19 Haziran 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

19 Haziran 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

evlet şeflerinden çoğunun sofrası hiçde kıskanılacak gibi değildir Hitler, Mussolini, Stalin, Mikado hangi yemekleri severler Evinizde her akşam çoluk çocuğunuzla etrafına toplandığınız sofra ekser devlet şeflerinin sofralarından daha mütenevvi ve daha zengindir Stalin Midelerine düşkün olanlar hayatta | bir mevki elde etmeği, yükselmeği, zengin ve kudretli olmağı dünyanın en nefis yemleklerini yiyebilmek im- kânına kavuşmak için isterler. İmpa- ratorlar, krallar, devlet reisleri veya milyonerlerden bahsedilince, onların gözleri önüne gelen ilk şey, her ye mek vakti karşılarına serilen, üzeri en mahir ahçıların elinden çıkmış çe- şid çeşid yemeklerle dolu sofralar ge- Vir. Hükümdar sofralarının pek parlak olduğu, hattâ bazılarında kuş sütü bi- le bulunduğu masallarla zamanımı- za kadar gelmiş eski bir rivayet ol- makla beraber bügün milyonları ida- re eden devlet reislerinin yemek lis- teleri hiç te masalların söylediğine benzemiyor ve katiyen gıptaya şayazi değidir. Muhakkak Ki siz evinizde Mussoliniden, Hitlerden, Stalinden, Japon imparatorundan, Amerika Re- isicümhurundan daha çeşidi ve daha lezzetli yemekler yiyorsunuz. Bugün Avrupa ve Asyaya hükme- den en nüfuzlu devlet reislerinin ye- mek listelerini okuyunca siz de bu sö- zün doğruluğuna İrianacaksınız. Evvelâ B. Mussoliniden başlıyalım: i katiyen et yemez, sebze y mek taraftarlarındandır, Senelerden- beri ağzıma bir gram et koymamıştır. Müssolini bir sosyalist olarak si mücadelesine başladığı zaman müthiş surette et ve mâkarnaya düşkündü. Hattâ mübalâğacı bir muharrir, onun makarnaya düşkünlüğünü anlatmak gz | sahibini hus için «Gençliğinde ütak makarna dağ- | larını devirirdi> cümlesini kullanıyor Fakat Mussolini mevkii iktidara geçtiklen bir sene sonra vahim bir mide hastalığına tutuldu, doktorlar kendisini perhize dayet ettiler, O ta- rihten itibaren Mussolini yalnız sebze ye meyva ile yaşar. En büyük zevki İ ya Hitler çalışırken yanındaki sepetten bir el- ma alıp isırmaktır. İngiliz - İtalyan müzakerelerinin ana hatları hazırlar nırken geniş çalışma masasının Üze- rinde içi henüz koparılmış meyvalar- la dolu bir sepet bulunduruyormuş, Bundan başka Mussolini sabahları ya- rım litre soğuk süt içer. Hitlerin yedikleri Bugünkü devlet reisleri arasında yemek hususunda en kanaatkâr ola- mı Hitlerdir, Mussolini ile Hitler, si- yaset sahasına olduğu gibi yemek hu- susunda da biribirlerine yakınlık ar- zederler. Fakat o kadar sade yepnek- ler yiyen Mussolini, Hitlerin yanında âdetâ midesine düşkün bir adam va | siyetindedir. Çünkü Hitler yemek hu- usunda kanaatkârlığı artık son had- dine getirmiştir. Sabah saat 6,5 ta yataktan kalkın- ca hususi surete pişiriimiş sütlü yulaf | bulamacından ibaret kahvaltısını ye- dikten sonra öğleye kadar ağzına bir şey koymaz. Öğle yemeğine saat bir- de mesai arkadaşları arasından seçti- ği en aşağı 12 kişi ile oturur. Onlar mükellef bir taama başladıkları sıra- da Hitler biraz salça ile gene bir ta- bak sütlü yulaf bulamacı, bir veya iki meyva yemek suretile öğle yemeğini tamamlar. Hitlerin en mütenevvi yemeği ak- şanı yemeğidir. Bu mütenevvi dedi- Eimiz yemek, yumurtalı “salata ve meyvadan ibaretti ve hiçbir zaman de- ğişmez, Hitlerle mülâkat yapan bir İngiliz gazeteci kendisine: — Akşam yemekleini hiç değiştir- mez misiniz? Hitler; — Arasıra değiştiririm, demiş, me- selâ bu akşam yumurtalı salata yer- sem ertesi akşam salatalı yumurta ye- rim Hitler seyahate çıktığı zaman oto- mobiline küçük bir sepet içiride yağ sürülmüş ekmek dilimleri ve bir şişe maden suyu koydurmayı ihmal et- mez. cek ziyafet arifesinde Hitlerin rine şefin hangi yemekleri sevdi- ği sorulacak olursa, yaver: — Tarçinli pilây ve Luiz kurabiyesi yapınız, der Hitlerin, Avusturyaya girdiği za- man ilk işi Luiz şehrinde Luiz kura» iyesi yemek olmuştur. Hitler Berli- nin en büyük lokantalarından birinin si ahçısı olarak yanma Almıştır. Fakat bu ahçının yapılacak işi o kadar azdır ki zamanını sabah- tan akşama kadar akordeonile Hitle- rini yemekten fazla sevdiği Baviyera halk şarkılarını çalmakla geçirir. Japon imparatoru ne yer? © Japon imparatoru Hirohito da az yemek hususunda Hitlerle Mussolini- | den aşağı kalmaz, Japon imparatoru sabahleyin süt, kahve, yağ, yumufta ve meyvadan mürekep alafranga bir kahvaltı yapar. Hiröhitonun yediği başlıca yemekler kâh Japon yemekle- ri, kâh yarı Avrupai ve yarı - Ameri- kandır. Fakat umumiyetle yediği ye- mekler iki tabağı geçmez. O da ağu- ne bir dirhem et koymıyanlardandır. Socyet Rusyalının şefi Staline ge- Hnce, yediği yemekleri seçmek işini bizzat görür. En sevdiği yemek Gürcü usulile hazırlanmış kuzu külbastısı- dir. Her yemekte muhakkak yarım şi- şe Kafkas şarabı içer. Bundan başka şekerlemeleri çok sever, bilhassa doğ- duğu memleket olan Gürcüstarida ya- pılan ceviz şekerlemelerine bayılır Stalin, hemen her gün bir tabak içinde önüne gelen kuzu külbastıları- n.yalnız başına ve Sâde bir şeklide yer. Amerika Reisicüümhuru Ruzvelt, az yemekle beraber güzel yemeklere düş- kündür, Kendi vurduğu sülün ve kek- liklerle, bizzat tuttuğu balıkları pişir- tip yemekten hoşlanır. Fakat her ta- baktan ikişer lokma.almakla iktifa eder. Amerika Reisicümhuru her ye- mekten sonra bir fincan kahve içmek itiyadındadır, Bu bakımdan, memle- ketinde dünyanın en nefis kahvesi yetiştiği halde, kalbinden rahatsız ol- duğu için bir yudum kahve içemiyen komşusu Brezilya Reisicümhurundan daha mesuddur. Ş, H.R. Bursada ( Akşam ) ın satış yeri . «AKŞAM» tenzilât yapılır. müracaat. Sahibi Bey Esada Amerikanın Georgis Macon. hapishanesinde işlenen- esrarengiz bir cin; can verici neticeler hasıl etmiştir. Hapishanede bulunan llln ral mahpus, Papas Peters'den aldığı kitabı iade etmek Üzere İken müdhiş sancılar içinde kıvranarak yere yu- yarlanmıştır. Papas evvelâ mahpusun şaka yaplığını zannetmiştir. İsmi Atoro olan 11i numaralı mahpus ha- pishanenin en gaddar ve en desiseli adamıydı. Bir dümenciyi öldürmek cürmünden dolayı on sene hapse | mahküm olarak bir sene evvel hapis- haneye yatırılmıştı Derhal çağırılan hapishane dokto- Tu Atoro'nun hakikaten bir felâkete uğradığını anlamakta güçlük çekme- miştir. Mahküm zehirlenmişti. Bu- nun için doktor Atoro'yu hastaneye kaldırdı, ofada kendisine ilâçlar ver- di. Fakat bu tedavi hiç para etmedi. Atoro müthiş ıztıraplar içinde öldü Ölmeden bir iki dakika evvel kendi- ne gelebildi, katil adam bütün kuvve- tini bir araya toplıyarak dedi ki: «Ben yalnız dümencinin katili de- ğilim, ayni zamanda -«Jods» denilen çetenin de reisiyim. Kimin tarafın- dan Zehirlendiğimi biliyorum. At lantada bir düğün yapılıyor. Geline sorarsanız...» Atoro gelinin ismini de söylemeğe çalıştı, Fakat söyliyemedi. Dili dolaş- tı, gözleri kapandı ve «Jods> denilen çele son senelerde Geor gin ve Florida havalisinde Amerikan zabıtasını çok işgal ediyor- lardı. Bunların hedefleri dalma gü- Zel, gönç ve zengin kadınlardı. Bu çete güzel ve zengin kadınları tehdid ediyor, şayed muayyen bir müddet zarfında bir para vermiyetek olurlar- $a parmaklarını keseceklerini bildiri- yorlardı, Çete 1935 senesinde dört kadıni kaçırmış ve istenilen parayı vermedikleri için onların parmakları- pı kesmiş ve ellerini küt bırakmıştı. Bu dört hâdise güzel kadınları o ka“ | dar korkutmuştu ki çete tarafından harigi kadıne bir tehdid mektubu geise kadınlar İstenilen paraları he- | men çıkarıp veriyorlardı. İ Atoro.ölünce tahkikat hâkimliği 111 numaralı mahpusun yarım ka- Jan itirafından ziyade zehirleme hâ- diseslle meşgul olmağa başladı. Ato- ro'yu kim öldürmüştü ve onun yediği | yemeğe zehiri koyan kimdir? Acaba İ hapishanede parmak adamları çete- sine mensup başka biris vardı ve bu adamın çete reisleri Atoro'nun vücü- dunu ortadan kaldırmakta bir men- faati mi vardı? Bu İşi meydan çıkarmak için ahçı- Jar, gardiyanlar ve işçiler. birer birer sorguya çekildi. Fakat bunlardan hiç birisi şüphe altına alınamadı, tahki- katın dördüncü günü mahpuslardan biri Atoro'nun bulunduğu höcröde bir gazete kâğıdı parçası buldu. Bu gazete parçasının üzerinde güzel bir kadın resmi basılıydı. Resmin altın- da «Tütün fabrikatörü Jose Jardane ile nişanlanan Jeni Obganard: iba- f resi yazılıydı. Bu gazete parçası bulunduktan sonra tahkikat başka bir istikamet aldı. Çünkü Atoro'nun ölürken bahs- Gazlantep (Akşam) İ ettiği kızın Amerikada gizli bir çete meydana çıkarıldı iÇetede büyük birrol oynıyan genç bir kız mühim ifşaatta bulundu Teni Obganarâ Jeni olmasına ihtimal verildi ve ondan fazla birşye öğreni- leceği ümid olundu, Fakat tahkikâ tin devam ettirilmesine karşı yeni bir mani çıktı. Jeni Obganard bir türlü bulunamıyordu. Tütün fabrikatörü hişanlısının birdenbire şehri teketti-. ğini ve o vakittenberi kendisinden biç bir haber alamadığını söylüyordu. Fabrikatör nişanlısını çok sevdiği için katil Atoro ile Jeni arasında bir münasebet bulunduğunun iddia edi mesine çok kızıyordu. Fakat aradan çok geçmeden tahris | katör Jose nişanlısı Jeni hakkındaki” fikirlerini değiştirmeğe mcebur oldu. $ Jeni Obganarl Miami civarında yâ kalandı. Seyahat çantasında 80 bin dolar ve bir de Kanadaya kaçmak üzere olduğunu isbat eden bir pasar port bulundu. ği Kadın iki gün mütemadiyen her şeyi inkâr ettikten sonra taktikini değiştirdi ve herşeyi olduğu gibi ili“ raf etti, dedi ki: «Ben çetenin reisi Atoro'nun şanlısı idim, «Jods; larla beraber ça lışıyordum. Fakat Atoro'nun tesiriğ altında bulunuyordum. O adamı hemi seviyordum, hem de ondan nefret ediyordum. Atoro hapse girdikten biraz sonra Jose'yi tanıdım, Onu hâ- kikaten sevmeğe o başladım. Fakat Atoro'nun herşeyi ifşa etmesinden v8 saadetime mani olmasından korktu gum için vücudunu ortadan kaldır- mak için bütün (o mevcudiyetimle çalışmağa (o kuyuldum, Nihayet bİF gardiyanla anlâşmağa muvaffak ok dum, Bu adam uzun müddet teklifi mi kabul etmeklen çekindi. Neticede benim ikna siyasetim galebe çaldı. Atoro'nun yemeğine konulan zelür, benim tedarik ederek O gardiyana verdiğim zehirdir.» 1 Jeni'nin bu ifadesi gardiyan tara- fından tasdik. edildi. Kadın yalnız kendi cürmünü itirafla kalmadı, ayni zamanda Atoro ile beraber çallşmış olan bütün adamları ele verdi, bun- tıkıldı, fakat onu kaçmağa muvaffak oldu. Bu suretle Georgia'ya dehset saçan parmak adamları çetesi dağı- tılmış oldu. Jeni'nin muhakemesine yakında başlanacaktır. Gaziantep Halkevinin köy gezileri — Şehrimiz Halkevi konarı, etvar köyleri sık sık siya" ret ederek köylüleri sağlık, ziraat, kültür işleri hakkında tenvir etmektedir. Köylü, Halkevinin bu müsmir mesaisinden çok memnun kalıyor ve istifade, ediyor, Yukarıki klişe bu gezilerden birintibaı gösteriyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: