8 Ekim 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

8 Ekim 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Teşrinlevvel 1938 AKŞAM ISTANBUL MUHAREBELERİ Halicin içinde müthiş deniz çarpışmaları olmuştur Kalın hırkalara sarılan baskın gemileri gülle işlemez bir hale sokulmuştu; Türk donanmasına baskın verilecekti Falih, gemilerini karadan geçirip Halice indirirken, Beyoğlundaki İn- giliz kilisesinin bulunduğu yere yeni bataryalar yerleştirmişti. (1) Gala- talıları korkutmak, onları oyalamak, böylelikle bütün dikkati bataryalar Üzerine toplayıp arkadaki gemi nak- Jiyatıni maskelemek istiyordu, Toplar, güllelerini, küçük şebrin üzerinden aşırarak liman zinciri ge- risindeki hıristiyan filosunu bom- bardıman ettiler, Ayni gün zarfında 'Türk filosunun boğazda kalan kısım zincire hücum manevraları yaptı. Sabahleyin toplar patlamağa baş- lar başlamaz, Galatalılar kendileri- nin taarruza uğradıklarını sandılar, Fakat ilk mermi surlardan aşarak su- ya düştü. İkinci gülle, havada koca- man bir münhani çizdikten sonra hıristiyan gemilerinden birine rast- ladı, Güverleyi deldi, bir kaç tayfayı öldürdü. Sefine, kisa bir zaman için- de şimdiki Köprünün bulunduğu hat üzerinde bâtıverdi, Diğer harp yelkenlileri, kendileri. nin de başına ayni felâketin gelme- inden korkarak, alelâcele toparlan- dılâr ve Galatanın kıyılarında mah- fuz yerlere saklandılar, Türkler, o gün zarfında İngiliz ki- lisesi mevkiinden 150 gülle attıysa da, başka gemiye isabet ettirilemedi. "Ancak bazı evler harab oldu; arala- rında katoliklerin fazileti mücesseme bir zevce diye acındıkları bir de ka- dın olmak üzere, nüfusca bir kaç za- ylat oldu. Hani tiyatrolarda asıl sahne ar kada hazırlanırken, perdenin önünde bazı ufak tefek numaralar yapılır. İşte bu Galata aşırı donanmanın bombardımanı da o kabildi. Asıl ia- aliyet arkadaydı. On beş kürekçiden yirmi iki kürekçiye kadar bir kuv- vetle işletilmesi denizde mutat olan 68 - 70 Türk gemisi, kızaklara yer- leştirilmiş, tahta yolda - hattâ bir rivayete göre hayvanlarla çekilerek - tepeye çıkarılmış, oradan da kolay- ca kaydımlarak Halice indirilmişti. di Gemilerin beherini takib eden tay- falar, tekne yokuş aşağı hızla kay- mağa başlayınca, artık meserret ni- dalarım o zabtedemiyorlardı. Daha suya inmeden yerlerine oturuyor ve haykırıyorlardı. Yelkenlerini çözü- yorlar, ve rüzgâr bunları şişiriyordu. Bir takımları da küreçilerin oturak- larında yer alıyor, küreklere sarılıyor, kürek çeker gibi hareketler yapıyor- lardı. Diğer taraftan gemi reisleri ağaç yolda aşağı yukarı koşuyor, 1s- lıklar, naralar, hattâ bazan kırbaç- larla esirlerin faaliyetini nizama s0 kuyordu. İşte, böylece, Türk gemileri sanki karada yüzüyorlarmış gibi pek garip bir manzara arzederek Kasımpaşa- daki meşhur bahriye binası önünde tekrar suya kavuştular. , Artık son gemiler de Halice indiği sırada İşi saklamağa lüzum kalma- mıştı, Davullar çalıyor, naralar yükse- Miyordu. Bu müstesna manzara, karşı ta- rafta, Bizansın Haliç surları üzerine taplananları o derece hayrete düşür- müştü ki, akıbetin ne olacağını akıl | larınâ getirmeden ahmakça kahka- halar atıp duruyorlardı. Karada da tertibat alınmıştı. Suya | inen gemiler her hangi bir hücuma | maruz kalmasınlar diye Halicin o | #araftaki sahiline muvafık mikdarda İ toplar yerleştirilmişti. İ Şimdi artık İstanbul Haliç tara- | fından da zorlanabilecekti, Buranın | Surları kar» cihetindekiler gibi yauh- | teşem değil, pek zayıftı. Haticin ağa zinelrlenmiş ve tahkim edilmiş oldu- ğu İçin, buraya bir düşman kuvyeti- | nin saldırscağı umulma deki | €ski asırlarda Avarlar, Yi kpare kü- İ i tüklerden yapılmış kayıklarile bura İ zat üzerine aldı. Haliç muharebesinin cereyan ettiği saha: Kasımpaşa önleri dan saldırmışlar; keza 1204 de şehri muhasara eden Venediklilerle Frank- lar Haliç surunun bu halinden isti- fade ederek gemilerini bu cephenin kenarına yanaştırmışlar, güvertelerde bulunan askerlerini irtifa azolan surların üzerinden aşırtarak doğru- dan doğruya şehre saldırtmışlardı. Fakat böyle bir vaziyetin teker- rürü şu ana kadar muhal sayılıyor- du. Halbuki işte Bizanslılar için acı hakikat meydandaydı. Zincirin ar- kasındaki filo çevrilmiş; zayıf surlar tehdid altında; müdafaa cephesi ge- nişlemiş bulunuyor... Diğer taraftan zincir dışındaki Türk dananması da ayrıca bir tehlikel... Nisanın yirmi üçünde, Haliçteki Türk donanmasını mahvetmek Üüz6- re, bir meclisi herp kuruldu. Ayasof- ya civarındaki Seni Mari kilisesinde <On ikiler» toplandı. masının nasıl ateşleneceği müzakere edildi. Buraya, Venedik balyosunun yani Galata âmirinin iştirak ettiği de çok muhtemeldir. 'Maksad, 68 - 70 parça mikdarın- daki Türk donanmasını steşlemekti; amma nasıl?... Türlü türlü fikirler ileri sürüldü: Evvelâ karadaki toplara baskın vermek, bunları atıl bıraktık- tan sonra Haliçten donamnayla hü- cum ederek gemileri suda sönmiyen «Rum ateşis ile yakmak... Fakat bu tehlikeli görüldü. Zira, mahsurların esesen az kuvveti vardı. Bu teşebbüs neticesi çok zayiat ver- mekten çekindiler. Bütün donanmayla hücum ederek ezmek de Galatalıları harbe sürükle- mekti, Nihayet şu teklif bütün meclisce muvafık görüldü: Trabzon kadırga- sının sahibi Sinyor Jakomo Küko de- mişti ki: — Eğer bütün donanmayı hareke. te getirmeğe kalksak, yahut Galata tarafladında karadan harekete geç- sek padişahtan çekinen Cenevizlile- rin de müsaadesini almak mecburi- yetinde kalacağız. Bence bunlara ha- cet yok. Kasımpaşa koyuna tıkılmış olan Türk filosu üzerine yalmız iki Kuko, bu teşebbüsün icrasını biz- Kendisini herkes alkışladı. On ikiler meelisi gizli olarak top- lanmıştı. Bu plânı tatbik için de sür- ate ve gizliliğe ihtiyaç vardı. Kuko, 24 nisanda beheri takriben 5009 ton olan iki kadırga ayırdı. Bu gemilerin etrafını pamuk ve yün torbalarile sardı. Öyleki en cesim gülleler bile butilara işlemiyecekti. Böylece kalın hırkalara bürünen bu gemiler yalnız başlarına ilerliye- bilmek ğini kaybettiklerinden kendilerine süratli iki cesim kadırga katıldı. Bundan başka, cesim kadır- Türk donan- | galardan herbiri İmparatorun behe- rinde yetmiş iki kürekçi için seksen oturak olan gemilerinden birini ve gibi kullana- rak, diğerlerini gizlemek; muayyen bir mesafeye gelince Türk gemileri üzerine yıldırım gibi atılmaktı. Yak- mak, batırmak Herşey hazırdı. Gece yarısı, plân yerine getirilecek- ti. Fakat Galatalıların alehdarı olan- ların yazdıklarına göre, Cenevizliler şehrin < kapısını usulla açmışlar, buradan Feozo yahud Zahariyas “is- minde birini padişahın yanına gön- dermişler. Bu haberci, Padişshın çadırına gitmiş; tertibafın şeklini anlatmış. Sultan Mehmed de pek çok teşekkür ederek kendisini Beyoğluna derhal salimen yollamış. Sonra vakit kay. betmeksizin o Kasımpaşadaki donan- manın etrafında icab eden tertibatı almiş, Karâbinelerle müsellâh bir çok askerler, su seviyesi hizasına konul- muş; ağır toplar, Türk askerlerini karşıdan atılacak silâhlardan koru- mak için siperler... Hülâsa, iki taraf da böylece bazır- landı. İstanbul denizlerinin en ente- resan mubarebelerinden biri de böy- lelikle cereyan etti. Ancak bunun da tafsilâtı ap ayrı bir makale uzunluğunda olduğu için gelecek yazımda, yani pazartesi nüs- hamızda, anlatmak müsaadesini ka- rilerimden rica edeceğim. YÜRÜK ÇELEBİ (1) Bu mevkie dair sarahati, Sehtum- i li hi Kumkapı: Belkis, Küçükpazar: Ha- san Hulüsi, Alemdar: oÇenberlitaşta Sır Rasim, Şehremini: 'Topkapıda Nâzım, Kadıköy: Pazaryolunda Rıfat Muhtar, Modada Alkedâin. Üsküdar, Çarşı boyunda Ömer Kenan, Heybeli- ada: Halk, Büyükada: Şinasi Rıza, Mer gece açık cezameler: Yeniköy, Emirgân, Rumelihisarı, Or- taköy, Arnavutköy, Bebek, Beykoz, Paşabahçe ve Anadoluhisarındaki eö- zaneler her gece açıklar, | “Sahife ? Yarış sevdasının neticesi Izmir civarında trenle kamyon arasındaki çarpışma nasıl oldu? İzmir (Akşam) — İzmirin Kızılçul- lu ve Gaziemir istasyonları arasında feci bir tren kazası vuku bulduğunu, İzmirden Nazilliye gitmekte olan 1350 sayılı marşandiz kutarının, Tariş üzüm kurumuna ait 222 sayılı kam- yona çarptığını, kamyonu idare eden ehliyetsiz şoför muavini Radoslu Ah- medle birlikte kamyonu parça parça ettiğini telgraf haberi olarak yazmış- tık. Kaza şu suretle olmuştur: Üzüm kurumunun 222 numaralı kamyonu ile Buca nahiyesi dahilin. deki bağlardan kurumun imalâtha- nesine yaş üzüm taşınmakta idi. Kam- yon şoförü B. Cemal Aydıç arasıra hastalanmakta ve o vakitler kamyo- nu, şoför muavini Radoslu B. Ahme- de tseslim etmekte imiş. Vaka günü de böyle olmuş, Ahmed ilk parti üzü- mü imalâthaneye götürdükten sonra tekrar üzüm almâk üzere bağa hare- ket etmiştir. Buca bağlarına giden 5$0- se, Kızulçulludan biraz ileride demir. yoluna muvazi vaziyette devam eder, sonra demiryolunu keserek Bucanın Kozağaç mevkiine doğru uzanır. Şo- för muavini Ahmed, kamyonla ileri- lerken Nazliliye hareket eden mar- şandiz trenini görünce yarış etmek sevdasına düşmüş ve katarın önün- den geçmek için kamyonu son sürate kaldırmıştır. Katar makinisti B. Bekir, kamyo- nun son süratle yol aldığını gördüğü halde ilerideki geçidde duracağını tahmin ettiği için sürali kesmemiş, şoför muavini Ahmed de, katarım sü- ratini ve geçecek zamanı hesapta isa- bet gösteremediği için geçidi tren geçmeden aşmağa çalışırken lokomo- tifin önüne düşmüş, kamyonla birlik. te katar tevakkuf edinciye kadar 150 metre kadar sürüklenmiştir. Ahmedin Yugoslavyanın dış politikası İ Samuprava, tutulan yolun doğruluğundan behsediyor Belgrad 7 (A.A.) — Samuprava ga- zelesi, bu akşamki başmal di bilhassa Stoyadinoviç hi üç senedenberi takib ettiği muvaffa- kıyetli siyaseti son hüdiselerin haklı çıkarmış olduğunu yazmaktadır. Yu- goslavya başvekilinin yalnız milli ik. tisadı yenileştirmeğe ehlolduğu sabit olmakla kalmamış ayni zamanda 1936 senesinde takibe başlamış olduğu hâ- rici siyasetin Avrupai reâlitenin bir ifadesi olduğu tebeyyün etmiştir. Bu gazete, diyor ki: Yugoslaryadan bir sene sonra Fran- sa da İtalyan imparatorluğunu tani» mıştır. Bu hal, Stoyadinoviç hükü. metinin bir sene evvel haklı ölduğu- nun en mükemmel delili değil midir? Bu hal, Yugoslav başvekilini ve onun siyasetini takdir etmek demek değil midir? Belgraddaki bütün mahfiller, Mü. nih itilâfının Fransiz parlâmentosun- daki müzakeresi esnasında B. Dala- diye tarafindan yapılan beyanatın şu fıkrasını tebarüz ettirmektedirler, «Fransa, sulhun menfaati namına eski ve mücerreb dostluklara yeni ve yenileştirilmiş dostluklar ilâve etmek istemektedir.» Belgradda dermeyan edilen müta- lealarda bu noktai nazara üç buçuk senedir Yugoslavya tarafından bilhas- sa işaret edilmiş olduğu beyan olun- maktadır. B. Stoyadinoviç bu formü- lü Yugosluryanın harici siyasetinin esaslı hatlarından biri olarak kabul etmiştir. Gemlikte tabanca ile cerh Gemlik (Akşam) — Haydariye kö- yünden Mustafa ile ayni köyden Se- feroğlu Hüseyinin arası ötedenberi açık bulunmaktadır. Mustafa, geçen- lerde Hüseyini sppa ile fena halde döğmüş, bu dayağın intikamını al mağa karar veren Hüseyin, yolda pu- su kurarak tarladan dönmekte olan Mustafayı tabanca ile karnından ağır surette yaralamıştır. Carih yakalan- muş, yaralı da Bursa haslanesine kal. dırümıştır. kn m iye gli rl ği çiğ lerinin Parçalanan kamyon ve trenin vasiyeti kol, bacak, kafatası ve vücudünün muhtelif kısımları, parça parça ol- muştur. Lokomotif ve arkasındaki iki vagon hattan çıkmış, demiryolu da 100 metre kadar bozulmuştur. 'Hâdise tahkikatına adliyece el kon. muştur. Kazanın müsebbibi şoför muavini Radoslu Ahmed olmakla be- raber ehliyetsiz olduğunu bildiği hal- de ona kamyonun idaresini veren $0- för Cemal hakkında da-tahkikata de. vam ediliyor. Parçalanarak feci şe- kilde ölen Ahmed, kimsesizdir. Fransanın dış Politikası Hariciye nazırı meclis encü- meninde uzun beyanatta bulundu Paris 7 — Hariciye nazırı Bone öğ- leden sonra parlâmentonun hariciye encümeninde iki saatten fazla izahat vermiştir. Bone, mayıs ayındanberi cereyan eden bülün beynelmilel kâdi. seleri anlatmış ve son haftalar zarfın. da Münih itilâflarına müncer olan vakaları izah etmiştir. Nazır bundan sonra, dünyanın büş- hca devletleri tarafından alınan dip- lomatik vaziyetleri tetkik ve tarif et. miştir, Münih toplantısı esnasında İtalya hükümeti tarafından gösteri- len yardımdan sitayişle bahsetmiş ve Roma'ya bir sefir göndermeğe karar verildiğini bildirmiştir. Bone, Münih görüşmelerinin, hiç bir devleti hariç tutmıyan bir siyaset ta. kibi suretile Avrupa meselelerinin toptan halline bir başlangıç teşkil et. mesini temenni etmiştir. Nazır bilhas- sa Sovyetler birliğinin de, Fransa gi- bi, beynelmilel bir sureti tesviye ile evvelce kabul ettiği Çekoslovak hu- dudlarının garantisini idame etmesini arzu elliğini söylemiştir. Hatip nihayet sulh uğrunda Çekos. Tovak milletinin ve hükümetinin kat. landıkları fedakârlıkları hatırlatmış ve Benes tarafından gösterilen cesa- ret ve basiretten sitayişli bir lisanla bahsetmiştir. Bone, son günlerde Fransa ile İngil- tere arasında görülen sıkı tesanüdü ehemmiyetle kaydetmiştir. Hâdiseler- den almacak ders Fransanın bütün kuvvetini loplamağa mecbur olduğu keyfiyetidir. Bone, sorulan suallere cevap vermiş ve son aylar zarfındaki vukuatı ihtiva eden bir sarı kitabın yakında neşredileceğini bildirmiştir. Kahire radyosunda Ankara programı Kahire 7 (A.A.) — Anadolu ajan- sının hususi muhabiri bildiriyor: 29 'Teşrinisvvel akşamı Ankara rad- yosunun programı saat 2125den 21.15 e kadar retransmisyon suretile Kahire radyosu tarafından da ntşre- dilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: