Spkor. Gene o mesele! Eşref Şefik B.in ceva- bına bir cevap daha.. Olimpiyat muhartiri Eşref Şetik Bİ. ye Olimpiyatta çıkan ve sporla alâ- kası olmayan serapa şahsi satırlar- dan mürekkep yazınızı sabırlı sabır- n ğim spor seyahat lııııfilelerim_ie_ eğer idaresizlik olsa idi. —Hele sizin gi- bi aleyhimde muttasıl çalış: .' T bu- h > L tatikant k okudum.. lçendiu_ıiybçni .© l yor ve Cixm L;ndoı nıeıeleıinre yine başlıyorum: 1 — Ben Cim Londos hakkında (Milliyet) te bir makale y k bu beni pta ısrar öaça bunu daima bir gurur olarak -değil bir mefharet olarak — sayarım. Ben gençliğin parasını kimsenin cebin- den çalıp almadım. Şahsımla bu ka- adamı tanımadığımızı, gördüğümüz üç sinema filminin şike — olduğu, (Cim Londos) un bu filmlerde yap tığı hareketlerin beynelmilel güreş K il şeyler olduğ ve (Cim Landos) un cihan şampiyo nu olduğunu bilmediğimi yazdım. 2 — Siz bir kaç zamandır bana çatmak için vesile arıyordunuz.. Bu ksatla, amma yine i yazdı- ğınız yazıları hatırlarsınız.. Bunlara ilâveten (Olimpiyat) ın geçen hafta ki nüshasında (Burhan Bey atletiz mi de böyle biliyorsa) — serlevhasile imzasız bir makale yazarale besi gü reş bilmemekle ittiham ettiniz. Bu sözü söylerken ingilizce öğrendiği- mi 'seyahat kafilelerile gittiğimi de güya ayıp bir şey imiş gibi ortaya attınız., Kendisine (Sen bir şey anlamaz- sın)- denilen adam bu işe ne kadar içerlerse onun dörtte biri kadar bile kızmadım. Yalnız spor âlemini Türk lere anlatmaya — çalışan ciddi bir spor mecmuasında güreşte hangi o- dar uğr göre böyle bir kaç yahat yapacak kadar dünyalığ olduğunu ve hattâ kendi paramla da bir kaç zevk seyahati yaptığımı bi- lirsiniz. Bunu ayıp bir şey gibi orta- ya atmaktaki mana nedir.? Siz de- ğil misiniz: Bana “Evet, seyahat ida resini en iyi yapan sensin..,, diyen.. Bugünkü tariziniz eğer hasetten münbais değilse manasız şeylerdir.. Tanıştığımız zaman söyledikleri nizi zikrettiğiniz kelimeler - hatırım- da değil. Hayatında binlerce adam- la görüşen birisi herkesin söylediği sözü — hatatında- - tutamâz . Yalnız hakkımda iyi intik eei söylemiştiniz.. Aradan seneler geç- tikten sonra yine — bir gün “İnsan ne kadar yanılıyor. Ben seninle ta- nışmadan evvel sana hiç tahammül edemezdim,, dediğinizi de ben size hatirlatayım. Lâkin — bütün bunları tekrar etmenin kıymeti nedir? Beni selâmlamaya sizi kim icbar etti. Se- lâmlamasanız ne kaybederim, nite- kim selâmı kestim ne kaybettim.. reisliği bahsine gelin Fedi F yunlar menu old y kadar bigâne adamların bu bilmeme lerini bir ilim gibi cesurane yazma- larmâ acıdım... Cevap verdim ki: 3 — (Cim Londos) un filml ce Ben kongrelerde sizin gibi zeva- tın tahammül — edemiyecekleri ka- dar kuvvetli bir adamım. Bunu de- nemek istiy , ilk kongreye bu- güreş federasyonunun intihap edece ği bir hey'et huzurunda görelim. Şi- ke değildir. derlerse ben, — şikedir derlerse siz davayı — kaybedersiniz. Siz buna bü hafta cevap vermiyor- sunuz., Serbest güreşte tos vurmak, has- mını savurup savurup atmak mem- nu değildir dediniz. Bu hareketlerin memnu olduğunu gösteren beynelmi N M desini d, yurun, orada bütün şahsi, hususi, idari, resmi — ayıplarımı sayıp dö- kün! İntihap edecek olurlarsa mani olun!.. Lâkin — unutmayın ki; son kongreye gelmeye siz cesaret ede- mediniz, Çünkü uzun müddet eli- nizde mühmel olarak kalan boks fe- derasyonu mahvolmuştu. Batmıştı. Bunu mazur göstermek için karala- dığmız satırları kongrede sizin natnı nıza ol benden rica ettiniz. lel y Siz bu hafta buna da cevap veremi- yorsunuz., Ben (Cim Londos) un cihan peh livanı olduğunu ilân edecek ve gü- reş dünya şampiyonası tertip eden bir beynelmilel merci — yoktur de- dim,, Siz bu hafta buna da cevap ve remiyorsunuz.. Ben size spor yaptığınızı kimse- nin görmediğinden bahsettim.. Siz bu hafta buna da cevap vermiyorsu nNuz4 I K ORCA Ben de okumak istedim de “Kongre ye gelmeyen 'bir fed ” Forssnlı K dinle- yemeyiz,, dediler ve beni kürsüden indirdiler., hayatımda — kongrelerde ar b . Joan Cravford'un yeni resimlerinden biri Amerikada yükselmek için evvelâ bir otomobil lâzımmış! Sinema yıldızları da bu kayıttan Otomobil bilhassa Amerika sine ma âleminde büyük rol oynuyor. Si- nema âlemi deyince kastımız dıhı_ ziyade sinema artistleridir. Avnı?: da bir sinema arttisti stütyoya "hi. mek için tramvaya, otobüse binebi- lir. Halbuki Amerikada hususi oto- mobilini bizzat kullanarak stüdyoya gelmiyen artist yoktur. — Orada bir inema artisti için otnınobıl_ Tâzımı "ınyrîmüflrîk bir hale gelmiştir. Av :llpldl bir kira otomobiline binip filmde rol bile vermezler; Amerika- da vaziyetini düzeltmek istiyen bir insan için gösteriş esastır. Mütema- diyen gösteriş yapmak, bir nevi em niyet telkin etmek demektir. Yük- selmek isteyip te aşağı kısımda bulu nanlar için takibedilecek hattı hare- ket budur. Otomobil her ferdin kuv vet ve kıymetini temsil ettiğine göre Hollyvvod'da en birinci ihtiyaçtır. Sudan ve ekmekten evvel gelen bir ihtiyaç.! Orada otomobil kadar hiç i artist şerefinin l_ iyeceği bir iş yaptığına kani değil dn:ıry F:k:ıl Amerikada öyle mi ya?. Meselâ meçhul bir adam eşdost” sayesinde her hangi filmde bir rol aldı mı, ileriyi ve iştikbali düşünür se ilk iş olarak doğruca bilini bir şey kendisini, bu derece zorla ka bul ettirmiş değilelir, Sönra Amerikada'otomobil sana yit Avrupadakine ” hi azade değiller de kalır. Yalnız stüdyoların — değil, Amerikada sinema salonlarının bile yüz, iki yüz otomobil istiap edebile- cek hususi garajları vardır. Sinema yı seyretmeğe gelen müşteri, oto- mobilini sinemanın garajma er ve filmi seyrettikten sonra otomobi- Hni tekrar garajdan çıkarır ve gider. Şimdi bir çok Avrupa sinemaları da böyle hususi garajlar — yaptırmak mecburiyetindedirler, Dediğimiz gibi Amerikada bir de likanlı stüdyoda şöyle bir iş ucu br! dü mu, derhal krediyle otamahil a- hr. İlânlarda; az maaşh artistlerin h bir on, dört — beygirliğe iç b Kredi ile satış, bizim en küçük bir fikir bile veremiyedeğimiz şekilde o- sipariş etmeğe gitmelidir. bilej ' imkişaf vermiştir. Bazı şehirlerde dört beş nüfus başı- na bir bil düşer. Amerikada sinema, ltanat süremiyor. Herkes sii ilk uğradığım ğlübiyet budur. Kendimi şaklabanlıkla intihap et tirdiğim bahsine gelince; belki far- kında değilsiniz, bilenlerden — soru- nuz. Federasyonlar intihabatı yapı- hrken ben Ankaradan dönmüştüm. Gıyabımda ve arzüm hilâfına yapıl- dı )_alleh'zm reisliğini Ben profesy p ın güreşleri - şikedir. Organizatör- lerin dediklerini yapmak için kuntu Tat imza ederler.. dedim. Cevap ver miyorsunuz. Siz (güreşi) spor addetmiyordu nuz, Müteadit defalar — benimle ve başkalarile bu'hususta münakaşa et miştiniz. Bunu ileri sürerek — “spor olmiyan bir işle bir spor mecmuasın da neden meşgul olduğunuzu — sor- dum.. Buna da cevap vermediniz.. Ben bu cevapları beklerken sizin © mahut satırlar çıktı.. Ne demek is tediğinizi anlamadım amma ne yap- Mak istediğinizi keşfettim. Siz bu (Cim Londos) münakaşa- sında hemen mağlüp oldunuz. Bu kadar çabuk çökeceğinizi tahmin et- Mmezdim amma mağlübiyetinizin de- lillerini size gösterirsem belki içiniz dem inanırsınız.. A — Münakaşa ettiğimiz mevzuu hemen terkettiniz ve şahsiyata sap tinız. Acze düşeri adamlatr böyle ya- Parlar, Bunun münakaşaya — mevzu olan ilmi bahse zararı vardır. Zaten spor hep böyle şahsi işlerle meşgul olanların mesaisile harap ve hbeder oluyör, Âlem kimin kabahatli oldu- Fakat — şimdiki reisi- miz Ali Râna Beyin, arkadaşlardan futbol federasyonu reisi Hamdi E- min ve âzasından Fethi Tahsin gü- reş federasyonu” reisi Ahmet Fet- geri, eskrim federasyonu reisi Fuat Beylerin ısrarile yerimde. — kaldım bunlardan sizin tabii bermutat habe riniz yoktur. Gelecek nüshada bana cevap vere ceğiniz ümidile hürmetler.. Burhanettin M. Sami Bey biraderimize, Merhaba yahu! Nedir o uzun u- zadı yazı, Allah bilir okuyamadım çok uzun.. Hem ben seninle mi.ina- kaşa edemem, Herkes haddini l?ı!me li. Ben senin kategorinde değilim. Yalnız sana'bir şey hatırlatırım.. Ben Eşref Şefik Beyle münakaşa ederken 'senin işe müdahâle etnıen, güreşen iki kişiden birine ikinci bi- finin daha iltihak etmesine benzer. Yoksa sen'de-Ertuğrul Beyin Sel çukilere yardım edişi gibi x_nağ_vlüı tarafı — tütmak Givanmertliğini mi K istediti? ğunlu tayin d ; birden mahküm eder, Hülâsa — bu tarzda e levhindedi. Allah semi inandırsın! Yazını o- n di A bamrbğalil d he sövüp k sporun 4 Ben bile bile buna taraftar olmak istetediğim için bu şahsi satırlara cevap verimnem. Lâkin şuna işaret edeyim ki; eğer bu vâdide bir âdım daha atarsanız hemten adrlet makine sini aleyhinize tahrik — ederim. Ben haysiyete vâüki taarruzları sınla durdi k yerde terbiyesii den fe- dakârlık ederek küfür etmeyi tercih edenlerden değilim. Bunu - hatırlat- mayi bir vicdan borcu addettim. Bil hassa bir spor mecmuasına karşı. B — Güreş bahsinde bir tek satır yazmıyorsunuz, , C — M. Sami Beyi larak çağırıyorsunuz. “ Bu bahisteki kozumuz halledilin ceye kadar başka vâdide münakaşa stmem, Bilmiş olun. y Cevambınızda, spor — hayatınıza ve hayatımıza dalr sözler var.. Doğ- ru cihetleri yok değil amma eksikle ;i_ var.. Bu cihetleri tavzih — edece- lş — Ben spor kafilelerini idare için yardımıcı o- lâl olsun. Lehimize yazdınsa — um- mam amma — teşekkür ederim. Voleybol maçları İSTANBUL, 15 A.A. — Voley- bol heyetinden tebliğ edilmiştir: 19-2-932 cuma günü — G. Saray klübünde yapılacak Voleybol maçla- nn Fenerbahçe - Topkapı saat 17 ha- kem Ali Rıdvan Bey. Beşiktaş - İstanbulspor 17,30 ha- kem Sami Bey. Vefa K. Kapı - G. Saray . 18, ha- kem Necmi Bey. İ Futbol 1İSTANBUL, 15 A.A. — Futbol Heyetinden: Bayramda İzmir'e gi- den Süleymaniye futbol takımı hak- kında gazetelerde — İstanbul Genç hteliti tabirinin kullanıldığı gö- » kafilelerin başına zorla — geç Hattâ beni intihap etmeleri için ar- / kadaşlarıma bir kelime bile — söyle- Eğdükalanlka hant Sabikaen las rülmüştür. Giden takım takviye edilmiş, Sü- ive klübüdür. ihan teb- ya yeni başlamış bir müptedinin iç- timai vaziyeti hakkında hüküm ver- mek isterse derhal otomobiline ba- kar. Bir artistin ne kadar k dığ Vasat sınıfta bir Amerikalı oto- mobil veya radyo almak için para bi riktirmez. Çünkü kredi imkânları o- na her türlü konforu temin edecek nı herkes bilir. Fakat onun hakkım- da bir hüküm verışıek için mutlaka küks teferrüatına dikkat ederler. İs. tikbali düşünen bir müptedi bu hük tn keridi Mmüsait ve müs :::no:(masım isterse, hük_u'ıe esas o- Tan otomobili ihmal edebilir. mi? O: tomobili yok diye, bir artiste başka yettedir. Az para kı dığı hal de yüksek bir mevkie konmak için gösteriş yapmağa imkân bulanların muvaffakıyet sırlarından biri de bu radadır. Bizlerden biri bir Amerikan stüd yosuna gitse, müdssesenin geniş 'ga rajlarında her mat Sayısız oto mobiller gördüğü zaman hayret için kurulduğunu gördüğümüz — zaman hayret etmemeliyoz. İşler iyi gitmezse; artist otomobi Hini, hattâ taksitlerini tamamen öden miş olsa bile, ucuz elden satar. Bü- tün bunlar orada tabif ahvaldendir. Fakat bir kaç ay Hollyvvod sokak- larında kendiîerini' istenilen tarzda gösterebilenlerin işlerini düzeltme- miş olması nadirattandır. Yetişmiş ve şöhret almış artist- lerin de bu kaideden hariç kalmıya- caklarını söylemeğe lüzum Yok. Şu farkla ki, bu artistlerin - bir değil, dötr beş adet ötomobilleri — vardır. Bir yıldız henüz milyöner — iradına | varmamış olsa bile, eğer yarım düzü | he bili yoksa kendisini herke- Ahiren İngiltere ve Fransayı ziyaret eden ve'şerefine ziyafetler . & h a F b Bör MA n A ya a P Y RAMCA PD “ECETİ ddi B lrermes l PŞ $in gözünde şerefsiz kalmış adde- der. Böyle bir artist için tek otomo- bille yaşamak imkânı yoktur. Çün- kü herkes onunla alay eder. Tasar- ruf yapıyor, derler, söylemedik söz bırakmazlar. Hakikaten bu şerefı_ııı lik içinde artist bazan payesini bile kaybeder, K Onun içindir ki Amerikada çok para kazanmış artistlerin günün bi- rinde aç ve sefil kaldıklarını işitiyo- ruz. Çünkü bunlar için para kazadık ları zamanda tasarruf yapmak müm la kazanırsa, masrafı da o kadar ar- tar, Ancak birinci derecede yıldız ol malı ki bütün. masrafın hakkından gelip te, bir kenara para — koymak mümkün olsun, Çünkü Amerikada birinci derecede bir yıldız bizim ta- savvurlarımızın hadicinde para kaza nır. Sinema payitahtındaki mütema- ,diyen verilen, balolar, ziyafetler, eğ- lenceler azim masraflara yol açmak tadır. Bu âlemin haricinde kalmak istiyen bir artist sür'atle — husufa mahkümdur. Belki Greta Garbo gibi harikulâde bir kabiliyeti varsa o baş- ka.. Hattâ cihanşümul bir rağbet ka- zanan Greta Garbo — bile, çalıştığı stüdyolara, çevirdiği filmlerden mil yonlarca dolar kazandığı — halde, o bile münzevi k yüzünden bir hayli tehlikeler atlatmıştır. Onun i- son model otomobilini herkese teş- hir etmelidir. ; Görülüyor ki bu yazıda da anlat- tığımız gibi otomobi) Amerika sine ma âleminde büyük bir rol oynuyor. Sinema haberleri * Avusturalyada Sidneyde çıkan bir gazete müstakbel bir yıldız intihabı için büyük bir müsabaka açmıştır. Bu müsa. bakayı kazanan mes'ut kız mec canen Londraya kadar gidecek ve oradaki bir İngiliz müesse- sinde film çevirecektir. — * Danimarkada 260 sinema (selonu vardır. Bunun — otuzu | kün değildir. Bir artsit ne kadar faz | çin Amerikada bir artist ilk fırsatta | d ——— ..11 Lupe Velez bundan dört se ne evvel uçuşan — etekleri, dar ve uzun gözleri, günetşen yan mış teni, -her tarafı çınlatan kahkahası — ile Hollyvood'da göründü. Cesaretle karışık ma sumiyeti ve açık kalpliliği der- hal kendisini sevdirmiştir. Asıl ismi Gaudalupe Villa- labos'tur. Fakat kendisi, daha kısa bir isim buldu. Lupe Ve- lez. Bu bulduğu ismi de o ka- dar çok sever ki., Annesi sevişip evlenmeden evvel Madrit operasında tegan ni ediyordu. Bu izdivaçtan beş çocuk oldu. Kadm işsiz ve pa rasız kalımca, çocuklarile bera. ber, babasının maksatı tesi o- lan yeni Meksikoya gitti. Doğrudan doğruya | Aztek yerlileri sülâlesindendir. Anne- si Koyu İspanyol katoliktir. Lupe Velez — annesinden, billür gibi şeffaf - bir ses teva. rüs etti. Lupe daha küçükken şarkı söylüyor, dansediyor, yerlilerin mahallesinde dolaşarak - falcı- lara avucunun. içine baktırıyor du. Her falcı ona şöhret ve ser vet müjdeliyordu. Kendisini San ÂAnt elez'e dair.. Daha küçükten beri kabına sığmayan bu ateşli kızda hâlâ değişen bir şey yoktur hur Gaucho filmi için bir eş ara yordu. Lupe nazarı dikkatini celbetti ve bu role onu — seçti. Lupe birden bire şöhret kazan- dı. Bir tek vol ile şöhret! Gazeteciler locasına hücum ettiler ve Lupe çok para kazan mağa başladı. Bu muvaffakıyet — bittabi genç artisti meshur ediyordu. Güzel bir elbise giyen çocuk- lar gibi sevincinden kabına siğa mıyordu. Maamafih gün geçtikçe de güzelleşiyordu. 'Gittikçe yükse len yıldız Dolores del Rio'nun şöhretini tehlikeye soktü. Annesi Lupe'ye hâlâ çocuk gibi müamele ediyor, icap eder se döğüyordu. Diğer: taraftan Lupe mutta sıl güzel güzel jönprömyelerle film çeviriyordu. Nihayet bir.gün — yeni-bir filme başladı: — “Küurdun şarki: sı,, Belki de'en iyi rol bu idi Çünkü bu rolünde çocukluğu. nun havasını bulmuştu. Gary Cooper onu ağzından öptüğü zaman Lupe kendisini kaybe diyordu. Lupe ile Gary'nin aşkı Holly:ood'un en he lü civarındaki bir tra Lupe hibeler küşük — kızı ağır, kili. $e usullerine uydurmağa çalış- tılar. Daha o zamandan başla- yan hamlelerini kırmağa uğraş tılar. Fakat Lupe Velezi türlü değiştiremiyorlardı. Ninesi daima serzenişte bu- lunurdu., Halini beğenmez;, el- biselerini beğenmez, ona mazi sinden — bahsederdi. Halbuki Lupe: — Nineciğim, seni ilk defa hangi genç öptü? diye sorar- bir ' Meksikadaki muhtelif isyan lar arasında babası ağır suret te yaralandı. Yatağa düşünce de aile içinde sefalet başladı. O zamana kadar kendi key- fi için darseden Lupe bu sefer para kazanmak için dansetme- ge başladı. Evvelâ — mahalle meyhanelerinde başlayarak ti- yatroya kadar yükseldi. Bu sı ralarda on yedi yaşında vardı. Richar Benett “Güvercin” is. minde kendi oynadığı bir piyes te Lupe'ye — rol verdi. Fakat genç artist kabul etmedi. Âz sonra taliini denemek i- sıra- | çin Hollyvood'a g&ğly z wördiler;.. İlçi sene buradaki nn Lz Garv uzun boylu, ağır baş. Velez - h, ciddi mizaçlı bir genç, hal- buki Lupe İspanyol -- kanı da. marlarında kaynayan, yerinde duramıyan bir afacanı,. İki sene Hollyvood onların sevişmelerine baktı. Bütün ga “zetelerde resimleri çıktı. Hat- tâ birçok kimseler evlendikleri ni zannediyorlardı. Nihayet her şeyin bir sonu pe bir gün John Gilbert'e rast gelmişti, on dakika gevezelik- ten sonra Lupe bu yeniye â- şık oldu. Öteki de ona.. Jahn Avrupaya gittiği za- man Lupe vedalaşmak için is- tasyona kadar gelmişti. Hat- tâ duramadı. Hizmetçisiz, ba- gajsız o da trene — bindi, o da Avrupaya gitti. Her ikisi debu — seyahatin tevlit ettiği skandala — bigâne kaldılar. Londraya gittiler. Av detlerinde haklarındaki dedike duları duyunca, — kahkaha ile | mukabele ettiler: — Canmn, biz ikimiz sadecı arkadaşız, dediler. Hâlâ da bu kadın bi> hare |ket ve ateş tayr z geliyor. İkisi de ayrıldılar. Lu- ;H.Hî'_.A