27 Şubat 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

27 Şubat 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 1932= Cumhariyet S ON TEIGRAFLAQ Tahdidi tesiihat Konferansında Edremit'te Bir cinayet Orman fen memurunun uğradığı suikast... Edremit'ten verilen malumata gö • re, Edremit'te bütün Edremit halkının teessürünü mucip olan bir cinayet ika edilmis, suiistimalinden dolayı işten el çektrilen bir orman muhafaza memuru, âmirini feci bir şekilde öldürmüstür. Edremit orman muhafaza ınemuru Muhittin Ef., suiistimaJinden dolayı bir müddet evvel, orman fen memuru Feridun Bey tarafından işten el çektirilmiştir. Sabık muhafaza memuru bu işe fena halde kızmış ve emirin • den intikam almağa karar vermîş, kararını tatbik etmek için fırsat kollamağa başlamıştır. Hâdisenin vuku bulduğu gün Feridun Bey, bir kaç arkadaşı ile beraber bir gazinoda tavla oynamakta iken Muhittin Ef. kimseye görünmeden gazinoya girerek Feridun Beyin arkasına kadar gelmiş ve: Sen beni rızkımdan menettin, ben de seni yaşatmıyacağım diyerek koynunda sakladığı kamayi çıkarmış ve Feridun Beyin birdenbire arkasına saplamıstır. Bu anî darbe Feridun Beyin derhal ölümünü intaç etmiştir. Katil, cinayeti işledikten sonra he • men gazinodan kaçmış ve bıçağmı sokakta bir tarafa atarak îstasyona koşmuş ve bir tesadüf eseri olarak o sırada harekete müheyya olan trene atlıyarak Bürhaniye'ye hareket et miştir. Vak'ayı haber alan zabıta kuv vetleri derhal otomobil ile treni takip etmişler ve Bürhaniye'ye gelmeden katili trende yakalamışlardır. Katil, cürmünü itiraf etmiştir. T.RüştüB.İ!eM.Tardiyö arasında bir münakaşa Fransîz başmurahhası kırdığı potu anladı, Tevfik Rüstü Beye tarziye verdi Cenevre 26 (A.A.) <Anadolu Ajansının hu.susi muhabirinden:» Dün umumi komisyon içtima ederek konferansın mesai metodu teş kilâtım tesbit etti. Cemiyeti Akvam umumi kâtipliği tarafından teklif edilen kara, deniz, hava ve bütçe tahdit komisyonlarından fazla olarak konferansa yapılan tekliflerin siyasî cepheden tetkiki için bir de siyasî komisyon teşkili hakkındaki Fransız teklifini müdafaa eden M. Tardieu, beyanatı esnasında Fransız projesi kabul edilirse kon trola bittabi Cemiyeti Akvama dahiî olamıyan fakat bu konferansta bulunan Rusya ve Amerika'yı kasten iki büyiik devletin de iştirak edebileceİini söyledi. M. Tardieu'nun beyanatından sonra hemen söz alan Tevfik Rüştü Bey, komisyonların teşkili hakkında itirazı olmadığını, hatta îlk beyanatı esnasında terki teslihatın siyasî cephesinin de tetkik edilmesi lâzımge leceğini işaret etmiş olduğunu söy ledikten sonra, bu müdahaleye bilhassa Fransız Başvekilinin, teklifini müdafaa esnasında Cemiyeti Ak varaa dahil olamıyan ve fakat konferansta hazır bulunan yalnız iki memleketten bahşetmiş oiduğu için lüzum gördüğiinü ilâve etmiş ve demiştir ki: «M. Tardieu'nun yalnız iki dev • letten bahsetmiş olması Türkiye'nin fevkalâde sulhperver oiduğu, bina r enaleyh teslihatının kontrol edümeğe ve bu nevi teskilâtta temsil edilmeğe ihtiyacı olmadığı hakkındaki kanaatinden tahassul ediyorsa, kendlsine bilhassa teşekkür ederim. £• ğer sırf bir unutkanlıktan tevellüt etraişse komisyona, Türkiye'nin de konfer&nsta. temsil edilmiş olduğunu hatırlatmama müsaadelerini rica ederim. Ayni şerait tahtında bulunan diğer devletlerin de kendilerini ko misyona hatırlatmaları kendilerine aittir.» M. Tardieu beşinci komisyon teşkili hakkında ortaya sürülen itirazlara cevap vertnek için söz aldığı vakit dedi ki: «Esas mes'eleye temas etmeden evvel, Türkiye murahhasının çok haklı olarak yaptığı mülâhazaya cevap vermek isterim. Cemiyeti Ak vamda aza olmıyan yalnız iki dev . letten bahsetmiş olmanın sebebi, mesaimizin daha bidayetinde bu iki hükumetin de dünyada işgal ettik leri mevkie binaen Cemiyeti Ak vamda daima aza olan diğer devletler gibi büroya aza intihap edilmis olduğunu hatırlamış olduğum içindir. Türkiye'den bahsetmiş olmamanın bir mazeret olduğunu hemen ilâve ederim. Bu mazeretim de muhterem meslektaşım Tevfik Rüştü Beyin öteden beri daima mesaimize çok faal surette iştirak etmis olduğunu görmekliğimizdir. Türkiye'nin de bizim kadar Cemiyeti Akvam'a iştirak etmediğini kabul etmek için oldukça mühim bîr gayret sarfetmek lâzımdır.» Umumî komisyonun mesaisi Cenevre 26 (A.A.) Terki Teslihat konferansının umumî komîs • yonunda beyanatta bulunan M. Tardieu, komisyonlar adedinin ehemmi • yeti haiz olmadığı ve umumî meclis, kara, deniz, hava işlerine ait üç komisyonun ihdasına karar verirse meclisin bu karanna iştirak edeceğini beyan eylemiş ve ayni zamanda kontrol ve usul teşkilâtma müteallik umumî mahiyette bütün mes'eleleri tetkike memur edilecek bir siyasî komis • yonun da ihdasını teklif eylemiştir. İngiltere, Cemahiri Müttehide, î • talya, Romanya ve Yugoslâvya mu rahhasları bu teklifi prensip itibarile kabul etmişlerdir. İstanbul'un bir senelik hayatına ait rakamlar... Istatistik yıllığmda şehrimize ait şayani dikkat tnalumat var ( Birinci sahifeden mabait ) 927 928 929 İdare mas rafları 544,620 646,212 550,568 Sıhhat işleri masarifi 534.416 578,054 630.880 Imar, tezyin, ten. vir, temizlik 3.434,886 3,404,290 3.384,671 Diğer mas . raflar 785,383 799,518 958,016 MÜSAHABE Kendi çocukluğumuzu unutmıyalım Hayabnızm en kıymetli habrasınm ne olduğunu hepinizden ayn, ayn so racak oîsam alacağım cevabın ne olduğunu keşfeder gibi oluyorum. Çocukluk havatma ait intibalar! Dımağınızın bir kösesinde daima teru taze yaşıyan bu mezkurat acaba ço cukluk hayatıntn hangi »r»ınrj» hafızaya naksoluyor? Acaba çocuk mahiyetini henüz tahlil edemediği esyaya hayran, hayran bakbğı vakit m i ? Acaba te » pinip, debelenip acayip sesler çıkar dığı zaman m ı ? Yoksa pek sevdiği oyuncakiaruun karşısmda sevinânden tnemnuniyetinden çırpuıdığı " m ı ı n m ı ? Her halde daha yürümeğe, söylemege başlamadan evvel haricî temaslann onlarda bir takım izler bıraktığı tnuhak kaktrr. Günün birinde kocaman oiduğu vakit üç dört yasında iken hatta bazen iki yasında iken hafızamızda yer tutan ve ruhumuzda acı veya tatlı bir tesir bırakan vukuabn müphem habralanm nakletmekten zevk duyarız. Yasnnız ne kadar Uerlemiş olursa olsun vekayi gene tazeliğini muhafaza eder. Bakmız size benim üç yaşmda iken ruhumda de« rin izler bırakmıs olan iki vak'a anlata» yım: Mora Yenişehri'nde idik. Dayım sarı bıyıklı yaktşıkh bir zabit idi. Her sabah benimle oynardı. Evimizin genif sofasında beni omuzuna bindirir, hoplata hoplata dolaşhnrdı. Dayımın o muzuna çıkmak benim için payansız bîr zevkti. Simdi ne vakit bir çocuğu babasınm omuzlarında görecek olsam da « yımın sarı bıyıklan, şen yüzü gözümün önüne gelir. Bir diğeri: İbrahim îsminde komşumuzda bir çocuk vardı. O benden biraz daha büyüktü. Belki dört belki beş yasında idi. Aksamüstü kapınuzuı önünde toprak larla, taslarla oynardık. Bir gün o iki değnek getirdi. At gibi birine kendi di, birini de bana verdi. Bu midilli pek hoşuma gitb*. Fakat onun kara sakallı, şişman babası yanunıza geldi, iri ellerile değnekleri albmızdan çekti. Kırdı! Kendi çocuğuna bir tokat atb, beni de elimden tutup evimize sok< tu ve siddetle kapıyı kapadı. Komsu çocuğunun babasının bu muamelesin den o kadar korktum ki onun çember kar? sakallı, iri gövdesi hâlâ gözümün önünde, ş>mdi görsem derhal tanınm zannedivorum. •Göriihiyor ki çocuğun ruhunda vu • ku bulan şiddetli bir teessür onun ha fizasında süinmez izler bırakıyor. Bu itibarla çocuk terbiyesinde bu hassa siyeti daima göz önünde tutmak lâ • zımdır. Cocuğun bir taraftan kıvamsızlığun, diğer taraftan muhafazakârlığını dü sünürken fazla memnun oiduğu veya fazla acı duyduğu şeylerin de onun hafızasında derin izler bırakbğını daima düsünmelidir. O halde çocuğa nasıl muameie et meli? Bu iş göründiiğü kadar kolay değildir. Çocuğun halinden anlamak için kendi çocukluk hayatını daima göz önünde tutmak lâzımdır. Halbuki kendi çocukluk hayatınuzı düşünsek bile çocuğun halinden anlamak, büyüdükten sonra küçübnek, çocuklaşmak, ç o cuğun seviyesine inmek, ço • cuğun anlıyacağı, seveceği bir lisanla hitap etmek, onda he yecan uyandırmak küçtür. Halbuki çocuk terbivesinin en büyük sırrı budur. Biz ekseriva çocuğun seviyesine inmeyi beceremediğimiz için onu kendi sevi yemize çıkarmağa kalkışıyoruz ve çocuğa yazık ediyoruz. Bilmem dikkat ettiniz mi? Bazı babalar, hatta analar sokakta giderken çocuklarının elinden tutarlar. O iki üç yasında yavrucuk onlaruı büyük adımlanna yetişmek için mütemadîven sıçrıya, sıçnya yürür, yani koşar. İşte fıkrî hayat ta böyledir. Çocuklan kendi gidisimize uydurmağa çalışıvoruz v e onlan koşturup yoruyo ruz. Onlan çocukluk hayabndan biran evvel çıkarıp kendimize benzetaıeğe ça« ltşıyoruz. Bir çok şey vermek isüyoruz. Fakat onun ihtiyacmın ne olduğunu veya ne yolda hareket edersek iyi izler bırakacağımızı bilmiyoruz. Bu mes'ele hakkında gene konuşuruz. Telefon mükâlematı T e l e f o n tesisat v e abonelerinde d e mütemadi bir t e z a y ü t vardır. Bununla beraber m u h a v e r e adedi iki sene evvelkine nisbetle azalmıştır. Seneler Aboneler Muhavere adedi 928 11,927 12,661,999 929 12,462 13365,766 930 12,665 12,577,762 Yangınlar ve esbabı 930 senesi içinde İstanbul'da 466 yangın olmuştur. Bir sene evvel ki yangın vak'aları 495 idi. Yangın vak'alarının altı senelik rakamlarını mütalea etmek faydadan hali değildir: Liman faaliyeti 930 senesi zarfında İstanbul Ii • manırva giren çıkan yerli, ecnebi sefainin tonajı 14,519,356 dır. Bu adet 929 senesine n a z a r a n d a h a yüksektir. 9 3 0 da limanımızdaki sefain harekâtının % 6 6 , 1 9 unu ecnebi sefainin girip çıkması teşkil etmektedir. Muhtelif s e n e l e r d e Türk v e ecnebi gemilerinin İstanbul limanına giriş, çıkışları berveçhiatidir: Türk gemileri Eksnebi gernileri 926 3,710,000 11,221,000 927 3,490,000 10,387,000 928 4,464,000 8,667,000 929 4,625,000 8,704,000 930 4,909,000 9,610,000 925 926 927 928 929 192 432 374 385 495 930 466 Yangmların esbabına gelrnce bi rinci d e r e c e d e soba v e ocak korumları ( 1 1 4 v a k ' a ) , ikinci derecede mutfak ateşleri ( 6 0 v a k ' a ) , üçüncü derecede sönmemiş kibrit v e y a sigara atılması ( 5 7 v a k ' a ) , dördüncü derecede elektrik kazaları ( 2 4 v a k ' a ) gelmektedir. 7 2 v a k ' a n m sebebi meçhuldür. Sıhhi hayat 930 senesi zarfında hastanelerın tedavi ettikleri hasta adetleri diğer senelere nisbetle büyiik bir fark göstermiyor. Binaenaleyh sıhhî vaziyet normal seyrini takip etmiş değildir. Ancak emrazı akliye ve asahiye hastanesine yatırılanların adedi evvelki senelere nazaran fazladır: Şehir münakalâtı 930 senesi içinde Şirketihayriye vapurları 10,112,040 yolcu taşımışlar dır. Halbuki harbi umumiden e v vel, 1 9 1 4 teki yolcu adedi yuvarlak rakana 15,900,000 idi. 9 2 6 da ise 11,139,000 idi. B o ğ a z i ç i nakliyatrada beş senedenberî tedricî bir tenezzül vardır. Bu tenezzül b e ş sene için bir milyon yolcudur. Haiiç vapurlan ise 9 3 0 de 5,988,557 yolcu taşunışlardır. Bu a det son yedi senenin en zayıf a d e didir. Geçen seneki yolcu adedi 7,146,000 idi. Bunun gibi tünel nakliyatında da tenezzül vardır. Bu tenezzül birinci mevki yolcuları adedinde 9 2 4 sene • sindenberi m u n t a z a m a n d e v a m etti • ği h a l d e ikinci mevki yolcuları yedi sene içinde bazen artmış, fakat su reti umumiyede azalmıştır. Tünel yolcu m ü n a k a l â t m a ait iki senelik r a k a m l a r : 929 930 I mevki 3,179,753 2,664,274 n mevki 6,228,326 5,764,572 Tramvay yolcuları adedinde 9 2 9 a nazaran birinci mevki yolcuları a • zalmış, ikinci mevki yolcuları art • mıştır: 929 930 I mevki 17.759,278 16,825.758 II mevki 42,476,662 43,947,685 929 senesinde birinci mevki volcuIarı son yedi sene içinde e n yüksek a d e d e baliğ olmuştur. Eğer şehrin iktisadî vaziyeti v e halkın refahı hakkında hüküm vermek için yalnız bu rakamlara bakmak kâfi olsaydı bilâtereddüt 9 2 9 senesi son yedi seneye nisbetle İstanbul halkının e n mü reffah senesidir, diyebilirdik. U s k ü d a r Kısıklı tramvay hattı 930 da ona takaddüm e d e n diğer iki seneye nisbetle çok fazla yolcu tasımıştır: I mevki 701,695 n mevki 1,765,071 İstatistikte Seyrisefin'in Adalar v e Kadıköy H a y d a r p a ş a hatlariîe Rumeli v e Anadolu şimendiferlerînin banliyö hatları münakalâtı gösteril • memiştir. Çin Japon muharebesi (Bîrinci sahifeden değildir. mabait) 927 928 929 930 868 962 1843 2097 Bir Çin Jeneralı öldürüldü Saygon 26 (A.A.) İnde • Pacifigne Ajansı bilhassa Tsitsikar'de şiddetli bir mukavemet gösterdikten sonra Japon'lar tarafına geçmiş olan Almanya murahhası siyasî komisJeneral Ma Çan Şan'ı Harbin'de katyonun ihdasının tehir edilmesini ledilmiş olduğunu teyit etmektedir. teklif etmiştir. Çin gazeteleri bu katil keyfiyetî • M. Tardieu, birbirlerine muhalif nin Japon'ların işi olduğunu ima et • olan müteaddit noktai nazarların muraekte ve buna sebep olarak Ma Çan karenet ve insicamının lüzumlu ol Şan bu yakınlarda teşekkül eden yeduğu kanaatini izhar ile yaptığı tekni Mançuri hükumeti reisliğine atabık lifin kabulünde ısrar eylemiştir. Çin tmparatorunun getirilmesine muarız bulunduğunu ileri sürmektedir Nihayet M. Nadolny, M. Tardieu'ler. nün teklifinin kabulüne muvafakat etmiştir. Bunun üzerine komisyon, Japonya*mn askerî sevkiyat Hçin. askerî, bahrî ve havaî komisyonlarla yaptığı masraflar bir millî masraflar komisyonunun ve Tokyo 26 (A.A.) Kabine, siyasî komisyonun ihdasına karar verŞanghay masarifatı için yeniden 22 miştir. milyon yenlik bir kredi açılmasma Bu komisyonlar cumartesi günü karar vermiştir. sabahı toplanacaklardır. Hususî meclis bu krediyi tasvip e Deliler artıyor mu dersiniz?!.. Evlenme, boşanma vak'alan 930 zarfında İstanbul'da 4 3 4 2 evlenme, 2 4 6 boşanma olmuştur. Bu rakamlar izdivalçarın arttığım gös teriyor, İstanbul'da dört senelik ev • l e n m e rakamları: 927 2897 938 3926 929 2943 930 4342 Boşanma istatistikleri m a a l e s e f yalnız 9 3 0 dan başlıyor. Ceraim 930 senesi zarfında İstanbul'da bütün vilâyette 7199 cürüm işlenmiş, faillerinden 7142 si tutulmuş, 1558 i tutulamamıştır. Ceraim "n;ktan 929 senesine nazaran 400 ka • dar noksandır. Bununla beraber işlenmiş olan cürümlerin failleri 1400 kadar fazladır. Tutulmamış maznun adedi ise 1600 daha noksandır. Portekiz'de Amerika'ya benziyecek yeni bir idare tarzı Lizbon 26 (A.A.) Sivil valî'er ve hali hazırda takip edilen idare siyasetini takviye eyliyen siyasî rical muvacehesinde nutuk irat eden Da hiliye Nazın meşrutî rejimin d'kta törlük devrini istihdaf eylerr»'' basebîle milliyetçi bir meşrutiyet idave sinin ve tam br istiklâl ve hâkimiyetin altında bulunacak olan böyle bir rejimin her türlü federasyon ve kon federasyon fikrine tamamen musrayir olacağmı ve ecnebî müdahalelerine hiç bir veçhile müsade edilmivercçrini i*ah etmiştir. Doğrudan doğruya yapılacak intihabat millet karşısmda mes'ul bir reisicumhur intihap fd"t> cek ve bu reisicumhur devlet id^re sini temin, nazırları tayin edecektir. Parlâmento kanunları tanzim edecek hükumeti devirmeksizin r«»"*kabe edebilecektir. Dahiliye Nazırı bundan böyle bir rejim mes'elesinin mevzuu bahsolmıyacağını ilâve etmiştir. Dünya buhranı Italya, umumî teşriki mesaiyi kabul ediyor Roma 26 (A.A.) Meb'usan meclisi Korporasyonlar Nezaretinin bütçesine ait müzakereyi bitirmişth*. Müzakere esnasında Nazır M. Bottai söyîediği bir nutukta bütün devlellerin memleketler arasındaki iktisadi münasebetler itibarile daha az hodbinane duygulardan mülhem olarak şrümrük siyasetlerini esaslı bir su • rette değiştirmeleri lâzım geldiğini beyan etmiş ve demiştir ki: < İtalya böyle bir değişiklik yapılmasına samimî surette taraftar bulunmaktadır. İtalya gümrük raâ • nialarının azaltılmasma ve bütün dünyada hüküm süren iktisadî huh ranı uzatıp vahimleştiren her türlü müşkülâtı ortadan kaldırmağa matuf her hangi bir teklifi dostane bir surette tetkike hazırdır.» M. Bottai bu sözlerden sonra bütün milletlerin temsil edilecekleri ikti sadî bir meclis vücude getirilmsk *u retile milletler arasında iktisadî bir decek olursa Japonya'nın Mançuri ve Şanghay askerî sevkiyatı için şundiye kadar yapmış oiduğu masraf • ların yekunu 98 milyon yene baliğ olraus bulunacaktır. Bir nisandan sonra hususî içtimaını aktedecek olan diyet meclisi munzam krediler sek linde olarak masrafları kapamak cihetine karar verecektir. Japon kuvvetlermin geri çekilmesine kadar yapılacak olan masraf • ların ayda 10 milyon yen olacağı tahmin ediliyor. Bu masraflar için lüzumlu mebaliğ hükumet bonolan ihraç etmek sııretile temin edilecektir. tşbu bonolar Japon bankaları ve hükumet mev • duat müessesesi tarafından satm aIınacaktır. Geçinme endeksi İstanbul'da hayat pahalılığı de recesini gösteren geçinme endeks lerini tafsilâtile evvelce nesr^3':;iri miz için tekrar etmiyoruz. Yalnız 929 ve 930 endekslerini gösteren bir grafiği dercediyoruz. KAR1LERİMİZE KOLAYL1K: Aylık abone rlususile vilâyetlerdeki bir çok karilerimiz gazetelerini munta zaman kendi adreslerine alabfl mek için bizden bazı kolaylıklar is temektedirler. Bu aziz karilerin arzulannı yerine geb'rmek üzere Cumhariyet için aylık abone usulii ittihaz etmeğe karar verdik. Ay iık abone bedeli yalnız Abdülkadir Kemali B. gelemez Mefsuh Ahali Fırkası lideri olup Adana'dan Suriye'ye kaçan Abdülkadir Kemali'nin, Halep'ten Adana'ya avdet ettiği yazılmışb. Bu haberin doğru ol madıgı anlaşılmışbr. Abdülkadir Ke mali memlekete biyanetinden dolayı raahlrum bulunduğundan tekrar memlekete dönraesi ihtimali mevcut değildir. y a k l a ş m a temîni için Cenevre'de geçen eylulde yaptığı teklifi hatırlat mıştır. Mezar kazmaktan... Demeğe dili varmadı. Kurumlu kurumlu cevap verdi: Ben işçiyim kızım îsçîyim ? Ben monşer değilim. Erkek tancosu de • ğilim. Ya nesin? Diyebilmeğe zaman bırakmadan ilâve etti: Biz kazma çalanz, öğendire tutarız, çalışırız, elleruniz nasırlaşır ama, gönlümüz yumuşaktır. Sen ne iyî adamsın ağam. Bana ağam, ağam diyip durma 1 Ben ağa değilim. Ya nesin? Kendi çalışan adamım. Ağam demekle koltuklanmı mı kabarta caksın? Ben sadece rençper, isçi Hasan'ım. Ver bakayun şu yumuşak elini, bir öpeyiml Bu da yasak mı? Esnaf yıldızı iki kahkaha arasında elini uzattı. Ne yumuşak, ne sıcak, ne süslü eldi bu!.. Hasan, küçük yengenin kınalı eli Şehir tenviratt İstanbul Elektrik Şirketinin elektrik muhavvele merkezleri, kabloları, aboneleri ve umumiyetle elektrik kudretinin istihlâkâtı artmıştır. Şir ketin 930 da tenviratı hususiye a • boneleri fabrikalar, hükumet ve belediye tenviratı hariç • 58,716 dır. Bu adet 929 senesine nazaran 6000, 928 e nazaran 10,000, 927 senesine nisbetle 15,000 fazladır. ne yuf çekti. Büyük yengenin işten buruşmuş eline yiizünü buruşturdu. Gene saat başı. Hasan bulanık gözlerle gene tetkike başladı. Esnaf yıldızı Minnoş'un şıklığına, kibarhğına, zenginliğine şaşa kaldı. Ciğer kırmızısı margizet dekoltesi ona, dünyanın en nefis ipeklisi geldi. Gerdanındaki Eskişehir taşından kolyeyi inci sandı. Kulak larındaki cam küpeler sanki pırlantadan daha üstün taşlardı. Bileklerindeki ince, yaldızlı bileziklerin şıkırtısi içini sıkmıyordu. Küçük yengenin alaturka kıyafetî gözünden düşüverdi? Büyük yengeyi aklına bile getirmedi. Varsa esnaf yıldızı, yoksa Minnoş. Hasan gene içten içe kızmaktan kendini alamıyordu. Etrafında bir çok müşteri vardı ki bar kızlarile adamakıllı keyif çıkarıyorlar, el şa kasını umulmaz derece Uerletiyorlardı da çıt çıkmıyordu. 150 kuruş... tan ibarettir ve tabiî pestn olarak gönderilmek lâzrmdır. Bu usul idarece fazla mesaiyi icap eden külfetli bir meşgale oiduğu için abonelerinin inkıtaa uğramamasını isb'yen karilerhnizin paralarını idareye vakb'nde yeti secek veçhile döndermekte devam etmeleri üctiza edecektir. SEI/Af SIRRI mutlaka bir sevda atesi gizli gizli yanıyor. Acemi sarhoşun yüreği yufkadır. Minnoş öyle uzunboylu, acıkh şeyIer söylememekle beraher Hasan bu kıza acımağa başladı. Minnoş burra hisseder hissetmez, plânı değiştirdi: Ağam, sen artık git, sonra hasta olursun. Ben her vakit buradayun. Allahın geceleri çoook.. Yarın gece gelirsin. Hem malum ya.. Birdenbire kaşlarını, kollarmı kaldırarak ilâve etti: Yo, yo.. Unuttum. Yarın akşam burada değilim. Bir yere mi gideceksin? Ne münasebet, annem çok has CUMHURÎYETin MEZAR KAZICILAR Müellifi: AKA GÜNDÜZ Esnaf yıldızı Minnoş Hanım yerine oturduğu zaman Hasan'ın gözleri iyiden iyiye dumanlanmıştı. Ve ancak o zaman daha iyi f arketti ki meşhur yıldızın göğsü, sivridir, yuvarlaktır ve hareket ettikçe iki tarafına zem • berek gibi sallanıyor. Hasan pratik adamdı. Yıldızın göğsünü okşamak istedi. Yıldız Hasan'ın elini hemen yakaladı: Yoo! Daha ilk geceden olmaz. Ama sen çok giizelsin.. Hele bir kaç defa daha ko nuşaJım. Sonra birdenbire sordu: Ağam! Senin elin neden bu kadar nasırlı. Hasan, sarhoşluk arasında birdenbire kendine geldi: edebi tefrikast : 15 Bunun sebebini Minnoş'tan öğrendi: Onlar buranm eski müşterilcri. Sen onlara öyle hor bakma, hepsi papel tutar. Hem kızlarm çoğu on larm dostudur. lan! Beni beğenmedin mi? Beğenmiyecek ne var? Benim o Biz de seninle dost olalım. Amman! Yavaş gel kaleş oğ Hasan da BodrumBar'ın tuzuna tuzağına, dumanına civanına karıs mıştı. Bunları işitmiyordu. Minnoş bir bahane ile büfenin aralığına gitti. Çiçekçi kadın orada idi. Hesaplaşmağa başladılar: On bir çiçek demeti yirmî be şer kuruştan ne eder? Çiçekçi parmaklarile hesapladı: İki yiiz yetmiş beş eder. Çiçekleri sana geri verdim. Yarı yarıya payım ne tutar? Yüz otuz yedi buçuk. Bana yüz ver yeter. Sonra Iâvantacı ile hesaplaştı: Doknz esans ellişerden dort buçuk lira eder. Şişeleri aldın. Yansı iki yüz yirmi bes mi? Peki, bana iki yfias ver..^ tarakta bezim yok ta. Beni dost tutmak istiyenler öyle çok ki... Eh kuzum eh! Gec onlan. Bana gelmez bu isler. Kenarma bak bezîni al, ba>*ına bak gızını al demişler. Sen bilir misin meşhur şair Tevfik Fikri ne beyit söylemiş: Ne erkektir. ne dişi Bir olur sevda işi . O da gitti e limden • Kalmadı gönül eşi.. Hasan bunlardan bir şey anlıyacak ayıklıkta değildi ama, gene sezer gibi oldu: Bu esnaf yıldızınm gönlünde ta da. Bir kadıncağız tuttum, on lira istiyor. Vermezsem yarm gidecek. Halbuki bizim patron olacak geçmişi kınalı dürzü parayı cımbızla ko partmadan vermez. Bir alay da borç takdirdi. Mabadi var

Bu sayıdan diğer sayfalar: