17 Eylül 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

17 Eylül 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EETGü'dea —— — Tehlikesiz HABER'in hikâyesi “—Ah... Aman yarabbi... tüzel kadın..., İ Hayır, hayır.. Genç adamın pek çok faik meziyetleri vardı. Ezcüm Ahmet Seyfi, Leman Hanimı | le, kadınları elde etmek hususun- törür görmez böyle haykırmak da tecrübeliydi... Bunlardan isti- ise de kendine hâkim olup | fade edecekti... Mutlaka, mutlaka Yustu. Tesadüfleri, Seyfinin eski bir Ahbabr olan Halide Hanrmefen- dinin ziyafetinde olmuştu. Ev sahibesi: — Leman Hanım sofrada sizin Yanmızda oturacak, kendisiyle Meşgul olun! -demişti. — Kimin nesidir. — Bundan üç sene evvel zevci Vefat etti. Hal ve vakti yerinde- | “ir, O zamandan beri, hiç ortaya tikmıyordu. Bu da, kendisinin ne dereceye kadar eşkâle riayetkâr *lduğunu gösterir... Bu hanrmı son severim, Kendisiyle neş'eil Beş'eli konuşun! Gayet zekidir. Âlelâde muhaverelerin fevkine | Yükselmesini bilir. Ahmet Seyfi, derhal şunu dü- tündü: “— Kendisine yeni romanlar- dan bahsederim. Flirt için en mü- | kemmel başlangıç budur. Raman- tılar, kendilerini sade edip sanır- lar, Halbuki, böyle bir rolleri de vardır!,, Yemekte hakikaten hoş zaman teçirdiler. Leman Hanım, zeki ol- duğunu her fırsatta gösteriyordu. Uzun uzun cevaplar veriyordu. Fa kat, delikanlıyr, kadınm manevi taraflarından ziyade maddi cihet- leri cezbetmişti. Muhatabının güzelliğine bakı- | vordu. Öyle dalmıştı ki, Leman Hanımın ne söylediğini bile ara- da kaçırıyordu. Ancak basma ka- | bp cümlelerle karşılıklar veriyor: | du, Kadın tekrar söze başlayınca, ©, gene dalıyordu. 'Tabit dalgaları olan siyah saçlı, düt gibi beyaz enseli, zarif gövdeli Olan Leman Hanımım uzun, ince Ve ateş dolu gözleri vardı. Ağzı, azıcık büyükceydi; lâkin tok ifadeliydi. Teni manolye te- tiri yeriyordu. Bu akşamki ziyafet terefine beline kadar dekolte bir *İbise giymişti. — Her hareketi musiki nağmesiy- * sanki... Çorbayı içip de balığı yedikten tonra, Ahmet Seyfi, genç kadına GK olduğunu hissetti. Şimdi artık Tasıl açılmanın İâzım geldiğini Lâkin ya ret sülkkset Öyleya: Bu harikulâde kadın, Bakalrm, onu — İstiyecek miydi?... | ıl—, onun üç seneden beri sakin İ Nt dul hayatı yaşamasına, matem e kıvranmasına itimat edile- bilir miydi?.. .Herhalde bir Aşıkı —hem de, kimbilir, belki bir kaç olacaktı. Bu âşıklar kimlerdi?... Ahmet Seyfi, hayalinde canlan- i.'lı: Geçkince, kibar tavırlı, zengin u'lıiım mı?.., Buna galebe ça- htdr.... Tahsilsiz fakat yakışıklı bir mi? Herhalde, Leman Ha- parasına göz koymuş olaca- lı._k"" tehlike teşkil ederdi. Lâ- Sııyfi. onuün da hakkından gel k Hıvuanl kendinde buluyor - —zh çocuk denecek bir yaşta bir ddhıılı ile »vıııyoııı?... Gi Lt ÜN LA e Z İAti ele ei e | | İ Lehistanın ekalli- Lemanı ele geçirecekti... Gün geçtikçe alâka ve merbuti- yeti fazlalaşıyordu. Müsaade — is- temiş, genç kadının evine bile de- vama başlamıştı. Hattâ bir iki ke- re birlikte gezinmeği rica etmiş, Beyoğlu pastahanelerinden birin - de çay içmişlerdi. Artık, aşkımın dayanılmaz - bir hale girdiğini gören Seyfi, niha- yet Halide hanıma gitti. — Leman Hanrma son derece gönül verdim! -dedi.- Kendisine bunu söylemezden evvel vaziye- tini öğrenmek istiyorum, Herhal - de siz bileceksin'z. Söyleyin: Biri- sini seviyor mu? Hayatında bir er- kek var mı? Böyle bir kadının kö- şede kelrm « olması muhtemel de- ğildir. Halide Hanım: — Lemanın mı âşıkı olacak?... -diye bir hayret nidası kopardı. Yok efendim, yok... Ne münase - bet? Ben onu kendim gibi bili- rim.., Zavallıcık, yürekler — acısı dır. Bir erkeğin kendisile alâka- dar olmasımı pek ister, doğrusu... Bana itiraf etmiştir.. .Lâkin, tali - sizliğe bakın... Muvafık biri, kar - şısma çıkmamıştır... Muvafık - ol - Taryanı çıkacak ta başını nara ya - kacak diye korkuyorum... Aman, aman... Sizin, kendisile alâkadar oluşunuz, pek isapet... Haydi, açı- lm... Tereddüt etmeyin... Mes'ut olacaksınız... H6 Y TYRÜYRAYüĞi 0 e e e Erkekler, ne garip mahlüklar- dır. Lemanın bu kadar basit, bu kadar kolay elde edıklıilouiııı öğrenir öğrenmez, Seyfi, artık, o- ' nunla alâkadar olmamağa başla- | dı. Zaferin bu derece tehlikesizi o nu cezbetmiyordu. Yavaş yavaş, görüşmenin arka- sını kesti. Onu artık gözleri bile bulmuyordu. Kısa bir zaman sonra, başka bir kadına zihnini verdi. (Hatice Süreyya) yetleri müdafaası | Cenevre, 16 (A.A.) — Havas ajansı bildiriyor: Yahudi heyetleri komitesi ci- han Yahudi kongresi — reisi M. Goldman şu beyanatta bulunmuş- tur: “— Lehistan hükümetinin her türlü Yahudi aleyhtarı temayülle mücadele ve ekalliyetlerin hukuk müsavatının muhafazasmı siyasi | bir prensip olarak telâkki ettiğini ınııuıııııydle görüyorum. Fakat ekalliyet muahedeleri, ekalliyet hükümlerini kabul etmiş olan bü- tün memleketlerde ekalliyetlerin himayesine dair daimi bir sistem kabulü için ihdas edilmiştir. Ekal- liyet himayesi sisteminin umumi- leştrilmesine dair olan Lehistan teklifi hakkında milletler cemiye- tinin kararı ne olursa olsun, dün- ya Yahudilerinin sulh muahedesi ile teessüs etmiş olan beynelmilel sisteme mutlak surette riayet de- | vam lehinde bulunmaları lüzumu l M—, y b saK M laslLiğE. . II_BE_R — Rkşam Postası Kuşn- ışlez, kliç kesmez Mehdi Ahmet! Cellat “Göster Mehdiliğini!,, diye atıldı; bir saniye sonra serseri, burunsuz, kulaksız acaip bir mahlük olmuştu Tarihte “Mehdilik” iddiasında bu- lunanların sayısı haylidir. Bugün de bunlardan birinden bahsedeceğiz. İlgın kasabasında halka iyi bir te- sir bırakmış ihtiyar bir Şeyh, bir gün eceli İle ölmüştü. Halk, — merasimla bir iki dervişi kendine inandırdıktan SonraA: * — Ben ahir zamanda dünyaya ge- lecek Mehdiyim.. diye ilân etti. — Artık benim Mehdi olduğuma şüpheniz olmasa gerek.. Bütün ma - kamlarınızı terkedeceksiniz.. dedi. Uzun yıllar diz çürüterek bu ma » İtürazın manası yoktu. Mehdi em- rettikten sonra durulur mu idi? Yüz- lerce serseri hücum etti. Şeyhler, saç- lırmdıı ııhllımdıvı sürüklendi ve | Diyorlardı. Ahmet, mütemadiyen hâdise çıkar- mak yollarını arıyordu. Büyük Şeyh- lerin öldürülmesi bir çok Şeyhleri kor. kutmuştu. Onlar da Ahmedin tarafta- rı olmuşlardı. Bir gün 'Nehdi şu em- ri verdiz — Seksen kişi kadar !Eüıdln gilmezse “bir fitaci azime zuhuruna bais olacağı” nı da ilâve etti. Hıhır,li—lmhıllhlh Ağa dört beylerbeyi ve hayli askerle Sekire vürüdü Mehdi bir çok defalar muhasara & dilmişti. Fakat çoğunda kaçıp kurtul- mağa muvaffak olmuş, fakat gün geç tikçe etrafında toplananlar çoğalmış- tı. Sonra: — Ona ne kurşun işler, ne eti ke- tilir.. diyorlardı. Bu haber ctrafa ya- yılırken, bin bir efsane de uydurulu: yordu. Bunlardan biri şu idi: Bir gün padişah askerleri sarmış - lar, öon adım mesafeden Üüzerine a - te$ açmışlar, yüzlerce mermi müba « reun vüwdlılyıkrıni geçmiş, hiç bir A:H.hiı ©na dua ediyor ĞÇ YALİ. &L Zkis) K | | lerce yaralı yerlere serildi. Seferi ida- | düncü Murat Çiftelerli Osman Paşayı du. İhtiyar kadınlar çocuklarına: — Ahır zaman geldi evlâdım. Meh- diye yardım et Son günlerimizde dün- | yanın günahlarından kurtulalım.. di - yorlardı. Bu serseri Şeyhin üzerine ilk akı. nt Ali Paşa yapmıştı. Halk asker geldiğini duyunca Ko- cacli, Mudurna ve civar nahiyelerden sekiz bin kişi Şeyhin etrafında toplan- mişti, Bunlar, Mehdinin yolunda canla - rını fedaya hazırdılar. Her neyea mal olursa olsun Mehdiyi ele geçirmek ü- zere gelen ordu derhal harbe başladı. Te bile ölüme atılrrcasına mukabele et- Diğer taraftan binlerce serseri de bi- tiler. Harp çok şiddetli oldu. Mehdi - nin âdamları saldırıyor, — korkmadan ölüme atılryorlardı. Yüzlerce insan lâ- şesi yerlere serilmişti. Fakat onlar da öldürüyor, kırıyorlardı. Turhal Beyi Hasan Paşa, Karahisar Beyi, ve bir çok emirler bu esnada öldürüldü. Yüz- re eden Anadolu Emirülümera Var » dar Ali Paşa bu gözü kanlt adamlara karşı duramadı. Çünkü onlar korkmu- yor, seve seve ölüyorlardı. Ali Paşa, mecburen geri çekildir. Mağlüp ol - muştu. Tİşte bu mağlübiyetten sonra dör - Mehdinin üzerine göndermişti. Osman | î İ t İ _!“ ne kadar çok olursa olsun başa çıka - mryacaktı. Önun için bir hileye müra- | caatten başka çare bulamadı. Bunun yolunu aramağa başladı. Osman Paşa, bin bir hile ile Şeyh- le muharebeye başladı. Ona yâr gö - rünmeğe muvaffak oldu. Bütün plânı kuruülduktan — sonra bir gece baskımı verdi. Mehdi, çadırına dolan yabancıları görünce meseleyi anlamıştı: — Boşuna zahmet diye gelenler? yer gösterdi. Soğukkanlılığını hiç kay- betmiyordu. Sonra ilâve etti: — Bana kurşun işlemediğini, kı « hç hilmiyor musunuz?.. — | li Hİ d LEŞ rak saldırdılar. Fıhliııçhım #. Harp çok uzun sürmedi Mehdi mağ- löptu. Şeyh bir dağda on iki en yakım a- damlariyle bağlandıktan sonra Kon « | yaya getirildi. — Acımadan günahsız | ennları yakan — bu serseri Padişahın NYECERE NUN RK U RRANACE LA KYU REKRSRER K e Bedava ders | Cumhuriyet gençler mahfilin- önüne çıkarıldı. Dördündü Murat sor- du: — Baka.. Sen Hazreti İsayım der imişsin. Gerçek midir? Mehdi, artık kurtuluş yolunun kar pandığını anlamıştı: | — Evet., dese idi. Halep orada ise arşın burada diyer necekti. Hazreti Tsa değilim. * #irrb vullar gümbürdemeğe başladı. Kur « şun işlemez, bıçak kesmez denen Meh- dinin idam edileceği ilân edildi. Yüz- lerce, binlerce halk merak içinde idi. Ya sahiden Mehdi isel. Bir çok kim- seler ahırzamanın geldiğini — söyliyor, evlerine kapanıyordu. Meşhur cellât Kara Ali Baştan ayağa kadar süzdü: — Ulan sen mi Mehdisin.. Göster Mehdi, korku asarı gösteriyordu. Bir şey söylemiyor, yere bakıyordu. Kara Ali Mehdinin ellerini avuçları Mehdiyi Mehdi gene sex çıkarmıyordu. Seyirciler hayretle bakıyorlardı. Mehdinin yalancı bir serseri - olduğu anlaşılmıştı. Şimdi herkes buna kanan- lara acıyordu. Meydanda uyuz bir eşek duruyor « du. Kara Ali keskin bıçağımı Mehdi « nin yüzünün muhtelif yerlerinde sür« atle gezdirdi. Bir saniye sonra Meh- di, burunsuz, kulaksız acaip bir mah- lük olmuştu. Bundan sonra uyuz eşe- ğe bindirildi. Eşek bir iki adım yürü- dükten sonra Kara Ali: bu kollar sana Diye yaklaştı. Satırını — bir defa havaya kaldırıp indirdi. Mehdinin bir tekrar edildi. — Mehdinin ikinci kolu | yere yuvarlandı. O, bir defa: — Of.. bile dememişti. Yüzünden akan kanlar, onu uyuz eşeğin üstün - de İnsan kılığından çıkarmış, bir kan kümesi haline getirmişti. Mehdinin göğdesinde kalan iki a - yaklarını Kara Alinin satırı ayırdık « tan sonra ölmüştü. 'Tarihte belki ilk defa bu bakmağa tahammül edilmiyen manzara me « rakla ve korkusuz seyredilmişti. Kiyazi Ahmet Hizmetkârlık yapmak isti- İyen bir karıkoca aranıyor Mahfilde her sene olduğu gibi | bu sene de dil ve hayat bilğisine ait meccani dersler açılmıştır. Dersler her gün beşten sonra mah- filin Beyoğlunda Tokatlıyan arka- sındaki Cumhuriyet Halk Fırkası Beyoğlu kaza merkezi binasında- ki dairesinde verilir. Kayıt her | gün saat 14 ten 16 ya kadar mah- | fil idare müdürlüğünde yapılmak- | |tadır. Üç adet vesika fotoğrafı | ve höviyet varakalarile müracaat | olunur. Dersler; Türkçe, Alman- | ca, Fransızca, İngilizce, İtalyan- ca, Rusça, ve muhasebe kısımla- | rıma ayrılmıştır. 1 teşrinievvele | kadar kayıt devam edecek ve 1! T 4 el İşleri muntazam bir aile nez- dinde ev hizmetleri görmek üzere, hamarat, temiz, terbiyeli, namus- | u, sıhhatli, eli işe yatkın, içki kul- lanmaz bir karı koca aranıyor. Kendilerini ziyarete gelecek hiç bir akrabaları ve misafirleri olma- ması şarttır. İkisine birden ayda, muntazaman, on beş İira verilecek |tir. Yatacakları oda, yiyecekleri yemek iyidir. Arzu edenlerin bu üç gün içinde Kabataşta set üstün de Çürüksulu Mahmut Paşa apartı | manmda Mahmut Paşa ailesine | bizzat müracaatları, teşrinievvelden itibaren derslere başlanacaktır. * — Haşa diye cevap verdi. Ben Öbürgün Konya sokaklarında da « |

Bu sayıdan diğer sayfalar: