15 Eylül 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

15 Eylül 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hilliyet 4 Asem umlesi «MİLLİYET» tir 15 EYLÜL1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. İst, Milliyet imaraları: Telgraf adresi: Telefon © Başmuharir » Yazı işleri ? Tütkiye için LK 3 aylığı 4— $ 750 2 u— * Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku va matbazya mit ete müracaat 2 İlğnlerin #e- Sa , Ermeniler i Eskiden ne mümkündü böy le şeyler görmek, şimdi herke- se tabii geliyor. Pariste bir çok ş yerlerde lokantalarda, terziler- $ de berberlerde almanca ilân- ti İar. reklâm levhaları var.. Her İİ $ kanlı yara gibi harp yaraları di kapanıyor, iltiyam buluyor. N Bir taraftan Alrganlar tek- | sar silâhlarma talebinde bulu- 'nan bir muhtıra ile Fransaya müracsat ederken diğer taraf- İ tan dişili erkekli bir sürü AL j gan Fransız payitahtında pa- i , Fa yiyor, eğleniyor. hattâ cam- 2g baz, artist gibi bir kısım para Uç kazanıyor. Rivayete naza- il ran Pariste 10—15 bin Alman 1” varmış... a i | | , “e Paris eğlenceleri eskisine ve hattâ tiyatroların bir ara- ık grev yaparak protesto ettik- leri verginin tesirile olmalı ki © “atların pahalı kısımlarındaki “yüzde 2025 ucuz kısımların- da 40-50 zam «- © tim. Buna rağmen (müzik hol) . , . # i ğ © yine Frarsız tiyatrolarında, da- © Oba doğrusu sinema ve müzik bollerisde bize nazaran mev- cut olmayan bir mevki daha vardır ki; buna (Promenoir)pro “ mönuvar derler. Gezinti yeri Bu taşlar, çiviler güya bir © namlu ağzından çıkıyormuş gi- © bi bir şiddetle camı deliyorlar. Ve bir elmastraşla çizilmiş zan nolunacak bir intizamla pürüz- düz, çatlaksız kendi cürüileri- © ne göre birer delik” açıyorlar... © Ve çiviler dalma camdan siv- “ri uçlarile içeri giriyorlar. Bir insan eli fırlattığı çiviye böy- mesafeden ucu öne, ba Bu esnada odaya ilk atılan- le uzun Pk istikametini | verebilir? | | İ den beri mevcut bir (müzik| İ | d ira arzediyordu... ç Milliyet'in Edebi Romanı : 93 / Ölüler yaşıyorlar mı? (Felsefi fantastigse roman) Yazan: HÜSEYİN RAHMİ İ ik olmadığı için “pahalı mevki- İ gider. Orada onu kimse gör- | ların bir İlar gö İ mensuptur: Sakın ha! ira: 'nev'inden olan temaşa yerleri | hıncahınç doludur. yakan ey yedi. Sale: dir ve ayakta E nun çepeçevre sahmeye karşı olan üç dıl'ı en arkada 3-4 metre genişliğinde bir koridor la ihata edilmiştir. İşte ie ti yeri burasıdır. Bunun lü faydasi vardır. Birisi: Her hangi bir panik veya sür'atle çıkış esnasında helk bu geniş koridordaki muhtelif kapılara dağılıp çabucak salonu tahliye | edebilir. Saniyen kesesi müsa- lerde oturamıyan ve ucuz mev- kide oturmaya da sıkılan bir sınıf vardır ki;bu gezinti yerine mez.. Loş ve geridedir.. (Ampir) ismi verilen öte- bol) ün geçen akşam ilk mev- | İ sim başı gecesine gittim. Kala | balık kıyamet gibi. Numara- kısmı gördüğümüz İ şeyler. Cambazlık ve perende.. Bir kısmı yeni yeni taammüm eden o beceriksiz cambazlık.. Eğlenceli şey.. Arada exen- trigue danslar da var. Lâkin bu salonun sahnesinden ziyade bu söylediğim loş gezinti yeri ibretle seyredilecek bir manza- Pariste şimdi yeni bir şey | tatbik ediyorlar. Bu yeni şey yarı sinema, yarı (müzik hol) den mürekkep bir (temaşa tür- | İ lüsü) dür. Vakıa bizde de “| nemalarımızda bazan mumara- | ü amma kisa ve ehemmiyetsiz ve bilhassa bir deki geniş ve güzel (lokal) da | bunun bir hümünesini gördüm var, Salon maheşr gibi.. gezinti yeri kalabalık.. Zanmet | meyin ki; bu gezinti yerindeki müşteriler fukara (tabakaya Bilâleis orada en exentriğus kostüm- ler. en cür'etkâr renkli kravat- lar ve en verev yakalı gömlek- leri görürsünüz... Bu seyircile- rin yüzde belki yarımı kadın. yüzde beşi yaşlı erkektir... Pa- riste de her yerde olduğu gibi belki 2 fazla hissedilen krize halkta peyda olan (sügürtlük üzentisi) ni (! râe” diyorlar) yenmek için yatro müdürleri ve yapacakla- rmı bilmiyorlar, Bu bahsetti- ğim Elhamranm müdürü ile görüştüm. İzmirde doğmuş bi- raz türkçe ve rumca görüşen 26—27 yaşlarında bir Çek., E- peyce karışık değil mi? Hani Acem şahı Kerbelâyı ziyaret ettiği zaman orada türbedarın başında bir mevlevi sikkesi gör müş ve sormuş: — E bu başımızdaki ne? — Mevleviyim de onun ser- puşudur... — Mezhebiniz?.. — Sünni. Hanefi!... Şah biraz düşündükten son- — Hem mevlevi. hem sün- ni, hem hanefi, hem türbedar... Karışık bir şey.. demiş... Hem İzmirli. hem Çek. hem Parisli. hem © tiyatro müdürü i şık şey... Bu karışık- ür beyin etvarında da | lıkta bu kadar isabetle alabilen gözün nişan ğına hokkabazlı daha doğrusu mucizekârlığına | dü.. şaşmaz mısınız?. Ve daha şa- şılacak bir şey.. Temel karfi- 6e, burgu çivilerinin — envaile aşağıda bir sandık doldu. Ne bu civarda bir çivici (dükkân: yardır, ne de evimizde böyle yapı malzemesine dair şeyler. Hangi depolardan. nalburlar- dan aşırıp ta bu çivileri daha birçok demir kırıntılarını te- pemizden aşağı yağdırıyorlar? Bu muhtelif nevideu mer- mileri atanlar ruh ols“n. insan olsun keyfiyet merak ve tetki- ke değer bir surette “uku bulu TDi, ler evvelâ taşları is taşları, çivi- leri ve sonra bunların | diye sordu. “Snobisme de pu- | h İ muntağam'delik uçınale değil, İ ne saçıldı. Koskoca bir taş 0 Müddeiumumt Jauras her zamanki traş olduğu berkere girdi. Her sabah adliyeye git- meden evvel, mahkemeye terü taze çıkmak için berbere uğ- ri mükemmelen (traş olur- O sabah ta berber salonun- da dört koltuktan biri boştu. | Hemen çantasını üzerinde ge- | zeteler bulunan bir masaya bı raktı. Şapkasmı astı ve boş | koltuğa geçip kuruldu. — Aman, biraz acele! de- di. Çünkü bugün geciktim. Berber kalfası: | — Yalnız traş mı efendim? Jauras bu suale karşı şaşır. madı değil. Üç senedir alla- hm günü ayni berbere | giden | ve traş olan bir adamın böyle | bir sual karşısında hayret et-| mesi mümkündür. Onun için Jsuras aynadan kalfayi şöyle | bir süzdü. Ha, yabancı bir a- İ dam! Anlaşılan yeni e gelmiş. Elli yaşlarında, saçları seyrek- | leşmiş, iri çeneli bir adam.. Fa- kat omüddelumumi o muavini | Jauras şöyle düşündü : — Allah allah. ben bu ada- mı nereden tanıyorum? Yüksek sesle de: — Canım, her sabahki gibi Ben bizim sinemacılara ha- isane ve ehemmiyetle ti e | ederim. Onlar dn müşterisizlik ten şikâyetçidirler.. Geçen mev | simde pek az filmin para ka-| ti zandığını biliyorum. Onun için bilkassa hafif ve ucuz filmler. le birlikte, uzun ve mütenevvi bir müzik hol yani varyete proğramı gösterseler şüphesiz salonları boş kalmaz... Bir de bundan sonra İstan- bulda sinema veya müzik hol salonu yapılırsa mutlaka etra- fına bu söylediğim gezinti ye- rini yaptırmalı. Hem (halk, em müsssese için kârir olur. * .. Amanın! Dün (Bulvar Mon matr) da bir kahvenin önünden geçerken durmuş bir kalaba- İik nazarı dikkatimi celbetti; sokuldu, baktım, Yeşilli kır- mızılı sarık sarmış. cübbeli ve kuşaklı bir orkestra!.. Gülünç bir şey! Ben evvelâ Hintli zan- nettim, Fakat çehrelerin bir kısmı #smer olmasına rağmen hemen hemen ekserisinde sa- kal bıyık matruş olduğunu ve hele içlerinde iki üç tanesinin burnunda kısa gözlükler bu- lunduğunu görünce ne olduğu- nu öğrenmek istedim.. Meğer kahvenin üstünde bu meşhur orkestranm ismi yazılı imiş: “Han arakelyan orkestrası” | gülmeden katıldım. bu sarıklı ermenilere. Bizde böyle bir şey teklif etsek hemen köpürürler: Değil mi? Hiç ermeni sarık koyar?. diye de şeşarlar.. Gelip Paris- te görsünler!., Koyar mı koy- maz mı? FELEK yekpare büyük cam tuzla buz olarak döşeme tahtaları üzeri- da kapısına doğru - yuvarlan- dı. Sonra bir çivi yağmuru baş ladr.. Bunların bazıları yere dö külüyor. Bir takımı da oraya buraya © saplanıyordu.. Birkaç tanesi polislerin elbiselerini del di, Loverver kılıflarına gömül. Gittikçe > artan bu çi- Yi yağınurundan sofaya kaçan polisler neye uğradıklarını an- lamaya meydan kalmadan evin içindeki bütün lâmbalar bir an de sönüverdi.. Göze görünmez eller polis- lerin vücudünü tartaklıyor. On lar bu akıl almaz tanrruza kar şı yumruk salladıkça suratları- na şamarlar iniyor ve kulakla- rı dibirde kahkahalar © kopu- yor. (Birçok karilerimizce tebes sümle (karşılanacağına şüphe etmediğimiz bu inanılmaz taf- silât sırf romancının hayalha- nesinden doğmuş garibelerden Ustura Altında — Fransızcadan — traş işte! dedi. Fırça bol köpükler çıkara- rak yüzünde ve çenesinde dola şırken. Jauras mütemadiyen aynadan kendisini traş eden a- damı dikkatle süzüyordu. E- vet, bu sima Yabancı değildi. Mutlaka onu bir yerde görmüş tü. Amma nerede? Bir aralık kalfanın gözleri yine aynadan Kendi gözlerine dikildi. Kalfa nın dudaklarından © acayip ve müstehzi bir tebessüm geçti. Ayni o zamandada eğilerek Jauras'ın kulağına doğru : vin bey. inşallah iyi- kim olduğunu halırlayamamış | vaziyette idi, O zaman kalfa yine kulağına eğildi: — Beni tanıyamadınız Gonprâ... Armanyaklı Gonprâ.. deikmümi müsvini şöy | le bir irkildi. Hımmmmnım! Kıskançlık yüzünden Ar. | manyakta şu karısını öldüren | adam.. Jauras o zamanlar Arman- | yakta daha genç. mektepten yeni çıkmış, sıtajmı yeni bitir- miş ve cinâyet mahkemesine | tayin (o edilmiş müddeiumumi muavini idi. - Katil için idam cezası istemişti. Fakat reyeti hâkime esbabı muhaffefeyi na zarı dikkate alarak daha yu- muşak davranmış ve Gonpr" "yi m seneye mahküm etmiş- Gonpr6 üstat bir kalfa gibi, | âşık, iki çocuk babası, namus- | yk öyle hafif geçiriyordu | hangi müşteri olsa, eli bu | Eği hafif berber kalfasından | — Muavin bey, siz o zaman | benim için çok insafsız hare- ket ettiniz. Biraz elimiz “sert davrandı. yirmi sene yükledi- ler, Fakat siz bunü da az bul muştunuz. Birden kalfanin sesi sertleş ti. Şimdi hem konuşuyor, hem dar hafif giden ustura şimdi sakalı aşağıdan yukarıya doğ- ru biraz daha sertçe © alıyor. sm mı? Bağırsa. başkaları ye- tişinceye kadar çoktan iş işten diyordu. Ter içinde kaldı, göz- leri adeta yerinden fırladı. Bek liyordu. Ustura yüzünün ve gırtlağı nın üzerinde gidip £ geldikçe, Gonpre anlatıyordu: Hâlâ dünkü gibi kulağım telhisen tercüme ediyorum.) rü Ruhlar jandarmala- ra dayak atiyorlar Vak'a Partügal'de darülfü- nunile meşhur Coimbre şehrin- | de cereyan ediyor. “M. Homem itikatsız bir gençtir, Dini bir #yine iştiraki kabul etmediği için 1919 sene si teşrinievvelinde darülfünun- dan tardolunmuştur. Homem yeni tuttuğu bir e- ve yerleşir. Bir :. zevcesile iki hizmetçisi vardır. Madam ilk geceden hane derununda “bazı acayip gürültüler işittiğinden şikâyet eder. Bu karı kocan nezdine darülfünun ikinci sene bukuk talebesinden Gomes is- minde bir genç yatı misafirliği ne gelir. Gece yarısından sonra saat birde herkes odasına o çekilir. Misafir mumunu söndürüp te! yatar yatmaz pencere üzerine | darbeler indirildiğini işitir. He ! betiyundan bi men yataktan kalkar. Mumunu değildir. daim bir benze- ; yaka rini Flaramarion'ı Les ma r. Pencereyi açıp aşağı yu- | kar ki ,öremez... dadır. sesinizi / hatırlıyorum. | Diyorsunuz ki; “Bu adam ce- miyeti beşeriyeye lâyık değil. dir. Kendisini aramızdan ebe- diyyen uzaklaştıracak bir ka- rar vermenizi talep £ ederim.. Siz o zamanlar insan ha bir tavuk kadar da hesaba kat- | | mıyordunuz. Jauras boğazında ve çene- sinde soğuk çel gömülmesini bekliyordu. Eski- | den traşın mihayetine o doğru, içine bir rahatlık. ve ferahlık | gelirdi. Şimdi ne gezer? Eski katilin öyle kandan korkan in | dolaşan bu usturanın bar 1SAZElEriN 72. 2. DÜZENE, edayatı sanlardan olmadığını biliyor-| du. Şöyle elini hafifçe bastır- sm, Fışsş!... Mesele halledil- | di. Saniyenin dörtte biri ka- | dar kısa bir zaman içinde her- | kesin hürmet ettiği. mesleğine | lu bir adamın hayatı duruveri- | cek ve Jâuras bu (saniyenin! dörtte birini bekliyordu. Gonprö sanki müşterisinin | geçirdiği korkudan zevk aliyor Sn gibi. işi de amma © uzattı ha! Nihayet üstat kalfa eli traşı bitirdi. Müşterisinin (yüzünü güzelce o yıkadı. Bolca tara- fından kolonyayı sürerken, Jau ras kurtulduğunu hissetti, | Gonprö mütemadiyen 'söy- lüyordu: | Bey, o zaman vardı. Yalan Ben istediğiniz E kadar adam- değil. ağır bir cezaya lâyık dım, Ne yaparsınız, sırda genç | lik var. Kocasma ihanet eden karıyı düşünün. Sonra bir de | benim . kaynayan kanımı. Gö- züm kararmış. bir iştir oldu.. | Hapisanede hüsnü ahlâkımdan dolayı yazmışlar. Geriye ka- kız çocuğum Yeniden ba- yatımı düzeltti Traş bitmişti... Jsuras he derhal şapkayı aldı. fırçaladı, | masanın üzerindeki çantayı da aldı ve kemali ihtimam ile ber bere reverans yaptı: — İnşallah memnun oldu: | muz ya efendim. dedi, inşallah her zaman teşrif (oo edersi Sizin gibi muhterem müşterile rimizle iftihar ederiz. Jauras kasaya gitti, Parası- nı verdi. Kalfanın o avcuna da bahşış bırakırken: — Elbette dostum. her za- man gelirim. Dedi, sizi böyle iyi bir baba. iyibir (koca iyi bir vatandaş olarak gördüğüme son derece memnun oldum.. Şapkasmı giydi. Çantasını koltuğuna aldı ve çıktı. Fakat bir daha da o berber dükkânına uğramadı... Aleni teşekkür Valdemi | duçar olduğu çok ağır bir hastalıktan büyük bir gayret ve fedakirlıkla ve haza- katle kurtaran Dr. İbrahim Za- ti Beyefendiye aölece hissettiği miz mirnet ve şükranı arzede- riz. Milliyet kitap kısmı baş mürettibi Murat tar. Bu sefer pek (o yakininde ayak sesleri ve hanedeki o bü- tün kapıların açılıp kapandık- larını duyar. Yice döşeği için- p dapduru davranır. Işığı 'ya- kar, Her yana göz © gezdirir. Karyolanın. sandalye, kanape- lerin altına (o bakar.. Kimseyi göremez, Hiç bir şey seçemez... Yine söndürür yatar. Yine gü- rültüler başlar... Aydınlık söndürülünce pa- tırtılar başlıyor. yakılınca ke- siliyor. Misafir sabaha kadar geceyi bu garip halde Ertesi günü ev sahibi; racaatla sorar: — Bu gece müz'iç gürültü- ler duydunuz mu? itikatsız Mösyö Homem şu cevabı verir: j — Hiç bir şey duymadım. Zaten uykum da çok ağırdır. Fakat duyulacak ne var ki? Ev de hırlı yok.. Hırsız yok.. Bu gürültü lâfını da nereden çıka- rıyorsunuz?,. Misafir. ev sahibinin “Müs- ir genç olduğu- nu bildiğinden ifadesinde ileri varmaz. Lâkin evine dönünce yak'ayı babasına anlatır. “cevaben der İki: | le merdiveni iner. Kapıya kışlık bir ısyan. Hâveteü: Keriman Halis H.mın Spa gözellik ELHAMRA sinemasında EJDERİN KIZI Büyük ve heyecanlı bir sergüzeşt Mümessilleri: SESSUE HAYAKAVA — ANNA MAY WONG Türkçe | İasımlarda ZEHRA HANIM — ZİHNİ BEY i Bu akşam ARTİSTİK SİNEMASI Yeni mevsime başlıyor. İk prozramı: Bakışı canlı, tebessümü tatlı, sehhar ve cevval bir ârtist olan ELVİRE POPESCO v A R $ş o VALI YEGENİ M Fransızca sözlü ve şarkılı filmin. İde, temaşageranı hayrette bien ektir. Ilâveten: Mickey Rusya'da, Tenzilâtlı fiatlarımızı 2 inci bal- İkon 35 — Balkon ve Birinci mev- ki 55 — Hususi 80 kuruştur. ÇANAKKALE Şehitlerini ziyaret 15 EYLÜL GÜLCEMAL vapurile İstanbul birinci tcaret mahkeme- sinden: Merhun olup mahkemece sa | tılmasına karar verilen Mısır Kredi. | Fonsiye tahvilâti 198-932 pazartesi günü sant 14 te İstanbul Nukut ve menkül kıymetler borsasında satıla- | cağı ilân olunur. — O ev tekin değildir. Hiç bir kiracı orada rahat otura- madı. Konu komşu bile bu iz'a ül edemiyorlar. zaptedenlerin tehlikeli neviden oldukları da i; Sen dostuna nasi- haneyi terketsin... Mösyö Gomes babasından aldığı bu haberi gider ayfen arkadaşma nakleder. Maddi: â ag genç bu lâkırdılara gü- ler iyet vermez,. Fakat ertesi gece Homem de bazı gü- rültülere şahit olur. Kendisine biraz merak gelir. Daba ertesi gece ne olduğunu anlamak i- çin gözetlemeye katar verir. Beraber bulunması için dostu | hır. Gomes'e'de rica eder. Evin alt ve üst katında her Ev sabibi. zevcesi yumazlar. Bekler- ik o bulundukça ir bal zubur etmez. Mumlar söndürülür söndürül- mez (re - dü. şose) (katının msabakasın İn. dünya gü intihabı intibaafım musavw Bu hafta bahçeye âçılan kapısı üzerinde kuvvetli darbeler duyulmağa başlar. Mösyö Homem sür'at Kor kraliçesi er Fox hususi Kopyesi. ME L EK sinemasında DEMİR KAFES Hakiki bayat sahnelerinden alınmış büyük hir film. Mümessili: SILVLIA SİDNEY; Türkçeli kısımlarda YAŞAR ve KEMAL Beyler. ASRI SİNEMADA ANNRE LÜUGUET Cesur Kaçakçı e sözlü HENRY FESCOURT'un kuvvet- Ni eseri YE MAN Fransızca sözlü şarkılı Çilm, GP ER SİNEMASI İtemaşagoranını sonderece mem- nun bıralemıştır. Heyeti temsiliyesi başında: Andre Burgers va BEŞİKTAŞ Dikiş Yurdu Talebe kaydına başlanmıştır dikli şahadetname verilir. Sergi 15 Eylülde açılacaktır. Akaretler No. 64 şar. Darbeler tekerrür eder. Birden bire kapıyı açar. Kim- seyi O göremez. Komşulardari bir azizlik eden olmasın diye sokağa çıkar. Fakat dişarıya adım attığı ande O arkasmdan kapı şiddetle kapanır ve kilidin içinde anahtar çevrilir. Sokakta kalan adam evine j girebilmek için kapıyı çalmağı mecbur olur. Karısı aşağıya iner açar. D. şimdi iyice merak sarar. Ve en ev vel şu fikirde bulunur: p — Evde bu oyunu bize oy: namak için gizlenen biri var.. Eline rovelveri alarak: j — Şimdi ne olduğu anlaş. Bütün kapılar şiddetle sar sılmakta devam ediyor, yatak odasına bitişik ve diğer cihete kapısı bulunmayan odada fa& la gürültü oluyor. bu pa tırtılar karanlıkta Pei yor.. Aydmlık olunca her se“ kesiliyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: