4 Mayıs 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

4 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Mayıs 1937 CUMETURİYET OKUYUCULARIMIZ Üniversite hakkında yapılan bhr röportaj Ünîversitede bîr Diyor ki lokanta yapılacak Talebenin muntazam bir şekilde yemek yemesi temin edilecek Her yerde grev Sinema payitahtı Holivudda filim stüdyoları kapanıyor Otobüs grevi yüzünden Londra dün hareketsiz kaldı. Amele ve müesseseler arasında müzakereler devam ediyor IBaştarafı l inci saKijese] lar tarafından yapıldığı hatırlatılmaktadır. Bununla beraber içlerinde birkaç yıldız bulunan aktörler, mensub oldukları sendikanm icra komitesini toplanmağa davet ederek stüdyolara ginneğe teşebbüs etmek mi, yoksa bir tesanüd eseri olarak grevciler lehinde tezahüratta bulunmak mı lâzım geldiğini kararlaştıracaklardır. Şimdiye kadar aktörler, serbestçe stüdyolara girmektedirler. Dün Greta Garbo, Clark Gable, William Pouwel,, Jean Harlovv, Jeannette Macdonald gibi bazı artistler kapıdaki nöbetçilerin önünden geçerek stüdyaya girip çahşmışlardır. Fakat stüdyo restoranları bir tesanüd grevi ilân etmiş oldukları için artistler, öğle yemeğini yiyememişlerdir. Halk, aktörler sendikasmın karannı büyük bir alâka ile beklemektedir. Çün:ü sendika, ilk defa olarak bir iş ihtilâında karar verecektir. Avdet saatlerinde istasyonlar fevkalâde kalabahk olmuştur. Topçu erinin misilsiz şecaat hikâyeleri «Ayni gün mukabil bir taarruzla topumuzu düşmandan geri aldığımız zaman son şehidi, bir sevgillye sarılır gibi, topu kucaklamış bulduk» Yazan : Kandemir Kahraman tovçıdarımız Davudpaşa kışlasının dış talim meydanında gene her günkü kaynaşma var. Büyük kapılardan muhtelıf sınıflara mensub birlikler kafile kafile, akm akra birer hayalet ve hareket timsali halinde fırlıyarak meydanı dolduruyorlar. Motörlü, traktörlü bataryalar, koşulu sahra bataryaları, koşulu obüs bataryaları, süvari sahra batayalan, yüklü dağ bataryalan, motörlü ölçme kıt'alan... Bir harb meydanındayız 8anki... Bir kenarda komutan ve subaylarla beraber Türk erinin bu çeviklik ve canlıhğına şahidiz. Onlara dalan gözlerimizde binbir hatıranın izleri dolaşıyor. Ve bir aralık dudaklar kıpırdıyor. Bir subay arkadaşlanna anlatıyor: « İstiklâl Savaşmda îzmirden Çeşmeye doğru ileri harektte idik. Emir e • rim lbrahimin, aylardır cephede doîaşa dolaşa elbiseleri yırtılmış, parçalanm:§, iistü başı perişan olmuştu. Yolun bir noktasında. kaçan düşma nm bırakmış olduğu denk denk, yepyenı elbiseler bulduk. Bunlan görünce em'r erime: Ibrahim, dedim, al şuradan bir takım da geçir sırtına. O, küfür yemiş bir sofu halüe sarsıldı. Sonra birden selâm vaziyeti alarak, fakal isyan ettiğini belli etmemeğe çalışan biı tavırla: Kumandamm, düşman artığma kalmadık, dedi ve paramparça kıyafetıle yürüdü.» Bir başka subay konuşuyor: « İkinci İnönünde, Dumlupma: cephesinde idik. Paşacık sivrisinde kar ve buzlar üstündeki Türk sahra bataryam 400 metreden düşmanla harbedi yordu. Açıktaydık. Düşman sol gerimizden çevirdi. Bizi bir otomatik yağmuruna tuttu. İki toplu oian bataryamdan sekiz er şehid oldu. Bu arada seyıs erim Yozgadh Sadedd;n de sağ kolundan ve ikı yerinden yaralanmıştı. Sadeddin soğukta titriye titriye ve yaralanndan kanlar aka aka atlarımızın dızginlerini kollanna geçirmiş ve hiç bir şey olmamış gibi mütevekkil bekliyordu. Biraz sonra ilerledi. Zahme demiri ve başhktan tutarak benim hayvana bin memi kolaylaştırdı. Kendisi de hayva nma atladı ve: Yüzbaşım, şu yandan gel, orasnu kurşun tutmaz. Diye bana yol gösterdi. Yolda ona soracak oldum: Yaralann nasıl Sadeddin? Güneşin altında bir kızıl aleve dönen kendine bakmağa bile lüzum görmedon, başka bir yaralıdan bahseder gibi sakin: Akacak kan damarda durtnaz yüzbaşım, Allah millete zeval vermesin, dı yordu.» Bir batarya komotanı söylüyor: « Sakarya Savaşında Beştepelerde Velidede sırtlan karşısında ardcı batar yası idik. Eski Polatlı ıstikametinde çe kiliyorduk. Dik ve çok dar bir dereden dörtnala gegerlerken geçerken, topa yardım etmekte olan en değerli nişancımız Tavash Mustafa onbaşı ayağı kayarak yuvarlandı ve top olanca ağırlıgile onun üzerinden geçti. Koşuştuk, Mustafayı baygm bir halde yerden kaldırdık, göğsünü bağrını açtık, yüzünü gözünü yıkadık. Mustafa onbaşı neden sonra gözlerini açtı davrandı, kalktı ve sanki bin kıloluk topun altında kaîan o değilmiş, gibi, gülumsemeğe çalışarak: ,v . Bir şeyciğim yok yüzbaşım... Sa de biraz kendimden geçmişim. Diyor ve gözlerile etrah araştırarak soruyordu: Topa bir şey olmadı ya?..» Anlatıyorlar, anlatıyorlar: « Umumî harbde Kutülamare'de idik. Son günlerde muhasara çemberimiz o kadar daralmıştı ki, her iki tarafın ileri hatları arasında kırk elli metro kadar bir mesafe kalmıştı. Karşıdan gelen gramofon sesleri Türk askerinin cenk şarkılarına kanşıyordu. Mehmed de o aralık bir memleket türküsü tutturmuştu. Birdenbire siperin üzerinden bir hışırtı işitildi. Bu, uçan bir yabani kaz sürüyordu. Mehmed, silâhını doğrulttu, ateş etti. Havadan bir cismin aşağı düştüğü gö'rüldü. Fakat av iki siperin arahğmda bulunuyordu. Tam bu sırada, düşman tüfek ve makinelitüfekleri kazm bulunduğu yere ateş etmeğe başlamışlardı. Mehmed anî bir kararla siperden fırladı. Bir sıçrayışta soluğu kazın bulunduğu çukurda aldı. Burasmı düşmanın yalayıcı ateşi tutmuyordu. Amma, biraz sonra, el bombalannın tesiri altında Mehmed yaydan çıkmış ok gibi geriye sıçradı. Sipere döndüğü zaman iki yerinden yaralıydı. Mehmed yaralarını düşünmüyordu bile. İlk iş olarak avını süngüsünün ucuna taktı, olanca hırsile, olanca keyfile düşmana doğru salladı, salladı... Ve onbaşısının, zabitinin: Bir kaz için insan kendini ölünıe atar mı? diye azarlayışlarına, elinde kazile, sedye üzerinde geriye nakledilirken: Ölsem de gam yemem.. Avımı düşmana bırakmadım ya!.. diyordu.» « Falâhiye'de döğüşüyorduk. Düşman müthiş telefat verdiği bir gün, ölülerini toplamak için mütareke istemişti. Üç saatlik bir mütareke esnasında, düşman, zaten pek daralan sahada ölü lerini kaldırırken bizim neferler de aralarına katılmışlar, onlara bakıyorlardı. Unutmayınız ki Mehmedcik, nerede, kim olursa olsun, dilinden bir kelime bilmediği düşman neferlerile bülbül gibi konuşmanm, anlaşmanın yolunu daima bulmuştur. Mütareke bitmiş, biraz sonra tekrar harb başlamıştı. Fakat bütün cephedeki düşman toplan gürlediği halde tam karşımızdak toplar susuyorlardı. Hayretle birbirimize bakışırken Mehmedciğin biri gülümsedi: Onlar ateş edemezler kumanda Bir sabah gazetesinde «Üniversitede röportajlar» ünvam altında bir röportaj çıktı. Üniversitenin hakikî hayatını aksettirÜniversitede öğleden sonra ders okumek için tertib edildiğini zannettiğim bu mak mecburiyetinde kalan talebelerin yeröportaj serisinin ikinci yazısı yalnızca muharririn derunî düşuncelerınden ibarat meklerini gayrimuntazam bir şekilde yegibi görünüyor. dikleri nazan dikkate ahnmış ve bütün Anladıgıma göre muharrir Hukuk Fa Üniversite talebesinin istifade edebilecekkültesi birinci smıf ının borclar hukuku dersinde burunmuştur. Filhakika derslerimlz leri bir lokanta yapılması için Vekâletle de geçen muhtellf ihtimaller üzerinde ho yapılan temaslar müsbet netice vermiştir. camız tarafından reylerüniz sorulur ve Hal ve vaziyetleri müsaid olmıyan ve bilbiz de her toplulukta olduğu gibi söz alarak f&rimizi söyler ve mesele tamamile hassa taşradan gelen birçok talebelere vüzuh kesbettikten sonra parmak kaldıra meccanen yemek vermeği dü§ünen Unirak veya ayağa kalkarak reyimizi izhar versite idaresi, bu salonun biran evvel inederiz. Fakat hiçbir vakit yazıldığı gibi dersi dinlemeden, iş olsun diye, bağırarak şasına büyük ehemmiyet vennektedir. Öve yanındakini de bağırmaga teşvik ede nümüzdeki ders yılından itibaren bu gibi rek rey izhar edilmez. Yüksek tahsilde bu talebeler tesbit edilecek ve bu lokantada lunan genclerln yapması üıtimali bile olmı kendilerine yemek verilecektir. yan bu hareketi yapılmış gibi göstermekteki kaad nedir acaba? Lokanta iki kısımdan mürekkeb olacakMuharririn bütün röportajlannı dolduran tır. Birinci kısımda bu talebelere tabldot osmanlıca ve almanca meselesine gelince; bütün bir veya birkaç dersten süzerek verilecek, diğer kısmında ise semtleri uzak kendinin de anlamadığım iddia ettiği ke olup ta öğle yemeğine gidemiyenlere tahlimeler gösteriyor ki hufrıik ilmine pek az sis edilecektir. Yapılacak binanın üst kısolsun âsma değildlr. Temerrüd, mütemerrid, kabz, zllyed, mı modern bir oturma yeri olarak inşa mükteseb, hululü vade kelimeleri doğnıdan edilecektir. Büyük salona bitişik okuma doğruya birer hukuıkî ıstılah olup başka odalan yapılacaktır. bir kelime ile ifade etmege ilmi noktadan imkân yoktur. Birer misal verelim. Borclstanbula gelen yabancı ünîversitelilelar kanununun 187 nci maddesi «Bayiin rin burada ağırlanması için de aynca bir temerrudü> matlabını taşır. Gene ayni kanunun 63 üncü maddesinin ikinci fıkTası tertibat almacaktır. Burası tam mânasile «kabz» kelimesini kullanır. Medenî kanunu bir Üniversite gazinosu şeklinde idare edimuzun aynî hafclar hükümlerinden 887 nci lecek ve sık sık konserkr verilmesi temin maddeden itıbaren olan 3 üncü faslı «zilyedlik> başhğuıı hâvidir. Medenî kanunun edilecektir. 633 üncü maddesinin matlabı «GayrimenYeni Universite lokanta ve lokalinin tul mülkiyeti iktisabı, tesçih dir. Kanunu medenî tatbikat kanununun 20 nci madde plânları bitirilmiştir. înşaata önümüzdeki si < İktisabı müruru zaman» matlabını ta ayda başlanacaktır. şıyor. Vade hululü tarihi ise o kadar çok gecer ki misal vermeğe lüzum yoktur. Bunlardan başka «tahassül», «işrab». «bilfarz» gibi kelimelerin bugünkü lisanda ne kadar çok kmllamldığı malumdur. Şu halde muharririn kulaktan kulağa [Başmakaleden devam] «Acaba ne demek?» diye duyduğu sesler bir illusiar olsa gerek. Ve osmanlıcadan türk pahahdır. Hiçbir zaman muntazam çalıceye tercüman anyan talebe de muhakkak şamıyan Hazerdenizi nakliyatı da bütün kendi gibi senede bir iki kere o da nüsakoca Rusya içinden dolaşmak külfetile fireten gelen talebelerden biri olacak. Şunu da işaret etmek isterim ki muhar maluldür. İrandan Trabzona hareket ririn almanca derslerde koridorda dolaştı edecek otobüs servislerinin bu mesafeyi üç |ını sövlediği talebeler yalnız bu derslerde değil. bütün derslerde dısanda dolaşmak günde alacaklan hesab ve temin olunutadırlar 3040 kişilik bir lise smıfmda bi yor. Trabzondan îstanbul veya Köstenle 4 5 lâkayd talebe bulunurken 400 500 ceye de iki, nihayet üç gün, işte îran Avkişilik bir smıfta koridorda gezmelerl göstererek almanca derslere karsı lâkaydî ol rupada! İran eşyası bu kadar kısa bir zamanda Avrupaya nakledildiği gibi Trabdugu söylenemez. Almanca takririn hiç mahzursuz olduğu zon üzerinden İrana vuku bulacak ithalât iddia edilemez. Fakat yalnız mahzurlan ta ayni süratle yapılmış olacaktır. Bu işaret etmekle de mesele bitmez. Acaba 4 senedenberi devam eden bu sistemden da hal, transit yolunun az zamanda kazanah i az mahzıırlu bir sistem olsaydı tatbik cağı büyük ehemmiyeti şimdiden olanca edilmez mivdi' Bütün maarifrllerimizlr dü büyüklüğü ile göstermeğe yeter. sünemediel daha az mahzurlu slsteml kendisi işaret ederse biz talebelere büyük bir Transit yolunun yalnız Avnrpa ithalât yardımda bulunmus olur Yok, maksadı ve ihracatma tavassutla kalmıyarak iki profesörün hazırlamış oldu&u dersin docent tarafından sınıfta olrunması ise bumın pos komşu memleket arasında yeniden yeniye ta ile konferans eöndermeden farkı olmaz ticaret münasebetleri yaratacağı ve bunGene muharririn hüsnü nivetinden emi lan alabildiğine artıracağı da şüphesizdir. niz. Ancak böyle 12 derse girmekle Üniversitenin ders takrirlpri hakkında ten Yolun bu itibarla da büyük ehemmiyeti kidlerde bulunması doğru olamaz Üniver vardır. Bütün bu ehemmiyetlerine binasitede meslek dersleri okutulduâuna eöre endir ki Bayındırhk Bakanlığımız bu yoo meslekle alâkası olmıyan takrirler haklun çok güzel ve çok sağlam yapılmasma kında birsey söyliyemez azamî itinayı sarfetmekte ve daima maFıkret Essen Hukuk Fakültesi 1 inci sınıf mur kalması için de icab eden tedbirleri almış bulunmaktadır. Transit yolu yalnız Nafıa Başmüfettişliği İran ithalât ve ihracat ticaretinin inkişafıŞark Demiryollan zamanından kalma na hizmetle kalmıyacaktır. Şark vilâyetNafıa Başmüfettişliği bu ay sonunda lerimizin bu yol etrafmdaki büyük hinterkaldınlacaktır. Başmüfettişlik memur landı da bol bol istifade edecektir. Diyelarmın Nafıa kadrosunda mı bırakıla biliriz ki Trabzon İran transit yolu şark caklan, yoksa Devlet Demiryollan kadrosuna mı almacakları henüz malum vilâyetlerimiz üzerinde de diriltici bir tesir icra edecek ve az zamanda oralann değildir. simasmı değiştirecektir. Anket komisyonunun mesaisi Londra 3 (A.A.) Mesaisine bu gün başlamış olan anket komisyonunun otobüs amelesinin iddialannı dinlemek için hiç olmazsa bir buçuk gün sarfetmesi ve bir günde raporlannı tetkik etmesi lâzım geleceğinden otobüs amelesinin gTev yapacaklan tahmin olunmaktadır. Diğer şehirlerde grev Plymouth 3 (A.A.) Amele, işe devam etmege ve müzakereler için daha iyi şartlar temin etmege karar vermiştir. Buna mukabil, Yorkhire'de işçiler büyük bir ekseriyetle geceyansı grev ilân etmege karar vermişlerdir. Diğer cihetten Manchester'de eşya nakliyat müesseselerinde çalışan bin kadar amele, yarın akşam grev ilân edeceklerdir. Bunun sebebi, iş kuntratlannın müza keresi hakkında takib edilecek usuller dolayısile çıkan ihtilâftır. İngilterede otobiisçüler grevi Türkiye İran transit yolu Londra 3 (A.A.) Eyaletler otobüs müstahdemini grev komitesinin yarı ;eceden itibaren grev ilân etmek hakkındaki karannm ne suretle tatbik edilece;i henüz malum değildir. Birçok ahvalde şoförlerle biletçilerin hatb hareketleri, mahallî mülâhazalarla taayyün edecektir. Hatırlardadır ki Ernest Bevin tarafından idare edilmekte olan kuvvetli mil!î nakliyat sendikası, bu grevi tanımamıştır. Sendikaya göre, bu grev, müdderj inkıza etmemiş olan iş mukavelesini feshetmektedir. Halbuki Londra grevi, şimdiye kadar ahkâmına tamamile riayet edilmiş olan iş mıjkavelesinin tecdid edilmemesi yüzünden çıkmıştır. Çekoslovakyada grev Wansdorf Çekoslovakya 3 (A.A.) Mensucat grevi mütemadiyen geniş • lemektedir. Thiele tezgâhlan da yanndan itibaren grev ilânma karar vermişlerdir. Şimdi 3000 işçi grev halinde bulunmaktadır. îtalyan Kralınm kızı şehrimîzden ayrıldı On gündenberi şehrimizde bulunmakta olan İtalya Kralınm küçük kızı Pren ses Marie de Savoie bu akşamki ekspresle Sofyaya hareket etmiştir. Prenses istasyonda İtalya büyük elçisi M. Karlo Galli ve İtalyan kolonisi tara fmdan teşyi edilmiştir. Prenses Marie de Savoie tstanbulu çok beğendiğini ve bu çok güzel şehrin misafirperver halkınm derin bir sempati uyajıdırdığını söylemiştir. ı.t. Prenses ablası olan Bulgar Kraliçesi nin yanında bir gün kaldıktan sonra Romaya gidecektir. Londramn diinftü manzarası Londra 3 (A.A.) Otobüssüz kalan Londra sokaklan pazar günü 1926 senesinde yapılan umumî grevi hatırlatmışlardır. Açık hava meraklılarından mürekkeb kalabahk bir halk kütlesi, Metroya hü cum ederek vagonları işgal etmiştir. Başvartanik kâsabasında Çocuk bayramı Mantar fabrikasmda infilâk Beylerbeyinde Yalı caddesinde Hüsnünün Mantar fabrikasmda dün kutu içinde duran mantarlardan bir kısmı birdenbire infilâk etmiştir. înfilâk neticesinde bir kısım camlar kınlmıştır. Nüfusça eksiklik yoktur. Alâkadar makamlar hâdise hakkında tahkikat yapmaktadırlar. nım! Neden?.. diye sordum. Ceblerinden çıkardığı bir sürii kama parçalannı önümüze yığarak anlattı: Biraz evvelki mütarekede aptallığa vurdum da sarsak sarsak toplarına ka.dar sokuldum ve işte bunlan söküp aldun da ondan kumandamm!...» Yavaş yavaş bataryalara doğru ilerlerken son hikâyeyi dinliyorum: « Samra civarında bir topumuzun başmda, bütün arkadaşları şehid olduklan için, bir tek erimiz kalmıştı. Nihayet düşman ilerlemiş, bu topa sokulmuştu. Ayni gün, çok geçmeden mukabil bir taarruzla bu topumuzu düşmandan geri aldığımız zaman son şehidi bir sevgilıy*sarılır gibi topu kucaklamış bir halde bulduk. Bu erin ayakları altında, sekiz düşman ölüsü yatıyordu.» Simdi, Davudpaşa sırtlannda, omuzlanndaki silâhmın ucunda süngüsü parlıyan ve bir tunç heykel gibi topunun başmda, gözleri ufuklarda, nöbet bekliyen Türk erinin önündeyim. Duruyor, uzun uzun duruyor ve sessiz, doya doya ona bakıyorum. Trabzon İran transitile iki komşu ve dost memleket ortaya tamamile asrî ve medenî bir eser çıkanyorlar, ve onu bütün bir intizam ve mükemmeliyetle yürütmek için her iki taraftan en ciddî tedbirleri almış bulunuyorlar. Tam faaliyete geçtiği zaman bütün dünyanın överek alkışlıyacağı bu eser üzerinde çalışmış ve çalışmakta olanlara çok teşekkür borcluyuz. Transit yolu ile Umumî Müfettiş Tahsin Uzerin nice zamandanberi görmekte olduğu bir rüya tahakkuk etmiş olacaktır. Bu değerli vatandaşın Cumhuriyet sütunlannda bu yolun kıymetini tebarüz ettirmek için nekadar uğraşmış olduğunu Cumhuriyet okuyiKuları hatırlasalar gerektir. Gazetemiz dahi oldumolasıya bu yolun hararetli taraftarlığını edegelmiş olduğu için yakında büyük bir hakikat olacak bu güzel hayalden dolayı haklı sevincimize son yoktur. Her umran hareketi yeni bir bayındırlığın sebebi ve başlangıcı olur. Transit yolu vücud bulurken gözler şimdi daha büyük bir ehemmiyetle Trabzon limanına çevrilmektedir. Trabzon İran transit yolunun faaliyeti Trabzon limanının biran önce inşasını arhk önünden kaçılamaz bir zaruret haline koymuş olacaktır. Hulâsa neresinden bakılsa hep güzellikler arzeden bu transit yolunun gerek Türk İran münasebetleri üzerinde çok yaklaştırıcı ve kaynaştıncı olarak oynıyacağı müessir rol ve gerek medenî sahada ifa edeceği büylik hizmet bakımlanndan son zamanların büyük işlerinden biri olacağını şimdiden ve memnuniyetle tebarüz ettirmiş olmağı zevkli bir vazife bildik. Başvartanik (Hususî) Kasabamızda çocuk bayramı münasebetile tertib edılen merasim çok güzel olmuş, nahiye müdürü Ragıbla başmuallim bu münasebetle toplananlara çocuk mevzuu üzerinde nutuklar söylemişlerdir. Şanlı oğlu Emin bu sözlere mukabelede bulunmus, bundan sonra küçükleri se vindirip eğlendirecek oyunlar oynanmıştır. Yukarıki resim nahiyenin biricik mektebine müdavim talebeyi merasim yerine gidiş için toplanmış bir vazi yette göstermektedir. Egeı her şey sizJ sabırsızlandırıyor ve Tîtulendınyorsa, eger uîak bîr aksîllk fikirlerînîzî alfust edîyorsa, eget gecclen uykn tutmayorsa, leşhis pek basîttîrs sinîrlerînizin tenepbühiyeti artmıştır. henüz vakıt varken bn tenalığı ğlderraeğe acele edlnlz. Bromural .Knoiı» bu(ün dünyanın tamdığı bî» musekkin olup kaybett^înu rahatı, uykuyn ve afiyeti slze Tade eder. Tesirî gayet serîdiı* Bromural'in hîç bîf zaran yoktur1O v e 20 Kompritaeyî tn<V<ttj> tcrde ecantlerdc reçetcUc salılır. Knoll A*O., kimyevtmaddeler fabrikaları, LudwTgshafen s/1?hîn KANDEMİR YUNUS NAD1 KANSIZUK benizsizlik ian yegâne deva kanl ihya eden O i p f t D Ea muntahıp ebbba tarafından tcrtıp edılmıştir. j H v U l Norasteni, zaflyct ve Chlorose PARIS

Bu sayıdan diğer sayfalar: