1 Ekim 1933 Tarihli Kadro Dergisi Sayfa 51

1 Ekim 1933 tarihli Kadro Dergisi Sayfa 51
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tex savdin, tez usandın! Kuvat oğlu kuvat! Kadir Allah bilir: Men sana Muhnisim, yârın; kıyma mana! (12) dedi. Kanduralı Eyder: — Yok! Elbette öldürsem gereklir, dedi, Kiz kakıdı. Eyâer: — Mere kuyat oğlu kuvyat! Men aşağı kulpa yapışırım; sen yakarı — kul- pa yapışırsın. Mere kuval oğlu, ohunla mi, kilıcınla mi, gel beri, söyle- şelim! dedi. Atın depti. Bir yüksek yere çıktı, Sadağından (18) doksan aohun yere döktü. İki öohun demirenin (lü)| çıkardı. Birin gisledi, birin eline aldı. Demrenli ohla atmağfa kıyamadı. Eyder: — Yiğit, at ohunu. Kanduralı Eyder: — Kızların yolu evveldir. Evvel sen at! dedi. Kız bir ohla Kanduralıya nttı. Şöyle kim başında olan bit ayağına İndi. LA5) İleri gelip Selcan hatanu kucaklayıp barışmışlar, suruşmuşlar, Kanduralı süylemiş. Görelim, hanım, ne söylemiş" Eyder: Yalap yalap yalabıvın ince donlum! Kar üzerine kan dammış çibi kızıl yanaıklım! Kuşa badem dar ağızlımı! Kalemiciler çaldığı kara kuşlun! Kurması kırk tutam, kara saçlım! Aslan uruğu, sultan kızı! Öldürmeğe seni kıyamadım! Öz canıma kıyam, Men sana kıymıyam, Men seni sınardım! (16)| dedi. Selcan hatan dahi burada söylemiş. Görelim, hanım, ne söylemiş? Eyder: '12) Belcan hatun gere alt perdeden GCavranıyor: Öğünme, yani tefehur erkeklece yaraşır, onlar aslandır diyerek kendi erliğini hiçe sayıyor. Suruşmak emilşmek demektir. Kiz, daha visaline bile armadiği erkeğe yalvarmakla beraber sitem de ediyor. Son iki mısra, o samanın halk $i- trinde misra sonulda söz Kesmek Hizumuna kulak asılmadığını gösterir. (137) Sadak, akların sıraya dizildiği okluk manasınadır. (14) Demron, yahut temten, okuün ucundaki sivr! ve öldürücü demirdir. (15) Başındaki bit ayağına inmek hayali, o zamanlar korkunun şiddeti- ni anlatmak için kullumlır bir mecaz olduğu anlaşılıyor. (16) Burada barışma çarçabuk oluyor. Hiküyede eksik parça mi var, yoök- sa burada iİ$i çabuk bağlamak mu istenilmis, bilinemez. Yalap parlaklık demektir. Yalabuk s#özü hâlâ kullanılır. «Yalap yalap yalabıyın> parıl pa- rıl parlıyan yerinde kullanılmış. Don elbise demektir. Kanduralı büyük bir aşk ile söyliyor. Bunu kadını yendiklen sonra merhamete gelerek, duygusu coşarak söylese düaha güzel olurdu. 5İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: