16 Mart 1938 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7

16 Mart 1938 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

G >kten luyagıyor Verdun kalesi Aman!ara karsı nosıl du'du" Yn:an an:ı crlıdmlıuıp kıınııkanılnındııı Jorj Londen hırkç:ze çeviren A, Kâmi Oral Size şunu ilâve edeyim ki, eğer ric'ate kalkar- sanız size evvelâ ben ateş edeceğim Harp, olanca — şiddetile de- vam etmekte ve, Ermbimbua ormanı, kesif bir duman içinde bulunmakta idi. Topçumuzun — açtığı — grup ateşinden, Almanların manevi kuvveti üzerinde bir tesir bu- süle geldiği belli idi. Ellerimizde dürbinler olduğu halde, hep harbi seyrediyor, toplarımızın saçtığı cehennemi ateşin külli tesirini ve düşma: min iskâtını bekliyorduk. Bz, bu heyecan içinde iken fırka kumandanı geldi. Vaziyeti ol- duğu gibi anlattım. Kumandan, 72 inci fırkanın gayri munta- zam ric'at etmesine bir mana veremiyordu. Derhal - telefona geçti ve 72 inci fırka kuman- danile konuşmak istedi; fakat muhabere vasıtaları inkıtan uğ- ramış bulunduğundan muvalfak olamadı. Bu esnada S1 inci fırka telefonla bizi buldu. Fır- ka kumandanı, pek fena haber- ler veriyor, kuvvetinin, yarı yarıya telef olduğunu ve mev- küni mubafaza edemiyeceğini bildiriyordu. Kumandanım, kemali ciddiyetle cevap veriyor ve kolordu ku- mandanı general Şer'in kat'i emirlerini tekrar ediyordu. Kumandanım: — Almanları, taciz edilmeden Ermbımbua ormanına sokama- *yız. Kolordu kumandanı, mut- lak - surette ve ne;e mal olursa | WEN: D4 emrediyor. Diyordu. Anlaşlan, S1 inci fırka kü- mândanı ısrar ediyordu, zira öyle bir an geldi ki, kumanda- nım, kat'i bir ifade ile, - pek iyl hatırlıyorum » şu sözleri ü K —!. Kumandan! âmirimden al- dığılğ emri, size aynen ve har- ** fiyen beyan etmekle mükelle- fim. Size şunu da ilâve edeyim — ki, ric'at edecek olursanız, ev- velâ ben size ateş edeceğimi Benim de bir alayım mühim zayiata uğramıştır; fakat ben akıbeti tayin etmek mevkünde değilim. Osu daha büyük ku- mandaalar düşünecek. Biz al- dığımız emri yerine getirmekle mükellefiz. Bilirsiniz ki, bir ku- mandan, ric'at etmeği, bir an için bile hatırından geçirmeme- lidir. Benim kanaatim budur., Kumandan, mikrofonu bıraktı ve derhal kıtaat kumandanlarını acele karargâha çağırdı. İki'saat sonra fırka — kıtaatı kumandanları karargâha gelmiş Bulunuyorlardı. Kumandana ve- rilen tekmil haberlerinde, dört yüzbaşının — ölüler meyanında Bulunduğu yazılı idi. Maahaza shhiye kıtaatı, mütemadiyen ölü ve yaralı toplamakta devam ettiği için, zayıat hakkında tam bir fikir edinmek © dakikalar için imkânsızdı. Kumandan, derhal şu emri verdi: — Bütün kuvvetlerinizi top- hyarak harbe iştirak emrini bekliyeceksiniz. * Kıtaat kumandanları, derhal yerlerine döndüler. “Topçumuz, grup ateşine de- vâm ediyor. Düşman topçusu da sabahtanberi ormanı ağır top: larla taramakta berdevam.. Mer- miler, yağmur gibi düşüyor. Top tarrakaları, © derece şiddetli ki, Verdan taarruz plânınt hazı: lıyan müteveffa generel Ludendorf beş adım ötede duran bir kim- seye sesinizi işittiremezs niz. Telefonlarla alınan raporlar, son derece endişeli, Zayiat müt- hiş. Fakat, zabitanın mManevi kuvvetlerine hâlel gelmemek için; bütün bu raporlar, gayet gizli - tutuluyor. Soğuk, dayanılmıyacak dere- cede şiddetli.. Biraz sonra da l kar fırtınası başladı. Bu vaziyet karşısında kıtaatın iaşesi de müşkülleşiyor.. Erzak fıkdanı yok, fakat nakliyat zor.. Gayri muntazam bir surette ric'at eden 72 inci fırkanın akı beti hakknda henüz malümat yok. Bu fırka, çok geriye çekil diyse, bzim, yandan vurulma- mız muhakkaktır.. Saat 15 oldu. Düşman topr çusu, tedrici surette ateşini ba- fifleştiriyor. Bizimkiler de, bi lâkis grup ateşine şiddetle de- vam ed yo:lar.. Bu sırada, üçüncü alay tele- fonu çalıyor. Kolordu kuman: danı; kumandanımı, acele karar: gâhına çağırıyor. Kumandan, süratle kolordu karargâhına şitab etti. Müzakere, pekaz sürdü, kumandanım, ka- rargâhımıza avdet ettiği zaman, 72 inci fırkanın feci akıbeti ta- | hakkuk etti.. Kolordu, 77 inci fırkanın mitralyöz kıtaatını tah- rik etti ve 72 inciden boş ka- lan mevzilerin doldurulması te- min olundu. Fakat; geceleyin, cephenin tulunup — tutunmiya- cağı meçhul. Zira düşmanın ön karakollarındın bir baskın bek- lemek, ihtiyatlı bir hâreket olur: du. Esasen arazinin mühim ak- samı, bize gayri müsaid bir va- ziyet arzediyor. — Devam edecek — dan geçen hâdise Kendisini serseri diye yakalıyan ko- miser, salıvermek için de bir h kâye yazdırtmış Maksim Gorki ve çocukları Aktüalite halindeki Gorkin'n ölüm haberi, yatışmış bulunu- yor. Çünkü Moskova —mahke- mesi, tanınmış Rus mMuharriri- nin öümü hakkında Çıkan şa: yiaları şiddetle — yalanlamak- tadır. Maks'm Gorki, Petrogratta başına gelen bir manzarayı sık sik anlatmağı pek severdi. Bu macera Çar idaresi zama- nında olmuş. Bir gün, Sokakta gezerken, — serserilikle — ittiham edilerek polis komiserinin kar- şısna çıkarılır. Gorki isim ve şöhretini söy- leyince, komiser kendisini tepe- den tırnağa kadar süzer ve: —-Hakikaten sen Maksim Gorki misin? - Der, Senin gibi bir serseri o kadar- güzel- şey- ler yazabilir mi? Sonra biraz düşünür ve ka- Far veciri — Pekâlâ, serbest bırakıla- saksın, lâkin bir şartla: Maksim Gorki olduğunu is pat etmak için, bana aid ufak bir hikâye yazacaksın. Gorki, bücresinde, “Kurtarıcı hikâyecik, isimli bir hikâye ya- zıyor. Hakikaten, komiserin va- detliği gibi, hapisanenin kapı- ları açılır ve Goörki — serbest kalır. Gorgi bu vak'ayı — anlatırken şöyle giyor: — Fikat, yazdığım hikâye- ciği birkaç hafta sonra gaze- telerde okuduğum zaman öyle hayret ettim kil.. Hem de hikâ> yenin altında komiserin imzası vardı. ;nınnlu ——— Memleketimizin endüstri kalkınmasında çok kıymetli uzuvlar yetiştiren müessesemiz: Sehifk ? İzmir San'at mektebi 67 yıllık tarihin bir eseri ve onun son tekâmülleri e— — İzmirde yetişen talebe, imtihan- | larda ekseriyeti teşkil ediyor Altmış yedi yıllık uzun bir tarihi olan İzmir San'at mekte- bini birçoklarımız yalnız isşmen biliriz. Onun cumhuriyettenberi geçirdiği büyük tekâmüle, hıza, dev hamlelerle — modernleşen havasına yakinen kulak vermiş değilizdir. Bu teknik müessesemizin gör- düğü mühim vazfelerden birisi memleketimizi her yıl birer bi- rer süslemekte olan Türk fab- rikalarına hakiki değerde ve tam münevver bir işçi kabiliye- tile verdiği elemanlardır ki. ge- rek şeker, gerek bez, gerek de mir, kömür, şişe, çimento ve her nevi askeri fabrikalar d: us.edibinin başın- Mektep müdürü B. Muzaffer rektörlüklerinden, mektep mü- dürlüğüne her yıl sonu gelen tahriratlarda mütemadiyen me- zun talebe istenmekte ve Av- rupadan gelen mütehassısların yanında en elrık ve en müsait uzuvların San'at mektebi me- zunları - arasından - seçildiğini, binaenaleyh her suretle kendi- lerinden istifade olunabilen me- zunların sür'atle fabrikalar em- rine verilmesini yazmakta olduk- larını söylersek bu mütevazi, fakat gördüğü vazife itibarile ölçülemiyecek derecede kuvvetli genç ve gürbüz olan teknik mü- essesemize dair karilerimize et- raflıca bir malâümat — vermiş oluruz. Bu yıl Sümerbankın Avrupa mühendislik imtihanında mw vaffak olan talebelerinin ekseri- yetini İzmir san'at mektebi me- zuaları teşkil etmektedir. Yal- nız, bu tafsilâtı verirken kar"- — aa G aG | İCrimizin eski sao'at mektie! g X—ı'x ..ı,_”.O ! Büyük Şefin San'atlar mektebine aid intibalarını tesbit eden yazıları şimdiki san'at mektebini biri» birlerine karıştırmamalarını bil- hassa dileriz. Çünkü, cumhuriyet idaremi- zin büyük hamlelerinden birinin hedefini ve merkez'ni teşkil eden endüstrü kalkınmasındaki muvaffakıyet, ancak san'at mek- teplerinin yenileştirilmesi, iler: letilmesi ve mütehassıs teknik öğretmenlerin ellerinde bu mü- essesşelerin — yükseltilmesi — ile mümkündü. İltihırla — kaydedebiliriz. ki Kültür. Bakanlığımızın teknik okullara verdiği maddi ve ma- nevi ehemmiyet ve teknik ted suz mesaisi neticesile elde edı- len semereler bugün elle tutu- lacak derecede bariz ve göğüs- lerimizi kabartacak şekisde mü- kemmeldir. Bunun içindir ki " —— Kültür Bakanlığı, v on dokuz Mayısta Ö- P Ankarada bütün San'at okullar nın - ve Kız enstitülerin bir sergisini aç mağa karar — ver- miştir. Geceli gün- düzlü altı aydan- beri yapılan bir faaliyetin netice- Ü sini iki ay sonra nkarada görece- ğiz demektir. Böyle bir sergiye muhak. kak ki büyük bir lüzum vardı, Çocuklarımızın eserlerini tamı- mak, onların kafa ve kol se- viyelerini ölçmex, ancak böyle bir mukayesa ile imkâa haliae girerdi, Ankarada görülecek sergide motörlerden, buhar makinele- rinden, değirmenlerden, her nevi elektrik cihızlarından, boru bükme makinelerinden, dine- molardan, en — san'atkârane sı- cak ve soğuk demir işlerinden, en tor modellarden, düğümler- AM LA Talebeden bir grap muallimlerile den ve tesviye işlerinden tutu nuz da ea nadide mobilyo vı Ağaç işlerine ait, meselâ Vekâ letlere ait mobilyeler, nef.s ta kımlar ve çok gizel Sepet iş lerine vanncıya kadar her nev âletler ve işler mevcuttur. mir San'at okulunda 331 talebe vardır.. Ba mevcattai 200 adedi leylidir. ve memle ketin muhtelif ycılıııııdıı gel bu talebalar meccanen iaşe ibate edilrler. Mektebin yirmi yedi mualli mini ve bilhassa teknik sahadıi çalışanlarını kaydetmek İâzı dır. Teknik sabada çalışan ö retmdaler, hiç te Avrupalı mu tahassıslardan geri kalmazlı Ohların uzun yıllardanberi edin dikleri tecrübe, bilgi ve bun| lara inzimam eden daimi tetkil ve araştırmaları biz her suretl Mektebin kuşbakışı ölir görünüşü sevindirecek mükem neliyettedil Talebelerin şu, yahut bi fabrikadaki muvaffakıyetini, yahut bu Avrupa imt hanındı başarılarını hazırlıyan bu müt vazi teknikçi zümredir. Onl: hak katen her türlü takdire lâ yiktirler. Okulda: 1 — Model 2 — Döküm 3 — Tesviye 4 — Sıcak demir 5 — Soğuk demir 6 — Elektrik — Sonu 8 inci sahifede üılüıı

Bu sayıdan diğer sayfalar: