8 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

8 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Meyvacılık: Muzır haşereler ve tufeyli hastalıklarla yapılacak mücadelede istimal edilecek ilâçlar.. Meyva ağaçları- yapılarak mücadelede kulla" #7 ilan ilâçların ne- den ibaret olduğu- Du izah edeceğiz. Yin delede, ya tabil bir — (O *S - şekilde, tabli vasıtalarla mücadele yapılır ve yahut ta iâçlarla mücadele yapılır. Tabii vamtalaria mücadelede, son 2a- manlarda meyva ağaçlarına ziyan yapan haşerelere faydalı böcekler musallat elti- am bu muzar haşereler itlâf ettirilmek- Epeyce zamandanberi İtalyanlar, Ame- rikalılar musir böceklerin tabii düşman- İarmı bularak muzır haşereler Üzerine bu faydalı olan böcekleri musallat ettir. mek suretile mücadele tertib etmişlerdir. Buna misal olarak, pamuklu biti İcerya purchaasi mamr haşeresini zikredebiliriz. Portakal ağaçlarının müthiş düşman- arı olan bu böceğin mücadelesi, darı, «Novus Cardinalis» denilen faydalı böcek ile kabildir. Kezalik muhtelif meyva ağaçlarına ârız olan puseron yaprak bitlerinin, gelin bö- ceği ve saire gibi tabii düşmanları var. dır. Pakat, maalesef bizde bu faydalı bö- gekleri teksir etmek, bunlara bakmak bir türlü kabil olamıyor. Maahaza, İzmir ha- şerat enstitüsü çok uğraşmaktadır. Murir böcekleri bhaşeraı bir takım kimyovi maddelerle, ilâçlar kullanarak it- Jâf etmek ve yahut ta bir takım mihani- ki tedbirlerle mahvetmek, toplamak, ez- mek suretile itlâf ta kabildir. Muzir böceklerin öldürülmeleri için kullanılacak Yâçlar, haşerenin cins ve nevine dikkat ederek kullanmak lâzımge- Jir. Zira, bazı haşereler vardır ki, bunlar meyva ağaçlarının tomurcuklarını, yap- Tak, çiçek, meyva ve genç yeşil filizlerini yiyerek harab ederler. Diğer bazıları da musallat oldukları ağaçların nüsgünü emerek ziyan yaparlar. İşte, bu fki çeşid haşereleri YlAf için kullanılacak ilâçlar da bittabi, başka baş- ka olmaları Tâztmeelir. Biriöci nevi haşerelerin İtlâfı için ar- Benik gibi ilâçları püskürtmek suretile it- Jâf ederir. Meyva ağaçlarının bu gibi ak- samını yiyen haşereler hemen zehirle- nirler, İkinci nevi haşerelerin itlâfı için de tütün menkuu (n'kotin), tütün suyu, acı Ağurı, arab sabuun, petrol, katakilla.., ih gibi maddelerin istimali Jâzımdır. Meyva ağaçlarına Arz olan haşereleri mihaniki vasıtalarla it? için: Haşerelere kelebek Kapanları istimal! olunur. Bun- dan başka mayıstan eylüle kadar ağaç- ların gövdelerine bir takım girintili çı- Yeni yalıya yabancı olduğu İçin, elektrik düğmelerinin yerini bilmedi. inden, yanına cep lâmbasını almıştı. Onun ışığile yürüdü. Kızının yatağına yaklaştı. İki Aşık, biribirlerine sarılmış, derin derin uyuyorlardı. Ayak sesini işitmemişlerdi bile... madığını anlıyarak, acı bir feryad ko- pardı. Bu, uzun bir ıztırab inlitisiydi. Kolları havada sallandı ve bir küt- le gibi, halının üzerine yığıldı. #.. Reşid paşanın haremi İstanbuldan büsbütün ayrılıp İzmirde münzevi bir hayat yaşamağa karar verince, herkes bu habere fevkalâde şaştı, Ailenin içyüzünü bilmek iddiasın- RM EŞ MEŞ'UM KADIN Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) Nişastacılık Evlerde patatesten nişasta nasıl yapılır? Patatesler, ezcümle bozulmağa yüztut- müş olan patatesler, güzelee yıkandıktan snra bunları turp veya kabak rendesile rendelemeli, bunu bir tel elek veya key» gir üzerine koymalı ve bir musluğun al- tana koymalı, suyu bunun üzerine azar azar akıtmlal ve ayni zamanda, el ile ren- elenen patatesleri, ezerek ovalamalı ve su berrak oluncaya kadar bu ameliyata de- vam edilmelidir. Su, hali üzere bırukıla- cak olursa, şinasta maddesi dibine çöker ve bilâhare bu nişasta çöküntüsü tam münasile beyaz, berrak oluncaya kadar ameliyata devam edilir. Evvelce iyi bir şekilde birakılmış olan nişasta az derin, yassı tepeilere konur ve güneşe arzedilir. Nişastayı güzelce kuruttuktan sonra ezip, ufalayıp, eledikten sonra, beyaz temiz torbalara koyarak havadar, kurak bir ma- halde muhafaza edilir. mükemmel ni- şasta olur. Kışın bu nişasta istenilen şe- kilde sarfedilir.. Bazan da, patateslerin kabukları soyul- duktan sonra, bunu el makinelerinde kıy- malı ve bu kıyılan patatesleri gene bir tel eleğe ve yahut Kevgire koymalı, Üze- rino yukanda izah edildiği gibi, suyu Aakıtmalı ve su aktıkça, rendelenmiş, ma- kineden geçirilmiş patatesler el ile karış- tınlarak ezilmelidir. Bu tarzda elde edilen patates nişasta- &nı, bir kaç defa güzelce su ile yıkamak lâsımdır. Badehu kurutulup beyaz torba- lara konarak havadar bir mahalle as- malı ve kışın arzu edildikçe sarfedilmelidir. Ziraat sahilemiz Okuyucularımız her hafta bu sütunlarda ziraale ait müteaddit yazlar ve mütehassısımıza &sor- dukları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. am İŞ kıntılı kâğıdiar ve yahut resmimizde gö“ rüldüğü gibi ottan, samandan yapılmış kuşak ve yahut yapağı, keçi kı kuşak konabilir, Bir çok muzır böceklerin kendilerini, krizalid ve sürfelerini, bunların altların- da saklanarak kışı buralarda, krizalid, kelebek halinde geçirmek mecburiyetinde kalan haşereler, bunları, ağaçların ka- buklarına tercih ederler. Bilâhare bu kâ- ği kuşaklar, böceklerle beraber toplanıp tammalle yakılmak suretile imha edilirler. Meyva ağaçlarma üriz olan haşereleri Sâçla itlâfta istimal olunan mühim Yiçları şurada rikredebiliriz: — Bordo bulamacı, Uranya yeşili, Za- bilon, aci ağacı, tütün menkuu, nikotinli sabun, Nikotin Gonssi Selfe, karbonilem, bunun yerine Albalineum, Şel fabrikası- nn Winter Wash veya Summen Wash, Kalifomiya bulamacı, katakilla ilk gibi Hâçlar kullanılır. Bu Wiç mahlüllerinin nasıl yapıldığını ve ne zaman istimal edildiğini ve hangi başere ve manlari hastalıklara karşı kul- Janılacağını ikinci bir yazımızla izah edeceğiz. 'Tefrika No, 29 da olan bazıları, kadının müthiş bir felâket geçirdiğini yavaşça söylüyor. lardı. Fakat kimse katiyetle bir şey bilemiyordu. Bazıları da çok sevdiği kızı Lemandan ayrıldığı için böyle yeise kapıkdığını sanıyordu. Refika hanımefendinin şimdi İzmir- de yaşayışı eski hayatile taban tabana zıddı. Âlemle görüşmüyor; misafir kabul etmiyor; ve daha garibi, dua ile namazla vakit geçiriyordu. Eskiden de merhametliliği ile meşhurdu. Fıka- raya bakardı. Fakat şimdi, bunu ar- tık kendine belli başlı bir meşgale yapmıştı. Arasıra Cenandan aldığı mektuplar en büyük tesellisini teşkil ediyordu. Bütün hayatınca ikinci plânda bırak- tığı bu kızına karşı şimdi artık kendi- ni son derece kabahatli addediyordu. Uzun uzun muhabbetli sahifeler ya- zarak geçmişteki #hmallerini mazur göstermeğe uğraştı. Leman da Bağdada gittikten sonra annesine bir kaç mektup yazdı. Koca- sile malikânelerini, çifliklerini dolaşı- Çiçekçilik Salonlarda, şık saksılarda sünbüller nasıl yetiştirilir? Sümbüller; soğanlı çiçeklerin en güzeli Ye en hoş kokulusudur. Sümbüller; açık havada, yani bahçeler- de yetiştirildiği gibi, şık saksılarda, ve vazolara konan su içerisine e konarak yetiştirilmekte, çiçek açtırılmaktadır. Bu üç hale göre, sümbüller şu tarzda ye- tüştirilir. Açıkta bahçelerde sümbül yetiş- tirmek : Sümbüller, bahçelerde kumsal, Ayi gübrelenmiş topraklara dikilmelidir. Bahçenin toprağı zeminden biraz daha yüksekçe tavalara, parsellere bölünür. Ya- Pılacak tavalar, takriben bir metre ge- nişliğinde, 2 - 3 metre uzunluğunda Ool- malıdır. Biraz yüksek ve meyilli olmasma dikkat etmek lâzımdır. Zira, yağmur şw- Jar kolaylıkla akarak soğanların çürü- mesine sebebiyet vermemelidir. Sümbül soğanlar, eylülden itibsren 10 - 15 santim faslalarla ve 5 - 8 santim derinlikte dikilmelidir. Yalnız, dikilen sümbülleri şiddetli muhafaza etmek için, toprakta bulundukları yerle- Tİn üzerlerini otla, yaprakla örtmek ve don tehlikesi zall olur olmaz, gene kal- dırmak lâzımdır. Tikbahardan evvel saksılarda sümbül yetiştirmek için; resmimizde görüldüğü gibi böyle gık saksılara 2 - 3 sümbül soğa- mini dikip saksıyı seak bir odaya yüksek bir yere koymalı, arasıra sulamalı, oda- nın harareti 12 - 18 derece olmalı, bu su- retle Kânunüsanide sümbüller çiçek aç- mağa başlarlar, Suda, şik vazolarda sümbül yetiştir. mek; şu balde, toprağa dikildikten iki hafta sonra sümbül soğanlarını suya koyralı, Kök salmazdan evvel varoları ka- ranlıkta muhafaza etmeli, sonra bunları ziyadar, sıcak odalara koymalı, Gerek saksılara ve; gerek vazolara ko- nacak sümbül soğlanlarının erken çiçek açan, prekos cinsinden olması bâzamdır. Böyle vazolarda su içinde yetiştirilerek sümbüller için hususi Şık vâzolar vardır. Vazolara Konacak sümbül soğanlarının İri, buna mukabil saksılara konacak 80- Eanların da daha küçük olmasına dikkat etmek lâzımdır. Vazolardaki su içerisine, ince döğülmüş gömür tozu - bir kahve kaşığı kadar - koymak faydaldır. Soğanların yalnız kök tablası, dibi suya temas etmek üzere va- yolera yerleştirilir ve içerisine o kadar sw konur. Vazolar: gün görmiyecek, ka- Tanık bir yere koymalı, yalniz farelerin soğanları zedelememesine dikkat etmek Yâzımdır, Arasıra vazoların suları gözden geçiri- Mir, eksilen süyn mukabil taze su konur, Vazoları bir ay kadar bu tarzda baktık. tan sonra, bunlar biraysonra 2-3 de- fa tekrar suları değişlirilir. Vazoya konulan sümbül soğanlarının kökleri tamamile çıkıp, kökler vazoyu doldurunca, bulundukları karanlık Yer- lerden çıkanlarak ziyadar bir mahalle nakledilirler, Konacak yerlerin harareti 15 - 20 olurmu kâfidir. Böylece on beş yirmi gün sonra çiçek sapları görünmeğe başlarlar Ve o zaman da Vazaların en zi- yadar yerlere koymak lâzımdır ki, çiçek- lerin renkleri iyice teşekkül edebilsin. Bularını gene arasıra tazelemek lâzımdır. Vazolardaki çiçekler apılıp tamamile bo- zuluncaya kadar, vazolarda kalabilir, on- dan sonra goğunlar çıkarılarak toprağa dikilmelidir. Bu gibi soğnlar gelecek sene artık, bu tarsda, yani su İçinde çiçek ver- mezler. Ahcak bir iki sene sonra toprakta kuvvetlendikten sonra çiçek açarlar. yorlarmış. fakat «bu hayat böyle de- vam etmez; yakında gelir, İstanbula yerleşirim!» diyordu. Sonra, yarı şaka, yarı ciddi olarak, düğünden evvelki hâdiseden dolayı af diliyor; şımarık bir çocuk nağme- sile «böyle saçma şeylere» annesinin kızmiyacağını yazıyordu. Yaptığı bü manevi cinayeti, iğrenç hareketi o kadar hafif telâkki ediyor- du ki zamanla unutulur, affedilir sa- nıyordu. Reşid paşanın haremi, küçük kızın- dan gelen bu mektuplara asla cevap vermiyor, hattâ açıp okumuyordu bi. le... Bunlar, yırtılmamış zarflarile bir çekmede birikiyordu. İzdivacından bir sene sonra Leman İstanbula geldi. Yalısına yerleşir yer» Jeşmez, hemen İzmire, annesinin ya- nına hareket etti, Fakat Refika hanı- mefendi kızını kabul edemiyeceğini, doktorların kendisini konuşmaktan ve heyecana düşmekten menettikleri- nl kâhya kadını vasıtasile söyletti. Lemanın ısrarları, ricaları hep boş! Kadın, evlâdile katiyen yüzyüze gelmek istemiyor! Aralarında geçilmesi kabil olmıyan bir uçurum açılmıştı. Leman, ertesi günkü vapurla geri dönmekten başka çare bulamadı! Ma ruz kaldığı bu muamelenin sarsıntısı, yeni hayatının debâebesi arasında si Faydalı hayvanlar Diğer kümes hayvanatına nazaran daha faydalı ve kârlı olan kazlar nasıl yetiştirilir? mz yazılarda, çok faydalı olan kazlar ve ördekler hakkında izahat vermemiştik. Bu mevzu üzerine de biraz temas etmek- Miğimizi faydalı gördük. Kaz etinin lezzelli ve çok mugaddi, besleyici olmasından dolayı, Avrupada pek makbul tutulmaktadır. Kaz eti, sizdinimış, soğanla eritilmiş kaz yağı cidden pek makbuldür. Kaz ya- ğı, kaz sucuğu ve pastırmasını sabah Kahvaltılarında yemek pek hoştur. Kaz etinden yapılan kızartmalar, yemekler pek nefis ve lezzetli olur. Elma ile döldurulüp firina verilen kaz etinin kızartması pek makbuldür. Kazla- nn Avrupada pek makbul tutulması, et- leri ve bilhassa tüyleri içindir. Zira, tüy- lerinden yatak ve yi yapılmaktadır. Binaenaleyh, akılsız diye ta- nıdıkları, telâkki ettikleri kuzlar, çok fay- dalı ve akıllı, zeki hayvanlardır. O kadar ki, bir köpek gibi insana ve hayvana al- şırlar. Bununla beraber çok cesurdurlar da. İnsanlardan, hayvanlardan korkmaz- lar, hücum ederek kendilerini müdafaa ederler. kazları najaran daha küçük ve daha tafsızdırlar. Katlar, çök temiz hayvanlardır. Ördek ve tavuklar gibi her şeyi yemezler. Bunların gıdaları tamamile nebatidir. Onun için Xazlarda keçi, diğer memeli hayvanlar gibi çayır- Jarda, kırlarda otlarlar, sürü halinde bes- İenirler, gulalırını bariçten tedarik eder- ler, Mamafih kuru yemlerie de beslenebi- Mirler. Kazlar sudan o kadar pek hoşlanmaz. lar, suyu yalnız yıkanmak için isterler ve ufak bir su birikintisi görünce içine girer, yıkanırlar. Kırı, çayır ve otlakıyesi olan yerlerde kaz yetiştirmek çok faydalı ve iktisadidir. Kazların pek çok cinsleri vardır. Hep- sinin menşei groylogo denilen yabani kazlardır. Kaz cinslerini şöyle bir tasnif yapabili- Tiz: Âdi kazlar, Emden, Alman ve İngiliz kazları, Tuluz kazları, Pomeranya, Roma kazları, Çin kazlarıdır ki, bunların renk- eri kanarya sarısı rengindedir. Misir ve Almanların Şiayinbah kazları pek makbuldür. Kaz cinsleri meyanmdan Tulu? kazları #n makbulüdür. Btleri gevrek, lezzetli, çabuk yağlanır ve iyi beslenirlerse ciğerleri pek iri ve lezzetli olur. yi semirtilen bir Tuluz kayı & - 13 ki- lo gelebilir. Fransanm Tuluz gehrinde yetiştirilen Tuluz kazları, memleketimizin iklim şartlarına pek müsait ve elverişii- dir. Bunlar memleketimizde epeyce tek- sir edilmiştir. Bundan 20 - 27 sne evvel Selânik ziraat umeliyat mektebinde ta- linip unutuldu. Bağdaddan gelirken, paşa, genç ka» rısının yanına bekçi olarak, emniyet- li ve ihtiyar bir akraba kadınını kat. mıştı, Sitti Essum sessiz sadasız, mu- nis bir hatuncağızdı. İstanbulun en parlak senelerinden biriydi. Balolar, danslar, ziyafetler, arka arkaya... Sosyelenin en güzide şahsiyeti de Lemandı. Genç kadının güzelliği, serveti, iç- timai mevkii, kendisini her tarafa da- vet ettiriyor ve herkes de onun sa- Tonlarına girebilmek için çırpmıyordu. Onun gibi güzel ve sevimli bir ka- dının Irak çöllerinde pek fazla yaşa- mayıp günün birinde İstanbula yer- leşeceği gayet tabil görünüyordu. Kış başlangıcında Leman Avrupa ların «sezon uvertürü» dedikleri ha- rTikulâde bir suvare verdi. Sosyetenin eğlenceye düşkün kibar halkı akın etti, Geniş salonlar, sofalar, tuvalet- 1i kadınlarla, smokinli, fraklı erkek- lerle doldu. Bir kaç tanesi bir köşeye toplanmış konuşuyorlardı: — Söyle bakayım, İsmail Kenan, ev sahibesini nasıl buldun? Başka bir delikanlı söze atılarak: — İsmailin ne diyeceğini bilirim ama, bana Kalırsa bu kadın o derece fazla güzeldir ki akuh bir erkek ondan üzak kalmağa gayret etmeli! — Neden? asia ns rn arar aramam OKUYUCULARIMIZIN SORGULARINA CEVAPLAR Üzüm hardaliyesi nasıl yapılır? Kemerburgaz, çifçi kadın: İstediğiniz üzüm hardaliyesinin, yapılma tarzını, aşağıda izah cdiyoruz: Şirası kolaylıkla skıbp alınabilen üzümlerden, meselâ: Yapıncak üzümünü güzelce yıkayıp eze- rek şirasını alınız, bunu süzerek bir cam veya toprak kavanoz içerisine koyunuz Bundan sonra döğülmüş hardalı, az mik- darda, küçük bir çıkın veya torba içine koyarak ağzını bağlamalı ve şiranın çi na koymalh, ondan sonra, ayni Şira ve hardalı havi cam veya toprak fanus içe- risine kalın kabuklu kırmızı veya beyaz üzümlerden salkım halinde - arasında çürük olmamak şartile - kavanoz Şişe içerisine istif etmeli ve ağzına kadar dal- durmalı ve şira, üsüm kavanozunun ağ- sını güzelce kapayıp serin bir mahalle koymalıdır. Bir iki ay sonra bardaliye yavaş yavaş kemale gelmiş olur. Yapılan bu bardaliyenin şirasnı ve içindeki üzümün, yemek esnasında veya yemeklerden sonra #uyunu bardak bar- dak içmeli, üzümü ce yenilirse vücude çok faydam olur, vücude yarar. Mide ve barsakları tamamile temizler, iştahayı açar. Yenen yemeklerin hazmını kolay- Yaştarır. Hardaliyeyi havi şişe içerisinden alınan, içilen şira yerine tekrar şira koymak İi- zumdır. Midevi olan Bardaliye, kalın kabuklu üzümlerden yapıdır. Şira ise ince kabuk- Mu üzümlerden yapılır. Hardaliyesi yopılmcak üzüm cinsleri şunlardır: Müşküle, misket, kadın par- mağı, keçi memesi, İskender misketi, Beyrut hurması, Erenköy &iyahı, ih gibi üzümlerdir. lebe bulunduğum sıralarda, Pransadan külliyetli mikdarda ecibedilerek, Selânik, Bursa, Halkalı, Ankara ziraat mektepleri- ne, Nümme çifliklerine gönderilmiş ve buralarda da teksir edilmişti. Binaenaleyh, memleketimiz iklim şart- lama elverişli olan Tuluz kazlarının esaslı ve sistematik bir teşkilâtla üretii- mesini memlekelin, ziraatin kalkınması bakımından çok faydah ve lüzumlu gö- rürüm. Tuluz kazları diğerlerine nazaran da- ha yumurtlayıcıdır. Senede 200 - 250 gram sikletinde 49 - 45 yumurta yapar- lar, Kuluçkacı, yavrularını pek güzel ba- karlar, Bundan başka Tuluz kazlarının kümeste beslenen bir cinsi daha vardır ki, şehir dahilinde, merası olmıyan yer- lerde bunların beslenmesi kabil ve şaya- ni İavsiyedir. Yalnız tavukları kazlarla beraber Kaliyen bir arada beslememek lâzımdır. Bunlara da ayrıca, yerler, kü- hayvanlarına nazaran çok daha temiz hayvanlardandır. Fena kokulardan müteessir olurlar. Kazla- ra uzun boylu kümesler istemez. Üzerle- Yi örtülü, altleri kuru yerler, onların ba- rınmalarına kâfidir. Karlar müşkülpesent değil, çok müte- hammil hayvanlardandır. Memleketimi- zin bir çok yerleri, ezcümle Trakya, Orta Anadolu, Karadeniz havalisi, Kızılırmak, Yoşihrmak sahaları, keza doğu vilâyet- lerimizde milyonalrca kas yetiştirerek (et, sucuk, pastırma, konserve) halinde ihra- cat yapmak kabildir. Harbi umumiden evvel Eskişehirde kaz ci konservesi, pas- tırmam, kaz sucuğu yapan bir İtalyan i para kazanmıştı, Binaenaleşh, iştirmek memleketin milli, ekono- misi bakımından çok faydalı bir iştir. Resmimiz, çabuk büyüyen, semiren, yağlanan, eti gevrek olan Tuluz karlarını göstermektedir. — Âşık olmamak için! — Ya o da bu aşka mukabele eder- se? — Gene felâket!.. Kaçmak en iyi- Si... — Azizim Memduh, bu hususta se- nin söz söylemeğe hakkın yok. Çok sevdiğin güzel bir kadınla evlisin baş- - kasının pençesine kolay kolay düşe- mezsin! Zaten düşmek te istemezsin... Ben İsmail Kenana soruyorum. — Onun da benim fikrime iştirak ettiğine eminim. Bekâr olmasına rağ- men İsmail bir nikâhlı adam kadar bağlıdır. een a iğini hepiniz bilirsi evlenecekler Merd bir imamın ik > xü, iki aşkı olamaz! Gülüştüler. İsmail Kenan cevap verdi: — Mademki bu sunl bana imiş, bâ- ri ben de fikrimi söyiiyeyim... Bence Memduhun hakkı var. Hakikaten Le- man hanımefendi pek tehlikeli bir kadın... Bir erkeği çıldırtacak bütün hassalara malik! Ondan kaçmak en doğrusu... Hususile ki uyandırdığı hislere asla mukabele etmiyeceğini kocasını aldatmıyacağını saniyorum, — Amma da bayalperestsin hal. Bu genç ve güzel kadın bütün haya- tanea uslu mu oturacak sanıyorsun?

Bu sayıdan diğer sayfalar: