1 Ocak 1933 Tarihli Kadro Dergisi Sayfa 33

1 Ocak 1933 tarihli Kadro Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

San'at tarihini gözden geçirirsek en büyük san'at devrelerile en bü- yük san'at eserlerinin arkasında, insanlığın, muayyen biz hayatı te- lâkki tarzıi'm (2) bir kabım içindeki mayi gibi idraknin — çerçevesin- de muhafaza ve zapteyliyebildiğini görüyoruz. Hayatı telâkki tarzı henliz genç ve bununla insan idraki arasındaki münasebet henüz mü- cadelenin kanuniyetleri ile teeselle ederken, van'at, heroyik bir mahi- yet arzediyor. Fakat hayatı telâkki tarzı, Lamamen vücut buldu ve de- rinleşmeğe başladı ve bununla insan idraki arasındaki — münasebet, imtizaç ve izdivaç kanuniyetlerme göre teessüs etti mi, san'at, kai- deleştikçe olgunlaşıyor ve olgunlaştıkça kaideleşiyor. Ta cihanı te- lâkki tarzı, içinden durgunlaşıp içinden pıhtılaşıncaya kadar; ondan sonra artık, o devrin skolastik hayatı yani ölülmü başlıyor. Geriye doğ- ru olan devrelere bakacak olursak bunlurı, içleri tamamen boşalmış ve içlerindeki ziruh tarafmdan tamamen terkedilmiş kavkaalara ben- zetebiliriz, Ön sekizinci asrın sonu ile on dokuzuncunun başlangıcı arasına sıkı” şan zaman mesafesi üzerinde bir 'heybetli âbidenin yanı başında da- ha bir çoklarının fakat daha ularaklarının yükseldiklerini görüyoruz, Ortadaki haşmet, Gölhe'dir. Fakat bu kültür devresinin haricine çık- tıkça, üzerlerinde san'at eli oynamış belki de bütün bir süslü taşlar ormanına rastlarız. O sıralarda yaşıyanlar için ve hattâ harpsonrasına kadar, san'atin bu semti, san'atin bir yeni merhalesi zannedilmiştir. Bu- günün insanı, fakat, bütün o süslü taşlar kalabalığında, ya bir takım mezar taşları yahut bir takım sınır Laşları taşhis ediyor. Ğ Niçin? Çünkü on dokuzuncu asrın başlangıcından itibaren, hayatın akışı, ya- tak değiştirircesinc başka bir istikamet seçer. On dokuzuncu aarın başlangıcına kadar, bütün devirleri, bir esas un- sur, hep ayni motifin tiyeli ile birbirine bağlar: el işi tekiniği, Ölme- ge mahküm âdi ihtiyaç maddesini de sonrasız (ebedi manasına) 0o- lan ilâhi san'at maddesini de elişi yaratır. El, hünerliliğin kemal de- recelerine gelmiştir. Acem seccadesi, onun eşeridir. Sultan Selim ca- mii, onun escridir. Saint Pierre, onun eseridir. Fakat on dokuzuncu asrın başlangıcında, makinenin koşfi ile, insanın asli bünyesinde yani aklının ve ruhunun bünyesinde bir değişiklik ol- muştur. Gerçi, ilk adımda ortaya atılan madde, ya bez, ya kumaş ya- hut çanak gibi sade ve bayağı bir ihtiyaç maddesidir. Fakat bun- İarın hepsi, derin bir hâdisenin delilidir. İnsan, artık, doğrudan doğ- ruya yani yalnız kendi maddesinin yardımile yaratan değildir. Onda bir dışlaşma (exteriorisatlon) seyri başlamıştır. O arlık, her madde- yi, makine vasıtasile yaratmaktadır. $u var ki, on dokuzuncu asrın insanı, yaratma bahsinde, ilk adımdan itibaren bir ikiliği ve dolayısile bir tazatı kabul atmiştir. İhtiyaç mad- (1) Weltanschaurg manasında,

Bu sayıdan diğer sayfalar: