8 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

8 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Teşrinievvel 1938 —— AKŞAMDAN AKŞAMA Firavunun altın gözlüğü Muhterem meslektaşlarımızdan bi- Tİ, yazısına şöyle bir serlevha koymuş: «Bin dört yüz yıl önce, İstanbulda tütün içiliyordu.» Derhal alâkadar oldum. Zira, başım- dan bu buhse dair bir macera geçmiş- tL. Muhtelif askeri mekteplerde, lise- lerde yarım asra yakın muallimlik &den topçu kaymakamı Mehmed Emin bey merhum benim de hocamdı, Bir gün: — Fatih Sultan Mehmedi hayaliniz- de canlandırınız ve tasvir ediniz! - di- ye kitabet vazifesi verdi. Ben de kaleme sarılıp, «Tahtı üzerin. de bağdaş kurmuş, çubuk içiyordu.» tarzında bir cümle yazmca rahmetli, kaşlarını çattı: — Oğlum, bilmiyor musun ki, tütün evvelce Avrupa, Asya ve Afrikada mev. cuâ değildi. Bu Amerikan nebatı, bi- zim cihanda ancak o kıtanın keşfin- den sonra taammüm etti, Fatih ise, Kristof Kolombun meşivur seyahatin- den evvel vefat etmişti, Tarihi roman yazanlardan biri de ayni tarzda bir hataya düşünce kendi- sine takılmıştım. Bu hatıralar sebebi- le, yukarıki serlevha dikkatime çarp- madan geçemedi. Alt tarafını okudum. Meğer Evliya Çelebinin şu fıkrasına İs- tinad eden bir hükümmüş: Sultan Mustafa öldüğü zaman tür. belerde gömülecek yer bulunamamış. Ayasofya avlusunda Bizanstan kal- ma yağhanenin türbe haline çevril- mesine karar verilmiş. Ustalar eski duvara pencere açarlarken iki tuğla arasında demirden bir tülün Tülesi bulmuşlar ki hâlâ tülün kokuyor muş. Bundan malüm olmuş ki, til tün, hicretten esvel bile kullanılıyor- Muş! Sultan Mustafayı müteakip seneler. de İstanbulda tütün içmek en şiddetli cezaları icap ettiren kabahatlerdendi, Sakın usta, harçlı elinde çubukla ya- kalanınca: — Bakın ne buldum! - diye herkesi kandırmış olmasın. Evliya Çelebi, böyle şeyleri yarı müs- tehzi ifadesile nakletmeği pek sevdiği- ni başka misallerle de göstermiştir. Nİ. | tekim bin senedir devam eden bir tü- fün kokusunu imada bulunmuş! Böy- ie bir delile dayanarak mutcarifeleri kati hükümlerle yıkmak şuna benze- mez mi: Âlimin biri, Firavunlardan birinin mezarım açmış. İçinde bulunan türlü türlü eşyanın cedvelini kâtibine heye- canla tanzlın ettirirmiş. Herşey bit. tikten sonra, kâtip sormuş: — Bir de altın gözlük var... Yaza- yım mi?,. — Yaz elbet... O zamanda altın gözlük (kullanılmasının sebeplerini #eserlerimde âriz ve amik izah edece- gim... ş Fakat merak etmiş: — Ver şunu da kendi gözlüğümü ta- karak iyice muayene edeyim!... A... Bu, benimki yahu... i — Pardon! Buraya düşürmüşsünüz de ben Firavunun sanmıştım... Öyley. | se cedvelden silelim!.. Siz de dalgınlık. la eserlerinizde sakın âriz ve amik bah- İlmi tedkiler neticesi verilen hü- ; kümler bundan biraz daha esaslıca ol- | malı değil mi? i Doktorun biri de, ötekine demiş ki: / — Sen, müşterilerin üzerinde iyi te- $ir bırakıyormuşsun. Neden hastalan- dıklarını biliyor muşsun. Iattâ geçen gün birine: «Biberli kapuska yersen tas bül böyle olursun!» demişsin... «Maşaj- lah me maalümatlı!, diye şaşmışlar... Nereden anladın?.. Bizim kitaplarda İnsanm ne yemeğinden hastalandığı. nı gösterecek usul yoktur... Öbürü gülümsemiş: — Kitaplarda yoktur amma, ben bir usul takip ederim: Eve girerken orta- lığa dikkat etmek âdetimdir. Meselâ 0 sefer çöp tenekesinde biber artıkları gördüm. Evin içinde burmuma lahana kokusu çalındı. «Elbet cahiller bu ye. mekten hastaya da vermişlerdir. Zira İşte bıraktığımdan fena vaziyette! Midesi kaynıyor!» diye düşündüm. Sen deüyle yap!... Aklı öğrenen doktor ilk hastayı xi- Yaretinde kapmın önünde bir semer görmüş ve hiddetle haykırmış: »— Yapılır şey değil! Fşek eti yedir. Mişsin? Rahatsızlığımn sebebini işte * çoğunun yabancı dil imtihanlarında f AKŞAM ŞEHİR HABERLERİ Son gün Bugün sandıklar kaza merkezleri- ne naklediliyor Belediye intihabının bugün son günüdür. Bugün mahalle ve semi- lerde bulunan sandıklar kaza mer- kezine nakledilecektir, Yarından son- Ta reylerin tasnifine başlanacaktır, İstanbulda Belediye intihabında rey hakkına malik olanlar takriben $75 bin kişidir. Teşrinlevvelin altıncı gü- nü akşamına kadar rey verenlerin takribi bir hesaba göre neticeleri şun- lardır: Adalar 3 bin, Bakırköy 8 bin, Beşiktaş 13 bin, Beykoz 5 bin, Be- yoğlu 44 bin, Eminönü 22 bin, Eyüp, 8 bin, Fatih 45 bin, Kadıköy 16 bin, Sarıyer 9 bin, Üsküdar 15 bin ki bu- nun yekünu 188 bin tutmaktadır. Dün verilen reylerle bugün verile- cek reylerden sonra intihaba iştirak edenlerin mikdarı belli olacaktır, İstanbul şehir hududu haricinde ki kazalardan İstanbul umumi! meo- lisine iltihak etmek üzere seçilecek âzaların intihab günleri tesbit edil- miştir. Ayın 11 inde Yalova, 12 sinde Silivri, 13 ünde Kartal ve Çatalca ve 14 ünde de Şilede olmak üzere me- halli Belediye Âzalarile müntehihisa- niler birleşerek intihab yapacaklar- dır. Telefon işleri için Avrupada tahsil gören gençler Nafla Vekâleti telgraf ve telefon işlerinde ihtisas peyda etmek Üzere bir müddet evvel Parise üç talebe göndermişti. Paristeki tahsillerini muvaffakıyetle bitiren bu gençler İstanbul ve Beyoğlu telefon idaresi şeflerinden B. Avni, İstanbul telefon müdürlüğü otomatik kısmı şeflerin- den B. Bahri ve B, Ferid şebrimize dönmüşlerdir. l Yabancı dillerde muvaffak olamayanlar Dekanlar meclisi Vekâlete müracaatta bulundu Üniversite ecnebi diller mektebi talimatnamesine göre ecnebi diller imtihanında muvaffak olamıyan ta- Jebenin fakültenin asli derslerine taalk luk eden imtihanlarda muvaffak ol- salar bile sınıf geçmemeleri lâzımgel- mektedir, Bu sene Üniversitenin yabancı diller mektebi İmtihan neticeleri tedkik edilmiş fakültenin asli ders- lerinde muvaffak olan gençlerden muvaffak olamadıkları görülmüştür. Bu vaziyet üzerine dekanlar meclisi toplanmış ve imtihan neticelerini ted- kik etmiştir, Dekanlar meclisi fakül- telerin asl derslerinde muvaffak ol. dukları halde dil derslerinde muvaf. fakıyet göstermediklerinden dolayı bu gençlerin sınıf geçmemelerini muvafık bulmamış ve bu hususta kati bir karar verilmek üzere keyfi- yeti Maarif Vekâletine bildirmeği münasip görmüştür, Maarif Vekâletinin bu hususta na- sıl bir karar vereceği belli değildir. Vekâlet ya talimatnamenin bu hük. münü tadil edecek, yahud yabancı dil imtihanında muvaffak olamıyan- lara bir defaya yanhsus olarak terfi hakkı verecektir . Kadin çorapları hakkında dün de görüşüldü Sanay! birliği idare heyeti dün öğ- leden sonra toplanarak ipek kadın çoraplarının sağlamlılığını temin için verilen karar üzerinde görüşmüştür. Koton çorap encümeninin şimdiki mürakib heyeti. bugünden itibaren vazifesine başlıyacak, fabrikalarda tedkikat - yapacaktır. Celbi kararlaş- tırlan mütehassıs dün çağırılmıştır. ran A arma, biraz daha veyhi hareket etme» 1, kati hüküm vermek için her rasla- Karilerimizin fikri Tophane sırtlarını park yapmak lâzımdır Marüf bir karlimiz yazıyor: Tophane sırtları, parka tahvil edilirse denizden çok güzel bir manzara teşkil edecektir. Beledi- yenin bu sathı mail parka çevir- mesi ufak bir himmete bağlıdır. Büyük bir masraf da icab ettir mez, Vali ve Belediye reisimiz B. Muhiddin Üstündağın himmetin- den bu işin biran evvel neticelen- dirümesini bekleriz, .. gız Komşuya küfür! Mahkeme 36 gün hapsine karar verdi Topkapı ciyarında oluran Mustafa adında biri evvelki gün komşusu ba- yan Hacerle kavga etmiş, komşular araya girerek ayırmışlardır. Dün sabsh erkenden Mustafa s0 kaktan geçerken elrafta kimse bu- Junmadığını görünce bayan Hacerin Sokak üzerindeki" penceresinden içe - riye başini sokarak oradan kadına bağıra çağıra küfretmiş ve; — Şimdi mahkemeye de gitsen kâzanamazsın. Çünkü sana küfretti- imi kimse duymadı ve şahid bula- mazsın. Demiştir. Fakat Mustafarın küfür. lerini ve bu sözlerini komşular duy- muşlar ve bâyan Hacer de mahke meye mürcaaat ederek Mustafa &- Jeyhine dava açmışlar. Dün asliye dördüncü ceza mahke- mesinde Mustafanın muhakemesi yapılmış ve pencereden içeriye başını uzatarak bayan Hacere küfür ve ha- karet ettiği sabit olduğundan 36 gün hapsine karar verilmiştir. Parti kongresi Halk Partisi İstanbul ocak, nahiye ve ilçe kongrelerine başlanmasına ilyönkurulca karar verilmiştir. Kon- grelerin tarihleri de tesbit edilmiş ve alâkadarlara bildirilmiştir. Bu ka» rara göre ocak kongreleri 11 birinci» teşrinde başlıyacak ve 1 ikinciteşrin- de bitecek, nahiye kongreleri 4 ikinci teşrinde başlıyacak, 24 ikinciteşrin- de bitecek, İlçe kongreleri de 28 ikin- citeşrinde başlıyacak 10 birincikâ- nunda bitecektir. Pamukyağını zeytinyağı di- ye satan bir bakkal l ay hapse mahküm oldu Leon adında bir bakkal dükkânın- da pamuk yağını halis zeytinyağı di- ye satarken yakalanmış, mahkemeye verilmiştir, Leon dün Sultanahmed ikinci sulh ceza mahkemesinde: — Ben bu yağları bir köylüden satın almıştım. Pamuk yağı olduğu- nu bilmiyordum. Diye kendini kurtarmak istemiş. se de yapilan tahkikat ve dinlenen şahidlerle suçu sabit olduğundan bir ay hapsine ve bir ay da zeytinya- ğı salmaktan menedilmesine karar verilmiştir. Prof, Brocher'in konferansi Cenevre tıp fakültesi profesörlerin- den Brocher 11/10/938 salı günü ak- yet öz “ MEZ tıp ke Otobüsler Belediye yakında kati karar verecek Viyanadaki beynelmilel temizlik kongresine iştirak eden Belediye ma- kine müdürü B. Nusret ve makine mühendisi B. Tarık Viyanadan Lon- draya gilmişlerdir. Londrada Bele" diyenin getirteceği otobüsler için ted- SOHBET: Kalemin gelişi 1 DÜN VE YARIN — Sabahaddin Eyüboğlu, «Yaşayan mazi» adlı dol. gun ve güzel yazısında, (İnsan, sayı:5), tarihi zihniyeti: «Bugünkü şe'niyeti mazi İle karışık olarak görmek. diye tarif ettikten sonra; «Amerikalıların tarihsiz bir millet olduğunu söyleyen- ler tarihin sadece asırlardan İbaret olduğunu zannedenlerdir. Tarihsizlik, a genişletiliyor Üniversite edebiyat fakültesinin tarih şubesi seminerinin genişletil. mesino karar verilmiş ve inşaata başlanmıştır. Fakülte binasında sirf tarihe aid eserlerden yeni bir kütüp- hane tesis edildiği için fakülte tarih şubesi seminerinin inşaatı başlama- dan evvel derslere başlanamıyacak- tır. Maamafih inşaat ayın 15 ine ka» dar tamamlanacaktır. Bundan başka Romanoloji ve ar- Keoloji enstitülerinin de tevsline ka- rar verilmiş ve bu maksadia Beya- mdda Soğanağa mahallesinde Na mik paşa konağı kira ile tutulmuş- tur. Bu binada ihtiyaca göree bazı tadilât yapılacak ve enstitüler de bu- raya nakleğilecektir. 310 GEN geliyor Ayın 12 nci günü Milvoke vapu- rile şehrimize 310 seyyah gelecektir. Bu sene şehrimize gelen seyyahların son kafilesini bu seyyahlar teşkil edecektir. Seyyah vapurları tekrar şubatta gelmeğe başlıyacaktır, Bekâr esnafa barınma yurdu Az para ile burada kalmak kabil olacak Esnaf cemiyetleri, umumi heyet toplantılarına pek yakında başlıyan caklardır. Bekâr esnaf için inşası teklif edilen barınma yurdu büyük alâka uyandırmakladır, Umumi he- yet toplantılarında bu yurdun tesisi için salâhiyet istenecektir. Yurdu birleşik esnaf yardım heyeti, cemi- yetlerin yeni sene bütçelerinden ay- rılacak tahsisatla meydana getire- cektir, Barınma yurdu Eminönüne civar bir yerde tesis edilecektir, İstanbul- daki bekâr esnaf bu yurdda yemek, içmek, muntazaman yikanmak ve yalmağa mukabil pek cüzi bir kira verecektir. Her esnaltan ayda 715 lira kira alınması düşünülüyorsa da imkân nisbetinde daha da tenzilât yapılacaktır. Diğer taraftan birleşik yardım he- yeti müteverrim €snaf için Yeşilköyde bir sanatoryom teşkil etmeğe karar ver» miştir, Satın alınan arsada yakında inşaata başlanacaktır. Cağaloğlun- daki Esnaf hastanesi de 17,000 liraya satın alınarak tevsi edilecek, binanın bahçesine Oo müteaddid paviyonlar kurulacaktır, Tophanelioğlu halkı ilkmek- tep istiyor Üsküdarda Tophanelioğlu halkı ara- larında yaptıkları bir mazbata le Maarif müdürlüğüne müracaat ci- mişlerdir. Halk, vaktile kendi semi- lerinde bir ilkmeklteb olduğu halde bu mektebin kapanmasından dolayı bu semt çocuklarının kısmen Kısıklı, kısmen de İcadiyedeki mekteplere gitmek mecbüriyelinde olduklarını ve kendi semtlerinde münasip bir bi- na buldukları için bu binada bir ilk- mekteb açılmasını riea etmişlerdir, Tıp kongresi Tıp kongresinin ayın on yedisinde Ankarada toplanacağını yazmıştık. emye eker ren mıştır. Tarihi zihniyet sahibi olmak, kadim Yunanistan'ın «Meşaleler yarı- Şi» ndaki derin manayı kavramış ol mak demektir. Böyle anlaşılınca tarihi zihniyet hiç bir zaman taklidci olamaz, insanlığın bir merhalede durması lâzım geldiği- ni söyliyemez. Bilâkis, tarihi zihniyet sahibi adam dünkü merhalelerden kendisinin de geçtiğini hissettiği için onlara dönmeğe, onlarda durmuğa lü- zum görmez, yeni merhalelerden â$- mak ister. Maziyi bilir, daha ziyade hisseder, fakat maziperest değildir, mazi altında ezilmiş değildir, maziyi kendine örnek veya hoca tanımağa kalkmaz. Tarih yalnız maziyi değil, istikbali de kabul etmek, tenimak'tır Bunun içindir ki yalnız maziye bağlı olan, ha- Tin ve Istikbalin şartlarını, meselelerini düşünmiyen adam tarihi bilse bile hissetmemiştir, tarihi zihniyetten mahrumdur. O, tekerrürü ister; te- kerrürün kabil olduğuna inanır. Bu arzu, bu inanma, tarihin inkârı de. mektir; çünkü muhtelif hâdiselerin, düşüncelerin insanlığın macerasında hiç bir tesiri olmıyacağını iddiaya va- rır. O tesiri kabul eden kimse ise on- lardan sonraki insanlığın onlardan evvelkine tamamile benziyemiyeceği- ni, ondan başka olâcağını kabule de mecburdur; hiç bir hadisenin aynen tekerrür etmesine imkân olmadığını bilir, Maziyi hiç bilmiyenle maziye tapan arasında büyük bir fark yoktur. Biri bilmiyorsa öteki de mazinin şartlarını kavrıyamamış, mazide yaşayan, çaba- layan insanı görememiş demektir, Onun indinde tarih hareket halinde bir şey değil, bir masal, bir hayaldir. Hadiseleri, müesseseleri sebeblerin. den ayırarak mücerred bir ideal ha- linde düşünür, Anatole Françe, Fran- sız kıraliyet taraftarlarının meşhur nazariyecisi Charles Maurras'tan bah- sedefken: «Onun indinde 1789 ihtilâ- li vakiğ olmamıştır» demiş. («Pour Jul, la Rövolution françalse n'a pas eu Yeu.»). Tarihi #hniyet sahibi insan ise hiç bir hadiseyi vakiğ olmamış sayamaz; hepsinin tesirini hisseder ve hiç birinden önceki hale dönmeğe kal. kamaz. * Bunun içindir ki tarihi zihniyet sa. hibi adam zamanı İle beraberdir, is- tikbale meyleder. Yeni hisleri ifadeye çalışır ve onlar için yeni şekiller arar. Dünkü hisleri dünkü şekillerle tek- Tara lüzum da, imkân da olmadığını anlar. Tarihi zihniyet sahibi adam yeniyi yaratan, bulan, ananeye bir şey ilâve eden adamdır. nu KAİDE — Veriaine'in şiirde her şey- den evvel musiki istemesi şiir için bir kurtuluş olmuştur. O sözün bulun. sına hizmet etmiştir, Fakat yavaş ya vaş o süz de, o manzume de bir kanun olmağa başladı, Yeni bir şalrin «- ahenksiz demiyelim - müusikisiz bip şiirini okurken hemen itiraz edecek bir adam bulunuyor: «Şiir evvelâ mu- sikidir; bu okuduğunuz şey şiir sayı- lamaz!» Yani kaidelere” isyan için, sanate yeni bir yol açmak için söyle. nilmiş bir sözü, yeniye yol kapatmak

Bu sayıdan diğer sayfalar: