22 Nisan 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7

22 Nisan 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ahlâk Ilık bir gün.. Neriman kitap o * en uyuya kalmış, odaya amca zadesi Fikret girer. Bardaktan bir Parça su alarak kızım yüzüne ser - per. Neriman birden uy: ye rinden fırlar) Neriman — Kim o sizliği yapan? Sen misin? Utan mi | yor musun ? Fikret — Bunda ulanacak ne var? yaptım. Men şaka düğü ta ahlüksizlik., Fikret — Izah eder misiniz ha- nrmefendi ? Neriman — Ahlâksızlık ya.. Fikret — Ahlâk nedir ? Neriman — Ahlâk nedir mi? Ahlâk şeydir. Yani. Biraz evvel kitapta okuyordum. (Kitabı ala - fak sahifaları çevirir, okur) ahlâ - kın esası şudur: Kendimize yapıl- masını istemediğimiz şeyi başka - sma yapmamak. Sen uyurken, bi - risinin yüzüne soğuk su attığını is- ter misin? Hayır değil mi? Ö hal- de bana su atman ahlâksızlıktır. — Bu hesapça “kendimize ya - pıldığını istediğimiz şeyi başkası- na yapmak ta ahlâk kaidesine uy- gun, öyle mi ? — Tabit,. — Ö halde müsadenizle. (Fik- ret Nerimanı birden kollarma alır ve öper) ; ediyorda, Neden boşadın?. — İşte onun için ya... Şaşılacak şey a Eyvah, hasta son nefesini ver N — Hiç inanmam. Ö kimseye bir #ey vermez, < Merhamet Dilenci — Merhamet edin, üşü - yorum, tiriyorum.. Zengin — Sırtına bir palto giy- sene. Lâtif sahil — Ne lâtif sahil değil mi? —E kaynanam burada boğulamaştı. Yüzden beri Benzeyiş Cezmi yeni tanıştığı Sedada an- Ni du: ye e dum. Kardeşmi bana o kadar ben- ziyordu ki, bazan annem bile al- danıyordu. Bu yüzden başıma gel- medik şeyler kalma. — Vah vah... — Meselâ bir defa mektepte kar deşim hocanın altına iğne koydu, beni koğdular. — Vah vah! — Gene bir gün sokükta birisine dayak attı. Beni mahkemeye verdi- ler. — Vah, vah! — Daha sonra birkız sevdim. Kardeşim aldı. Cezmi daha anlatacaktı, Sedat sözünü kest: > “Merak etme canım, dedi, Allah büyüktür. Eğer bir gün ölür- sen, senin yerine de onu gömerler. Muhabbet — Ah karıcığım, geçen günkü kazada sen de bulunsaydı, senin de bir tarafın kırılsaydı, kimbilir ne kadar üzülürdüm. — Allah vermesin, ben seni ü- zeceğime, kendim üzülmeği ter - cih ederdim. O vakte kadar — Ne o, hazırlık mı? — Evet, tayyare postasile Mr- sıra gidiyorum. — Mısıra tayyare postası var mı ya ? arım hazırlanıncıya kadar o da olur. Feraset Tüccardan Zafiru çırağını bir a- lacak tahsiline göndermişti, Çocuk biraz sonra geldi. —E, ne oldu, herifi gördün mü? — Gördüm, — Ne dedi? — Hiç... — Paraları verdi mi? — Yok. — Vermem mi dedi? Demedi ama ben anladım. — Nasıl anladın? — Bana iki tokat vurdu, kapı dışarı etti. Sevda Çok zengin bir kadın genç Av- ram Leviyi sevmişti, Birgün kolları nı delikanlının boynuna doladı; — Seni seviyorum; dedi, ben se- ninim, kendimi tamamile sana ve- riyorum. Avram Levi sordu: — Üstünüzdeki elmaslar da bera ber mi? Benden mi öğreneceksin? Hasta — Doktor, acaba hastalı- Biribirine candan düşman iki ğım tamamen geçecek mi? Doktor — Hiç şüphe etmeyin, İstatistiklere göre hastalığınız yüz de doksan dokuz tehlikelidir. — O halde? Tedavi ettiklerimin yüzün - üsü sizsiniz. Doksan dokuzu öl - çe için kurtulacağınız muhak « ak, Gezmek Misafir — Hiç gezmeğe çıkım yor musunuz ? Ev sehibi — Eve ayda kırk fira veniyE istifade etmeye:im mi? : Sebep > Jum, baban uyurken çü - rültü ediyorsun, uyandıracaksın. — Ne yapayım? Uyanıkken gü- rültü edersem, dövüyor. — Gene sen beni beğenmezsin. Ken disine aşkımı ilk itiraf etliğim erkek sizsiniz, ir — Bir de kadınlara gevezedir, der- Mangal altında Çocuk, mangal altında horuldı - Yarak uyuyan kediyi görünce he“ Men annesine koştur i — Anne gel, kedi kavrulacak. — Neden? © — Fileartasmi işitmiyor musun? zengin tüccar bir yerde karşıla - şırlar. Aralarmda bir münakaşa a- çılır. Bu esnada biri ötekine der ki: —Para kazanmak için yüz tür- lü yol vardır. — Evet ama... N â kazanmak yalnız bir türlüdür. — Hangisi o? — Bilmiyorsan, benden mi öğ- reneceksin? Yardım İyi kalpli bir bay sokakta gider- ken, bir çocuğun kapı ziline yeliş- meğe uğraştığını görü. Acıyarak: Dur yavrum, ben çalayım, de- di, Zili uzun uzun çaldı. Çocuk kah kaha ile güldü. Hayretten şaşıran bayın kolunu dürterek: — Haydi kaçalım, dedi, şimdi içeriden çıkarlarsa size dayak ata: lar, Ne zaman? Bir gün Sultan Muratsa- raym başdoktoru ile sohbet edi- yormuş. Doktorun elbisesinde de küçük bir delik varmış. Murat bu deliğe parmağımı sokmuş, hem oy- nuyor, hem konuszyormuş. Oyna- dıkça da delik büyümüş. Murat söz arasında sormuş: — Siz deliye ne zaman zincir vurursunuz? — Doktorun elbisesi bir karış yır tıldığı zaman.. Evlilik Hâkim kadın şahide sordu: — Evli misiniz? Kadın içini çekti. Hâkim zabıt kâtibine seslendi: — Yaz, evli değil! Hâkim erkek şahide sordu: — Evli misiniz? Erkek içini çekti. Hâkira zabıt Bereket On beş evlât babası Salamonun en küçük oğlu Rafael Balat ilk mektebinde okuyordu. Bir sabah mektebe gelince, hocasma müjde verdi: — Dün bir kardeşim daha oldu. — Ya?! Adını ne koydular? — Muiz.., ? İki gün sonra hoca Rafaele sor- a: — Muiz ne yapıyor, mu? — Onun adı şimdi Muiz değil, değiştirdiler. Hayim koydular. — Neden? — Annemle babam O hatırla - mışlar ki Muiz isminde başka bir çocukları daha var. büyüyor — Doktor, sekiz gündür harareti sabahları 38,7, akşamları 39,5. — Işi ya, iyi ya, muntazam itiyad- lar sıhhat sayılır. Bir aynı daha var Efendi sokağa çıkacaktı. Önüne konan ayakkaplarına bakarak u- şağma seslendi: — Yahu bu ne? Biri rugan, biri videla... bu kadarcık şeyi de anla- mıyor musun? — Ne bileyim efendim... Bunla- rın bir aynı da aşağıda var. İster- seniz onları getireyim. Sehpa önünde İdam edileceklerin son arzuları sorulur, Müddeiumumi muavini de sordu: — Bir isteğin var mı? — Var efendim, çince öğrenmek istiyorum, Askerde Bir genç askere daha yeni alın- mıştı. Bir gün elleri ceplerinde ve lâubali bir tavırla karargâhta ge- zinip dururken alay kumandanın | rastgeldiği halde selâm vermeden geçti. Kumandan kendisini çağır- z / Eibiselerde bu sene moda amprimlere doğru gidiyor KEMERİN RENGİ BUTUN MODAYA HAKIM BIR ROL OYNAMAYA BAŞ LAMIŞ VE HER ŞEY KEMERE UYMUŞTUR Sokakta bir kalabalık. balık.. Herkes durmuş elile biribi- rinebir şy gösterip o gülüyor.. Ne var acaba?.. Tek tük cümle kırm- tıları kulağa çarpıyor: — Gördün mü?.. Bak.. Bak. Dansözmüş., Varyeteleri için giy- diği elbiseyi değiştirmeği unut - muşta onunla sokağa çıkmış. — Yok yok efendim. Filânca yerdeki kıyafetli baloya gidiyor - muş... — Gördün mü?.. Büyük annesi - nin paçalığını giymiş galiba. Her kesin nazari dikkatini celbeden ba- yen bütün bu mütalâalara hak verdirecek bir şekilde giyinmişti doğrusu.. Eteği beline kadar kırmalı, kol- ları şalvar paçası gibi, yakası cici- li bicili bir entari giymiş, eline yi- ne kırmalı ve pembe ipekliden ya- pılmış bir şemsiye almış salma sa- İma yürüyordu. . Efendim ne imiş?. Bu kıyamet 195 in de değil de 1936 nın mo- dası imiş. Eğer 1900ün modası 1936 da tekrar moda olacak. sa daha çok vaktimiz varde. mektir, Moda olduğu zaman ve herkes öyle giyinmeğe başladı. ğı zaman biz de giyeriz. Herkese gülünç olmamak için çok sade o- lan şimdiki modaya uysak daha iyi değil mi? Filhakika bu senenin modelleri çok sadedir. Düz veya emprime bir elbise, ve ayni kumaştan yapıl. muş olan kemer, çanta, ayakkabı ve eldiven.. Meselâ bunlar yılan dı: — Oğlum, sen benim kim oldu- ğumu bilmiyor musun? — Hayır efendim, Bon mirlayım: — Tebrik ederim efendim. Ben- deniz daha askere yeni girdim. He- nüz neferim. Banyo — Bu ne pislik monşer, yıkan- sana... — Yıkanıyorum, her sabah ban- yo yapıyorum. — Öyleyse banyonun suyunu de- iştir, Ameliyat Operatör, bir hastanın elini & - yağını kesiyordu. Bir aralık hasta çok inlemeğe başlayınca, operatör kızdı: — Sus yahu, de: elim ayağım kesiliy, ye — Kocamla hep dargın dı — Allah, Allah, soda? mba: — Kavga etmemek için. Kayıp ettim On senedir biribirini görmemi: iki arkadaş, bir yerde Erim > lar. Uzun müsafahalardan sonra biri sordu: — Refika Hanım nasıl? Iyidir. ler inşallah? Diğeri teesüfle cevap verdi: . ummadığım bir zaman - refikamı elimden kaybeitim. — Vah vah, bir hastalık filân mı? — Hayır, bir muaşıka neticesi. Aşikile kaçtı. © Gaf , , > Ya.. Şerefyap oldum efen « dim. Ben hanımefendiyi kayın val derisinden çok şık durur. Fakat, ifrata varılmıyan hiç bir moda yok tur. İşte bunda da bir yenilik, bir hiç görülmemişlik icat edilmiştir: O da ayakkabı ve kemer hasırdan olursa çanta ve eldiven de hasır - dan olacak, kemer kumaştan olur- sa hepsi de kumaştan olacak. Moda icat eden büyük müesse « selerde emprime modelleri çok gö- rülmektedir. Hatti (Ayakkabılar bile emprime kumaştan yapılmış. tır. Eldivenleri nası) temizlemelidir Geçen sene aldığınız yazlık be- yaz eldivenler berbat olmuş... Sim siyah! Yıkasanız da çıkmıyor. U - valasanız, çiteleseniz de çıkmıyor. Çünkü eldivenin arasında küçük küçük siyah noktalar hasıl olmuş, Bunları çıkarmak değme yiğitin, daha doğrusu değme bayanım kârı değil... — Peki şimdi bunları sokağa mı atmalı? Hayır; fakat bunları temizle - menin usulünü bilmeli. Eğer şimdi size bu usulü tarif edecek olursak ve siz de üşenmeyip tatbik €derse. niz göreceksiniz ki o siyah nokta - lar sanki üzerinden © bir sihirbaz deyneği geçmiş gibi kaybolur, Eldivenin parmakları içine bir az pamuk doldurun. İyice tıkıştı . rıp. Sonra bu puflalaşmış eldiveni içi amonyak dolu bir tasla bera. ber bir kutunun içine koyun.. Ku- tunun ağzımı iyice kapayın. Eldi - ven böyle bir gece amonyağım ya « nında dursun. Amonyağın tebah - huru sayesinde lekeler yavaş ya - vaş sararır ve sonra ortadan kay - bolur. Bu usulü yıkayamayacağınız her türlü güdere eşyalar hakkında da tatbik edebilirsiniz. Deri kemerle. rin, deri düğmelerin üzerindeki le. kaldırıp —. Akşehir sanatkârlar AKŞEHİR (Milliyet) — Cümhuri- yet halk fırkası salonunda şarımız. sanatkârlar idman yurdu tarafın- dan bir çay ziyafeti verilmiştir. Zi- yafette memleketin büyükleri ve münevverleri hazır bulunmuştur. Sanatkârlardan bir arkadaş top- lanma maksadını izah ederek, ken- di yurtları tarafından vücude geti- rilmiş olan bando mızıkasınm yurt. larma bir çok zaruri ihtiyaçlar ac- tığı ve bu ihtiyacları belediye ve fırkanın yapacağı yardım ve mü- zaheretile temin edeceklerini ve bu hususta belediye ve fırkamızın yardımlarını esirgememeleri İzmir vilâyet meclisir . verdiği karar Şaşal suyu için yeni tesisat yapıla İZMİR, (H.Muhabirimizden) — yet umumi meclisi devre mesa- ini bitirmek üzeredir. Bu meyan- da İzmir için çok kuvvetli ve fay- dalı bir kaynak haline gelen Şaşal suyunun idaresi keyfiyeti de bugün lerde kararlaştırılacaktır. ni membaı otomobille sel r saat mesafededir. Geçenlerde şehrimize gelen mütehassıs Alman profesörü İzmir ve havalisindeki suları tetkik ederken Şaşal suyu- nun haiz olduğu evsafı çok parlak görmüştür, Şaşal suyu birinci derecde vali General Kâzım Diriğin alâkası ile meydana çıkarılmıştır. Membada büyük bir su deposi- le geniş bir U havuz ve muhtelif seşmeler vardır. Ayrıca bir arslan heykelinin ağzından da mütemadi. yen bol su akmâktadır. Vali, şimdiye kadar ayrılan az miktarda tahsisatla bu tesisatı yap- trmış, parklar ve ağaçlıklar vücu- de getirmiştir. Şaşal membamın da- he geniş kaidelere imkân verebil- mesi için bazı tasavvurlar vardır. Burada yüzme havuzları, sıcak banyo mahalleri vücude getirile- an Membam İzmir tarafına dü- şen kısmındaki dağlarda körpe ve taze çamlıklar nda aş vura göre bu çamlıkların dibinde muhtelif kür evleri kurulacaktır. Cumaovasından kaynağa kadar olan yolun yapılması için de vilâ- yetçe çareler bulunmuştur; İzmir memurin kooperatifi, memba su- larınm salışını uhdesine almak için teşebbüs etmiş ve vilâyet umumi meclis âzalarının mahallinde bir tetkik yapmalarını temin için de Şaşalda bir kır ziyafeti vermiştir. Bu ziyafet dün yapılmış ve çok eğ- lenceli geçmiştir. Bütün âzalar, ga- zeteciler gitmişler, bu mevkiin v suyun hakikaten İzmir için büyü bir kazanç kaynağı olacağı netiçe- sine varmışlardır. Asıl membada radyo aktivite 15 dir. Aşağdaki çeşmelere inince 12 ye düşmektedir. Azalardan büyük bir kısmı kooperatifin ileri sürdü- ğü talebin kabul edilmesine taraf- tardırlar, Bazıları da doğrudan Coğruya hususi muhasebe tarafın dan idare edilmesi lüzumuna ka- nidirler. Keyfiyet meclisin verece- ği karara bağlıdır. Ancak şu var ki, kooperatife devredildiği takdirde mahallinde yapılacak tesisat için bazı şartlar konacaktır. Şimdiki balde şişeler halinde satılan sudan kuruş gibi yüksek bir fiat isten mektedir. Bundan başka bazı satı- “lar hile de yapmakta ve suyu rı İmlem Heider » Baze Akşehir San'atkârlar Idman yu kendi vesaiti ile bir bando teşkil LE Aziz Perkün gençi nun yerine getirilme: ları vadetmişlerdir. B ra gençler spor yurdu b kat Bay Mustafa imaye ve teşci edilmesin ye ve fırkanın olduğu g ze düşen vatani bir yül nu ve Akşehirde mevcut lüplerin himaye edilmesiş miş, hasılı çok samimi b çinde bu toplantıya so; tir. > miz, ücuz ve bol miki sıdır, Meselâ bir şişe suya nen yüz paradır. Şimd suz ve hütsüz tel yazısı derin sevgi lendikten sonra iç zalarm intihap yerleri: lerin encümence tetkik « rilmesine karar veri! isnat olmadığından bu bataları da kabul ediln İkinci konuşulan n gal kazasının Sıvas, üzerinde bir istasyon rüye nakli için kayn 1300 Kira kira bedeli ö Satılığa crkarılan An nesinin (6) bin liraya sı ve mektep ihti: Je karşılanması yol daresinin gönderdiği muş, fakat üç ku hastanenin mektebe dığı anlaşıldığından dilmemistir . Dr. Hafız Dahiliye müt. Cumadan başka (230 dan 6 ya) Divanyolu No. 118, Muayenehane ve Kuşluk

Bu sayıdan diğer sayfalar: