10 Haziran 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

10 Haziran 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 HAZİRAN — 1938 Teksif edilmiş Güneş şuaı ile tedavi Birçok memleketlerde, teksif edil. miş güneş şuzımt tedavide kullanmak için mütenddid teşebbüsler yapılmış ve muhtelif sebebler bu tecrübelerin muvaffakıyetle sona erebilmesine mâ. ni olmuştu. 1934 senesinde, Teodozya Fiziyote- rapi Enstitüsü, güneş şualarmın tek- sifi için ibrak noktası uzun mesafede bulunan hususi bir reflektör vücuda getirmek suretiyle meseleyi halletmiş ve bu usulün tatbikma muvaffak ol- muştur. Bunun Üzerine, cild, kemik, mafsal ve periferi sinirleri hastalıklarının tek sif edilmiş güneş şusı ila tedavisi, Kı. rımın müubtelif şehirlerinde ve Bur. yato - Mongoli'de Ulan - Ude şehrinde tatbik edilmiştir. Bu tedavi usulü ile, bilhassa ekze- manm ve gerek basit gerek kırmızı lips şeklinde her türlü cild veremi. nin tedavisinde bilhassa mükemmel veticeler alınmıştır. 'Teksif edilmiş güneş şuaları, çok eski de olsa, kuru veya yaş her türlü en inade: ekzema. yı mükemmel surette iyileştirmekte - dir, Teksif edilmiş güneş şua tedavisi, romatizmada, kemik ve mafsal hasta» Uiklarmda yüzde 90 nispetinde iyi neti- €eler vermiştir ki çok mühimdir. Sinirlerdeki hastalıkların ayni usul İle tedavininde de iyi ve müsbet neti. 66 nisbeti, yüzde 82 gibi bir rakam göstermektedir. Şurasını çok enteresan olarak kay. dedelim ki, güneş şuaları İle tedevi, ziyanın camdan geçerek içeri girdiği bir oda dahilinde de tatbik edilebil - mektedir. Kırımda bu Buryato * Mon- göli'de yapılan tecrübeler, bunu çok i. Yi isbat eylemiştir. Bundan başka, muhtelif artritler ile ekzemayı, kışın 4Ö derece soğukta tedavisine teşebbüs olurmuş ve bu da mükemmel netice . «ler vermiştir. Teksif edilmiş güneş şualarınn tat- bik sahası daha şimdiden çok geniş bir mahiyet almışsa da, Sovyet âlimle- Tİ halen mevcut imkânlarm çok ufak | bir kısmından ancak istifade oluna - bildiği kanaatindedirler, Bu âlimler bu yeni tedavi usulünün daha geniş bir sahada tatbiki için araştırmaları. MA ve tecrübelerine durmadan devam €ylemektedir. (Tas) Halk sanatkâri Na. sit, Hakkı Ruşen ve arkadaşları Yeni varyete nu. maraları, iki oyun birden: Birinci ©. yun: Aşkın ölümü dram 1 perde İkinel oyun: Sonsuz SEVGİ komedi 2 perde. Dans, solo, düel Yaryete, Localar 100 her yer 20 paradi 10 Odaların bir tekerrürüdür, Fekat, ima modelde görüldüğü gibi, ye- #apkalarda bu güller o şekilde ko- mügtr ki eskilik namına bir şey ranta, ARTISTLIKI.. Bizde çok suiistimale uğramış olan tiyatroculuğu ve varyete artistliğini sıkı bir kontrola tabi tutmak faideli bir iş olur ! Bundan bir müddet evvel, memleketi. mizdeki bütün tiyatro (o sanatkirlarını, varyetecileri, okuyucuları içine alacak, bir “tiyatro sanatkârlar cemiyeti,, kurul muştu. O zaman, cemiyet reisi cemiyetin gayelerini gazetelerde şöyle izah etti: — Bu teeşkkülün kurulmasında en bü. yük maksat, birçok olur olmaz kimsele. rin sahenye çıkmalarına, halkın tiyatro ve eğlence zevklerini istismar etmeleri. ne mani olmak, hakiki sanaticirları hima : ye ve onlara yardım etmek, ihtiyaçlarile yakından alâkadar olmaktır. Bütün Tür kiyede çalışan tiyatro sanatkârları, var yeteciler, okuyucular cemiyete dahil ola. taklardır. Ve bütün sanatkârlar cemiye. tin hüviyet varakalarını taşıyacaklardır. Cemiyet dışardan buraya gelen artist. lerle de meşkul olacaktır.,, Cemiyet reisinin izahatı (o karşısında, böyle bir teşekkülün kuruluşu bizi cid- den memnun etmişti. Çünkü, bizde tiyat. roculuk perdesi altında, bilhassa memle. ketin iç taraflarında yapılmadık kepaze. lik, ve yolsuzluklar o kalmamıştır.. O kadar ki, nakiyelerimizden, kazalarımız- dan, hattâ vilâyetlerimizden bir kısmı, hudutları dahiline, tiyatrocu, varyeteci ih. gibi artist ismini taşıyan kimselerin girmesini menetmek mecburiyetinde kal, muışlardı. Çünkü, birçok cinayetler, reza. letler hep bunların yüzünden oluyor, ka. sabalarda, köylerde aile yuvaları yıkılı. yor, ocaklar sönüyordu. Yani bazı tiyatro o grupları! — Artık bunlara tiyatro demek doğru olursa — geçtikleri yerlerde kolera mikrobündan çok tahribat yapıyorlardı. Tiyatrocu ve varyeteci kadınların; gö. xü kapalı, uslu başlı çoluk çocuk sahibi aile babalarmı baştan çıkardıkları, ba- zan da müthiş bulaşık hastalıklar aşıla- dıkları az görülmüş vakalar değildir. Hiç şüphe yok ki, bütün bu kötül re sebeb olanlar, hakiki artistler, hakiki tiyatrocular değildir. Bunlar, şuradan, buradan, hatti umumhanelerden bu İşi (Kısa söz Gulum adam LUSLAR arası iş bürosu Girektörlüğüne Amarika- lı Con Venan'n tayin edildiğini gazeteler yazdı. Bu zat pek az söz söylemekle şöhret kazınmıştır. Bir gün Amerikada cumhurreisi Ruzveltle beraber yemek yerken Con'un mütemadiyen sustuğunu gören cumhurreisi: — Con, demiştir. Siz uzun zaman Cenevrede bulundu- nur Milletler cemiyeti hakkında fikriniz nedir? U Con üç kelimeyle cevab verdi; — Bu müesseseye taraftarım, Mükâlemeyi uzatmak için Ruzvelt; — Fakat bu müessesenin faydasız, hattâ zararlı oldu. ğunu söyliyenler de var. Buna ne dersiniz? Deyince kısa sözlü diplomat: — Doğru düşünmüyorlar derim, demiş ve yemeğin sonuna kadar ağzımı bile açmamıştır... Çocuk mu, posta paketi mi? Erkek, şehir civa. Çalıştığı fabrikaya her sabah gimendifterle gidilir. Amelenin üç yaşında bir oğ. lu da vardır. Baba her sabah işine giderken çocuğunu be- raber alır. İstasyona kadar yürürler, Sonra yavrusunu tekrar evine getirir, trenine yetişmek Üzere İslasyona ERMİNGAM'm bir ailesi var, rmdaki bir fabrikada çalışır. döner, Bir sabah, evlerindeki saat geri zie verirler. Türk tiyatro sanatkârları birliği gene? sekreteri Bayan Fafma kendilerine meslek edinmiş bazı adamla. rın toplayıp, varyeteci ve tiyatrocu per. desi altında dolaştırdığı insanlardır. Ortada kontrolsuzluk yüzünden, ayni vaziyet senelerce devam edip gitti, Niha- | yet böyle bir cemiyetin kurulmuş olması İ velevki ihtiyacı tamamen * karşılıyamı. yacak bile olsa, elbette bizi memnun et. meli idi.. Artistlerin hüviyet varakası taşımağı mecbur tutulmaları, hakiki o artistlerle, kendilerini artist perdesi altında saklı. yan münasebetsizlerin — biribirlerinden ayrılabilmesi için en güzel çare olacaktı. Cemiyet işi sıkı tuttuğu takdirde, fev kalâde kirletilmiş olan artist isminin temize çıkacağı, ve hakiki tiyatro grüp- larının, memleketin ber tarafından, hal kın ve idare adamlarının itimatlarını tekrar kazanarak rahat rahat çalışabile- cekleri muhakkaktır. Fakat geçen gün, cemiyetin o mesaisi bir muharrir arkadaşı nedense sinirlen. “Vay elendim, tiyatro vesikası soru. luyormuş, bu nasıl şey?,, diye kendi sü, tununda baştan başa aleyhte bir yazı donatmış. Biz bu yazıyı (görmemiştik. Fakat cemiyetin genel sekreterliğini ya. pan Fatma isminde genç bir bayan mü. |” teesir bir tavırla getirip gazeteyi bize gösterdi ve: — Anlamadım, dedi. Muharrir bey ni. çin bu satırları yazmış. Bizden başka bütün memleketlerde, hattâ en yakın komşularımızdan, o Yunanistanda, Yu- goslavyada, Romanyada, bütün artistle. rin cemiyete dahil olup, hüviyet varaka. sı alması işi fevkalâde sıkı tutulmakta. dır. Buralarda, cemiyet yalnız artistlerle meşgul olmayıp, perdeci, (projektörcü, dekorcu, gişe memüru, kontrol veilh.... gibi tiyatroculuğun ve varyetecilik ikinci ve üçüncü plânda kalan müstahdemini de kendi çerçeveleri içine oalmakta ve bunların da cemiyete dahil olmaları mec burf tutulmaktadır. Artistlerin artistlik haysiyetini kesre- decek bir hareketleri meselâ kadınların yakışıksız bir hayat geçirdikleri görülür. se, cemiyet onlardan artistlik hakkını a. lar ve bir daha hiç bir iş başı, hiçbir kum panya direktörü kendilerini istihdam e. demez.. İtşe bütün bu hakikatler, ve u- run tecrübeler geçirmiş (o memleketlerin kurduğu sistemler meydanda dururken bizde yı urulan cemiyetimize hücum etmek artistlik perdesi altında bir yığın rezalet yapmalarını önlemeye çalışmanı 31 tenkid bilmem ne derece doğru olur.. Bize kalırsa bayan Fatmanm yerden göğe kadar hakkı var.. Aritdik işinin, ve artist ünvanının sıkı bir kontrol altı» na alınması cidden lârımdır. Hattâ, bazı şahsi teşebbüslerle kurulmuş bir cemiye. tin de tek başıma bu işi başarması çok güç'olacağına göre, devlet de, yeni cemi. yeti himayesi altına almalı ve onun me- sajsini sıkı bir kontrole tabi tutmalıdır. HABERCİ Çocuklar korosu.. pP ARİSTE sık sık konser veren bir çocuklar korosu! var. Bu korodaki çocukların en küçüğü beş ya- şmda bir erkek çocuktur, Tavırları çok ciddi olan bu çocu- ğa arkadaşları Mösyö Viro diye hitab ederler. Ayni ko. rodaki kız kardeşi Luset altr yaşmdadır. En büyük hem. şireleri olan Yivet on yaşına yeni girmiştir. Amcalarmmn oğlu Piyer de yedi yaşındadır. Bu çocuklar musikiyi çok seven bir ailenin evlâdıdır. Babaları bir fabrikada ameledir. Benizleri sapsarı olan bu yavrucuklar hayatın güçlük. lerle dolu olduğunu bu yaşta öğrenmişlerdir. Babaları u. zun zaman işsiz kalmıştı. Evde doymak istiyen yedi bo. ğaz olunca işsizlik çok korkunç bir geydir. İşte o vakitler bu dörtyavru panayır yerlerinde sabah- lara kadar şarkı söyiiyerek hem kendilerini, hem de anne ve babalarını beslemişlerdir. * O günden sonra çocukların şöhreti artmış, birçok kon. #erlerde, birçok tiyatrolarda, hattâ barlarda şarkı söyle. mişlerdir, Geçen hafta bu yavruları paris radyosu davel etmiş, bu #uretle bütün dünya çocuk korosunun, iki sesle kalmış. Baba oğul yürüye yürüye istasyona kadar geliyorlar. Bir de ne gör- İsünler: trenin kalkmasına ancak on dakika var. Üç yaşm. Jdaki çocuğun eve kadar ya'ız dönmesine imkân yok. Ço. ame güllerle süslenmesi çexi |cuğu eve kendi götürse bir gündeliğinden olacak. Amela derhal istasyondaki posta giğesine başvurur. Çocuğunu bir posta paketi gibi evine göndermek ister, 00- cuğu tarlarlar, sırtına bir kâğıt yapıştırırlar, pullarlar ve canlı posta paketini gilesine teslim edilmek üzere müvez. söylediği besteleri dinlemiştir. Çocuklar radyoda işlerini bitirdikten sonra mösyö Viro hıçkırarak ağlamaya başlamış ve niçin ağladığını soranla, Ya kesik kesik “annem.,. hasta da ondan,, demiştir. O vakit radyoda bulunan direktör ve artistler bu hasta anneyi İyi- 08 tedavı edebilmek için aralarında iane m 13ün er UEN'de bir delikanlı pazar yerinde bir dükkân. dan 13 muz çalarken görülmüş ve yakalanmıştır. Tahli delikanlıyı mahkemeye verdiler, Hırsız 13 gün hap- se mahküm edildi, Yalnız mahkeme bu cezayı yeni bir suç işleyinceye kadar tecil etmiştir. Fransızların uğursuz saydıkları 13 rakamı bu delikan- A için uğursuz değilmiş demek oluyor.. Bir maharacaya gurur veren En büyük ünvan Yazan; KARA DAVUD Ünvan, rütbe, pa » ye ve nişan arislok. 4 ratların pek düş. kün olduğu şeyler dir. En abus surat- ü İn en hoyrat müste 1 bide yeni bir ünvan bulumuz, yahut mu. rassa bir nişan uza. tmiz, derhal yumu- şar. Dün, bir İngiliz mecmuası karış. tırıyordum. Bir şey gözüme ilişti: Hind Maharacalarından bazılarına imparator altıncı Jorj bir takım yeni ün. vanlar ve salâhiyetler bahşetmiş. Bu me. yanda Baroda Maharacası da 21 topla selâmlanmak şerefini kazanmış: Mecmua bu zatın resmini ve ünvanla- rmi neşrediyor. Bu ünvanlardan biri şu: “Ferzendi hası devleti İngilişiya...., Bunun türkçeye tam tercümesi şudur: “İngiltere devletinin öz oğlu...., Baroda, 2,200.000 nüfuslu bir Hind memleketidir. Yani nüfusu, Arnavutlu. ğun aşağı yukarı üç misli vardır. Maha. racanm payitaht olan şehirde ufak de. ildir. 100.000 nüfusludur. Böyle bir ye- re hükmeden adam neyle öğünüyor? İn. giliz vatandaşliğiyle. İngiltere devletinin öz oğlu demek, sa. dece İngiliz vatandaşı demek değil mi. dir? Baroda hükümdarmın, Hindistanda göğsünü kabartarak taşıdığı bu ünvana İngilterede 38 milyon insan sahip bulu- nuyor. Ama bu hal İngilterenin Baroda raca- sına kıymet vermediğine delâlet etmez. Metleni zekâ, “Vatandaş, kelimesinden daha sihirli, daha aziz bir ünvan yara" tabilir mi? Maharaca Şemsir Bahadur Fransadan başka bir yatak istiyorum Fransızlar, kesenin ağzını açtılar, bü. yük masraflara girdiler. Hariciye nezare. tinin bulunduğu Kedorsey binasında iki ! daireyi, gayet kıymetli tarihi eşyalarla fevkalâde muhteşem bir tarzda döşedi- ler. Bugünlerde Fransayı resmen siyaret edecek olan İngiliz kralı altıncı Jorjla kraliçe Elizabeti burada misalir edecek. ler. Şu Fransızlara zeki millet deriz Genç kraliçe majeste Elizabetin odasına kimin yatağını koymuşlar bilir misiniz? Mari Antuvanetin. Fransız tarihinin bedbaht (hatırasını taze Hint imparatoriçesinin yatak odası na bir kâbus gibi sokmak hırçın bir şaka olmasa bile herhalde gaddar bir gaflet. Fransanım, güzel kraliçeye bir başka ya- tak tedarik etmesini tavsiye ederim. KARADAVUT Yeni Neşriyat: Aygır Fatma Bu öyle bir romandır ki kıymeti, ar- cak okuduktan sonra anlaşılır, Eseri ev- vdoe okumuş olanlar diyorlar ki; (Aygır fatma) Osman Cemalin en gü- zel eseridir. Osman Cemal Kaygılı, Ay- gır Fatmada göstermiş olduğu muvaf- fakıyetle şimdiye kadar yazmış olduğu bir çok eserlerinin çok fevkine çıkmış» tır. Sevginin muhtelif safha ve İstihale- lerile kadın cesaretinin umulmaz sahne- lerini gösteren bu romanı okuyucuları- mıza gerçekten bir samimiyetle tavsiye sederiz. Fiyatı 25 kuruştur. WE Dr. İHSAN SAMI m Tifo aşısı Tifo ve paratifo hastalıklarına tutu!- mamak için tesiri kati muafiyeti pek emin, taze aşıdır, Her eczancde bü- lanur. Kutusu 4$ kuruştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: