February 3, 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 8

February 3, 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v ANADOLU istanbul ratlıyosu 'Ş e neşriyatı: Saat 12,30 Havadis. — 13,50 Piâkla Türk musikisi — 13,30 Muhtelif plâk — neşriyatı — 14 Son, Akşam neşriyatır Saat 18.30 Çocuk tiyatrosu ( Elveda Tiltil — we Mitil) — 19 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafınden Türk mu- — sikisi ve halk şarkıları — 19,30 — Fasıl Saz Heyeti : Spor musahabeleri: Eşref Şefik — 19,55 Borsa haberleri — 20 “Cemal Küâmil ve arkadaşları | — tarafından Türk musikisi ve halk şırkıları — 20,30 Hava raporu, — 20,33 B. Ömer Rıza tara- fından a-apça söylev — 20,45 Okayanlar, — İbrahim, Ali, Küçük Safiye: Ka- O kesteas — 1- Lehar: poarri, 2- Moussorgsky: Danse ” nua Miammer, klârinet Hamdi, — tambur Salâhattin, ut Cevdet — Kozan, keman Cevdet ( Saat ayarı) — 21,15 Tahsin ve ar- kadaşları taralından Türk mu- sikisi ve halk şarkıları — 21,50 Bedriye Tüzün: Şan Stüdyo or- kestrası refakatile — 22,20 Or- Eva, Pot- persanne, 3 - Micheli: Serenade, 4- Rihmaniolf : Nocturne, — — 22,45 Ajans haberleri — 23 k. İ Plâkla sololar, opera ve operet /— parçaları — 23,20 Son haberler — ve erteşi günün programı — 23,30 Son. Ankara radyosu Öğle neşriyatı: Saat 12,30 - 12,50 Muhtelif plâk neşriyatı — 12,50 - 13,15 Plâk Türk musikisi ve halk şarkıları — 13,15-13,30 Dahili ve harici eberler. Akşam neşriyati: Saat 18,30 — -19 Radyofonik çocuk temsili: k Lkıkıı şehir tiyatrosu artist- — 19,00- 19,30 Türk mllühıı ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arkadaşları) — 19,30- 19,4$ Saat ayari ve ArapçA neşriyat — 19,45- 20,15 — Türk musikisi ve halk - şarkıları - (M. Karındaş ve arkadaşları) — 20,15 - 20,30 İktisadi konuşma: $. Süreyya Aydemir — 20,30- 21 Plâkla dans musikisi — 21- 21,15 Ajans haberleri — 21,15 * 21,55 Stüdyo salon orkestrası 1 -Massenet Ariâne, 2 - Ziehrer Les Filles d'bve, 3- Laco me Sute Laferia, 4) Les Taureaux * Sousle Balkon Serenade - 5 ) Au Theatre Rossini Ouverture Barbier de Seville — 21,55 -22 Yarıtıki program ve istiklâl marşı. Muhtelif radyo istasyonlarının program özü: < ler: 19,4$ Peşte: Senfonik konser (OHfenbach, Siede, — Lincke), 21,45 Bükreş: Senfonik konser (Rı_ı fıllııııuıiıî). Hafif konserler: 7,10 Berlin kısa dalgası:Küçük konser, ( 8,15 devamı ), 9,30 Paris Kelonyal:plâk, 9,30 Berlin ksa dalgas: Kâraaval musikisi, 10,15 Paris Kolonyal: Plâk, 11,30 Prâk, 12 Berlin kısa dalgası: Hafif musiki, 13 Berlin kısa da'gası : Eğlenceli konser, (14,15 devamı ), 13 Paris Ko- lonyal: 13,10 Plâk, Bükreş rad- yo orkestrası, 14,15 Kolonyal: Konser nakli, 15 Keza, 18,20 Bükreş: Radyo orkestrası, Bük: reş: Örkestra konser, 20 Bükreş: Mandolin konseri, 21,20 Peşte: sesli film musikisi (Plâ), 21,55 Prag: Radyo orkestrası, 22,20 Peşte: Çigan orkestrası, 23 Varşova: Orkestra, sopran, ke- man, 23,05 Peşte: Opera orkes- trası, 23,15 Hafif musiki nakli, 23,30 Lüypzig: Haff musiki. Operülar, operetler: 10 Berlin kısa dalgası: Vebe- rin “Oberon, opera: şova: Öperet musikisi, 22,20 Viyana: “ Abu Hasan , ısimli opera piyesi. Resitaller; 15,45 Berlin kısa dalgası: Türk marşı sonat (Mozar), 16,30 Berlin ksa dalgası: Sopran şar: kıları, 17,15 Varşova: Viyolon- sel resitali, 19,20 Lâypz g: Pi- yano konseri, 21 Bükreş:şarkılar. Altın ihtirası e d — Bıııhım/ı 6 ıncıda — lırsa bu iskeletler nöbetçilerin öldürdükleri adamlara aittir, Mütehassıs araştırmalarına de- vam etti. Galerilerden bir kıs- mı yıkılmıştı. Buüları kazdırdı, aylarca çalıştı; bir. çok para sarfetti, nihayet çıldırdı. Şimdi Atina Akıl hastanesinde, daimâ Âli paşanın hezinesinden bah- sediyor, rüyasında — Arşimedi gördüğünü, hazinenin yerini ta- rif ettiğini söylüyo:; hastaneden çıkmak, araştırmalarına devam etmek istiyor.. Bizim tarihlere göre, Ali pa- şa İstanbula gelirken sadık kö- lesine: "Şayet başıma bir felâ- ket gelirse hazineyi berhava et., emrini vermiş. Köle, pek sevdiği efendisinin emrini yerine getirmiş. Bir rivayete göre de paşanın kellesi - uçurulduğunu haber alan bendeleri hazinede ne var, ne yok arâlarında tak- sim ederek her biri bir tarafa sıvışmış... Por - Artur... Transval 1 Sonkânun 1905 Por Artu- run Japonlar tarafından muha- sarasının 328 inci günü. Muhafız kumandanı general — Stoessel, ıkşım kııınlığı çokırkeıı. İs!ı'h- CEv Sezai Yıçıl — 28 — İKİNCİ KISIM Kolum hlııılııoti.uuıbumıt 'sağlamdı. Benim vaziyetim daha iyi idi. Yıldırım gibi üzerime atılarak gırtlağıma sarıldı. Arkam duvar olduğu için sıkışmış kalmıştım. Yarabbi ne kuvvetli pençesi vardı! Birsaniye-daha bu halde kalsam —mutlaka boğulurdum. Bütün kuvvetimi sağ vererek karnına müdhiş bir tekme — kondurdum. Herif bu tekmenin — şiddetile boğazımı bırakarak yere yuvarlandı. Hemen üzerine atıldım. Sağ- lam elimle gırtlağına sarıldım. Sıktım, sıktım. Herif bir iki debelendi, —sonra hareketsiz Buyu Ş"f Bursa halkının gostardıuu «ms ———0 .- Atatürk, Balkan Hariciye Nazırlarını iz tezahürattan 3 Şişbat mütehassis oldular kabul için Ankaraya dönecekler Büyük $ f dün Merinos fabrıkasmı bizzat açtılar, Başvekilimiz, uzun bir söylev vererek, fabrikanın ehemmiyetini izah ettiler. Halk, payansız bir sevinç ıçmdedm Atatürkün, bu gün İstanbula dönmeleri muhtemeldir Atatürk, — Başı 1 inci sahifede — *Sümerbanka, sun'i ipek fab- rikasını ziyaretten dayduğum bahtiyarlık büyüktür. Bu değerli kurumun millet için kutlu olma- sın! dilerim. K. Atatürk, San'at hayatımızda büyük bir adımla varılm'ş ehermmiyetli mer- halelerden birini teşkil eden ve bu havalinin umumi kalkınma ve yükselmesinde kayde lâyık bir rol oynıyacağına şüphe ol- mıiyan sun'i pek fabiikası yal- nız yapılan mali fedakârlık iti- barile değil, teknik bakımından sarfolanan ihtimam ve itina iti- barle de bir muv:ffakıyet ese- ridir. Umumi bir iuşirah içer'sinde fabrikadan ayrıldık. Bursa, 1 (A.A.) — Gemlikten 15i 15 geçerek hareket buyu- ran Atatürk, Bursa hududunda Bursa valisi ile kolordu komü- tanı taralından istikbal edilmiş- lerdir. Bursa valisi, Bursanın büyük kurtar.c sına ebedi minnetlerle bağ'ı olan Bursalıların tazimle- Tini arzctmiş ve Bursaya varın- caya kadar yer yer biriken köy- lülerin mütehassis alkışları ara- sında saat 16/15 de Bursaya muvasalat edilreiştir. Bursanın bu günkü beyecan kâmda bulunu y hazineyi * S mib- yön' altın'yen - dört kızağa' yük- letti ve axskeri hastanesi başhe- kimi Macar doöktör Gyoörgyye tevdian yola çıkardı. General, bu hazineyi Rusyaya götürmesi, em'n bir yerde h fzetmesi em- rini verdi. Hazine yola çıktıktan bir gün sonra (Por ÂArtur) sukut ett. General Noji, ganimetleri say- dırdi: 546 top, 35/000 tüfek, 1,920 beygir, 30,000 kılo muh- telif mühimmat. Fakat, bazine- den eser yok. Kaçırılmış,.. Bu hazine, bu gütkü para ile 300 “mılyondan fazladır. Fakat doktor ve dört kızak ne oldu? Rus polisi aylarca aradı. Beyhude.. Dör kızaktan da bir eser bulunmadı. Japon polisleri de araştırdı- lar. Onların da araştırmâları bo'unı g.m K SEĞEZ N M ZAM N NT TEREE CTT TT gibi gelen dakikalar geçti. Kü- Bir hç dakika olduğum yer- de kâldıni. Kendime - gelince avlunun kapısına koştum, etrafı dinledim. Kimseler yoktu. De- mek ki silâh sesini duyan ol- mamıştı. Geri döndüm. Ölünün üstünü —başını aradım. Bir çok pasaport ve bazı evrakla bera- ber o günün tarihini taşıyan Paris İçin Vir Bilet buldüm. Araştırmama devam ettim. Ca- ketinin —iç tarafında, — âşağıda kibrit konan küçük bir cepte elime sert bir şey ilişti. Çıkar- dim, baktım. Bu kuyruğu kopmuş küçük bir akrepti. Altın akrebl Şimdi bu ölüyü ne yapa- caktım? Dişünürken aklıma bir fikir geldi. FOtomobilime kor, götü- Tür, tenha bir Yerinden Taymis 'nehrine atardım. Zaten adamın cebinde — Parise gemek içn bilet vardı. Arkadaşları rı da beni ——— .. gazetecılere tahâssür ve şükran manzarasını etimek - hakikaten çok güçtü. Daha şehrin medhalin- den itibaren binlerce ve binler- ce insan iki yakalı sokakları doldurmuştu. Bu samimiyetteki ifadeyi çözebilmek, gönüllerden çıkan seslerin Mmana ve mahiye- tini kavrıyabilmek nihayet bü- tün bir şehir halkını yollara döken kuvvelin hangi memba- dan geld ğini anlıyal k için mücadele yıllarının tarihini ha- tırlamak ve o günlerin ıztırabını yaşamak lâzımdır. Bursülılâr bugün tarihi bir bayram yapmışlardır. Butün dük- kânlar kapanmış, şehrin her yaşta her zümreden her teşek- külden insanları gözlerinde is- tiklâlin süruru ve göğüslerinde Türklüğün gururu olduğu halde Büyük Kartarıcıya minnetlerini sunmak için caddeleri, meydan- ları doldurmuştu. Bursa mera- simi resın yetin çok fevkinde idi. Bursalılar kendi protoxol- larını kendileri yapmıştı. Bir an ioldu ki otomobiller halkın izd- hami ordasnda - sikişti kaldı. Bir aralık kalile durdu. Atatürk kend.sini bu kadar candın le- zahürlerle karşılıyan bu terlem.z Türk Çocuklariyle daha yakn bulunmak için kapılı otomobil- lerinden inertek yağmura rağ- men açık bir. otomobile Bind.: ler, Ve ikametlerine tahsis olu- nan Çelikpalas oteline bu s1- retle gittiler. Her taraftan (yaşa, varol Ata- ürki) sesleri fasılasız bir uğultu balinde dalgalaniyordu. Bir zamanlar mubitinda vahi- meler dolaşan Bursa şehri şimdi hayata intibak etmiş müsbet rühlu insanların nmetşinas te- zahürlerile yepyeni bir tarih say- fasımı andıryordu. Bu sayfanın en zengin ziyneti münevver genç- lik olduğuna zerre kadar şüphe yoktur. Bu hakikati gördükten sonra inkılâbın feyzine ve küv- vetine iman etmemek mümkün değildir. Atatük, Bursaliların bu sa- mümi tezahürlerinden pek mü- tehassis olmuşlar ve: — Bursalılar, bana ilk gün- lerin heyecânını — yaşattılar. Buyurmuşlardır. takdir öldürüp — memleketi — terketti zannederlerdi. Üzerinde meslek numaram ve ismimin baş harfleri bulunan bileziğimi kolumdan — çıkararak ölünün bileğine taktım. Böyle- likle herkes benim öldüğümü zannedecekti. O zaman ben her tehlikeden uzak, rahatça çalışa- bilecektim. Otomobili garajdan çıkardım. Ölüyü arkaya bindirdim. Yavaş yavaş yola koyulduk. Vakit gece yarısı olmuştu. Evelce na- zarıdikkatimi celbeden bir yere nehrin en karanlık ve kimsesiz bir kenarına vardım. Etraf zifiri karanlıktı. Ay ba- lut arkasına girmişti: Cesedi sürükliyerek rıhtımın kenarına getirdim. Tam atacağım sırada | yakında bir kürek sesi duydum: Nehir polisi devriye geziyordu! Olduğum yerde kipirdamâ- dan kaldım. Soluk almaktan bile körkuvordum. — Bana Yıllar »e — ga— — Ve vaii tarafından vukubulan istirham üzerine Bursada Bursa- hların misafiri olarak kalmağı kabul buyurmak suretile bu na- ziresiz Türk memleketinin ço- cuklarına en büyük iltilat ve mükâlatı vermişlerdir. Bursa, 1 (A.A.) — Atatürkün yüce huzürlarile şereflenca Bur- sanın gecesi. gündüzünden hiç aşağı değildi. Memleket baştan aşığı donanmıştı. Atatürk Çe- likpa'lasta misafirlerile otururken caddeden bir uğultu iştildi. Bu Atatürkü selâmlamak ve ona tahassüslerini ve — minaetlerini bildirmek istyen Bursanın bir feneralayı — idi, Binlerce insın- dan teşekkül eden - bu - fener alayı otelin önünde mütemadi« yen alkış ses'eri çıkarıyor, yaşa varol Atatür< diyordu. Atatürk Bursalıların bu can dan tezahürlerile duydukları de- rin ülem sün ye şevkile üç defa taras'ya çıkarak halkı se.âmla- dilir. , N hayet başyaver Ce âl Ömer Atatürk namına halka şu hitar bede bulündu: —Bon A at Atatürk gösterdiğiniz sevgi ve saygıdaı çok memsun oldular. Memnuniyet ve sze ibâğa beai memur ettiler. Ayni zamanda ;ıhgını_ a-. mamzı arzu eliklerini Size soy lememi de bana tövdi eitiler. Lütlen istirahat buyurunuz. Başyaverin bu teblıgatı halk taralındaa yemi bir * tezabüre vesile oldu. On binlerce ha k: — Hayır Atatürk bz rahatsız olmayız. Sen - varol.. Diyerek bağırdılar. Bu hasret payansızdı. Şu dakıkada feneralayı Bur: saya doğru Cumhur,yet marşı terennüm ederek — uzaklaşmak- tadır. Atatürk Merinos fabrikasımı bizzat uaçtılar Bursa, 2 (Hususi) — Atatürk, Merinos fabrikasını bu gün biz- zat açtılar. Başvekilimiz B. Celâl Bayar, öğleden sonra saat üçte uzun bir nutuk irad ederek, yeni fab- rikamızın ehemmiyetimi izah et tiler. rek sadası gittikçe uzaklaştı ve nihayet kayboldu. Ani bir gürültü, suların çal- kalanması sonra gene sessizlik! Gaston Maks; diğer ismile şoför Şarl Malet Taymis nehri- nin suları arasına karıştı. ... İz üzerinde Yüzü yaralı adamı nebire attıktan soora hemen odama gidip evrakımı bir çantaya yer- leştirerek — oradan — uzaklaştım. Zaten daha sabahtan bir otelde tutmuştum. Doğruca yeni ika- metgâhıma — gittim.. Makyajımı temizleyip, traş oldum. Sıcak ür banyodan — sonra derbal yattım. “Oh.. Londrada adam “öldürüp yok etmek ne kadar kolay şeymiş! Ertesi günü ancak öğle üzeri kalkabildim. İlk işim doktor “Hartonun evinin civarini keşfet- mek'a d- | leri Haric ye Nazırlarını | Ankara ün başvaveriy'n. teşekkürlerini | beyanatta bulundular Bursa; baştan aşağı donan- mıştır. Büyük Şefin, yarın (bu gün) İstanbula hareket etmeleri muh:- temeldir. Bursalıtarın ricaları Bursa, 2 (Hususi) — Buüursa- hlar; Bursayı demiryolu ile Ka- raköye bağlamak ve Bursanın modern bir turist şehri olmasını temin etmek içn Başvekilimiz B. Celâl Bayara ricada bulun- müşlar ve Bursada koönserve fabrikâları tesis edilmesini istir: ham eyemişerdir. B şvekilimiz, Bursalıların bu ricalarını ehem- in yet'e tex k etmektedir. Büyük Şej, Balkan Huriciye Nazırlarını kabut edicekler İstanbul, 2 (Hususi) — Ata- türk, bu |günlerde Ankarada toplaaacak olan Balkan devlet- kabul bu ayın 15 ne> oyı teşrf edeceklerdir İktisad — b’nu bGıncı sahifede — bulunmamasından edeceğinden Gecck sene içn diğer balli başı mahsnierimizin de - stan. d-rdize anlaşılmak- tadr. Bunun. için pa'amutta bu gün r"'tıwiw bir. misal ölürük gözönünde bulundurulmalıdır. Bu kabil müşkülleri önlemek için, nizamnamenia tatbik tari- hinin att olduğu mahsulün id- raknden bir, iki ay övele ras- getirilmesi icab etmektedir. Nejad Röğürtlen Şehircilik Hd — Baştarafı 3 üncüde — kendi. - içinde imarat ve ıslahat yaparak hazıriamalıdır. (Le Cor- biser) nin çok mulassal pro- gram) dört noktada hülâsa edi- lebilir: 1 — Şehbir içlerini; nakili'ver sıtaları bakımından dekonjes- yöne edlmelidir. 2 — Şehir merkezinin kesa- feti çoğaltıtmakıdır. 3 — BSeyrü seler sürati yirmi misli fazlalaşlırılmalıdır. — Sonu yarın — KTSLETETELİTETSI ST STETETETE Doktorun bulunduğu evin kar- $i tarafında, bir az ileride köşe başında — satılık bir ev wardı. Sahibinden gezmek için anah- tarı aldım. Aynini yaptırmak bir saat bile sürmedi. Evin be- nim için büyük olduğunu baha- ne ederek anahtarı iade eltim. Cebimde küçük fakat kuv- vetli. bir dürbin, belimde de vefakâr arkadaşım tabancam olduğu halde satılık evin yolu- nu tuttüm. Hiç kimseye sezdir- meden içeri- girdim. — Yukarı katta, doktorun evinin kapısını gören bir pencerenin öaünde mevki aldım. Yanıma yemek için öteberi ve bir şişe de su almıştım. Her şeyim tamamdı. Şimdi sabırla gelecek avı lemek kalıyordu. Gözümde dürbin, doktorun evine giren bütün — müşterileri tetkik ediyordum. Akşams ka- dar şüphelenilecek hiç kmse Bulelükrü vse ed lecaği

Bu sayıdan diğer sayfalar: