June 13, 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 10

June 13, 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iğ Hayat Mülâhasalar Fikirler ve AKLI SELİME HÜRMET Teşhir edilmekten hoşlanma- yan bir çok insanlar bulunduğu: itiraf edeyim: ben de onlardanım. Fakat belki bil hususi bir mecliste sözü, (Hayat)ın geçirmek nu bilirsiniz ; MEZSİNİZ : söylenmiş bir kıymetli sütunlarına gibi, nev'i mza has cesarei beni pek çok ımustarip eder; bu ıstırap ile bir kaç gece uykumu kaçırdım. Buna men hayır- hah düşünmek istiyorum ve di- yorum ki, bu hareketiniz her halde fena bir maksada matuf 0 bilâkis benim gibi , kalem tutmaya türkçeyi “sizin kadar bilmeyen kimse- nin aciz ve batıl fikirlerini, mimi saklıyarak kendinizin o mecliste hem de muhatap ol- duğunuzu gizliyerek bile olsa-çok arıfane ve beligane bir matbuat dünyasına doğurmuş İ ve (Hayat) karilerine tanıtmış olmakla bana bir şeref vermek istemiş olacaksınız. Bu hükmü: £ mü, inşallah o tekzibinize miyacak bir teselli gibi hafızamda saklıyacağım. Simdi size cevap vermek lâ- zum: fakat doğrusu bundan kor- kuyorum ; nereye dokunsam bin ah işihmekten çekiniyorum. Ya- İ mız büna (Eflatun)un meşhur ( Dialogues ) larını haşmetli o güzelliğini o hatırlattı W desem, lâtife ettiğimi zannede- W ceksiniz; (Aristo) nun «Elektron ifhikmyle bu günkü elek velce keşfetmiş olduğuna dair i satırlarınıza, alel'umum. felsefe için hayretbalış bir buluş deye şalısına ve şahsı- nümuneleri, eli ve bir ve sekilde uğra- daima ve onların işaret etsem, «ben onu o mi nada söylemedim »* deyeceksiniz; (Aristo) ko benim gibi bir cüce ile gibi bir devi karşı karşıya nustururken, bize, ( Aristo ) mun şeylerden dem vurdurup her iki- mizi de techil etmişsiniz, desem, deye bağıra zavallı ne benim, ne de “hasa caksınız; hatta adamcağızın huzuruna beni değil de, lisenin son sınıfında, yahut, basit bir fizik ( laboratuvarında çalışan bir talebeyi, yabut ta, haydi bunları beyenmediniz, me- selâ bizzat (Maxwell)i çıkarmış olsaydınız, o kadar hürmet etti- (Aristo), beyaz sakalına varmeıya kadar kıpkırmızı ola: bilir neler size bermutat eğer giniz desem, kim Velhasıl veremiyeceğim : dahâ halbuki caktı, söylersiniz. cevap fazla sinir- leneceksiniz ; ben Sizi ne olsa yine severim. Bununla beraber, çalakalem iki sayıfa eğer SİZE yazı yazdı: ran bir sözümün imanasım dahâ sarahatle anlatmak mutlaka lö- zımsa, bazı izahat vereyim; dar lada dinleyiniz : Bugün to) dan alim olduğunu söylemekle talebemizin bile (Aris- iki maksat takip ediyordum: 1. - Memleketimizin bazı moda münevver lerinde eskiden olan ve şimdi de hâlâ döküntüleri mev- hastalık intulanlar, insanların kabiliyetin- cut bulunan bir garip vardır; bu hastaliğa türk ismini taşıyan her türlü medeniyet den mahrum oldu zi bir katiyetle inanırlar: onlara göre, memleketimiz çıplaktır, fakirdir. Sayı 133 Dr. Orhan Sadettin Beye zallür ve böyle Kalacaktır; bu ranlar, dü anlayamaz- zavallı sa- memlekette yi yazamazlar, memleketin hele ESVAYen Liz şeylerle hem kel hem fodul bilemiyeceklerini mezler, lar; bu kinleri arasında ilim uğraşanlar, lar: de bilmezler. İşte dostum, felsefe ve ilmezler, fertle bir veremiyen o bü münevverleri- ne türk rine ne de türk kütlesine türlü o kiymet garip, mizin türlü türlü tipleri vardır : bunların o bazısı, bir zamanlar imzasının üstüne filozof kelime- sini koyarak memlekete yüksek- köksüz ten bilmem hangi İngiliz filozof larının fikirlerini yağmur gibi boşaltmaktan hoşlandılar; bazısı bu kadar da cesaret yerek ancak hususi malümatlarını satmağa ve- henüz dımağını teariç ve telafifi tama- her öösteremi- meclislerde men teşekkül etmeden, türlü hayat tecrübesinden mahrum bir yaşta - Avrupa şehirlerinde ya” sayıp ezberledikleri o cümleleri bize anlatmağa çalışırlar. Nümu- mütenevvi olan bu (pseudo - citoyen) ler, tahte larında kuvvetli bir temayül ha- bu. hükümlerini, vakit ve maskeli atarlar; acıktan mem- mi- neleri çok ur linde yaşayan vakit olarak ortaya itirafa gelince, onun için zalflemesi lâzımdır: bunları çok ancak leketin tareke senelerinde gördük. Doktor (Fiseher)i tanır smız: o da bizim hakkımızda, aynen bu nevi münevverlerimiz gibi düşünür. İşte azizim, bizden olmıyan şeylere putlar gibi tapmak ille-

Bu sayıdan diğer sayfalar: