1 Mayıs 1987 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 32

1 Mayıs 1987 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kilde bilgisayarlar da sınıflarda önce çarpım tabloları kelimeleri hecelemek ya da devlet başkentlerini öğretmek gibi, öğretmenlerin sürekli yaptıkla- rı rutin işleri tekrarlamak için kulla- nıldılar. Bilgisayar destekli eğitiminden hâ- lâ aynı şey anlaşılıyor. Ancak gide- rek daha çok sayıdaki eğitimci bilgi- sayarların yeni bir öğretim biçimi ya- rattığını farkediyor. Bu yeni öğrenme biçiminde öğren- ciler bilgisayarı kafalarının tıka ba- sa doldurulduğu şeyleri yansıtmak için değil, kendileri için bir şeyler keş- fetmek üzere kullanıyorlar. Bu tür uygulamalar yaygınlaştıkça bilgisayar destekli eğitim mi bilgisayar eğitimi mi tartışması güncelliğini kaybediyor. Bugünün başlıca tartışma konusu bilgisayar okur-yazarlığının ne anla- ma geldiği. Bugünün teknoloji dünya- sı için gereken temel becerilerden bi- rinin bilgisayarlarla daha rahat yaşa- yabilmek olacağı hakkında genel bir görüş birliği var. Geleceğin Toplumu adlı kitabın ya- zarı Donald Michael, “Bilgisayar ca- hilliğinin insanları fonksiyonel olarak okuma-yazma ve aritmetik cahilleri kadar cahilleştireceğini” iddia ediyor. Bazıları bilgisayar dilini öğrencile- rin makineyi kullanma becerileri gi- bi bir şey olarak görüyor. Diğerleri ise, kendi başına pratik be- cerinin dar ufuklu bir amaç olduğu- nu, yarının vatandaşlarının toplum- sal ve teknolojik tezahürleri anlama- dıkları sürece hastalıklı bir biçimde biraraya geleceklerini öne sürüyor. Bu görüşe göre “Okullara bilgisayar sokmanın ve çocuklara bu program- ları kullanmayı öğretmenin daha açık ve kolay bir yolunu bulmalıyız. On- lara bilgisayar fonksiyonlarının ve kullanma alanlarının neler olduğunu göstermeliyiz ki bundan sonraki ya- şamlarında akıllıca seçimlerde bulu- nabilsinler.”* Okul tipi bilgisayar eksperi ve Bil- gisayar Dili üzerindeki Projektör adlı kitabın yazarı olan Ellen Richman ye- dinci sınıf derslerinin üç temel alanı içerdiğini söylüyor. BİLGİSAYARLAR NASIL ÇALIŞIR? Öğrenciler, kartları, devreleri ve di- ğer elektronik aksanı incelerler, par- çalarını tanımlayabilmek için el he- sap makinelerini digital saatlerini ve bilgisayar oyunlarını sökerek parça- 32 lara ayırırlar. İkili sayı sistemini ve bilgisayar devresinden elektrik akımı- nın nasıl geçtiğini öğrenirler. YAŞAMIMIZDAKİ BİLGİSAYARLAR Öğretmenler bilgisayarın tarihçesi- ni evlerde ve çeşitli endüstri alanla- rında nasıl kullanıldıklarını anlatır- nun da sınıf ve düzey farklılıklarını giderici bir yanı var. “Bilgisayarlar- la herbir öğrenciye kendi öğretim dü- zeylerini gösterebilirsiniz. Onbirinci sınıf öğrencileriyle kendilerinden da- ha hızlı ilerleyen üçüncü, sınıf öğren- cileri birarada aynı sınıfta bulunabi- lirler.”” diyor bir öğretmen “Bundan sonra ne vasat düzeyde öğretim yap- ilgisayar, deney yapma cesaretini artırdığı, çocuğun korkacağı riskleri ortadan kaldırdığı ve en önemlisi, son derece sabırlı olduğu için eğitimde vazgeçilmez hale lar. Sınıfta gruplar oluşturulur ve bu gruplar kendi aralarında bilgisayar kullanımı üzerine tartışmalara girer- ler; bu tartışmalar bilgisayar suçu ve gizliliğinden kariyerlere kadar bir dizi başlık altına sürdürülür. Bütün öğrenciler kendi tempoların- da programlamayı öğrenirler. Rich- man, “Öğrencilerin kendilerinde bir ustalık hissetmelerini istiyoruz. Bilgi- sayarın kullanılabilecek bir alet oldu- ğunu bilmelerini istiyoruz.” diyor. Geniş ölçüde bilgisayar kullanan ve alıştırma çalışmalarının ötesine geç- mek için çaba harcayan okullar bil- gisayarların eğitim biçimini önemli ölçüde değiştirebileceğini görüyorlar. Bilgisayar kullanmanın eğlenceli olduğu açıktır. Öğrenciler bilgisayar kullanabilmek için ders saatleri dışın- da teneffüslerde bile uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Örneğin, 10 yaşında- ki Brett Wood “resim çizebildiği”' ge- rekçesiyle bilgisayarı video oyunları- na tercih ediyor. Bilgisayarların geleneksel okullar- da çok ender rastlanan bir şey olan deneyi cesaretlendirici bir etkisi var. Uzmanlar bunun nedenini bilgisaya- rın eleştirel olmamasına bağlıyor. Bil- gisayarların hata yapma riskini gider- diğini ve çocuğu “başka türlü almak- tan korkacağı riskleri almakta özgür kıldığını” öne sürüyorlar. Okullardaki bilgisayarlar öğrenci- lerin büyük ölçüde kendi tempoların- da çalışmalarına izin veriyorlar. Bu- Commodore geldi. mak ne de zeki çocukların sıkılmama- sını ya da yavaş çocukların geride kalmamasını dilemek zorundayız” diyor ve ekliyor: “Artık herkesin kendi temposunda ilerlemesine izin veriyoruz.'' Özel eğitim öğretmenleri bilgisaya- rın yavaş öğrenenlere karşı son dere- ce sabırlı olmak gibi bir avantajı ol- duğunu söylüyor. BİLGİSAYAR ÖĞRETMENLERE MEYDAN OKUYOR Bilgisayar, öğretmen-öğrenci ilişki- lerini önemli ölçüde değiştiriyor. Ço- cukların çoğu bu bilgisayarlar hak- kında öğretmenlerinin bilebileceğin- den çok daha fazla şey biliyor. Gerçi bu dezavantaj; ancak öğretimin öğ- retmenleri zorlaması ile de fena bir şey olmayabilir. Ancak eğitimciler bu tür zorlama- ların bir bilgi edinme kaynağı olmak- tan çok eğitim sürecini kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olması gerektiğinde hemfikirler. Öğretmenlerin bilgisa- yarların sahip olmadıkları bir zeka deneyim ve muhakemeye sahip ol- duklarını hatırlamaları gerekiyor. Bilgisayarlar onların asla olamaya- cağı kadar hızlı ve iyiler fakat onla- rın gelecek gelişmelerinin rehberi hâlâ onlar. Önemli olan bir şeyi bilmedik- leri zaman bunu çocuklara söyleye- bilecek kadar akıllı davranmak. Bazı eleştiriler de bilgisayar eğiti- minin keskin bir dikkat gerektirme- sinden dolayı okulun sosyal yaşamın-

Bu sayıdan diğer sayfalar: