11 Mart 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

11 Mart 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Baden TARİHİ TETRİKASI: 21 Vesikaları veren: Donanma Komodorluğu Başkâtibi Binbaşı İhsan Silâhhaneyı açan Taşoz mü- dtitabatı tüfekler! paylaştılar, rt Yfişeklikleri ia yet beyin evinden ayrılan Şa - Ahmaş dakika sonra ikinci kaplan Püda * beyin kapısını çalıyordu. Bu - Km Mefer ayni tarzda karşılandı. kendisinden şüphe edildi; fa - Üy met bey bizzat Şabanı teşhis e. Biye aldılar, ” Map, malta taşlığında mülâzim Hüz. di adinin emirberiyle konuşan ikin- Mn önce vaziyet hakkında sual, ordu: t Gemide ne var ve yok Şaban? ağa red silâhhazeyi açtılar; silâk- Eğ efendim; zabitimi de gemiden koyuvermiyorlar. Size ve Hida- Bade çok kızmışlarmış; sizi ceza. ak için gvinizi öğrenmek İste. Sy, Zabitim adresinizi bilmediğini Am Peki, biz arar buluruz dediler! let Bey, Hüsnü efendinin gön . Thy tezkereye göz gezdiriyordu. h 4, “zlünü bitirirken o da okuma- rd, lamıştı, Tekrar Şabandan Bye Peki, kabahatim neymiş, ne ya. « pğum onlara?.. ilmnem efendim; çok kilfredi . Myeyi izlere diyorlar... Onun için sizi . İstiyorlarınış! İşi, Haltetmiş kâratalar!... Dur, el b ,lar cezalarını görecekler. Eğer “ “ devam edeceğini sanıyorlar » Ül, , “uyorlar; hükümet elbet bu İ- geçecek; onlardan bu say. A hesabını soracaktırl, SE; artık müsaade istemişti, Oy “dim, bana bir emrin var mı? ti Yok evlâdım, haydi güle gile Meka, ti efendiye selâm söyle, te - tayı, etti de.. Uğurlar olsun yav - ei bu işi de bitirdikten sonra Rilye iye döndü. yy, Mİİ efendi emirberinin tezkere . Bini, >ola çıkardıktan sonra silâhha. Gy, “APIsını açmaya uğraşan efra- iy, ama gitmişti, Birkaç dakika on- İN, “ĞTaşmalarımı seyrettikten son - — tb it a daşlar; dedi. Gelin vazgeçin x ı Sonunda pişman olursunuz *on pişmanlık fayda vermez! Bu. bera) i di bini sonra sizden sorarlar!.. kayi Drakm bunu, gidin keyfinize A çe e mülâzime cevab verdi: Myy, naz bey baba olmaz!., Biz de, My y— yapılan hakaretlerin ce. Ne edi elimizle vereceğiz. May lm, ne yapıldı size, zabitleri, “4 fenalık gördünüz? “med bey her fırsatta, en ufak Pi Verimizde bile bize bol bol küf- a yy Kfretti yep ne olur? O sizin ba- Sayılır! Hem emin olun ki küf- te. A bir kasda hizmet etmemiş . İş 4 FİZ alışkanlığı ile edilen küfrün Yoktur... tl €fendi söze devam edecekti; Beferin biri hâlırdısmı kesti, çi. Bibi bir tavırla: €ter, dedi; Hülmü bey. Çekti lay ıdan, biz karar verdik. Ar. İğ “Arımız gibi yapacağız. Nekadar — fayda etmez... Sakar ben şimdi çıkar giderim... Öze! İZ varsa görün!. e bayır bey baba, bir yere Nile kar i. Dışarı çıkmak yok! Ge- Bay akm! & mara çaresiz söyleneni yap- Mağ çekildi, Şaban gelin - Sabaz, orada kaldı, Miziy, iki saat sonra gemiye dön. Zabitine yaptıklarını anlattı; kapanir selâmetini temin etti. “a Sey ae getiren mülâzim derin bir Sönuna kadar sabır ve vakit geçirmeye karar! aney, açan mürettebat tüfek. Yazan: A. Cim | kuşandılar leri paylaştılar, fişeklikleri kuşandı. lar, Karanlık basıncaya kadar bu işle uğraştılar. Herkes silâhlandıktan son- | ra toplanıp Hidayet ve Ahmet beyleri bulmak için bir defa daha Hüsnü e- fendiyi sıkıştırmayı kararlaştırdılar. Doğru mülâzimin kamarasına gittiler. Hüsnü efendi, mürettebatın böyle silâhlı olarak yanına çıktıklarını gö . rünce biraz korkar gibi oldu, Fakat onlara bu korkusundan renk vermedi, Mürettebata elebaşılık eden Sinoplu Osman çavuş mülâzimle konuşmaya başladı: — Hüsnü bey, bize Hidayet beyle İkincinin evleri neredeyse söyle! — Bilmiyorum ki oğlum, ne söyli. yeyim? — Nasıl bilmezsin Hüsnü bey, hiç bir gemideki zabit öteki zabit arka . daşlarının adreslerini bilmez olur mu? Hüsnü efendi yemin etmek mecbu » riyetinde kalmıştı: — Vallahi bilmiyorum evlâdım. O- nu bilse bilse süvari bey bilir! | Bu cevab üzerine Osman çavuş faz- la israr etmedi: — Peki öyleyse; dedi. Biz de süvari. nin evine gider, onu çağırır, adresleri kendisinden öğreniriz! İ — Siz bilirsiniz? Mürettebat, Osman çavuşla süvari . nin evini bilen bir onbaşının gidip Şükrü kaptanı evinde bulmalarma, a. ıp gemiye getirmelerine karar verdi- ler. Osman çavuşla onbaşı havuzlarm kip süvarinin evıne yol- Taşoz süvarisi kolağası Şükrü bey, Galatada, Mahmudiye caddesinde © - turuyordu. Zevcesinin doğum sancıla. rı arasında kıvrandığı, doğumun yak. laştığı gün de ihtilâl başlamıştı. Şük. rü beyin aklı başında yoktu. Bir ta - raftan ailesinin çektiği ıstırap, diğer taraftan ihtilâl münasebetile geminin ahvali onu çok düşündürüyor; gemi - ye gitmek istedikçe evdekilerin tsrarı karşısında kalıyor, evde kaldıkça ge - misinin başmda bulunmadığı için fev. kalâde üzülüyordu. Akşam yemeğinden sonra pencere . nin önüne oturmus, dalgm ve düşün. celi sokağı seyerdiyordu. Bu sırada Kabuli beyin elbiselerini gezdiren alay Şükrü kaptanm evinin önünden geç mişti. Bu feci sahne sade Şükrü kapta. nım değil, bütün ev halkının sinirlerini oynatmış, alçakça öldürülen Kabuli beyin hatırası herkesi müteessir et - mişti. Alay biraz uzaklaşmıştı ki, 80. kak kapısmın çalmdığı duyuldu. Ka. Pıyı açan hizmetçi, gelenlerin silâhlı bahriye neferleri olduğunu duyunca ne İstediklerini sordu. — Silvarimiz Şülerii beyi görmek is. tiyoruz! Cevabını almea merdiver'eri dörder dörder atlıyarak telâsla yukarı çıktı. Sofada Şükrü kaptanın kainpederine raagelmişti. Meseleyi ona anlattı. Şük- l rü kaptanm kainpederine o zaman İs. | tanbul liman kumandanı olar miralay | Sami beyin muavin! ve Camialtı ku- mandanı bulunuyordu. Gelen neferleri duyunca damadını korumak için hiz. metçiye: — Peki, git haber ver; geltyorum! Onlar Şükrü beyi değil, beni istiyor. lardır, sen yanış anlamışsımdır... de. dt. Şükrü bey, kapmın çalmdığını İsit- mişti, Arkısmdan te'âslı ayak ses'e - | rini, sonra sofadı kalnpederinin hiz. metsiyle konuştuğunu duyunca oda | sofaya çıktı. Hizmeteiden sordu: — Ne var? Ne oluyor? — Efendim, iki bahriye neferi gel. miş, sizi şörmek istiyorlarmış! — İki bahriye neferi mi? Nasıl ne. fer bunlar?. (Devamı var) Oi Istanbul kon uşuyor 3 Rumeli hisarı ufak bir yangınd olabilir Buradaki tepe- ye çıkmak için muhakkak bir yol lâzımdır Rİ i Yazan: İHABERCİ Rumelikisarında yıkılmağa Geçen günkü yazımda Rumelihisa. rmdan ve bursadaki kalelerin vaziye - tinden bahsetmiş, yeni yapılacak as- falt yoldan dolayı Rumelihisar sakin- lerinin memnuniyetini tebarüz ettir . migtini. Buğün de Rumelihisarmn diğer hu. susiyetlerinden bahsedeceğim. Burası baştan başa, senelerce evvel yapılmış alışap binalarla dolu. Ekseri. si pek harab bir vaziyette bulunun bu binalar arasında insanın gözüne ferah verecek bir yeni bina, hattâ tamir c- dilmişi bile yok. Bunun sebebini gunları anlattı: — Burada gördüğünüz gibi bütün binalar tepeye yapılmıştır ve hepsi ahşaptır. Bunlara ancak yol ismi veri- lemiyecek kadar berbat patikalardan gidilir. Şehirden uzak olması ve bil - hassa dediğim gibi yolların mevcut ol, maması, sakinlerinin günden güne a. zalmasma ve bu suretle de binaların bakımsızlığına sebeb oluyor. Muhatabımın sözleri doğruydu. Yu- kardaki resimde sizin de göreceğiniz gibi, İstanbulun fethinde büyük bir rol oynamış olan bu tarihi yerde, bi- nalar tepede ve hiç de yol denflecek yerleri olmıyan patikaların kenarında yapılmıştı. Konuştuğum zat sözlerine devam e- derken, eliyle artık yıkılmak Üzere bulunan bir binayı gösterdi: — Şu koca konağa bakmiz. Vektile buranm en güzel evlerinden biri sayı- lsdr. Bugün sahipleri tarafından ter. kedilmiştir ve yarın öbür gün yıkıla. eaktır. sorduğum bir zat a başlan namset bir bina.. — Fakat, dedim. Yakmda buraya yol yapılacak. Zannederim ki, o zaman vaziyet daha iyileşir. Hele kaleler bir müze haline getirildikten sonra, sey yahların ve diğer halkın gelip gitmesi de'buna inzrmam edince artık şikâyet edebilecek bir yeriniz kalmıyacak! — Doğrusu yol meselesi hepimizi sevindirdi. Bir müddettenberi boğaza işliyen otobüsler, buradan geçiyorlar. Yalnız bunlar sade gidiş seferleri es- nasmdâa Rumelihisarına uğrarlar, Dö- nüşte diğer yoldan gidiyorlar. Maa - mafih asfalt yol yapılınca dönüşleri. ni de bu yoldan yapacaklardır. Bütün Rumelihisar halkı sabırsızlıkla yolun yapılmasını bekliyoruz. Bütün bunlara rağmen asıl derdi . mizi size söyliyelim, Biraz evvel dei. şaret ettiğim gibi yukarı, tepedeki bi- nâlara gidilecek bir yol yoktur. Bu - nunla bir araba veya otomobilin geçe- bileceği yolu kastediyorum. Görüyor . sunuz, bütün (binalar ahşap. Hepsi de senelerdenberi güneş altında kavrula kavrula çıraya dönmüşler. Allah gös. termesin, birisinde yangın çikacak 06. lursa, dalma rüzgârli bulunan bütün Rumelihisarı kül olmıya mahkümdur. Zira itfaiyenin çıkabileceği, geçebile- ceği bir yol mevcut değildir. Bu sözlere hak vermemek kabil de- ğildi. Yağmurlardan oyulmuş, yarı » mış ve bir sel yatağı halini almış olan patikalardan itfaiyenin geçebilmesi adetâ imkân haricindedir. Gerçi yan. gm arabalarının, ateşin burnunun di. bine kadar girmesi şart değildir. De. ildir ama, tA deniz kensrındaki yol- dan yüzlerce metro ötelere, yüksekle- | ül ra kadar hortum yetiştirmek hem me- sele, hem de zamana mütevakkıftır. Belediye bir an evvel, buradaki tepeye çıkan yollardan hiç olmazsa bir ikisi. ni yaptırmalı ve muhtemel bir facia . nm önünü almalıdır. Rumelihisarının şimdiki halde en büyük derdi bu. Alâkadar makamın herhalde vaziyeti nazarı dikkate ala. cağına eminiz. Rumelihisarmda gördüğüm şayanı hayret şeylerden birisi de “Mum sön- dü” mahallesindeki “Mum söndü” tür» besidir. Burada eskiden her gece mum yakarlarmış. Hoş, şimdi de, gizli gizli bü işi yapanların mevcut olduğu, tür- benin etrafındaki taşlar üzerinde eri. miş mumlardan ve yeni yanmış kibrit çöplerinden belli oluyor. Eskiden itikada göre, Allahtan di. leği olanlar türbeye mum adarlarmış. Eğer mum sonuna kadar yanarsa di. leklerinin olacağına, yarıda sönerse olmıyacağına delâlet edermiş, Rumelihisarma yazın gelip oturan- ların ekserisini Rum vatandaşlarımız. teşkil ediyormuş. Bura halkımın ekse- risi balıkçılıkla geçiniyor .Çoğu hal * lerinden memnun. k Burada bir bağın içinde küçük mik. yasta bir hayvanat bahçesi kurmuş. lar. Halk çok rağbet ediyormuş. Yaz. ları bir iskemle bulmak adetâ gans işi oluyormuş. Bağa gösterilen bu rağbet üzerine, burada bir de sinema yap - tırmayı kararlaştırmışlar, istanbul radyosu Hi MART — 1938 CUMA AKŞAM NEŞRİYATI: 18,30 Plâkla dans musikisi 19,00 kon- ferans: Ali Kâmi Akyüz (oçcuk terbiyesi) 19,30 Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tara- fından bir temsil 19,85 borsa haberleri 20,00 Muzaffer Güler ve arkadaşları tara, fından türk musikisi ve balk şarkıları 90,30 hava raporu 20,33 Ömer Rıza tara- fından arabca söyler 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından türk musikisi ve halk şarkıları (saat ayarı) 21,15 Mustafa ve arkadaşları tarafından türk rausikisi ve hik şarkıları 21,50 ORKESTRA: 1 — Çaykovski: Kas muvazet süvit, 3 — Borodin: dan lari santral 3 — Delibes: Mazurka, 4 — Siede: Entermezzo 29,45 ajans haberleri 23,00 plâkla s0l0- lar, opera ve operel parçaları 23,20 son haberler ve etresi günün programı 23,00 SON. : BÜKREŞ: 18,00 radyo orkestrası 19,15 Tribo kon seti 20,10 dini müzik 21,20 plâkla opera. BUDAPEŞTE: 18,30 Sigan orkestrası 20,10 plâkla bafif müzik 21,25 opera orkestrası 2b,i$ car, band. BERLİN: 19,00 operet parçaları 2ö,lü opera plâk- arı 21,00 piökla temsil 22,00 hafif müzik 25,00 hafif müzik. © ROMA: 20,30 hafif müzik 22,00 Mişar Straris konseri 24,15 cazband, PRAĞ: 19,10 Alman müziği 20,00 plâk 2235 konser 22,55 plâk 23,20 Morar resitali 23,45 plâk. VARŞOVA: 19,10 plâk 20,30 şarkılı konser 2100 senfonik konser. ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: