1 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

1 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık piyasa Amerika, Almanya, Italya ile ticari münasebetlerimiz gün geçtkçe artıyor Piyasada geçen haftaya nisbetle büyük bir fark yoktur. Ege mın takasındaki ihracat vaziyeti gün geçtikçe inkişaf elmektedir. Kuru üzüm piyasası geçen hafta içinde, büyük merasimle açılmıştı, İlk par- tiler, Almanyaya ihraç edilmiştir. Alâkadarların otahminlerine göre, bu sene, geçen seneye nisbetle daha ziyade üzüm ihracatı olacaktır. Di- ğer taraftan Amerikaya da kuru mey- valar üzgrine sevkiyat başlamıştır. Son zamanlârda, Türkiye - Amerika ti- caret münasebetlerinde bir genişle- me göze çarpmaktadır. Bu genişleme en ziyade ithalât tacirlerini mem- nun etmektedir. Çünkü Amerika ile iş yapan ithalât tacirleri, Amerika- dan mal getiremiyorlardı. Sebebi ise, Amerikaya ihracat yapılamamasıydı. Şimdi ise, Amerikadan ithalât im- kânları artmıştır. Dış ticaret münasebetlerinde, Tür- kiye - Almanya Arasındaki ticraet münasebetleri de gün geçtikçe ari- maktadır. En ziyade ihraç edilen mallar arasında, tütün, üzüm, arpa gibi maddeler bulunmaktadır. Diğer taraftan Almanyadan da ehemmi- yeti mikdarda ithalât yapılmak- tadır. İthalât tecirleri en ziyade kışlık mal gelirimektedir. Kadın ku- maşları ve saire... Bundan başka, Almanyadan -ma- kine ithalâtı da artmaktadır. Fakat makine ithalâlı için son zamanlar- da, çıkan kararnameler makine it- halâtçılarını mütereddid bir vaziyete düşürmüştür. Getirilen makinelerin dir. Henüz bu makinelerin ithal şe- raitine dair, kararnameler çikmadı- ğı için muamele yapılamamaktadır. Türkiye - İtalya ticaret münaâse- betleri de gün geçtikçe artmaktadır. İtalyaya en siyade hububat madde- deri satıyoruz. İtalyadan aldığımız mallar arasında, çorapçılıkta kulla- nılan iplikler, pamuklu dokumalar bulunmaktadır. Son aylar içinde, Filistin ile olan ticaretimiz de dikkate değer bir ma- hiyet almıştır. Filistine buğday ve arpa satılmaktadır. Salın aldığımız malların başında, iplik bulunmak- tadır. Filistinde son zamanlarda musevi sermayesile kurulan iplik fabrikala- rı, Avrupanın iplik fabrikalarına re kabet etmektedir. Türkiye - Mısır ticaretinde, tü- tün birinci derecede gelmektedir. Mı- sir Jirmalarn, bu sene, diğer senele- re nisbetle daha ziyâde tülün almış. lardır. Son zamanlarda, Mısıra ka- vun, taze üzüm ihracalı da başla- mıştar. Yazan: Perihan Ömer Octavleyi Acteğyi kendisi için ih- mal eden Neronun, yeni bir sevgi peşinde sürüklenmesinin ihtimali yok mıydı. Kadın, ne kadar kumaz Olursa olsun Neronun vaziyetinde bir erkeği sade kendine bağlaması, çok müşkül, hattâ imkânsız değil miydi? Nihayet korktuğu başına, gelmişti. Nerona da Petronun sevgilisini met- hetmişler, onu meraka düşürmüşler. di. Uzun uzun anlatmamış olsalardı bile, Petronun coşkun aşkı ve bir ay- dır sarayına kapanışı merakinı uyan» dırmağa kâfiydi. Neronda çok siyah gözlü olduğu söylenilen kadını görmek bir gaye şekline girmeğe başladı. Bir gün Ticel- Musa açtı: — Ticellius, dedi, Petronun sevgili- sini görmek istiyorum. Bizim Roma- 'hları'sönük bırakıyormuş. 'Ticelltus, sinsi bir tebessümle: — Öyle diyorlar, Neron! dedi. Zi- hinlerden bir daha sllinmiyecek ka- dar cazibmiş. Mesud Petronun par- Tak sevgilisinden hiç olmazsa, bizim de gözlerimiz zevk alsın. Bir gecenin romanı | Türkiye - Fransa arasındaki tica- Tet münasebetleri durgun bir devre geçirmektedir. Yalnız Marsilyadan, kuru sebzelere ve fındık gibi madde- lerimize karşı talebler vardır. Maa- mafih kuru baklanın en büyük müş- terisi, Fransa idi. İspanya ile yapılan ticaret anlaşmasının, henüz piyâsa- da bir tesiri görülmemiştir. İspan- yaya en ziyade yumurta gönderiyor- duk. Fakat yumurta tacirleri, ne cumhuriyet İspanyasına, ne de, Fran- ko İspanyasına mal satmak için | kendilerinde cesaret görüyorlar. Çün- | kü İspanya sahillerindeki emniyet- sizlik yüzünden, kimse mal-ihraç edememektedir. Fakat buna rağmen, Katalonyadan O alınacak pamuklu kumaşlar pek ucuzdur. Harp yüzün- İhracat maddelerimizin vaziyeti Buraya kadar, muhtelif memle- ketlerle, diş ticaretimize dair olan vâ- giyeti kısaca izaha çalıştık. Şimdi ihracat maddelerimizin, bu haftaki vaziyetini anlatalım. “Hububat maddeleri — İhracat ba- kımından, buğday piyasası gevşektir. Maamalih bu gevşeklik iç piyasada, bir fiat düşkünlüğüne sebebiyet ver- i memiştir. i oEğer Ziraat bankası, ve yeni teşek- kül eden buğday ofisi, piyasada nâ- zım bir rol ifa etmeseydi, fiat düş- künlüğü olabilirdi. Ziraat bankası, böyle bir hadiseye meydan vermemek için, her tarafta buğday almaktadır. Arpaya gelince, geçen haftada yazdığımız gibi, İtalyaya, Almanya- ya ihraç edilmektedir. Hububat mad- deleri arasında, çavdara karşı Avus- turyadan, Çekosioyakyadan talebler 'hyan siparişlerin daha ziyade arta- cağına ümid vardır. Tütün — Bu sene, Yunanistan ve Bulgaristanda mahsul az olduğu için, tütün ihracatının iyi bir dev- re geçireceğinden bahsedilmektedir. Şimdilik İsveç, Mısır, Alman firma- Yarı piyasada iş yapmaktadır. Ege muıntakasında. Amerikahların piyasa ile olan alâkası devam etmektedir. Kuru meyvalar — Kuru rü lardan, üzüm hakkındaki fikirlerimi- zi yukarıya yazmıştık. Bunlardan fındık mahsulünün geçen seneye nis- betle az olduğundan bahsetmiştik. Fakat mal az olmakla beraber, piya- sada muamele hararetli değildir. Maamafih, bu mevsimde, fındık pi- yasasında bir hararet aramak doğ- Tu değildir. Çünkü asıl satışlar, kış Tefrika No. 27 | Neron, kati bir karar vermiş gibi: — Evet, davet edeceğim, bu kadını süm genişledi. Neronun yanından ay- rılır ayrılmaz, Poppdaya gitti. Bir sır tevdi edermiş gibi yavaşça: — Poppta, dedi, dikkat et, Neron yeni bir aşka doğru ilerliyor. Daha bu bir hayal, fakat yakında hakikat ola- cak. Popp&a, hiddetle bağırdı: — Neler saçmalıyorsun? — Hiç! Sade sarayda Petronun sev- gilisi için bir eğlence yapılacağını sa- na haber vermek istedim. Nerona bü- tün Romalıları, hattâ seni bile sönük bıraktığını söylemişler de o da merak etmiş. Poppâa dudaklarını sıktı. Şimdiye kadar kalbinde bu kadar kuvvetli bir sızı duymamıştı. Ticellius, ilk ıztırabın tesirile, sara- ran kadma zevkle bakarken, — Poppdn dedi. Üzülme, hayatta her şeyi halletmenin bir yolu vardır? — Ne? — Ölüml den, Barselonada, müthiş stok vardır. Karısını bıçakla öldüren adam 7 sene 4 ay hapse oldu Reşad edında biri geçen sene teda» vi edilmek üzere hastanede yattığı sırada karısı Fatmanın, Marangoz Mehmed namuında biri ile münasebet- te bulunduğunu haber almış ve bas- taneden çıktıklan sonra Çadırcılar civarındaki evinde karısile kavga ede- rek, Fatmayı bıçakla vurup öldür müştü, Dün ağırceza mahkemesinde Reşa- dın muhakemesi bitirilmiştir. Yapı- Jan muhakeme neticesinde karısını öldürmek suçundan dolayı Reşadın, 'Türk Ceza kanununun 449 uncu mad- desine tevfikan 22 sene ağır hapse konulmasına karar verilmiştir. Fakat Fatmanın başka bir adamla münase- bet peyda ettiği ve kocasına karşı da münasebetsiş sözler sarlettiği sabit olduğundan, bunlar, Reşadın lehine cezayı hafifletici esbab addedilmiş ve cinayeti bu gibi ağır bir tahrik tesiri altında işlediği göz önünde tutularak cezasının üçte İkisi indirilip, ağır hap- si de âdi hapse tahvil edilerek yedi sene dört ay hapsa konulması karar- laştırılmıştır. Kat ilâvesi Gibisi Zal sena oil; susta bir takım şartlar tesbit “edecek Eski binalara ilâve edilecek katlar için ruhsatiye verebilmek için bu bi- naların dahili kısımlarında bazı ta- dilât yapılmasına ihtiyaç görülmek- tedir. Fakat birçok kimseler, bir kat ilâvesi suretile bütün binada yapıla- cak tadilâtın kendilerine pahalıya mal olacğını düşünmekte ve binala- rında tadilât yapmaktan vazgeçmek- tedirler, Şehircilik mütehassısı B. Prost eylülde şehrimize geldiği zaman bu mühim meseleyi de ee alacak, bina- lara kat ilâve edilmesi şartlarını, ya- ni hangi nevi binaların irtifalarının arttırılabileceğmi ve bu takdirde bi- nalarda ne gibrdahili tadilât yapıla- cağı, şehir plânının ileride alacağı kati şekle göre tesbit edecektir. Müte- hassisın yapacağı bu kati şekil vekâ- lete arzedilecek ve vekâletçe kabul ve tasdik edilirse ona göre tatbikata ge- çilecekti sanananann EEABAAAE NANE NENEE am AAs sene ortasına doğru başlıyacaklır. Yağlar — Trabzon yağları toptan 15 kuruşa kadar yükselmiştir. Hal buki geçen hafta içinde 68 kuruştu. Alâkadarların İfadesine göre, fiat daha ziyade yükselecektir. Zeytinyağ piyasasındaki durgun- Yuk devam etmektedir. — H.A. — Amma nasıl? Petron seviyor, Ne- ron da tutuyorsa, pek kolay olmaz. — Poppâa, seninle birleşirsek, isti- yen onu müdafaa cisin, bir çare bulu- ruz. — Lâkin, Neronu kızdırmadan. — Hattâ, Nerona yaptırarak. Gene bakıştılar. Bu sefer, kadın da gülümsedi. Ticellius memnundu, Çün- kü, hayatta en çok nefret ettiği Pet rondan, intikam almak fırsatını bul- Muştu. Poppta gülümsüyordu, çünkü, kaç gecedir uykusunu kaçıran korku. dan yakında kurtulmak ihtima- Jini görüyordu. Konuşmadan bile an- Jaşanı bu iki insan, biribirlerinden ay- rılırlarken her zamankinden biraz da- ha dostiular. Hakikaten, ertesi gece, sarayda mü- kellef bir ziyafet vardı. Romanın bü- tün asilleri toplanmışlardı. Süslü ve kokulu kadınlar, bukleli başlarını ar» gözleri parlaktı. Kıymettar bilezikle- rin sıktığı bazulü Kollarını gererek, kadınlara canlı yastıklar yapıyorlar, ve sevgililerile ayni kupalardan, için- de beyaz güllerin köpüklediği kızıl şaraplar içiyorlardı. Bu, yarı çıplak insanların coşkun neşelerinde velhşi- leşen bir hırs vardı, Her kahkaha, bir çi Aİ kile dininin ada ii Haliçte I kişinin hayatına mal olan sandal kazası Motör kaptanı kendisine atfedilen mesuliyeti reddetti, bir çok şahidler dinlendi daha kuvvetlisini arıyor, her zevk tit- Dört gün evvel geceleyin Yemişte sebze hâlinden mezbahaya gitmekte olan Mehmed kaplanın idaresindeki buz motörü Halıcıoğlu civarında kar- şıdan gelen bir sandalla çarpışmış, sandalda bulunan Hacı, Fethi ve Mehmed adlarında üç kişi denize dö- külerek bunlardan Hacı boğulmuştu. Bu sandal kazasına ve bir kişinin ölümüne sebebiyet vermekten maâz- munen motör kaptanı Mehmedle tay- fa Niyazi muhakeme edilmek Üzere ağırceza mahkemesine verilmişler ve dün ikisinin de gayri mevkuf olarak muhakemelerine başlanmıştır. Evrak okunduktan sonra reisin su- ali üzerine motör kaptanı . Mehmed kalktı ve gerek keşif raporuna, gerek zabıt varakasına itiraz (ederek dedi ki; — Okunan evrâk muhteviyalına nazaran kozada mesuliyet bana yük- letiliyor. Halbuki bu kaza, sandalm hatalı hareketinden tahaddüs etmiş- tir. Ben motörle mezbahaya doğru giderken 12 metre ileride bir karaltı gördüm. Derhal motörün makinesini stop ederek üzerimize gelmemesi için sandala seslendim. Fakat sandal din- lemedi ve hızla üzerimize gelip mo- törün baş tarafına çarptı. Sandal balınca denize dökülenlerin imdadı- na koştuk, ikisini kurtardık. Bunla- nın sarhoş olduklarını gördük. Motör tayfası Niyazi de ifadesinde kazanın ayni şekilde vuku bulduğu- nu iddia etti. Bundan sonra şahidle- rin dinlenmesine geçildi. Kaza esna- sında sandalda Obulunan ve deni« ze düştükten sonra kurtarılanlardan Fethi şunları anlattı: — Hasköyde un fabrikasında çalı- şıyoruz. O gün akşam üzeri işten çı- gittik. Ben kürek çekiyordum. Silâh- darağadan dönüp Halıcıoğluna doğ- rü gelirken 15 metre kadar İleride motörü gördüm. Mötörün önünden kaçmak üzere sandalı Hasköy tara- fına çevirmek istedim, Bir taraftan da mötöre seslenerek orada bulundu- ğumuzu > anlatmak istedik. Fakat motörün üzerinde kimse yoktu. Biz çekilmeye vakit bulamadan motör hızla üzerimize gelerek bize çarptı. Sandal battı, hepimiz denize düştük. Sonra bizi kurtardılar, fakat “Hacı kayboldu. Sandalda Mustafa ile Ha- cı rakı içmişlerdi. Bende pek az iç- miştim ve sarhoş değildim. Bizim sandalın önünde fener de vardı. Diğer şahidler de dinlendikten sonra, iddia makamı, cürmü meşhud kanununa (o tevfikan (o mahkemeye sevkedilen bu kaza etrafında yapılan tahkikatın team olmadığını ve tevsil tahkikat için davanın cürmü meş- hud sahasından çıkarılarak ahkâmı 'umumiyeye tevfikan muhakeme ya- pılmasını istedi. Mahkeme, tahkika- tan tevsil işinin süratle ikmal edil mesine imkân olmadığından muha- kemenin umumi hükümlere tevfikan yapılmasına karar vererek muhake- meyi başka güne bıraktı. Dikkatsizlik kai Alâeddin bir sene hapse m Bir müddet evvel birkaç delikanlı Kasımpaşada bir kahvenin bahçesin- de rakı içerlerken, bunlardan Alâsd- din adında biri sarhoşlukla tabanca» sını çıkararak havaya ateş etmek İs- temiş ve arkadaşı Enver buna mani olmağa çalışırken tabanca patlıyarak Enver vurulup ölmüştü. Dün asliye dördüncü ceza mahke- mesinde bu davaya devam edilmiş ve mahkeme kararın? vermiştir. Muhakeme neticesinde Alâeddinin, dikkatsizlik ve tedbirsizlikle arkadaşı Enverin ölümüne sebebiyet verdiği sabit olduğundan, bir sene müddetle hapsine karar verilmiştir. reyişi, daha derinden gelen bir sar. sıntıyı gölürüyordu. Erkeklere çiçek kokan vücudlerile yanlarında kıvrılan | sevgilileri az gelmeğe başlıyor, pırıltı. sı artan gözleri daha, daha diye bağı- ryordu. Birden, uzaktan bir rüzgüra kapıla- rak geliyormuş gibi flüt sesleri duyul. du ve ortadaki havuzun iri'ayaklarını etrafa yayan canavarı, uzun dişli ko- caman ağzından, alev renkli sular fış- kırtmağa başladı. Daha, kimse farkın- da olmadan etrafını, suların rengin- de tüllere sarılı kızlar, almışlardı. Baş- larında kırmızı güllerden, taclar var. dı. Çıplak ayaklarının üzerinde, âde- ta uçuşuyorlar, kollarını kiyrarak, alevler gibi, yükseliyorlardı. Hiç bek- lenilmiyen bir anda, havada kızıl bu- Tutlar uçuştu. Kızlar, tüllerini atnış, büsbütün çıplak kalmışlardı. Cana- var, bu hale şaşmış gibi, hemen sus- muş, ve etrafa fışkırtlığı kanı kesmiş- ti. Kızlar, sanki vücudlerinin çıplak- lığından utanmışlar, kendilerini -ha- vuza atmışlardı, Kan içinde çırpınan, beyaz güvercinler gibi dolaştılar ve ni- hayet canavarın, karnında sakladığı altın kupalarla, havuzu dolduran gül kokulu şaraptan koşuşan gençlere ik- ram ettiler, Bu, neşe veren eğlence, dnha yeni bitmişti ki, musiki sesleri bir fırtma | | 007 bin liralık yol İnşaata 15 eylülde başlana- cak ve bir senede 300 bin li- ralık yapılacak Kısmen asfalt, kismen parke olarak yapılacak 507 küsür bin liralık yol in- şaatı bir müteahhide ihale edilmişti. Müteahhid yola müktezi olan mal- zemeyi tamamile hazırladığından ve inşaata hangi noktadan başlayıp na- sıl bir sistem tutacağı hakkında da bir program hazırlayıp belediyeye verdi- ğinden inşaata 15 eylülde başlanacak- tır. İnşaata evvelâ Beyoğlu tarafın- dün Aynalıceşme ve Gümüşsuyu - Ayaspaşa; İstanbul tarafında da Iş bankasının köşesinden itibaren Yeni postane caddesine sapan caddeden başlanacaktır, Bir sene içinde üç yüz bin liralık yol İnşası imkân dairesi- ne girecektir. gibi coştu. Ortaya sırtlarında beyaz tüllü narin esireleri taşıyan aslanlar doldu. Ortalarında, geniş vücudü kuv- vetli bazularla gerilen iri bir adam vardı. Elindeki uzun Kırbacı şaklat- mağa lüzum bile görmüyor, sade kes- kin gözlerile aslanlarını tedkik ediyor. du. Esireler, hep birdenbire atladılar. Bu, nazlı yaseminler gibi etrafa ser- pilen ince kızlarla vahşet saçan tüylü hayvanların oyunu, oldükça, halecan verdi, Sonunda, iri adam, kırbacı şak- Jatarak hepsini topladı ve çekildi, Artık Romalılar, arkadan ne gele- cek diye merakla bekliyorlardı. Harp sesleri, damla damla akmağa, flütler inliyerek yükselmeğe başladı. Kalaba- lığa alışan gözler, sade iki kadın gö- rünce şaşırdı. Bunlar âdeta eştiler. dolgun ve uzun vücudler, güneşin en coşkun zamanından çalıp ta başlarma takmışlar gibi dalgalarla omuzlarına dökülen altın renkli saçlar, olgun du- daklarının geniş tebessümleri arasın- da parlıyan beyaz dişleri vardı. İkisi de, sade tek omuzlarının bir manolya yaprağı gibi gergin yuvarlaklığını açık bırakıp sarilarak uzayan altın işlemeli siyah elbiseler giymişlerdi. Ahenkli adımlarla ağır ağır ileriledi- ler. Havuzun, biri bir tarafına, diğeri öbür tarafına arkası üstü uzandılar. (Arkası var) j #

Bu sayıdan diğer sayfalar: