21 Şubat 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

21 Şubat 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

*Cumhariyet i ^ » f r ^ ^ = zenginlerînin evlerîne girdiğiniz za man duvarlarda iyi niyetlerle asılmış bazı resimler şüphesiz millî bir duygu ve sevgi ile büyüklerimizi ve millî mücadele safhalarını tasvir eden levhalar görürsünüz. Fakat dünkü re • simlerde olduğu kadar bugünkülerde de san'at o kadar feci bir işkenceye uğratılmış bir haldedir ki, millî zevkuniz ve san'at seviyemiz hakkında bunlara bakılarak kanaat edinmek lâzım gelse çok ağır hükümler kar • şısında kalmaklığımız tabiî olur. îsttiklâl harbi safhalan bunlarda eski taş basması kitapların Zaloğlu Rüstem'i, pehlivan güreşleri model tutularak tasvir edilmiştir. Bu resimlerde büyüklerimizin simasını tanımak mümkün değildir. Eğer daha evvel işaret ettiğim gibi millî zevke hıyanet eden bu çirkinlik iyi niyetten doğmus olmasa belki mütecasirleri hakkında takibat istenmesi de doğru olurdu. Bir tarafta hakikî san'atkârlanmız eserleri ve kıymetlerile ve tanıtmak müşkülâtı içinde bulunurken diğer tarafta Hayber kalesi ve kesikbaş hikâyesi ressamlarının bu kadar geniş ve haksıb revaç bulmasına artık daha fazla sürmemelidir. Halkevleri ser • giler gurupunun güzel san'atlar kolu işte bilhassa bu vadide dikkat ve gayret sarfedecek, gerek ucuz ba sılışlar, gerek derece derece daha fazla kıymette hakikî san'at eserlerini teşhir ve revaçlarma hizmet suretile millî zevki inhitata uğratan ve inhitatta gösteren lan'at kalpazanlığına karşı mücadele açacaktır. Bu mesai mümkün olduğu nisbette diğer güzel san'atlar sahasında da tali matnamede yazılı sekiller altmda tesmil edilecektir. Millî mamulât ve masnuata müteallik sergi kıımile uğraşacak arka daşlarımız mensup oldukları halkevı mıntakasmda Millî Tasarruf ve tktisat Cemiyeti varsa ona müzaheret edecekles ve onunla çalışma ortakhğı yapacaklardır. Her halde yerli malların tutunması ve sürümü için ça'ışırken muhitlerinde kooperatifçilik teşebbüslerinin artmasına, inkişafına ve kuvvetlenmesine büyük ehemmi yetle sarılacaklardır. Kooperatifçiliğin iktisadî istikbalimiz noktasından hayatî kıymeti bu hususta sarfedi lecek mesai sayesinde günden güne daha fazla sarahatle tezahür ve te barüz ettikçe bu uğurda çalışanlar büyük millî hizmetlerde yüksek va zif e görmüş olanlar mertebesine ereceklerdir. Muhterem arkadaşlanm, Türk'lerde eski zamanlardanberi (9) sayısı kutlu bilinir. Bizim şubelerimizin sayısı da güzel bir tesadüfle (9) oldu. Bunlann her bîrinden bana tahsis edilen konusma müddetini aşmamak dikkatile kısaca bahsettim. Talimatname hazırlanmadan önce uzak yakın bir çok memleketlerin mümasil kültür ve gençlik teşekkülleri tetkik edilmiş, fakat hiç birisi taklit olunmamıştır. Memleketimizîn muhtelf mıntakalan, içtimaî bünyesi, ihtiyaçlan ve umumî kültür seviyesi faal vazifeye girebilecek mesai unsurlarımn meslek ve ihtisasları işlerinden ayırabilecekleri zamanlar göz önüne alınmış ve 19 yıl millî kültür sahasında çalışmış olan Türk ocaklarında geçirilen tecrübelerden istifade edilmiştir. Bu itibarla teşkilât ve mesai programımız tamamile millidir ve orijinaldir. Her şubenin kendi idare komi tesini bizzat intihap etmesi, Halkevi tdare Heyetinin şubeler mümessillerinden terekküp ederek her mesai ko lunu ayni nisbet ve salâhiyetle tem.«i eylemesi de başka memleketlerin mü masil teşkilâtında şimdiye kadar tat bik edümemi» bir hususiyettir. Bunun tatbikı mesaide büyük faydalar ve kolaylıklar temin edeceeine k^ni bulunuyoruz. Arkadaşlar, Şimdiye kadar size bir halkevi î • çindeki mesai şubelerinden ve bunların ayrı ayrı çalışma hedeflerinden bahsettim. Şimdi size, bütün memlekete şamil bir teşkilât oiarak bütün halkevlerinin takip edeceği müite rek ve umumî hedef hakkında düşünülenleri arzetmeliyim. Umumî gayemiz, şüphesiz, elbette ve ancak (millî mefkure) diye tavsif edilecek büyük hedef olabilir. Millî mefkuremiz nedir? Bu suaî mühim olduğu kadar çetin bir mevzua girmiş oluyoruz. Girelim. Son altı yedi asrı süzecek olursak bizde on dokuzuncu asır ortalarma kadar (fslâmcılık) bazen daha geniş manada (tslâm lttihadı) esasının siyasî he def ve millî mefkure edinUdiğini görüyoruz. Dünya hakikatleri önünde ve cahil bir saray ile, köhne ilimli, durgun beyinli softaiar elinde bu gaye iflâs hükmünü giyerken, (Osmanlılık) siyaset ve mefkuresi meydan almağa başlıyor. Daha sonra Namık Kemal ve arkadaıları Osmanlılık ve islâmcılıkla karışık bir (vatan mef. kuresi) kurmağa ça'ışıyorlar. (Va tan) mefkuresinin başlıca unsurunu siyasî hürrivat davası teşkil edîyor. İlk zamanda Osmanlılık idealinin tahakkuku gibi sanılan meşrutiyet hürriyetinden son»aki yıüarda Türk'çülük cereyanı millî mefkure olmak volunda diğerlerine tefevvuk UUdadı gösteriyor. = 21 Şubat 1932 J Halkevleri niçin açıidı Neler yapacak? Reşit Galip Beyin, Ankara Iialkevlnin açılma merasinıinde söylediği nutuk.. ( Birinci sahifeden mabalt ) hakkında düşünülenleri arza çalışmamı tercih buyuracağınızı zannediyorum. Halkevleri, talimatnamede görüldüğü gibi, dokuz meıai «ubesinden terekküp ediyor. Bu şubelerin yalnız isimlerini saymak, ihti sas, istidat ve temayüUeri ne olursa elsun bütün münevverlerin halkevlerinde kendi emellerine uygun bir iş meydanı bulabileceklerini göstermefe yet" ve* eden ailelerin feliketzede sayıldığı, musikişinaalarm (çalgıcı maku • lesi) diye tahkir olunduğu yıllar bize dün denecek kadar yakındır. Son iki üç asır evveline kadar dayanabilmiş olan Türk mimarhğına gelince, o da umumî inhitat zelzelesinden kendi payını alarak »endelemiş ve yıkıl mıştır. Türk san'at ruhtt ölmemiştir Arkadaşlar; Musalla taşı ve teneşir tahtası san'atlarının yobaz kafalarmdan Dil, edebiyat, tarih hortlamış telâkkiler ve telkinler ile Sira ile, gitmis olmak icin evveiâ asırlardanberi öldürmeğe, akrep kuy dil, edebiyat, tarih • şubesinden bah ruklarile eşelenen mezarlara gömü«edeyim. Dilimiz, edebiyatımız, tarilerek safsata çamurlarile örtülmeğe himiz yabanrı unsurların tesir ve isti çalışılan Türk san'at ruhu ölmemiştir. lisindan en fazla matun bulunmak Ataların tükenmez mirası olan lâzım gelirken, en sürekli taarruz san'atı Türk milletinin damarlarmda lara uğramıs ve en derin yaralar albütün hayatiyetini korumuş oiarak mış, millî kültür müesseseleridir. Dil yaşıyor. Köyleri uzun ve ıssız yollave edebiyat millî duygu kaynakla rın yorgunluğunu sayısız türkülerle nndan dava getiren kıvmetli müntedinlendiren, dağ başındaki çobanları siplerinin müafik bakımı ile artık eifa bile bestekâr bir millette san'at ruhu ve kurtuluş yoluna girmis bulunuyor. ölmüş olamaz. Millî tarihe gelince, o da Bü'ük ReiSon yıllar içinde sayılan birden sin emsahiz ve daimî isabet'le açtıgı bire yüzlere, binlere doğru artmağa v« yürüttüğli mesai neticesinde aydınbaşlıyan ressam, musikisina», mimar, latıeı kuvveti günden güne artan hakikat ısıkları altmda. asırlarca irinde heykeltraş, gençler millî ruhtaki san'at aşkını ve iştiyakını günden güyaşatıldığı, ciîrütücü karanhklardan ne daha fazla kıymet ve liyakatle «lyrılıyor. Türk tarihî bütiin azamet temsil eden c\nlı delillerdir. Maddî ve hasmetile. muannit sisleri hevbemanevî, her türlü imkânsızlığa rağttnin f ırtınasile yirtan muazzam haşmen, müşkülât ve mahrumiyet di netli ve azametli dafr'ar gibi berrak kenlerile yollarının her an kesilme (Skler ortasında hergiin sahikalannsine rağmen yetişerek yükselen ve adan birini daha gösteriyor. ralarında yarının beynelmilel büyük Millî benlîei terkip eden. miUf rusan'at söhretleri vasadığına süphe bu sekillerinden ve kudr«tlendiren etmediğim genç Türk san'atkârların küitiir unsurlan içinde (diferlerînin halkevlerinin açılış gününde sevgi ehemmiyeti istihfaf edilmeksizin) ile »elâmlanm. dil, edebivat ve tarih, şüphesiz ilk sıTemsil işleri raya girer. Talimatnamede 3 numaralı şube, Dil, edebiyat ve tarih subesi, memtemsil islerini üstüne almış bulunuleketin uzak ve yakın bütün köseleyor. Halkevleri temsil şubelerini bu rinde bu sahalarda calısanlan bir teşkilâtın en mühim vazife cihazla leştirmek maksadını güdecektir. Bilnndan biri sayıyoruz. Halkevi sah hassa her işin yeni ba«!anmış sayılanesi, bir millî kiütür mektebi ola bileceği buerünkü sartlar icinde dil caktır. Orada calısanlar millî mü cilerin, edebivatçıların ve tarihçilerin dafaa için emek veren mücahitler en sıkı bir calısma birli&i giitmeleri sayılacaklardır. Memleketimizde ki•Igemdir. Millî diîi*». millî ed«"*>îvatap, gazete, mecmua gibi nesir vasıtio, millî tarihin sağlam temeller ütalarının yayılış sınırlan (maalesef zerinde yükselmesî için bu çalısma henüz pek dar bulunuyor) nutuklar birliği ve onu temin edecek teakilâtvc konfcranslar isc, bilirsinİZ ki çok laıuna şarttır. Bızde, bu mesI*»Herîn daha mütevazi niıbetlerde muhatap iki türlü müntesinleri var. Birînci bulunuyor. Ankara'da bes gün zar zümre vüksek iMisas me»tebelerine fında (6,000) kisinin dinlediği Akın ermis, üstat safına geçmiş olanlartemsili vesilesinden edindiğimiz tecdır ki, dünya necrivatını kolaylıkla rübe, göstedmiştir ki, her zaman için takip edebildikleri halde. her hangi bîr mevzuun kendi memleketimizin ve her halde daha bir çok zaman iŞU veya bu könetinde hizzat tetkiki çin, fakat bilhassa bugün için memimkânını ekseriya elde edemezler. leketimizde en iyi, en güzel ve en tstanbul'da veya Ankara'da oturan faydalı neşir vasıtası temsildir. önübir dil ü^tadı meselâ Orhcn kitabe müzdeki yılda vilâyetlerle büyük kaleri hakkında ecnebi miJelIiflerin büzaiarda 100 halkevi kurabileceğimiz tün eserlerinî kolavca ele gecirebilikabul edersek, ayni piyesin her halver. Fakat Aydın, tcil, Urfa veva Erkevinde mükerrer temsillerinin, ortazurum yaylalarında ya«ıvan yörükler lama oiarak (2,000) kişi tarafından arasında çalıstığı mevzu icin pek fay «rörülmesile bir fikir, bir tezin 34 gii dalı olabilecek arastırmalar yapmaiçinde 200,000 vatanda«a yormadan, ğa belki ekseriya maddî imkânsızlık aıkmadan en cazip şekilde yayılabiyüzünden muvaffak olamıyor. Buna Ieceği anlaşılır. Pek o kadar derin rimukabil muhitte Türk dili üzerinde yaziyeciliğe ihtiyaç göstermiyen bu çalısma^ı kendine zevk ve mesffale hesap temsil şubelerine verilecek «edinmis bir çok kimseler ve istidaHar hemmîvetin ne kadar doğru ve ye vardır ki, ya beynelmilel me«ai ve rinde olacağını gösterir. nesriyatı takip edememek ya da ilmî Temsil şubelerinde, vazife alacak usuller dairesinde calışmamak yüzün kadın ve erkek arkadaalar belki en den semereli neticelere zorlukla vara yorucu sahayı secmiş olacaklar, fa • bilmektedirler. Bir metot anahtarile kat muhakkak ki, hayırlı ve feyizli açılacak istikamette favdalı ilim semereleri pek çabuk görülecek hizhainlerine varabilecek mesainin sametlerile millî kültür ve millî yüksemimî ve âşık bir gayretle bütün bir Hş tarihîmizde zaman geçtikçe kıy hayat vakfedilmiş olmasına rağmen meti daha iyi takdir edüecek serefli kö"r kuvularda tıkanıp ka!dı?inı hebir hatıra bırakmıs olacaklardır. pimiz her yerde ve çok defalar görHalkevleri temsil mesaisinin bi müsüzdür. Hnmesi lâzım gelen hususiyetleri var Bu misali diğer mesai kollarına da dır. Halkevi sahnelerinde yalnız milli tezleri müdafaa eden mevzularda pihiç yanılmadan tesmil edebiliriz. H yesler temsil edilir. Bizim mevzulate, dil sahasında oldutju gibi, tarih, nmız umumî Türk tarihi ile millî edebiyat ve bütün güzel san'atlar mücadelenin her biri bir millete ebesahalannda ve diğer şubelerin istiga1 esaslarında bu iki münteha arasında diyen şeref ve iftihar sermayesi olabilecek sayısız safhası Türk'ün güzel irtibat ve muvasala kanalı olmak ahlâkı, yüksek fazîletleri Türk ru Halkevleri merkez ve muhit tes hundaki maddî, manevî sonsuz kudkilâtının baslıca hedeflerinden birin teşkil edecektir retler gibi membalardan alınacaktır. Saltanatla Cumhuriyetin, irtica ile Güzel San'atlar f inkılâbm, modern mekteole köhne Halkevi talimatnamesinde sıra i ibarile ikinci oiarak Güzel San'atlar medresenin, iyi vatandaşla fena va tandaşın, umumî cemiyet menfaatleşubesi geliyor. Bu şube musiki, re rile şahsî menf aatlerin saiki miskinlik sim, heykeltraslık, mimarJık mün • tesiplerini topnyacak... Edebiyat, dil ve cehalet olan fakirlikle namus damesaisi ile sıkı münasebatı dolayısıle iresinde çahsılarak kazanılmış refabirinci subeye ayrılır. Resim ve hey hın; yeis ve bedbinlikle ümit ve nikkeltrashğın puta ve surata tapılmak binliğin mukayesesi gibi daha sayı âdetini tenvir ve irşat ile değil san'atı 'abilecek mevzularda halkevlerinin tekfir ve mahkum etmekle kaldırmak temsil mesaisine zemin teşkil ede gayretine düsen âciz müçtehitier ve oeklerdir. c»hil hurafecüer elinde ne hale düSpor şubesi şürülmüş olduğunu resmin kitaba ve Dört numaralı şubemiz spor şube* tezhiplere, heykeltraşlığın mezartaf sidir. Halkevleri snor subesi kendine kavukların=» münhasır bırakı!d'?ını mahsus spor teşkilâtı yapmafri esas icimîzde bilmiven vokf'ir. M'isikinin tutmaz. İdman ittifakına dahil olan, Kur'an, mevlit ve iiâhiler okunur olmıyan mevcut teşküâtı himaye ve kçn. tekkelerde nlsrmlar ffibi zikretakviyeyi tercih eder. Bütün spor cedilirken pek makbul, muteber ve »e mivet'eri halkevlerinde daima haravap sayılan musîkinin bu çerçeve dı retli ve samimî bir müzaheret muhiti ? * • çıkmca ayıp, merdut ve günah bulacaMardır. »• >'digl zamanlardan da nek uHalkevleri spor telâkkileri etra Mî w. Çocukları musikiye b«fında her türlü vasıta ile başlıca iki esası müdafaa edeceklerdir. Bunlardan birincisi, sporda yalnız atlet yetiştirmek değil, bedence olduğu kadar ahlâkça ve fikirce sıhhatli ve kudretli vatandaşlar yetiştirmek gayesidir. Bunun etrafında öteden beri bir çok neşriyat yapılmıştır. tkincisi: Sporun yalnız gençliğe mahsus bir meşgale sayılmak telâkkisinin tashih''dir. Türk'lerde her fer din ömrünün son yaşına kadar spor yapması millî an'anelerinden biri olduğu halde batıl ve yanlış itikatlara feda edüen bir çok güzel an'aneler gibi son asırlarda bu da ihmal edil miş ve cehaletin unutgan hatırasında silinip gitmiştir. Sporun yalnız he veskâr gençlere mahsus bir meşgale sayıîması bugün de umumî denecek kadar şamil bir telâkkidir. Spor iştigallerinin ancak çocukluk devresi için makul görülmek itiyadını ve her hangi bir spor eğlencesinm veya müsabakasına biraz daha yaşlıca göründüğü halde iştirak edenlerin bugün bile, (koca bebek) diye alaya alındığını hepiniz bilirsiniz. Bazı memleketlerde her sabah saat yedide radyo merkezinden bir mütehassısm kumandalarla en gencinden doksan yasına kadar bütün halkın evlerde 1520 dakika idman hareketleri yaptıklarını çörmüştüm. fsteyiş ve özleyUte şimdilik bu kadarına varmamakla beraber her yaşa göre spor şekilleri olduğunun ve herkesin her yaşta spor hareketleri yapması lüzumunun yaoılmasına çalışmamız lâzım geldiğini tekrarlamalıyız.Halk' evlerinin spor işlerinda faydalı olabilecekleri sahalardan biri de budur. Bunun ne gibi sekiller altmda tatbik sahasına çıkariKbileceği talimatnamede yazılıdır. zurunda bugün hicap ve ihtiramla hakikî vaziyetimizi alalım. (Siddetli alkıslar). O zaman Bolu meb'usu olan merhum TunaMı Hilmi Bey yerinden haykırıyor: Yaşa, UIu ruhlu Paşam. Yaşa... On gün sonra, ommcu yıldönumune irişecek olan bu sözler henüz kuruluş ve kurtuluş mücadelesi içinde bulunan bir devlet reisinm, Gazi Reisin Büyük Mecîis h'i zurunda ki resmî bevanatmda isitildi. Cebbar, muta sallıt, milletle ilisiğini kesmis ve yarasalanmrs bir aile saltanattnm, miîletin kendisinden doğan yeni bir idare tarafından tnkatianarak afı1d«*ını gösteren vesikalar arasında bu bir kaç cümlenm pek hususî bir ehem mîvetî vardır. Bunların tahaffuzundan sonra dır ki: 1 Devlet bünyesinin temeli köyIüdür. 2 Millî varlıfm sıhhat ve selâmet kaynağı köylünün refah ve saadetidir. 3 Koylü kornnmalı, fİkren, irfanen yükseltilmelidir. 4 Kövlüyü ezen vergiler kaldırılmalı ve himaye edenler konulmalıdır. Gibi prensipler tatbikat sahasında hâkim esas'nr halini aldı. Aşarın kaldırılması, köyleri merkeziere bağlıyan yolların çoğaltıiması, köy mekteplerinin binlerce artması, sıtma mücadelesi, Osmanlı saltanatında kövlü hi«seıine düsen (vüzde kırk) derecesindeki versi nisbsMnin (yüzde on bire) indiriimesi dünyanın en «rüzel halkçı kanunlarından bîri olan köv kanunu, tarlasız kövlnVrin toprak sahibi kıimması, B. M. Meciiıine do^Tudan doğruva sapan başından tçtimaiyat: Hayır işleri <relen kövlü m^b'uslarm iltihikı h«»p Besinci şube, içtimaî yardım unva nı altmda halkevlerinin hayır iş • bu bir mart 9?2 beyanatının inkişaf ve tekâmül s»*halarıdtr. lerine ayıracağı mesai payını tem « Köycülük sil eder. Türk ırkının bütün tariMne HalVevierinin köycülüğü bilhassa iyilik ruhunun, yoksullara yardım köylü ile şehirli, köylü ile münevver şiarının en yüksek menkabeleri okunur. Uzak Şark'tan Mısır'a, ve Tuna zümre arasında temas ve münasebeboylarına kadar muhtelif devirlerde tin arttırılmasını istihdaf eder. Bu artıştan çok büyük ve hayırlı neticekurulmuş Türk devletlerinden hiç bi ler doğacaktır. Köylerimizden bir ri yoktur ki, tarihinde cömertlik bir çoğunun mektepsiz, memleket ve içtimaî kanramanlık mertebesine çık dünya, hayat ve hâdisatile irtibatsız mamts olsun. Hilâliahmer, Himayeietfal, Verem bulunduğunu düşünmek bir mefkure Mücadele cemiyeti gibi, Tayyare Ce için hizmet aşkı taşıyanlar önündek atılma sahasınm ufuksuz genişliğini miyeti ve saire gibi nisbeten yeni mil gösterir. Müşkülâtı ancak yenmek lî hayır müesseselerine bugün göste için mütalea eden Türk gençliğine rilen millî alâka ayni zamanda mül vazife sahasının enginliği tereddüt itimadın da delilidir. Halkevi içtimaî yardım şubesi esas vermez. Köylerde çalışacak arkadas larımıza merkezde köylülere mahsus itibarile içtimaî yardım cemiyetlerinin teşkilâtı olan yerlerde onlara mü oiarak belki haftada bir çıkacak, fakat en az elli bin nüsha basılacak zaheret eder bunun haricinde talimatnamede vazılı yardım sahalarına bir gazete ile ve mümkün olan bütün İmkânın ileri derecesinde yetişmeğe vasıtalarla yardıma çalışacaktır. Köycülük, bütün münevverlerin çalışır. Türk'ün şiarı kapısının tokmaköylere taşınması ve köylerde yerğı çalınmadan ve önünde avuç açılleşcnesi gibi muhal bir temenni ifamadan yardıma ve imdada kosmakde etmez. tmkân bulanlar onu yapatır. Yoksullar, öksüzler, hastalar ve sakatlar dilencilik mezelletine düsbilirler. Fakat hayatları vazifeleril meden, dilenciliği san'at ve meslek şehirlere bağlı olanlar bu maksat edinmek sefaietine uğramadan yariçin tatil zamanlarından istifade ede dım görm^'idirler. bilirler. Binlerce, belki on binlerce münevverin seçecekleri, benimsiyeHalk dersaneleri cekleri sahalarda gökten inmiş ıslâTalimatnamemizde altıncı şube ohatçılar tavrı ile değil, müsavi Türk' larak gösterilen (Halk dersaneleri lük ve kardeşlik şartlarile köylüleve kurslar) teşkilâtının ehemmiyeti rimizin medenî, sıhhî, tabiî ve fikrî büyüktür. Hirk inkılâbı sıralarında tekâmülüne çalıştıklarını tasavvur Büyük Reisin kumandası altmda etmek ne tatlı, ne bir yüksek heyecan memleket münevverleri tarafından açılan irfan seferberliğinin üç beş ay veriyor. Millî yükseliş gayesinin bu çok verimli çahşma meydanına gay içinde verdiği muazzam ve harikalı retlerini vakfedecek arkadaşların asi netice şüphesiz hafızalarımızda hâlâ ve mukaddes ferağat duygularını şira heyecanla yasamaktadır. Bu tnisal halk dersaneleri ve kurslar şubesinin diden hürmet ve tebcil ile alkışlarım Müzeler ve sergiler ümmilikle mücadeleden başka mernTalimatnamemizin dokuzuncu şulekete belki her yıl basina beş yıl kazandıracak kadar favdalı ve müsbet besi müze ve sergi işlerile uğraşa caktır. Bu şubenin müze grupu kendi neticeler verebileceçi ümidini besmmtakasındaki tarihî eser ve abidelemeğe ve söylemeğe elverişlidir. Yedi numaralı kütüpane ve neşri lerin mütaleasına ve korunmasına yat subesine pelince, her halkevinde çalışacak, hergün bir kısmı iz bırakmadan kaybolup giden millî etnoğbir okuma salonu bulunması halkevrafya vesikalarmı arayıp toplıya • lerinin ilk tesis sartlarından sayıl cak, mahallî müzeler kurulmasına ve mıstır. Halkevi kütünanelerinde halkevi maksat ve gayelerine uyçun ya kurulmuş olanların zenginleşmesine hizmet edecek... Cumhuriyetten kitaplara yer verilmeğe dikkat oluevvelki devîr bu husustaki dikkat • nacaŞmı tafnile hacet yoktur. sizlikten, anlayışsızlıktan ve him Sekizinci şube, kövlüler unvanmı metsizlikten dolayı ne kadar kusurlu alacak arkadaşlar şubetidir. Cumhu riyetin, millî idarenin ilk gündenberi görülse ve muaheze edilse haklı olur, Biz yarınki nesillerin de bizi mua • memlaket nüfusunun dörtte üçün den fazlasını teşkil eden köylümüze heze etmesi endişesinden ziyade bir millî vazife oiarak bu işe ehemmiyet ne kadar büyük kıymet ve ehemmivermeliyiz. Eski medeniyet eserlerini yet verdîğini heniniz bilirsiniz. Sire korumak, onlarm kıymetini bilmek bu vadide unu*ulmaması lâzım »e!en medenilik şiarlarındandır. Zaten hemiflî hatıra'ardan biri oiarak birmc men her vilâyetimizde ata yadigârlar B. M. Meclisinin 1 mart 1922 tarih! üzerine titriyen, onlan tetkik ve mucelsesine ait zabıtlardan alınma şu hafazayı hususî meşgale edinen bir bir kaç satırı okuvacağım: çok değerli vatandaşlar var. Eski Türkiye'nin sahibi ve efend'si eserlerin korunması, mahiyetlerinin (Türkive'nin sahibi ve efendisî tanınması ve müzecilik sahasında yakimdir? Köylüler.. sadaları). Bunun cevabını derhal birlikte verdik. Tür pılabilecek bütün isler hakkında merkez, şubelere yardım olmak üzekiye'nin hakikî sahibi, efefdisi re, en salâhiyettar bir arkadaşa, şimhakikî müstahsil olan köylü dür. (Siddetli ve sürekli alkiftlar). O diden bir eser yazdırmıştır. Hazır olan bu eser basılarak şubelere gön halde herkesten daha çok refah ve derilecektir. Her halkevi mıntaka . saad^te lâyık olan köyitidür. Türkive sında bir inkılâp müzesi tesisîne de B. M. M»clisi hükumeMnin iktisadî hususî bir ehemmiyet verilecektir. siyaseti bu aslî gayesi istihsale matuftur. Dokuzuneu şubenin sergiler gru(Yedi asırdanbsrî cihanın dövt kö puna gelinee, bu da güzel san'atlar ve millî mamulât ve masnuata ait oiaşesine sevkedi'erek kanlarını akıt tığımız, kemiîtlerini yabancı toprak rak iki zümreye bölünecektir. larda bıraktığımız ve yedi asırdanbeBunlardan birincisinin lütum ve rî emeklerini ellerinden alıp israf et ehemmiyetini kısaca tebarüz ettiretifimiz ve buna mukabil daima tah bümek için hepinizin gözüne çarpmış kir, terz'l ile mukabe'e etti^imiz ve olması şüphesiz bir müşahedeyi arbunca fedakârl>klarına ve ihsanUrı zedeceğim. Bir çok vilâyetlerimizde, na karsı nankörlük, küstahl'k. eebhatta en ileri eayılanlar da bile, bir barl'Ma uşak m>r>n°!İne ind'^mek kulübe, bir gazino veya diğer bir uistediğimiz bu aslî sahibinin hu I mumî toplanma yerine veya vilâyet Mefkure cereyanlarının bu şeraiti içindedir ki Millî Mücadele ve îstiklâl harbi safhalan açıhyor. 9 aayısı kulludur Askerî hareketlerin BaşkumaT»da« nı o'duçu kadar, fikir hürriyetlerinin de Başkumandanı Büyük Reîs, yeni millî mefkureyi ve ona vardırıcı merhaleleri devir devir ve birer birer işaret ediyor. Birinci merhale düş manı yıkmaktır: Düşman yıkılıyor. İkinci merhale Sevr'i yıkmaktır: Sevr yık'lıyor. Uçüncü merhale millî ol maktan cıkmıs köhne müessisleri yıkmaktır. Hepsi yıkılıyor. Dördüncü merhale: Cumhuriyeti, onun ana »msurları olan milliyetçi, halkçı, lâik, devletçi, inkılâpçı esaslar ve müesseseîerle birlikte kurmaktır: Hepsî kuruiuyor. Cumhuriyet millî mefkure midir? Cumhuriyet tahakkuk etmiş bir mefkure unsurudur. Tahakkuk etmîs millî hedefler mefkure olmaktan çıka rak namus gibi korunması lâzım millî mukaddesat arasına girerler. Cumhuriyet birbirinden ayrılması ve ayn ayrı kıymet bicilmesi mümkün olmıyan bu mukaddesatın en başında dır. O halde bugünkü millî mefku • remiz nedir? Onu Büyük Reis bir cok nutuklannda ve her zaman: (Türk milletim medeniyet safında lâyık olduğu mevkie, yani en ileriye götürmek ve en yükseğe çıkarmaktır) diye ifade etti. Medeniyet safında milletçe lâyık olduğumuz mevkii almak, yani en ileriye ve en yükseğe varmak... Bunun kadar ruhu coşturacak, askı hızlandıracak vc heyecanı şahlandıracak ne olabilir? Reşit Galip Beyin nutkunun ma* badini yarm nearedeceğiz. Her işte basımtz.. Halkevleri açılırken tzmir'de tzmir 20 (Hususî) lzmir Halkevi'nin açılma resmi evvelce kararlastınlan program dahilinde dün yapılmıştır. Halk, Halkevi'nin küşa » ' dına karşı fevkalâde alâka göstermiş, binanm içi dısı dolmuş, bir çok kim. seler yer bulamadıklarından avdete mecbur olmuşlardır. Dünkü birinci toplantıda şubelere dört yüzden fazla aza Eski?ehir 19 (Hususî) Halkevi'nin küşat resmi çok hararetli ve heyecanh oldu. Hakkı Tank, Faruk Beyler tarafından nutuklar söylendi. Cumhuriyet andını iki yüz genç birlikte okudular. tçtima dört saat sür dü. Eskişehir'de Çanakkale'de Talimatnamenin esaslart Çanakkale 20 (Hususî) Çanaio kale Halkevi küşat günü, havanın soğuk ve karlı olmasına rağmen çok kalabalıktı. Merasim fevka'âde he yecanlı oldu. Halkın evine karşı gösterdiği alâka büyüktür. Diyarbekir Halkevi açılırketi... Millî mefkure Diyarbekir 20 (Hususî) Dün şehrimizde halkevînin açılma merasimi fevkalâde tezahürat ve heye canla yapıldı. Merasim başta birînci umumî müfettis İbrahim Tali Beyefendi olduğu halde bilumum memurin ve halktan yüzlerce kişi iştirak et miş bina hmcahınç dolmuştu. Saat ikide tstiklâl marşı ve ant çalındı ve bütün hazırun tarafından teganni edildi, müteakıben yükselme mefkuremizi temsîl eden bir canlı tablo gösterildi. Sonra Vali Faiz Bey tarafından açılma nutku irat ve kalerai mahsus müdürü FeyzuIIah Sacit ve muallim Ragıp Beyler tarafından birer güzel şiir inşat edildi. Asayîş müdürü ŞükrU Bey de halkevinin tali matnamesini okuyarak esas hedefini ve şubelerinfn maksat ve çalışma tarzlarını tahlilkâr bir ifade ile tzah etti. Bundan sonra gazeteci Tahsin Cahit B. tarafından Halkevinde çalışacaklar namına bir hitabe söylendi. Son oiarak mektupçu Basri Bey tarafından öz türkçe dilimizle yazılmış eski Türk tarihine ait Diyarbekir'i alâkadar eden bir perdelik tarihî bir piyes temsil edildi. Vali Faiz Beyin riyaseti altmda çalışan Halkevi ihzarî komitesini hazırladığı bu merasim programı çok büyük takdirlerle karşılandi. Diyarbekir halkı üzerinde o kadar derin tesir bıraktı ki daha evin açılmasından evvel yüz ve açı!masını müteakıp yüzü mütecaviz aza kaydolunmuştur. tdare heyeti intihabı bir hafta sonra yapılacaktır Aza kaydina dçvam olunmaktadir. Cahit Konya*da Konya 20 (A.A.) Konya Haîkvi'nin açılma merasim! münasebetfle dun şehrimiz oşkun ve büyük tezahürlere sahne olmuştur. Halkevi binasının merasime iştirak edecekleri istiap edemi . yeceği tahmin edüerek merasimin b« • lediye sîneması salonunda yapılması takarrür etmişti. Daha saat 12 den iübaren sinema binası binlerce halk ta * rafından doldurulmuş ve dışanda büyük bir halk kütlesi ayakta kalmışh. Bu vajiyet karfismda merasimin Alâettin t«* pesinde C. H. Fırkası binasının önun » deki meydanlıkta yapılman zarureti hâsıl olmuştur. Hatiplerin çok canlı ve heyecanlı nutuklarını ve merasimin hitamını müteakıp sokakların istiap edemiyeceği bu muazzam kalabalık büyük zafer gün'srinde görülen neş'e ve he yecan ile önde mızıka olduğu halde Halkevi binasına gelerek subeler* kaydolunmuslardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: