1 Ekim 1933 Tarihli Kadro Dergisi Sayfa 34

1 Ekim 1933 tarihli Kadro Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hatta on sekizinci asır ortalarına kadar Türkiye ile Garp mem- leketleri arasında mevcut alan teknik beraberliği, hatta üstünlü- gü oD zamanlardan itibaren bozulmuştur. O zamanlarda makine- lerin ve otomatik aletlerin sanayie tatbiki şeklinde Avrupada maydan alan sanayi inkılabına Türkiyenin intibak edememesi, bir taraftan Türkiyede o zamana kadar mevcut olan kurunu vus- tai sanayiin büsbütün tasfiyesini intaç ederken diğer taraftan da büsbütün gerileşen ve tekniksizleşen Türkiyeyi üstün teknikli Garbın iktisadi ve binnetice siyasi tahakkümü ve esareti altına düşürmüştü. Meşrutiyet devrine kadar her gün biraz daha perçinleşen bu tek- nik tahakkümi, meşruliyet devrinde de hemen hiç bir tahavvül göstermeden seyrinde devam etmiştir. Bu itibarla, ileri tekniği yeniden memlekete gelirmek teşehbüsü, yani teknikte istiklâl mücadelesi bizde tamamile ve münhasıran Cümhuriyet devrinin eseridir, Türk Cümhuriyetinin teknikte istiklâli kısaca, sanayide, ziraat- te, münakale vasıtalarında, hulâsa bütün iktisadi faaliyetlerde cihanın malik olduğu er yüksek istihsal alet ve vasıtalarını, Tür- kiyede, Türk milletinin menfaati için ve bizzat Türk çocuklarının elile tatbik etmektir. Vakıa bazı bazirgân hesapları, mesclâ orta Anadoluda kağnının daha ucuz nakliyat yapabileceğini ve halen motörlü vasıtalarla yapılan nakliyatın durdurularak bımun yerine kağnı veya deve kervanlarının kullanılmasını daha küârlı gösterebilirler. Fakat biz bu 1ssız yayla üstünde yaşıyan Türk vatandaşını bazirgânca bir kâr hesabı için ebediyete kadar güneşe, sefalete, tabinta esir bırakamayız. Türk Cümhuriyetinde şahıslara olduğu gibi tabia- ta da esaret mülgadır. İleri teknik, bugüne kadar terkolunmuş Türk vatandaşını kağnısınm peşinden alacak, motörlü nakil va- sıtasmdaki yükünün üslüne oturtacaktır. Bizim dileğimiz ve ide- alimiz budur. Taşa can veren heykeltraşın, taş san'atkârının çekiç ve kalem darbelerini duydukça kalbimiz inşirah duyar. Fakat kızgın güneş altında kara gıranit parçalarını ufaltın tozlu yolu döşemekle yıpranan sefil kıyafetli vatandaşı görünce ilk önce aklımıza: — Neden burada bir tas kırma mnkinası yok! 84.

Bu sayıdan diğer sayfalar: