14 Temmuz 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18

14 Temmuz 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No.1874—189 110 SERVETİFÜNUN KOM AMI | AN Yazan: Şemsettin Cem Yalnız bir bahar! Demek istiyorum ki Nigârı ne maddi ne manevi bir aşkla sevmemiştim. Onu yalnız iyi bır arkadaş olarak telakki etmiş ve yürüyüşümü ona göre tanzim etmeğe çalışmıştım. Mamafih bizim bu samimiyetimiz muhitimizde oldukça şiddetli bir alâka uyandırmış. bie herkes evlenecekler nazarile bakmağa başlamıştı. Hâli çaşı- yorum, nasıl olduda bu işin ben farkında olmadım. Bunu ilk defa yine bir arkadaşımdan işittim. Bana nişanımızın ne vakit olacağını soruyordu. O zaman kendime geldim. Ve yavaş yavaş Nigâr. le buluşmalarımızı seyrekleştirdim. Esasen kış gelmiş, mektepler açılmıştı. Böylece aylar geçti. Komşu ol mamıza ve bu kadar derin münasebetlerimize rağmen birbirimizi pek az görebildik. Ve her defasında Nigârın sitemkâr ve muztarip bakışlarimu karşısında fazla duramadım kaçtım. Nihayet bu yaz ve bugün geldi, tuhafıma gidiyor, fakat fazla eşelemeğe lüzum görmüyorum, Bu arka- daşımla ne zaman bu kadar ahbap olmuşlardı, ne zaman bu düğüne karar verdiler. Mamafi bunu her halde bir az da benden gizle- mek mecburiyetini hissettiler. Kim bilir arkadaşımın kaçırılmayacak bir yağlı kuyruk olduğunn öğrendik- n sonra her ihtimal akla gelebilir. Ve işte göya bana da bir sürpriz yaptılar, Nigârın evleneceğini bana bugün haber verdiler. Saat iki olmuştu, düğünün en civcivli zamanını yaşıyorduk, cazbaud durmadan çalıyor, sık sık büfede başlarını dümanlıyan davetliler gayrı muntazam, ahenksiz adımlarla dansın zevkini kaçırıyorlardı. Evvelâ iyi dans bilmemekten mütevellit bir mah- cubiyetle ortaya atılamayanlar, şimdi biraz sarhoşlu- gun biraz da kalabalığın yardim ve cesaretile her defasında cazbandın davetine icabet etmekten geri kalmıyorlardı. Ben de epiyce sarhoş olmuştum. bir iki defa bahçeye çıkarak hava almak istedim, fakat dışarısı biraz soğuktu. Fazla durmadım ve içeriye girdim. raz ağrımıya başlamıştı, kenarda boş bir mas& bularak oturdum. Elimdeki sigaranın küllerini cazbandın temposuna uydurarak silkiyor, aynı za- manda güya derin bir şey düşünüyormuş gibi göz- lerimi havaya dikerek sakin duruyordum. Birden nasıl oldu, farkında olmadım. Ayaklarımın dibine bir çift yuvarlandı, aynı zamanda gelonda dehşetli bir kahkaha koptu ve cazbant durdu. Derhal yere eğilerek düşen kızı kaldırdım. Kaval- yesi hâlâ kalkmıya çabalıyordu. Hâlinden fevkalâde sarhoş olduğu belli idi. Onu iskemleme oturttum, bir yeriniz acıdım? hanimefendi diye sordum. Hayır teşekkür ederim diye mukabele etti. Yeniden cazbandın sesile herkes oyununa devam etmiye başlamıştı ve bu kargaşalıkta da kızın kavai- yesi ortadan kaybolmuştu. — Zanuederim, kavalyeniz biraz dumanlı idi efendim, diye gordum. — Evet, dedi. Kendisine fazla içmemesini, aksi takdirde dansedemiyeceğini söyledim. Buna rağmen bu dans için ısrar etti, reddedemedim. Fakat bilseniz ne utandım. Hakikaten kıpkırmızı kesilmişti. Esmer teni üze- rinde kırmızı renk öyle câzip, güzel bir manzara tegkil etmişti ki gayri ibtiyari gözlerine, saçlarına ve her tarafına bakmak ihtiyacını duydum. O an bayatımın en güzel ânını yaşadım. Bu kız bana öyle güzel, öyle efsanevi bir güzel göründükü, nasıl olup ta bu güzel kızın mevcudiyetinden haber- dar olmadığıma hayret ettim. Kalbim heyecanla çarpmaya başlamıştı. En zarif kadınların yanında bülbül gibi öterken şimdi ağzım- dan bir kelime bile çıkamıyordu. Onu hayretle tema- şaya başlamıştım. Baktıkça doyamıyor, onu sevebil- mek, ona malik olmak saadetini düşündükçe çılgın gibi olduğuma, kalbimin daha kuvvetle attığını bişsediyordum. Galiba çok dikkatli, çok alâka ile bakmışım ki bana vaziyeti ihtar eder şekilde: — Lütfen beni masama götürürmüsünüz dedi. Derhal ayağa kalktım. Arkasından yürümeye başladım, hayret Obenim oturduğum iskemlenin hemen arkasında oturmuyor mu imiş. Kim bilir kuç defa yüz yüze geldik, hiç te nazarı dikkatimi celbet- memişti. O zaman iskemleme öyle bir manevre yaptırdım ki onu tamamen görebileşim, ve artık bol bol doy& doya seyretmiye başladım. Sabahleyin saat sekizde yatağa girdim. Ve eminim ki hayatımda ilk defa mes'ut olarak veyahut saadet denilen şeyi ilk defa hissederek uyuyacağım. Uykunun gözlerimden akmasına rağmen düşün- mekten, hayatımı, aşkımı düşünmekten kendimi alamıyorum. İşte nihayet ben de âşık oldum. Şimdi gözlerimin önünden birer sinem& şeridi halinde bütün aşk românları, Fuzuliden bugüne kadar duy- duğum ve okuduğum aşk maceraları, aşkın ıztırapları saadeti velhasıl aşk kelimesi hakkında ne biliyorsam karmakarışık birbirini takip etmiye başladı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: