7 Eylül 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

7 Eylül 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İnsan ve hayvan koni le beslenan Güney Ame rikanin vempir yarasa »- ları en Miçilk bir şüphe bile uyandırmaksızın avlarının üstüne çullesurlar. Kan içen yarasalar Eskiden bir masal ve efsane mevzuu idi, takat Cenubi Amerikada mevcut oldukları anlaşıldı Parmpır yarasa ları efsanesi Bilginler en nihayet Vempn yarasasını çalışırken gözetlemee muvaffak olmuşlar, geceleyir us turadan daha keskin dişlerile kar banının hiç de hissettirmeksizin etlerini parça parça eden bu cadı hayvan hakkındaki inanılmaz ef- sanelerin doğru olduğunu isvat etm>;lerdir. Vampir yarasasının uyanık bir keçi sırtına, yaprak kadar hafif bir biçimde düştüğü ve zavallı hay vanın hiçbir şey duymadığı görül- müştür, Ancak efsanelerde bir yanlışlık vardır. Vampirler kurbanlarının kanını emmez'sr. Eti esrarenğiz bir'Biçimde birçok yerlerinden kes Ul zan dillerile şimşek hızile yalar- lar. Yarasaların en ürkeği ve tutul- ması en güç olan Vampirlerin böy- ls inceden inceye tetkikine sebep ds orla ve güney (cenup) Ameri- kada insan ve hayvanları öldür- mekte olan bir cinsi kuduz mikro- bunu yaymasıdır. Dünyanın en salâhiyetli yılan mütehassısı doktor Raymond L. Ditmarsı Trinidad şehrinde bir Vampir yakalamağa muvaffak ol- muş ve bunu getirip Nevvorktaki hayvanat bahçesinin yılanlar dai- bir kafes tetkik etmişti sinde içine koyarak Doktor Ditmars yarasasını mez» bahadan aldığ' kanla beslemekte- dir. Hayvan ilk günleri kafeste baş azağı ve ölügibi hiç hareketsiz asılı ka'mış, yemek yemeğe yanas- mamışlır, Sonraları her gece bir| kâse dolusu kan içmiştir Başka bir tesadüfle de doktor! Ditmars ile arkadaşı Mişigan üni- versitesinden profesör Artur M.| Gresnhall, Venezucllanın Trinidat sehrinde sıcak memleketier ziraat kollejinde tetkikler yaparken Tom mi adı verilen cinsten bir Vampi-| rin diri bir keçinin sırtından! kan içtiğini gözetlemişlerdir. İ Greenhall bunu şöyle anlatıyo :| “ Vampir Tommi, bir keçi ile birlikte kocaman bir katese tıkıl- mıştı. Yarasa kafesin üstündeki! çubuklardan birine on dakika ka-| dar hiç hareketsiz asılı kaldı Son rabirdenbire ve hiç ses çıkarmak-| sızın kendini boşluğa attı ve keçi-| nin tam belinin ortasma düştü! Keçi de hiçbir kıpırdanma görül-| adi, Tommi yavaş yavaş keçinin! omuz başı ve boğazı istikametinde yürüdü. Başında aşağı yukarı bir; n sonra dışarıya fışkıran kanr, i Vampir yeresanın büyütülmüş ka- fası: Gördüğünüz sivri disleriyle kur. | banıın derisini delme'; Meyva yiyen yarasanın boru biminde bı ent Hindislan yarocısırın sırıtkan suratı... iki hareket oldu. Bunun üzerine keki bir iki adım ilerledi ve bağını sağa sola çevirdi. Vampir tepar- landı fakat başının aşağı yukarı inip kalkması devam etti. Şimdi keçi büyük kafesin için de çabuk çabuk dolaşmağa bas'a- muıştı. Kafesi çepçevre yört beş defa bızlı hızlı dolaştıktan sonra gelip önümde durdu. Omuz başın- da bir yaradan kan fışkırdığını ve Vampirin uzun dilile bu kanı ça-| buk çabuk yaladığını gördüm. Keçi az sora tekrar hızlı bızli yürümeğe, sonra da koşmağa baş- ladr. Belli ki canı fena halde yanı» yordu. Kafesin ortasında duran bir masaya gidip sırtımı sürdü. Fa- kat omuzundaki yarasa, kene gıbi yapışmış oradan ayrılmak niyetin- de değildi. Ben elimle dokundu- ğum halde yarasa ucmağa bile te- şebbüs etmedi. Keçiyi o gün öğleden sonra hal- siz bir halde yerlere serili bulduk.,, Amerika keşfedilinceye kadar; efsaneler, Vampirlerin mezarların! İ dan yalnız insan şeklinde değil kurt, ksdi, köpek ve yarasadan! mada her cins kuş biçimine gire- rek çıktıklarını söylerlerdi. Bunla-! ra cadı ve hortlak da denirdi. Is- panyol fatihleri Amerikadan “kan emen yarasa,, hikâyesini getirince artık Avrupa cadı ve hurtlakları sadece yarasa biçimintle görünür sanıldılar. Hayalin doğurduğu bu korkunç cadılara dair en heyecanlı masal,! cadının mezardan güzel bir kız! yahut bir delikanlı şeklinde çıka-| rak bir kadın yahut bir erkeği kan dırip kurban etmesidir. Bu efsane- lerin en eski yazılmış Filostrates| in Tiyanalı Appollonius adlı cse- rindedir. Tiyana Konya civarında- dır ve Appollonius da en eski çağ- ların çok meşhur bir sihirbazıdır. Appolloniüsun talebelerin'leni biri olan Likyalı Menippus, bütün! kadınların aşık olup peşine düştü-| ğü yirmi beş yaşında çok yakışıklı! ve fevkalâde güzel bir delikanlı idi. Appollonius bu aşk ve sevda işlerine hiç sesini çıkarmazdı. An- cak görünürde gayet güzel ve çok zengin bir kadın çıkıp da talebesi» le evlenmeğe kalkışınca iş değişti. Kadın Menippuse, Firikeli ol- duğunu söylemişti. Her gece buluş tukları Korent civarındaki konak- ta görülen sürü sürü uşak ve köle- ler, baştan başa altın döşeme ve| takımlar kadının çok zengin oldu- ğunu gösteriyordu. Bu güzel kadınm kendisini her sabah tanyeri ağarmadan evvel evden adeta kovar gibi çıkarıp göndermesi aşık Menippuun dü-| şüncesini hiç gıcıklamamaktaydı.! “Asık kör ve sağırdır!,, derler, Ancak Appollonius büyük bir! filesof olduğu için her şeyi, hatta! bu kadının “empusa,, denilen bir cadı olduğunu biliyordu. Bugünkü delikanlılar gibi genç Menippus| da sevgilisine kötü şeyler söylen»! mesine dayanamıyor, onun bir em»! pusa olmadığını iddia ediyordu. | Appollonius ise tam vaktini gözet- liyerek sevgililere bir baskın yaptı. Filesofun ithamları karşısırda! güzel cadı yıldı. uşak esir ve altın- lar sanki birer bulutmuş gibi uçun; kayboldular ve mezar kaçkını cadı! SAĞDA: Yaprak suratlı yarasa denilen cinsin acayip görünüşlü kafası... e gözlerinden yaş akarak çirkin ha- kikatı kendisine itiraf ettirmemesi için yalvardı. Orta Avrupa ahalisinin birçoğu nun hâlâ inanmakta olduğu esatiri; Vampir, öldükten sonra dirilen ve geceleyin karanlık olunca meza- rmdan çıkıp insanlar arasında ya- şayan hort'aklardır. İşte bu hor!- laklar seçtikleri kimselerin boğ”z- larında bir delik açarak sözde tan yeri ağarıncaya kadar onun kan- larmı emerlermiş. Tanyeri ağar- mada yine mezarına çekilir ve gin batıncaya kadar burada bir ölü gi- bi kalırmış. Eski çağların adamları mikrop- lara dair bir şey bilmezlerdi. Mik- robik bir hastalktan ölenlerin bir çoğunu böyle hortlak dalamasın- dan öldü sanırlardı. Hortlak tara-| fmdan öldürülenlerin de hortlıya- ğma inanırlardı. Bu hortlak masa'larile Vampir yatasaları arasında çok tuhaf bir benzerlik görmüyor musunuz? Gündüzleri bu yarasalar bu dün| yadan ölerek göçmüş gibi mağara-| larda, metruk mezarlarda, yahut yer altında herhangi bir delikte! gizli kalırlar, Gece karanlık basınca, sessizce dışarıya çıkarlar ve cadıya baze- yen kanatlarını açarak havada sü- zülürler fekat kuş gibi uçmazlar, Ona havada süzülürken bakınız,| / tıpkı eski zaman ressamlarının çiz-| dikleri şeytanlara benzerler bi» da kika sonra ise bir ruh, bir şeytan gibi yok oluverirler, Efsane ile hakikatın en çok yak laştığı hadise Vampirlere atfedil- mekte clan bir cins kuduz hastalı- ğıdır. Bu kuduza iutulanlar ayni| zamanda felce uğrarlar ve yar: ölü yarı diri bir hai alırlar. Netekim eskilerin efsanelerine göre hort-! laklar tarafından dalanan zavelli- lar da yarı ölü yarı diri bir hal alır- larmış, Eski Yunanlılarla Romx'lar| bol bol yarasalar görmüşlerd:. Fa-| kat Avrupa, Asya yahut başka bir kıt'ada orta Amerikanm insan yı- yen Vampir yarasaların: hiç şit- mamişlerdi. Yunanlılar büyük İs- kenderin kumandası altında Fin-; Baş aşağı asılı duran vampir ya rasalardan bir grubun fotoğra- fı. Bunlar bu vaziyette uyumak âdetindedir, Yarasa dört ayak üstü yürüyerek kan dolu kâseye yaklaştıktan gövdesini yerden kaldırıyor. sonra Kâseye yaklaşır yaklaşmaz kanı kokluyor. Kâse boşalmış veyarasanın karnı dolmuştur. * Yemeğini bitirdikten sonra yerine allamağa hazırlanmaktadır . (Bo fotoğrafları Nevyork Hayva- nat Cemiyeti yılan ve memeli hayvan- tünek lar mütehassıs doktor Ditmars çekmiştir.) Raymond 1 distana kadar girdiler oralardı da böyle bir cins yarasanm bulu. du- ğuna dair hiçbir söz duymadılar. Bununla beraber Vampir efs:nesi büyük İskender çağından çok da- ha evvel teessüs etmiştir. Amerikaı kan emen Vampiri- ni hiç işitmemiş olan eski ins .nla- ra bu hortlak düşüncesi acaba ne- reden geldi dersiniz? Ahmet EKREM

Bu sayıdan diğer sayfalar: