attılar, İşte orada Fidaya rasladım ve onu kurtardım, Fida: — İmparator ben! casus diye ida- ma mahküm etti. Fakat o, hakiki ca- Susları görmüyor. Benimen büyük suçum, seni sevdiğimdir! dedi. Anivas, Fidanm gelişinden mem- nun olmuştu. — Seni göklerde ararken, yerde bul- dum. Dedi, sevgilisinin boynuna sarıldı. — Şu yangın işi nasıl oldu? Diye sordu. Fida hakikati anlattı: — Beni Periklis sarhoş yapmak İs- temişti, O gece herkes tribünlerde eği- lenirken, imparator beni odama ka- pattı ve başıma Periklisi musallat et- . Miskin herif çabucak sarhoş ol- muştu, Dışardan akseden neşeli ses- leri duyunca dayanamadım, yavaşça arka koridorlardan yürüdüm, Bahçe- ye çıktım. Bahçede dolaşan bir Mogol kölesi ile konuşuyordum, Bu alam Sinyor Kontarino'nun kölesi imiş.. iş- te yangıni çıkaran o adamdır, Anivas kulaklarına inanamıyordu. Bizans sarayına bir Mogol casusu nasıl girebilirdi?, Anivas vaziyeti kavradıktan sönra, ikisini de evine aldı. Fida umduğu kadar bararetii kar- şulanmadığı için, tehlikenin tamamlle savuşturulduğuna hükmedemiyordu. Kendisi idama mahküm edilmişti, Anivas bu vaziyet karşısında Fida ile nasıl evlenebilirdi? z Fidanın kurtulması için bir ihtimal vardı: İmparator tarafından atfedii- mek suretile serbes kalmak, Eğer general Anivas bunu temin edebilirse, Fida ölüm cezasından kur- tularak Anivasla evlenir ve bu suret- le Cellâdın elinden kurtulabilirdi. Fida generale; — Benimle evlenmek İstiyordunuz.. haydi, hemen evlenelimi; Dedi. Anivas tereddüd gösterdi: — O gün mümkündü. Fakat, bu- gün kabil değil, Çünkü harbe gidece- im — O halde dönünceye kadar bekle- rim!, — Bu fedakârlığa lüzum var mı? Ya dönmezsem?.. — Hayır. Döneceksin! Hem de şanlı bir dönüş. Muzaffer olarak geleceksin! O zamana kadar beklerim ben, — Pekâlâ, Sen beklemeyi göze al dınsa, evim saha açıktır. Eski bahçıva- nım ve harpte çadır hizmetkârım olan Papulasla burada kalırsınız! Papulas yalvardı; — Ne olur, generalım? Beni de bir. likte götürseniz!:. — Hayır. Sen Fidaya lâzım ola- caksın! Onu ben harpten dönünceye kadar koruyacaksın! Ve evime -hariç- ten kim gelirse gelsin- sokmıyacaksın! Bilhassa kumaşçı Venedik ve İspanyol tacirlerinin evime girmemesins dik- kat edeceksin! Tuna boylarında,. Sekizinci Mihali Paleoloğun yeni. den kurduğu Bizansın içyüzünü, #a- Tay hayatını ve devletlerle olan mü- nasebalının derecesini şöyle bir kuş- bakısile görmüş ve öğrenmiş olduk. Şimdi, romanımızın mevzuile bir kaç cepheden ilgilenen Balkanlara ve Tunaya ve bilhassa buralarda yer- leşen Moğollara geçeceğiz. Romanımızın mevzuu O devirde muasır üç milletin tarihile alâkadar. dır: | — Bizanslılar, 2 — Moğollar, 3 — Arablar... Bu arada İspanyol ve Venedik kor- sanlarından da bahsedeceğiz. Şimdi Tuna boylarındayız. Kubilây han Mağol paytahtını Ka- rakurumden Çine nakledeli henüz üç yıl oldu. De Kubilây handan, Tunadaki Moğol orduları başkumandanına şöyle bir buyruğu geliyor: «Papa dördüncü Aleksandr, Avrupayı Moğollar aleyhine itti- faka davet ediy Bir kaş yıl önce Polonyada hainane bir surette öldürülen üç Moğol zâ- bitinin buradaki ailesine söz ver- dim, Polonyalılardan ilk fırsat ta öç almayı ihmal etmeyin!» 1258 hareketinde Moğol orduları Peştede karargâh kurduğu zaman, Papa dördüncü Aleksandr gene Av- rupayı ayaklandırmak ve silâh başı- na toplamak için beyannameler neş- retmişti. Dört yıl sonra, ayni adam tekrar Romada «Konsil Jenerals 1 içtimaa davet ediyor, yeni tedbirler alıyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: