3 Şubat 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

3 Şubat 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7es / Gaston LEROUX'nın hatırasını ta: UYARLAR, kaplıydı. illehi sileilön duvakları; 8. Yatak oduxinda yeşilden, zümrüdi den başka bir renge tahammül ede küğilla pembe bir çünkü ba de TRdüvres gayet Madame Failiesne ebeni yene; ae. baylar, dedi, sabahın © İkisine Ydu.Ben uyuyordum. Birdenbire... o Başından geçenleri - hatırladıkça h GNAAN İlecana düşüyordu; bonna için- beğ İy: “birdenbire, kelimesini s Dag bir ürperdi. Karşısında oluran iki “a, kibar kişiler oldukları için hür Ürperdiler. “Biri, “adil zabıta me- sa rindar Jean Martin, öteki de Sirius Kİ şirketi hesabına fiv Marcel — Permler ad GüYPes'ün eşyası, gerek yangın, gerek 2lığu karşı, o şirkete siğorlah idi. Yeyi, Mü Saht unür. Madame de Rouv derin oturduğu Sablons. sokağı O sanlle haki bir sükün İçinde. Ancak kasap ve Şıraklarının, muhakkak © bir kaza dem İster gibi hızla götürdükleri üç ekli B arabalar biraz gürülü (ediyor. devam etti: tüp, Birdenbire koridordan gıcırtılar işi- Yandım ve hemen yatsktan fırladım. © Sa 4 ” Kim 09, diye seslendim. Yok. “Kim siniz? ne arıyorsunuz?,, w İağidim. Gene ses yok. Ben burada a banma otururum, evde silâh da bulun Buna rağmen odanın o kapısına li Sak ilerledim. Önüme maskeli bir adam Üreine buğırmama meydan - bırakmadan atıldı... de erin ve hususi detektivin yörlerin vakte uygun, - fakât ikisinde de Kl zamanda belirdikleri için hayhca tu- K akım ifadeler okunuyordu: Ma. Rowvres cesarctinden bahseder- lık, geçirdiği tehlikeyi anla an ve kadıncağızın belki ma- kaldığı vahşicö muamelelerin hayati meme ifadeleri. w Ütncağızın hafif pudralanmış ve uğul be ise, geçirdiği heyecanın ha- çalın hususü me İm yil€ belirmiş ve sanki duvar kâğıdi- iyresi Yurmuş denecek bir penibelik “işi, 9 bayanı, hürmet nedir bilmez bir a "Börse biç: şOphesiz: “aziz gül ku- " diye tarife kalkardı, e dedik diye hemen. sihliyar n. Söylendiğine güre kırkında idi. ie tan belki biraz fozla vardı. Herhal- ek dizini geçmemişli. Biber muhile mensupiu; © gelişatiı, ŞE £ bayan; 1910 senölerinde bayli | Vardı, O'zamanlar salarunda da, e ötenile . -bezenile. seçilmiş, Louis üslübnnda eşya vardı, 4 sonradan © canım salona mi- | amm inleri üğüşmüş, halis Ay- ibâşı kaplı koltuklar, miarkalı Man'masalar o “kapanın elinde O zengimlik; bolluk * devrinin kizi olarak şimdi yalnız bir toz pem. f de Vardi, . Madame de Rouvres'un ; Atman denilen © İcsafsiz güzellik iy dinin elinden geçmişti. Yalnız Mal rlaklığı ile yanakların pembe- Hama doğrusunu söylemek 1- bunda sürme ile allığın da hay <ğg e k ki, madame, dedi, © edebsiz in ierlsize atılıp sizi yere alir... kaç manaya © çekilebilir bir — e m i dedi, yere atmadı! Ağzıma bir N dora Şlimi kolumu bağlayıp beni kor. afkalıksız bir iskemleyen o * m onun tahmin edebil. Sara e lay girdi, değil mi? a tay da tashih elti: ig, Şia o Odayn girmedi, yemek iş a Oradan gümüş tukımları, b Dulanduğumuz salona ge- masa saati ii bir çift ! Yard, ie bir çift gümüş Haş onlari aldı. Ondan &onrn.. ie Roüvres ayağa kalktı, ötede in . : Mer lakin bir tarafa itip arka, e Kasayı, Foladı: küçük bir kasa MN zörlunmiş olduğu bel bire nk pa sile evrakınılan vardı. Tirsz j , ji olmasın diye e). | ve koymam, Öylü zanne- , say Şekere üşüyüğü gibi çim ve Pda hemen ie kor sağ baş venndaki dolabın | cinden 4 m dan; Edisar Poc'nun çalım. | 'd e Usul, © dedi. Bir SA İsi çaresi, onu sakla dönün sordu: iy adan Çıktıktan sonra mı Mi Maslarınızı çaldı * Morrye,, derin © derin içini — Çok şükür elmaslarım kurtuldu, de di. Hırsız odama girmedi. Budala eşikten içeri bir baktı, sonra saati, oşamdanları, gümüş takımları ve üç bin frangı alıp git- ti, Ertesi sahah sekize kadâr ben öyle kal dım leyin hizmelime bakan kadın gelince elimi kolumu çözdü, o ağzımdaki baği çıkardı. ADAME de Rowvres yeşil odaya çekil- miş, dairesinin öleki odalarını komi- serl& delekiive bırakmıştı, Detek — Bu iş bütün o kaldelerin hilifmida! dedi, Kömiser: Nasıl tfind. — Bu hırsızlık işi odaya girmemiş? Komiser eli ile, ne olduğu pek de anla şılmaz bir işaret yaptı: — Bunda şaşılacak ne ver ki? dedi. Ye- sil odada vakfile XV inci Lonis devri eş- yası yârmış; salonda da vaktile KVT iner Louis eşyası olduğu gibi. Mep © eskiden Şimdi bir södirden, küçük bir — tablodan, iskemlelerden, bir de duvar o küğıdindan başka hir şey yok! — Ya elmaslar? Madame de Royvres'un inci gerdanlığı ile pırlanta gerdanlığının çok kıymelli olduğunu herkes bilir. İkisi birden sekiz yüz bin frankfan fazla eder miş? Martin: — Güzel para doğrusa! dedi. — Kadının elinde eski servelinden yalnız. mi elmaslar kaldı, Kadın © © elmaslarına çok ehemmiyet veriyor; onları elinden çı- karmaklansa birer birer bütün halılarını, tablolarını, her şeyini — saltı, simdi de âdeta fukara gibi yaşıyor. Bunu Pariste bilmiyen kalmadı. Eve giren hir sız da elbette biliyordu. Komiser biraz sıkkın bir tavırla: - Olabilir ya! dedi, herif belki acemi İdi. Elmasların küçük dolabın çekmecesin de durduğunu bilseydi, elbette... Komiserin takip ettiği usul ile delekti- takip ettiği usul, biribirine hiç benze- ıniyordu. Biyıklı, şişman bir o adam olan Martin, vaktile adli zabıta derslerinde öğ- rendiği bilgilerden istifade etmek İstiyor- du. İğilip kanape, koltuk altlarına, kalkıp, nenla Üzerine bakiyor; kosayı, gümüş ımların bulunduğu çekmeleri, döşeme tabtalarinı, kapının kilidiği tekrir lekrar aözden göcürlp etkik Gdiyördu.Usüt0 da iresinde parmak izleri, ip cuçları ariyor. dü. Parmak izi, ayak İzi, cigara ucu, lük. rük... Hallâ bir av köpeği gibi etrafı kok- luyordu. Madame de Rowrres, 1900 senele- rinin modasına hülâ #adık Kaldığı için menekşe kokusunu pek sevdiğinden odalara 0 koku yayılmıştı ama komiser aradığı hiç şüphesiz o değildi. O, çok du» ha bayağı, ancak köpeklerin burnuna lâ ta gibi gelebilecek bir kökü ariyordu. Vaktile ona, adlt zabıta © derslerine, bir çok ev hırsızlarının geçtikleri yerde pis- likten bir "imza, bırakmak hevesine bir türlü karşı koyamadıklarım öğretmişler. di. Fakat komiser Martin, evin hiçbir ta- rafında, bu kadar kabaca bir kartvizit bis lamadı ve bundan su neticeyi o çıkardı: “Pislik yok: hırsızın oldukçu yüksek bir seviyede olduğu, anlaşılıyor. Parmak izi yek: hırsızın ellerinde eldiven olduğu an- laşılıyo: Fermier ise odaların tam ortasında du- ruyor ve topuğu Üzerinde yavaş yavaş dö- nerek gözlerini bülün eşyanın üzerinde gezdiriyordu. Detekliv; gözlüklü, zayif bir delikanlı idi. Bir bayii polis romanı, hikâyesi oku- muşlu ve, Edgar Poe'nun O hiköyelerinin kahramanı Chevalier Dupin'in o rağariye- lerinden mülbem, birsz edebi diyebilece- ğimiz esuller takip ediyordu. dedi. Hangi iş kaidelerin hi- Miraz niçin yeşil Komiser İz nrarken detektiy hursızlığın salkini bulmağa çalışıyordu. Çünkü #aali, samdanları, gümüş takımlarını ve üç bin frangı çalmanın .ba hırsızlığın asil gayesi ğini bir türlü aklı almıyordu. Komiser arasıra ona, istihza ile, şöyle yandan bakıyordu, Sonra, ielkikatına verineden, elini ceketinin o cebine soku yor ve soğuk piposunu muhabbetle, adela aşkla okşuyordu."Onuü çıkürip “içinekine, İçeriki odada bir kalın © bulunmasından ziyade, salonun KVT ane Louis, Yalak oda» sının inci ouis devri eşyası “(yerdi onlar erlik yerlerinde . değildi ama toz pembe köğulla zümrüdi yeşil kâğit hir xi manlar bu yerlerde onların da İulundu- Hena Şahadet ediyordu)'mani idi. Götgi- yüz, sade ruhla İnsanlar “ârerinde böyle geylerin tesiri olur, 1 Fermier birdenbire komiserin yanına giti: — Gaslon Lerouk'nun #arr odanın 05 rarı romanını elbette okumuşsü gurdür, dde- ri, N Martin hayır der gibi başımı sallayıp? , > Benim roman okumakla kayabedecek vaktim mi var sanıyorsunuz? dedi. — Romana sarfeğilen vakit dalma kay- bolmuüs sayılmaz ki! Martin omuzları sikti, Fermier dövsm eitiz eşyasını, | Yazan: j P.erre Very j , Çeviren: i Nuru.lan Ataç İ — Gaslon Leroux o rorsanında, Kapalı oda divası denilen şeyi ortaya almıştır. Komiser istihza he güldü. Nereye varmak istediğiniz anlaşılır yor, Her tarafı kapalı, nezaret altında bir oda; hiç kimtenin görülmeden girmesi- nö Teya çıkmasına imkân yok; - fakat bu, katilin girmesine de, çıkmasına da mani olamıyor. Böyle herzeler romanlarda çok iyidir ama hakikatte... Zaten ne münüse- belle söylediniz, anlıyamadım, — Bu yeşil oda muammasında (benim dikkatlme çarpan bir şey var: bu muam- ma da, Sarı Oda muamaasınin ayni, yani onun tamainile zıddı! Buna da Acık Oda Davasi denilebilir: madame de Rouvres'un evine gelen hirsiz, yeşil odaya © istediği gibi girip çıkabilirken,... i Martin kahkahayı sâliverdi: girip çıkmağa kalkmamış. Bu mu sizi hayrete düşürüyor? Doğrusu mesele hususunda biç de müşklilpesent değilsi- niz! s.. ETEKTİV bir miiddet duha düşünce : lerine devam etti, Sonra o Komiser elmasları bir görmek istedi, Doğrusu çok güzel şeylerdi. Komiserin gözleri kamus İ hi. Penrerenin yanma gidip sahahının parlak ziyesı altında Permier de alara hayran hayran baktı, sonra kadın iade etti, Biraz sonra komiserle detektiv çıkıp git liler. Martin somurtayordu. Bu iş onun alâkasını — uyandırmamıştı; o cinayetleri hi işleri, kendine lâyık, bütün dirayeti- ni, kabiliyetini meydana © çıkarabilecek tahkikatı severdi. Bu kadar buyağı bir kır sizlik acemi bir #hemurun da pekâlâ ba- şarabileceği bir işli, Fermier ise bilâkis gayet © beyecunlıya benziyordu. Hani imân meğhur bir mu harririn bir sözünü, veya bir misra & narken göslerişlice bir tavır takınır, Fer- mler de öyle bir eda ile: — Araba İtel gerdanlı nraslarız aayır hiç mi bozulmadı. dedi. Osulanın"birdenbine irkiipı — Ne demek istiyorsunuz? diye sördu. — Hiç! Sarı Oda'da bir rahip evinden ve bir bahceden bahseden bir cümle hatı- rıma geldi de onu tanzire kalktım. Martin gene omuzlarını silkip detektive merbametle baktı, — Doğrusu size aciyorum, dostum, dedi! Fermier saatine baktı, — Sant on bir boçuk. Haydi sizinle bir yerde oturup birer aperitif içelim, p bir gezinonun taraçasına olurdu. Yar, Birer “Pernod., ısmarladılar; o arasıra içine biraz buzlu su (koyuyorlar ve di. bindeki şekeri eritip içkinin rengini açı" yorlardı. o Sokaktan, şeffaf elbiselerine vücullarının o güzelliği İle bir kat daha zarafet veren İste kadınlar © geçiriyordu. Komiser, hayatın o bahşettiği bu bedava temaşaya kendini bırakmıştı, Hususi de- tektiv birdenbire: — Yeşil odanın esrarını çBzebilecek bir ihtimal batıra gelebilir, dedi. Meselâ ma- dame Rovvres'un elmaslarının sahte oldu- Kumu farzedin.. — Ne? — Sadece farzedin diyorum... Olabilir ya! leyin edemiyeceğimiz bir o zamanda, kadının da haberi (o ölmadan, o elmaslar aşırılmış ve yerlerine o sahteleri konmuğş- tur. Sâhte ama tıpkı benzeri... Yine far. zedin ki bu gereki hırsız, hakiki elmas ların aşırıldığımı öğrenmiş olsun. Böyle farzedince onun, yeşil odayı araşlırmak zelimetine piçin katinnmadığını arılamak müşkül değildir. Elrmasların sahte olduğu- nu bildiklen sonra ne diye vakit koybet- sin? Komiser: bana sde: — Bu kadar hayul'insanı sapıttırabilir! diye cevap vermekle iktifa et, Yermler'nin gözleri bağı © gözlüklerin arkasında parindı. Sanline bir kere daha | beki — Bire geliyor, yahu * #l yemek zamanı gelmiş! Martin, Sare Odanın Esrari'nı okumadı. A için bu sözde de önün bir cümlesine tetmih bulunduğunu farkedemezdi. Bunan İçindir ki Fermier'ain sözünü tahil olarak karşıladı. ve: — Tadinix var! dedi: Bana doklerlar bewnz ellen başkasına, müsaade etmiyor! Tan İrerine mide (o hastalıklarından, vefes darliklarından falan bahsetmeğe büşladı. Detektiv önü pek dinlemiyordu. Ayrıldılar. Yüz adım kadar gittikten son ra komiser arkasına baktı: Detektiy, eski kitap salan bir dükkânın o önünde dur. muştu, Fermier, her zâmanki © merakına | gene muküvemet edememiş, her biri bir mikrop yuvası olar pis, kenarları kıvrık kitaptarı karıştırıyordu. Martin içinden: Kanlı kanlı wi bu haziren , “ Biya girm İştir “pılan bir İşin önce'den yapıldığını — Be çosuk okuya okuya çıldıracak! dedi, Komiser, öğleden sonra, şil odanın esrarı,, ile hiçbir alâkası ölmı- yan birçok İşler peşinde koştu, Yolda bir- çok şapkacı, kürkçü, terzi, eldivenci dük- kürları önünden geçiyordu; bepsi de he- men hemen bomboştu, — Hiç kimsenin girmek İstemediği Açık Oda Davası asıl bu! diye düşündü. Mi “8 Fakat birkaç gün sonra geçen bir hâ- dise komiser Martine, Fermler'nin öyle zannettiği kadar da deli olmadığını isbat elti. Sahlens sokağındaki apartımanda ya- gan haram, big beklenilmesi Bir sf Kadın merak edip elmaâslarını, sencler- — ce evvel kendisine satmış olan kuyumcuya götürüp göstermişti. Kuyumcunun cevabı, kadıncağızı az kalsın bayıltacaklı: elmas- lar sahte imiş! Madame de Rouvres bir taraftan polise haber verin bir taraftan da Sirius sigorta şirketinden, poliçada gösterilen tazıninatı istedi. Detektiy, komüisere: — Zannederim şirket bu parayı öde- meğe öyle kolay kolay razı olmaz, dedi, — O da neden? Detektir tuhaf bir tavırla: — Neilen olacak? dedi, çünkü bu iş, Sa- H Odanın Esrarı'm gittikçe daha çok an- dıriyor, yani onun tamamlle zıddı oluyor! Martin suratını asıp? — Şakanın iyisi çabuk biteni olduğunu unutuyorsunuz, dedi. — Şaka ettiğim yek! — O belde ne demek isliyorsunuz, an- latin! — Gayet basit! Bu iki iş arasında, göze pek çarpan bir zıddiyel görüyorum; öyle bir gıddiyet ki müvazi bir surette gidiyor. Meselâ Leroux'nun romanında asıl saçla, Sarı Oda'ya, bin bir türlü müşkilüla rağ. men giriyor. Halbuki bizim takip etliğimiz işde suçlu... — bülün kolaylıklara o rağmen yeşil odaya girmiyor!... Bunu evelden de söyle miştiniz! Daha başka” — Sonra müvazilik Odevam © ediyor! Sarı Oda'da suçlu, önceden © işlenilmiş suçun #onra'dan işlenildiğini o zennettir- mek için elinden geleni yapıyor. Bu ger- danlıkların çalınması meselesinde ise, ba- na öyle geliyor ki bir kimse, sonra'dan ya. zan nettitmek istiyor... — Bir kimse mi? Kim olabilir? — Kim olacdk? Matnme de Rouvres. — Sir çıldırdınız mı? — Azizim, şurasını bir düşün; madame de Rotvres zengin bir kadın değildir. Da- ha doğrusu paraya çok ihtiyacı var. Di- rer birer koltuklarını, kanapelerini, inasa- Jarım, salonundaki ve odasındaki bö'ün eşyayı sutmağa mecbur olmuş. Şimdi ge ne para Jânm olmuş. Ne yapsın? Bir tek çare var; elmasları satmak. Buna razi ola- muyor, “Gizlice gidip gerdanlıkların — taklit lerini yaptırmış, Sonra da hayali bir hır- sazlık uydürmuş; yani kasasını zorlamış, üç hin frangını, bir samMini, gümüş şam- danlarını, birkaç da çatal bıçak o çalmış. Bunun Üzerine biz evine (gidince bize, bıksizin yeşil odaya girmediğini o srarla söylüyor. Bu noktayı gözümüze sokmak is Uyor. Niçin ? Maksadı ne? Çünkü bizi hır. sızın elmaslara dokunmadığına İnandır. mak istiyor. Me da biz, elmasların sahte I şehirde, “ye- | # olması ihtfmalini düşünelim ve sahiğile rinin çok daha evvel çalındığı neficesine varalım diye. İiraf edeyim ki ben, bu hi- leye ilk günlerde kapılmıştım. “Sonrası artık kolay, Madame de Rowv- ves kuyumcuya gidiyor. Elmasların sahte olduğu meydana çıkıyor, Polise haber ve- riyor ve sigorladen tazminat istiyor. Dört yüz bin frank kadar bif tazminst... İnsan bu kadar paronın halırı için birkaç saat kendini bağlatıp bir iskemlede Olurma- Ba razı olmaz mı. Hele bağlar canını pek acıtmazsa... Komiser yava A: karışık ama olmaz sey değil! dedi. Yani > Mademe de Roüvres kendini bağlatmakla bu işde hiç bir suçu olmadığını isbat etmeğe çalışmış demek İstiyorsunuz değil mi? Biraz düşündü; sonra: — Belki de... dedi, — Belki de? — Başka bir ihtimal hatırıma geliyor: Asıl suçlunun, vaktile (o elmasları satan Kuyumcu olması da mümkün. * Herhülde elmasların sahtesini en iyi yupacak adam o idi. Hırsızbğın da onun eseri olduğunu farzedelim, Artık onun için bir tek iş ka- lir: Madame de Rowvres'un, hırsız elmas- lara tenezzül etmedi diye meraka düşüp onları göstermeğe gelmesini (o beklemek, Kadın elmasları gölürünce | kuyumcu da onları ustalıkla değişlirivermiştir. Kendi- sinden şüphe edileceği aklına bile gelmez. Detektiv bu izahı beğendi: — O da kabil! dedi. Ama hırsız hangisi olursa olsun, delili nasıl elde edeceğiz? ... ORT gün sonra komiser Martin delili elde etmişti, Kuyumcunun dükkâmn da bir araştırma yapmış ve mahzenin bir köşesinde, mukavva kutular içinde, saati, şamdanları, kaşık bıçak takımlarını bül. muşta. Kuyumcu bittabi bu işde masum olduğu nu iddia etti, bu eşyanın dükkânına here- den geldiğini bilmediğini söyledi uma pa- ra etmedi, kendisini tevkif etiler, Fakat elmasları ele geçirmek kabil ölmadı. Maamafih Fermier bu husüstn düşündük lerini komisere açıkça söyledi. O, köyum- cunun suçlu olduğuna kanmat getirmemiş, madame de Rouvres'dan şüphede devam ediyordu. — Saat ile şamdanları, — kuyumcunua mahzenine kendisi götürüp saklamış ola» bilir, dedi. — Ama da ettiniz ha! Siz boyuna roman icat ediyorsunuz. On gün kadar geçti, Fermier, büyük bir sehatkârlik gösterip madame de Rouvres'un evi civarından #y- rılmıyor, kadının her hareketini küllüyor- du. Gerçi hiçbir ipucu elde edememişli ma gene dde fikrinden vazgeçmiyordn. Nihayet bir gün gene o civarda etrafı kollarken yanına komiser Martinin geldi- dini gördü. — Maşallah! Hâli buralardasınız! Sebat dediğin işte böyle olur... — Ne yapayım, azizim, elmaslar bülun- madıkça ben, kuyumcuyu suçlu saymanın doğru olmıyacağı kanaatindeyim. Komiser 6 gün pek memnundu, detekti- ve şöyle yukarıdan bir tebessümle bekte (Lütfen sayfayı çeviriniz).

Bu sayıdan diğer sayfalar: