31 Temmuz 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 19

31 Temmuz 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ucu ile onun boynuna doku- nur, Kadın: “Hayvan Alman!, diye elinden kemanı alır, ve mer- mer kırar. Krespel bir an hareket- haykırarak kocasının bir masaya çarparak siz ve ölü gibi kalır, düşünce muhakemenin zaptına zaman sonra kadar ani olan ve bırakmıyan asabi hareketler- biri ile karısını yakalar, hç ahçe bu çılğinca hare- den pencereden evin be atar. Sonra ketten doğabilecek neticeleri düşünerek bir Posta arabasına biner ve Venedik Almanyaya kaçar. adalarından uzakla- sınca kör hiddetinin neticele- rini düş Her ne kadar ünür, bir taammüdün gölğesi bile yoksa da, bilhassa sinyo- ranin kendisine Baba olmak re olduğunu ihsas ettiğini düşündükçe müthiş bir wic- dan azabı hisseder. Sekiz ay ian, en sonra Ssinyora ane İa- rlerle ve sayfiye hadisesine ufak bir imada bile bulunma- dan, bir kızı olduğunu bildi- ren bir mektup aldığı zaman ne kâdar hayret etti, karısı ık kuvvetli bir israrla onun Venediğe dönmesini istiyordu. Bir pusudan korkan Krespel iktris hakkında tahkikatta bu- lundu, sükütunun vahim bir netice vermediği tahakkuk etti. Birinci kattan yeni tanzim edil- miş ve sulanmış tarhlara düş- müştü. Bu sahne bülbülünün uçuşunun yegâne neticesi, ta- biatının' değişmesi olmuştu. Bu ailevi tedavi temamile mü- essir olmuş ve huysuz zevce- deartıkne hiddet,ne de havaü- heves kalmamıştı. Müşavir bu haberden © Sin- yora'ya kavuşmak için derhal posta arabası ısmarladı; fakat arabaya biner binmez, karısı eski huylarından tama- mile kurtulmamışsa, onu tek- rar pencereden geleceğini düşündü. mühimdi, bu hususu ehemi- kadar müteessir oldu ki bir atmak lâzım Mesele yetle düşünebilmek için zama- na muhtaçtı. Arabayı yerine gönderdi, ve evine döndü. Epi düşündükten sonra karısına kızınım doğuşundan dolayı memnuniyetlerini an- latan sadakat yeminlerile dolu bir mektup yada kaldı. Karı koca arasındaki mu- habere çok kısaldı. İki kum: ru bunlardan daha ifadelerle birbirlerine hitap edemezlerdi. Fakat her şey burada kaldı, ve onlar birbir- lerini razdı, ve Alman- müşfik tekrar görmeden se- neler geçti. Bununla beraber in iye kendisini Alman- yada dinletmek istedi, şöhret ve muaffakıyetlerinin gürül- tüsü kKrespelin kulaklarına kadar geldi. Kızının bukadar yakın yerde olduğunu bilen krespel onu kucaklamak arzu- suyle çıldirıyordu. Bilhassa ço- cuğunun annesi kadar güzel bir sesi olduğunu ona söyle- mişlerdi. Fakat karısının delilik- lerini düşündükçe vaz geçiyor ve hiç kavga etmediği kemarn- larının arasında kalıyordu. Birgün sinyoranın bir mektubu Antonya'nın kemanda birinci derece bir istidat sahibi olan iyi bir aile çocuğu tarafından istendiğini verdi. Krespel olan malümatı aldı, malümat tamamile genç artiş- ona haber lâzım ve bu HAYAT, 19. olduğundan; yaklaşıp o yaklaşma- ması meselesini halledemediği tin lehinde ka- rısına için, rızasını mektupla bildir- di. Kızının bugün izdivaci haberini diye beklediği günlerde siyah bir mektup aldı. Bunda muganni- yenin arifesinde göğüs hastalığından vefat ettiği bildiriliyordu, Son arzusu müşavirin kızı mi gelip alması Krespel derhal hareket etti. Müşavir, kızında şayanı hayret vasıflar buldu. müessesede yarın mühürlü düğün bir idi. Yeni çıktığı dini bir terbiye edilen kızda bir muganniyenin kı- zından beklenemiyecek hisler vardı, Krespel, bitmez hislere sahip bir kızın babası olmakla bahtiyardı. Nişanlısı evde idi ve müşavirle beraber müzik yapıyorlardı. Üçünün toplan- dığı bir akşam ölen karısını düşünürken Antonya klavse- ne oturdu, ve mustakbel zev- cinin kemanla refakat ettiği melankolik bir parçayı çalma- ğa başladı. Bu insanı aldatacak dere- de annesinin sesi idi. Krespel buna dayanamadı, hiçkirıklar- dan boğuluyordu. Birdenbire kalktı, kizını kolları arasına aldı, ve kuvvetle sıkarak ba- gırdı. — “Oh, beni seversen artık şarkı söyleme, kalbim parça- laniyor. Artık hiç şarkı söy- leme.,, Müşavirin heyecanı, farkına varmadan, iki meh- badan geliyordu. Bir yandan Antonya'nın annesile evlenir- tahayyül etmiş olduğu saadetin müphem hatıraları, tahakkuk etmiyen, fakat hatı- rasından derin bir iz bırakan ken il la #

Bu sayıdan diğer sayfalar: