24 Şubat 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

24 Şubat 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m Pe aşma ge « kümeden biri fevt oldukta münhal Esnaf g mn edi “nncg” .İsnir kleri 80 sene evveline kadar ticaret ve sanayi inhisar altında idi Esnaf kethüdalarının rolü - Esnafa verilen fermanlar - Kethüdayı tokatlıyan bir esnaf nasıl linç edildi? 1140 senesinde, yani bundan: 214 sene evvel İstanbul. da ticaret ve sana» yi işleri «Gedikvle- rin ihdasile inhisar ve imtiyaz altına alınmıştı. Bu inhi- sar 1277 tarihine kadar olmak Üzere takriber? 135 sene devam etti, Şehirde her züm. £ re esnafın adedi tahdid o edilmişti, tayin olunan mik- tardan fazla dük- kün açmağa hükü- met lüzum görme- dikçe, imkân yok- tü. Dükkân, tez. gâh sahibi olanlar, «Gedik» hakkına malik bulunurlar. dı. Esnaf Gedikle. ri pek mühim bir şeydi. Ozamanlar es nafa formanlar, be» ratler verilmişti, Meselâ: «Nefsi İs- tanbul ve Eyüp ve Galata ve Üsküdar ve mülhakatında bulunan enfiyeci dükkânı Gediği 94 aded dlup fimâbât | ziyade ve noksan olmaması ve mülk sahipleri taraflarına aid kiraların minbadızam ve tezyit olunmaması ve bilcümle gedikâtı mezküre eshabı İç- lerinde fert olanlarının gedikleri âdi- yen evlâdina intikal eder» “ Ferman! enfiyecilere aittir."Bir kıs- mun yazdığımız bü fermanın sonla- rında şiddetli ibareler mevcuttur. Me- | selâ; bir enfiyeci diğer bir enfiyeciden | enfiye ahp sattığı takdirde * gediği elinğen alınır, hazineye yatırılır ve kendisi de küreğe mahküm edilirdi. 1200 tarihinde bürümcük esnafına da şu ferman verilmişti: «İstanbulda bürümcük nesceden esnaf minelka- | dim 91 nefer ve sanatlerinin imali be- herinin mutasarrıf oldukları ikişer adedden 182 aded tezgâha hasr ile iç. lerine âkarınm duhülile miktarı mez- küru tecavüz etmemesi ve esnafı mer- olan tezgâhı evlâdma, olmadığı tak- dirde fende mahir eski kalfasına ve. rilir.o | Garip fermanlardan biri de şudur: «Dersaadet ve Üsküdar ve sair mahal. lerde teceddüden o punççı ve şekerle- meci dükkânı ihdas olunmayıp ancak | Galata ve Beyoğlu ile Boğaziçinin Ru- meli tarafında münasip mahallerde bulunması... Bu irin da anlaşılacağı veç- | hile o tarihlerde İstanbulda şekerci | salâtı sınaiye» Yüz sene evvel İstanbulda bir meddah dükkânı açmak yasaktı. Buna mu- kabil Galata ve Boğaziçinin Rumeli yakasında bu nevi dükkân açılmasına müsaade olunuyordu. Punçcu ve ş€ kerlemeciler hakkındaki fermanın yu- karıya yazdığımız bir fıkrasına göre dükkârilürin nakli de bazi kayıd ve şartlara tâbi idi, Meselâ; Galatağan Boğazın Rumeli cihetine nakledileöek bir Şekerlemeci dükkânı sahibi hâk- kında esaslı tahkikat yapılır, nakil s€- bebi makul görülürse ne âlâ; yoksa şekerlemecinin bulunduğu yerden ki- mıldamasına müsaade edilmezdi. Ay- ni fermana göre dükkân kiralarının arttırılması yasaktı ve «Gedikler» ec- | nebilere katiyen satılamazdı. Esnafa verilen bu gibi fermanların âdedi binlere baliğ olmuştu, Ferman- lar biribirinden pek az farkla esnaf miktarının çoğaltılıp azaltılmaması, mülk sahiplerinin kirayı arttırma. maları, gedik sahibi olmıyanların ic- rayi sanat edemiyecekleri, hariçten es- nafa kimse kabul olunmuyacağı, çırak ve kalfalardan usta yetiştirileceği key- fiyetlerini ihtiva ediyorlardı. İstanbulun ticaret ve sanayii 1140 tarihinde inhisar ve imtiyaz altına gi- rince ihdas edilen «gedik» tabirinden murad olunmuştur. Çünkü esnaftan biri terki sanat ödet veya ölürse, malik olduğu ustalık hak- | kant, birihci halde'âlâlı sinsiyesile be- | rTeber'bir ehline satar, ikinci halde ise ustalık hakkı gene alâtı sanaiyesile birlikte evlâdına, yoksa kalfasına ge- Adapazarı (Akşam) — Halkevlerinin yıldönümü münasebetile, Halkevin de bir müsamere verilmiş, «Kanun adami» piyesile, Bir azizlik komedisi oy. nanmıştır. ni gönderiyorum. Bu temsillerde vazife almış gençleri bir arada gösterir resimleri. çerdi. İlk zamanlar «gedik» bu şekilde ta- rif olunmuşsa da sonradan tarifin da- ha münasibi bulundu. İcrayı sanat ve ticaret edebilmek salâhiyeti... İnhisar usulünün 135 sene yani bundan 80 yıl evveline kadar devami müddetince esnafın bütün muamelâtı o zamanın «İhtisapı nezareti tarafın- dan görülürdü. Bununla böraber esna- fin idaresinde nezaretten başka esnef kethüdaları ve ustabaşıların rolleri de az ehemmiyetli değildi. Gerek ustabaşılar, gerek kethüdalar esnaf arasında azami nüfuz sahibi ol- dukları gibi hükümet nezdinde de bü- yük itibare malik idiler. Salâhiyelleri genişti ve herşeye karışırlardı. En bü- | yük ve en mühim vazifeleri hakem olarak esnaf arasındâki ihtilâfları bal.| etmekti, Onların verdikleri karara itiraz etmek hiç bir esnafın aklından geçmezdi. Esnaf kethüdaları © kadar nüfuz sahibi idiler ki, rivayet olunduğuna göre bundan yüz sene evvel hiddetle kapılarak kethüdayı tokatlıyan bir esnaf, arkadaşları tarafından linç edil- miş, ve kimseye ceza verilememişti. Bu hâdise şöyle hikâye ediliyor « O zamanın en büyük zevki akşam yemeğinden Sonra kahvehanelere gi- derek sohbet etmek, hargile ve kahve içmekti. Kahvenin de zevkini çıkar- mâk için höpürdelmek şarttı. Genç- ler kahveye çıkamazlardı, Ihtiyarların kahvehaneleri de âdeta muayyendi. Şehrin kalabalık yerlerindeki kah- vehanelerde, bilhassa. ramazan gece- leri, meddahlar gelirdi. Meddahlı kah- vehaneler, geceleri çok kalabalık olur- du. O zaman meddahlar takiidden zi- yade garip hikâyeler anlatırlardı. Bir gece kahvenin birinde hâdise çıktı, Meddahın adami para toplarken kaza ile ayağına bastığı bir esnaftan tokat yedi. Bu hâdiseden çok mütees- sir olan adam hiç seşini çıkarmadan vazifesine dövâm ederken mütecaviz hırsını alamıyarak küfür savurmağa başladı: Bu sırada meçidah dâ kızarak mevzuunu değiştirdi ve mütecavizin çirkin bareektine uygun kısa bir va- ka üydurdu. Bunu kendisine hakaret addeden esnaf hiddetle meddaha doğ- ru koşmak istediyse de derhal durdu- ruldu. İr! yarı bir esnaf onu tokatlıya tokatlıya dışarıya atlı, Bu esnada ken- disinin şarap sarhoşu olduğu da an- Yaşılmıştı. Ertesi gün esnaf kethüdası bu vaka ile alâkadar oldu ve tahkikatı sonun. da meddahın adamını tokatlıyan sar- hoş mütecarizin haksız olduğunu yü- züne'vurdu. Sarhoş fena hâlde kıza rak bir miktar daha şarap içip körkü- tük olduklan sonta Ççafşı ortasında akabinde kendisini kaybetti. Çünkü, etraftan koşan ve ekserisi hâdisenin iç nü bilenlerin teşkil ettiği esnaf ellerine geçirdikleri demirler ve sopa- larla mütecavizi yere sermişlerdi.» Esnaf tarafından bu kadar sevilen ve tutulan kethüdaları esnaf intihap ve hükümet tasdik ederdi. Kethüdalar esnafa yardım işlerin. de de vazife sahibi idiler, Meselâ, kre. diye ihtiyacı olan esnaf, malik bulun. duğu gediği terhin ederek muhtaç ol- duğu parayı bulurdu. Bu kredi işleri- |, De ald formalitenin suhuletle ikma- Mne kethüdalar esnafa yardımla mil- kelleftiler... 1249 tarihine kadar bu hal hiç bir değişikliğe uğramadan devam «iti. Bu tarihten itibaren gedikler de çok ehemmiyetli bir tahavvül görülmiye başladı. — N.E. 1... sasaaseeEEAEE EEE İZMİR ve mülhakatı için AKŞAM gaze tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 53 nu- marada Hamdi Bekir Gürsoylar mağazasıdır. kethüdaya bir "tokat iridirdi. Fakat | Canlı "heykel ! Bir artist sahne üzerinde Londrada eğlence âlemlerine devam edenlerin pek iyi tanıdıkları ve çok beğendikleri artist Sita çok feci bir şekilde ölmüştür, Facla Kolins Mü- zikhol tiyatrosunun sahnesinde ce- reyan etmiştir. Bir aydanberi bu ti- yatroda temsiller veren bir varyete kumpanyası büyük bir rağbet görü- yor. Bilhassa canlı heykel numarası seyircileri kalp çarpıntısına uğrata- cak derecede derin bir heyecana dü- şürüyordu, Bu numarada güze! artist Sita ile Partenairi Hindli Svams rol alıyor- Jardı, Bu numaranın sonu seyircile- rin sürekli ve şiddetli alkışlarile kar- Şılanırken sevimil artist, siyah ipekli mâyosu içinde beyaz bir tahta önün- de canlı bir heykel gibi, vaziyet alı- yor, Hindii Svams otuz adım geriye çekilerek kuşağına astığı gümüş kab- İ zalı keskin ve uçları sivri 12 bıçağı, iste fırlatmağa başlıyordu, Bu ranm heyecandan , bu sivri ve keskin tin güzel vücudünü © siyi çtikleri halde vücudüne saplanma- ması teşkil ediyordu, Artist beyaz tablanın önünden çe- zaman tahtaya sapli duran on iki bıçağın, vücudünün şeklini resmettiği görülüyordu. On gün evvel bir gece tiyatronun geniş salonu seyircilerle e hıncalunç dolu iken güzel artist, siyah ipekli mayosu içinde beyaz tahtanın önün- de hareketsiz duruyor, Hindli artis- tin 30 adım uzaktan kendi istikame- tine fırlattığı keskin bıçakların, vü- cudünü âdeta sıyirarak (geçtiklerini ve arkasindaki befliz tilitaya "sd; dıklafını - lâkâydanö seyreğiyi Tam o sırada salonun ön tarafında- bir kâdırı manzaranın dehşetine da- yanamıyarak isterik bir buhrana tu- tulmuş ve müthiş bir çığlık kopar- mıştır, Kadının bu çiğlığı zavallı artist için çok feci bir netice vermiştir. Çün- kü bu acı çığlıktari birdenbire kor- İ kan aftist, heykeli andıran hareket- sizliğini bözmüş ve bu kımıldanışı, Hindlinin attığı bıçaklardan birinin ainının tam ortasında iki gözünün arasına saplanmasına sebebiyet ver- miştir. Zavallı artist, biçak Gin orta- sına saplanır saplarımaz, ağzından bir âh bile çıkarmağa muvaffak olâ- salond4 da müthiş bir panik başla” mıştır. Seyirciler, bu kazanın “güzel artiste karşı tertib edilmiş bir sui- Kâsd hareketi olduğunu zânnetmişs ki"koltuklardan birinde oturmuş olan | madan kanlar içinde yere yıkmış | Salihli (Akşam) — Manisa, Alaşehir, Soma, Turgullu kazaları öğ leri bu hafta Salihliye gelerek Salihli meslektaşları tarafından karşılannı dır, Öğretmenler Salihlinin gezilecek, görülecek yerlerini gezmiş , Halkevinde istirahat etmişlerdir, Kaza parti teşkilâtı tarafından şereflerine verilmiştir. Vüâyetin öğretmenleri, çok samimi bir hava içinde bir arada çok hoş vakit geçirmiş, unutulmaz hzlıralarla kazadan ayrılmışlardır. Yukarıdaki resimlerde öğretmenler Salihlide bir ar feci bir surette öldü Hindilinin 30 adımdan attığı bıçaklardan biri alnının ortasına saplandı Güzel Sita ler ve birbirini çiğniyerek tiyatronun kapılarına cum etmişler Seyirciler, bir an evvel dışarıya çık* mak için birbirini merhametsizce çiğner, bilhassa kadınlar, korkula- rından bayılır ve uvaletleri bu kakışma esnasında yırtılırken artisi ler, yaralanan arkadaşlarının . imdi dma-koşmuşlar, alnından akan kan- ları durdurmağa ve kendisini âayit- mağa çalışmışlardır, Fakat bu gay- retleri boşa gitmiş ve artisti bir tak- siye bindirerek en yakın hastaneye nakletmişlerdir, Güzel Sita; hastane; de yapılan.müdavata rağmen kendi | ne gelememiş, bir saal sonra ölmüş- tür. Hindlinin uzaktan savurduğu bi çak, artistin vaziyetini bozması Üz€- rine glın kemiğini yararak içeriye saplandığı için beyni zedelemiş ve bu hal ölümünü intaç etmiştir, Lon- dra zabıtası bu faciada bir maksad bulunmasından şüphelendiği cihetle, tahkikatı derinleştirmiş, bu feci sah- neye şahid olanların ve bilhassa çığ- lığı faciaya sebebiyet veren kadının ifadelerini almış, facia yerinde de keşif yaptırmıştır. Neticede facianın bir kaza esöri olduğunu ve kadınin ansızın bâğırmasından korkan artis- tin yerinden kımıldaması üzerine 5k çağın alnına saplandığı anlaşılmış- tır, Bu facla Londra eğlence âleminde derin bir tesir uyandırmıştır. Çünkü sevilen. ve-takdir edilen “bir artisti, Henüz, yirmibeş yaşında İeci bir aki- bete uğramıştır. Manisa muallimleri Salihlide bir Ziyafet a görünüyorler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: