1 Kasım 1987 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 48

1 Kasım 1987 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 48
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

detmesini sağlamak inanılmaz ölçü- de kolay olmuştu. Böyle bir fırsatı kaçırmak, Alice için olan duyguları- na rağmen çılgınlık olurdu. Onun na- ifliğini, saflığını düşünüp gülümsedi. Şimdi sıra yeniden duygusallaşma- sına fırsat kalmadan, kuşku uyandır- mayacak bir şekilde Alice'ten kurtul- maktaydı. Melinda'nın işini bir ara- ba kazası, Sally'ninkisini ise dağcılık yaparken bir düşüş bitirmişti. Şimdi sıranın bir deniz kazasında olduğunu düşündü. Bu kadar kaza sigorta şir- ketlerine kuşku uyandıracaktı, ama bir şey kanıtlamaları mümkün değil- di. Onun da mirasını Alice'e bıraka- cak olması kuşkuları dağıtabilecek bir etkendi. Ama şansını çok fazla zorlamaktan da kaçınmalıydı. Alice kesinlikle sonuncusu olacaktı. Ondan kalacak para yeterliydi. 45 Bilgisayarlar hakkında daha çok bilgi sahibi olmadığına ve bir bilgisa- yar edinmediğine hayıflandı. Bu en mükemmel suçun planlarını hazırlar- ken ondan yararlanabilirdi belki. Ali- ce ile onu biraraya getirdikten sonra, bilgisayarın yeteneklerine güveni sı- nırsız derecede artmıştı. Evliliklerinin birinci yıldönümünü Tahoe gölünde geçirmeye karar ver- diler. Statiline'da biraz kumar oyna- dıktan sonra bir tekne kiralayıp göl- de birkaç gün geçireceklerdi. Los Angeles'ten gelirken, neredey- se fikrini bir kere daha değiştirecek- ti. Bu kadının karşı konulması güç bir cazibesi vardı. Keşke bu kadar çok parası olmasaydı. Ama kendini yeniden katılaştırmayı başardı. Ali- ce bir keresinde ona “sevgilim, bir yıldır evli olmamıza karşın birbirimiz hakkında ne kadar az şey biliyoruz”' dedi, “örneğin senin bir çeşit mavi sa- kal olmadığın ne malüm."” Damarla- rından kanının çekildiğini hissettiği halde, bu espriye kayıtsızca gülmeyi başarabildi. Stateline'da, kumarda bol bol kay- betti. Alice onu güçlükle oyun masa- sından kaldırdı. O sırada Alice'nin parasını ele geçirdikten sonra kumar- da bilgisayar kuilanmaya ve kendine bir bilgisayar almaya karar verdi. Ama şimdi sıra işteydi. “Bu kadar kumar yeter sevgilim” dedi. “Yarın bütün günü gölde, teknede geçirece- ğiz.” O gece kayıkhaneye gidip Alice'nin kullanacağı can yeleğinde bir delik açtı. Kaza eseri olmuş gibi görünecek kadar küçük ama suyun içeri dolup onu yavaş yavaş batırmasına yetecek kadar da büyüktü. Alice'in edinme- miş olduğu bir beceriydi yüzme. Tek- nenin sanki su altında bir kayaya çarpmış olduğu izlenimini uyandıra- cak bir delik açabilecek miktarda pat- layıcı yerleştirdi gövdenin alt tarafı- Döndüğünde Alice uyuyordu. Ayı- şığında onun masum, güzel yüzünü görünce bir pişmanlık dalgası geçti içinden. Ondan sonra yanına uzandı ve birkaç dakika içinde uykuya kaldı. Sabah hava parlak ve açıktı. Ha- fif bir rüzgar gölün yüzeyinde dalga- lanmalar yaratıyordu. Onun ve tek- nenin hareketinin dışında gölün yü- zeyi kıpırtısızdi. Hava çam kokusuyla doluydu. Alice'e baktı. Alice kendin- den geçmişti. “Biliyor musun?"” dedi, “seninle Commodore bu kadar mutlu olmamın nedeni pek çok konuda aynı şeyleri yapmaktan hoşlanmamız.'” “Ben de sık sık aynı şeyi düşün- düm” dedi Alice, “örneğin evlilik yıl- dönümümüz için buraya gelmeyi öne- ren sendin ama benim de bundan çok isteyebileceğim bir şey yoktu.” Patlama zamanından önce oldu, ama kıyıdan yeterince uzaktaydılar ve bulundukları yerde göl yeterince de- rindi. Bu kadar çabuk olmasından memnun bile oldu, çünkü öbür türlü planını iptal edecek kadar yumuşaya- bilirdi. Alice o an bir çığlık attı. “*Suyun altındaki bir kütüğe çarptık canım” dedi. “Dipte bir delik açıldı gibi gö- rünüyor. Ama panige kapılmaya ge- rek yok, Can yeleğin batmanı önler, yardım gelene kadar böyle idare ede- biliriz.””* “Ama ben yüzme bilmiyorum.” “Biliyorum sevgilim. O seni suyun üstünde tutacaktır, endişelenme. Birkaç dakika içinde tekne battı. Alice'in can yeleği birazdan suyla do- lup onu batıracaktı. “Sevgilim”” diye bağırdı az ötesin- den Alice. “Sana itiraf etmem gere- ken bir şey var.” Bir itiraf için ne uygun bir zaman diye düşündü. “Nedir o sevgilim?”' “Seni gerçekten seviyorum. Seni şimdiye dek kimseyi sevmediğim ka- dar çok seviyorum. Sadece paran yü- zünden yaptım bunu. Ben zayıf bir insanım, kendime hakim olama- ım, “Neden söz ediyorsun sen?” “Can yeleğinde bir delik açtım. Birkaç saniye içinde suyla dolup se- ni batıracak. Görüyorsun ya, senin de yüzme bilmediğini biliyorum. John ve Bill için hiçbir şey hissetme- miştim ama seninle başkaydı. Sana bunları söylememin nedeni -seni ger- çekten se»diğimi boğulmadan önce bilmeni ısnyorum Çok zayıf bir in- sanım, üzgünüm.' “Çıldırdın mı sen? Ben de senin can yeleğinde bir de...” Batmaya başladığını farkedince paniğe kapıldı. Bilgisayar onları öylesine iyi eşleş- tirmişti ki, zayıflıkları ve öldürme eğilimleri bile birbirini tutuyordu. Su- yun üzerinde kalmayı çalışarak çırpı- nıyor ve küfrediyordu. Alice'in ona kulak asacak hali yoktu, çünkü o da çırpınmak ve bağırmakla meşguldü. Birkaç dakika içinde gölün yuzcv sabahki durgunluğuna döndü. /

Bu sayıdan diğer sayfalar: