21 Temmuz 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

21 Temmuz 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— No'1875—190 sem, arlık mesele tamam,. eksik birşey kalmıyacak. Çok zaman karşı karşıya pencerelerden konuşmak icap ediyor. Birbirimize gizli bir şey söyleyeceksek, zorlukla anlaşıyoruz. Ah, bir de ben öğrensem şu işuretlerle Konuşmayı.. Çok kolay ama, küçük bir dikkat ister, Siz niçin olduğunu tahmin edemezsiniz. Fakat bu konuşmayı öğrenmek benim için çok mü- himdir. Ah, Aliye'ciğim, benim çok sevgili kardeşim Ali- yecik... Şimdi şu satırları yazarken gözümün önüne onun gülen çehresi geliyor, adeta içim açılıyor. Ara- sıra pencereden başımı uzatıp onun penceresine ba- kıyorum. Çam kapalı.. Bugün aksi tesadüf.. sabahtan öğleye kadar hiç görünmedi. Onu görmedikçe adeta üzülüyorum. İçimde garip bir acı duyuyorum. Giz, benim için Aliye'den bir dakika mahrum olmak, ne demek biliyormusunuz 9. Eğer bunu bilseniz, bana yerden göğe kadar hak verirsiniz. Aliyenin bize gelmesi gayet mühimdir. İstiyorum ki günde yüz kere bizim eve gelsin, gitsin.. Siz bunun ne demek olduğunu bilseniz: — Öyle ise günde bin kere gelsin, gitsin, dersiniz. Aliye bana: — ... ağabey, diye hitabeder. Ben de ona: — Aliye. derim, Aliyenin bana, ismimi söylerken yüzündeki, zeki gözlerinin içindeki mânâyı görseniz hayran olursunuz.. Onun bu hali okadar sevimli, okadar manidardır ki, bu gülen bakışlarile bana neler anlatmak ister. Fakat onun gözlerinin ifadesinden yalnız ben anlarım. Siz anlamazsınız.. Aliye daima şen, neşeli, güler yüzlüdür. Fakat bazan kızar.. Onun kızması sabun köpüğü gibidir. Çabucak geçer, ve sonra gülmiye başlar. Kızdığı zamanlar, çok beklediği zamanlardır: — Haydi artık yetişir, der. Ünu kim bekletirf.. Kim bilir, her şeyi size mi söyliyeceğiz!... Mamafi Aliyenin kızması da neğ'eli olması kadar tatlıdır. Onu aramra kızdırmaktan çok hoşlanırım. Aman Aliyeciğimi kızdığı vakitler görseniz. onu okadar seversiniz, okadar seversiniz ki.. Ah!. nerdesin Aliyecik, bugün. Sana okadar ihtiyacım var ki... benim dünyalar kadar sevdiğim Aliyeciğim.. Sen olmasan ben yaşayamam, ölürüm. Bütün herşey harap olur.. Sen benim canım, her şeyimsin.. Bütün mevcudiyetim sana bağlı. düşünü- nüyornm da.. Sen bir gün olmasan benim için ne büyük felâket!. Aliyeyi bukadar çok, pek çok sevdiğimi siz merak ediyorsunuz, değil mif,. öldürseniz söylemem.. Benim güler yüzlü Aliyeciğim.. Herkes merakından çatlasın.. Seni bukadar çok sevdiğimi kıskanıyorlar, değil mi Benim güzel kardeşim!.. Seni niçin bukadar çok seviyorum? Bunu hiç kimseye söyler miyiz, Aliyet. Bunu ben, sen, 0... biliyoruz. “« > —SERVETİFÜNUN e Nsirlerim : amme Geçit Bugünden yarına karanlık, yıldızlı bir geceden geşilir. Akşam gözlerimin rengini henüz gölgelemeden ellerini uzat!,. Ve son aydınliklar kızıl bir vazonun kırıklarındaki parıltılar gibi içlerine dolsun. Ellerini bu zaman avüçlarımın içine koy. İçimizden dışımıza giden yol üzerinde kızıl renkli billâr bir vazo vardır, Bu renkteki acılık gözlerimi güneşli bir günün aydınlığı gibi yakıyor. Avuçlarımdaki avuçlarının kapandığını, parmak- larının sinirli sinirli büküldüğünü duyuyorum. İçi- mizden dışımıza giden yoldan ayrılan bir kol bizi kuvvetli hamlelerle sıkıştırıyor. İçimiz bu kolun avuçları altında bir mengene de imiş gibi eziliyor. Ve hislerimiz bu kahredici ezilişle süzüldüler: Gözlerinin içindeki renklerde bu gece bir acılık var. Ayrılışın alevi gözkapaklarını gölgelemiş. Akşam renkli sulann kızıllığı yanaklarına vurdu: Önümüzdeki suda sen, ve senin yanaklarında suyun rengi ile şeffaflığı var. Omuzlarında garip bir kınlış, bir dökülüş var. Bir istifham işareti kadar muammalısın: Göğsün ilerde, vücudun bir berrak su sütunu kadar kıvrak... İçimizden dışımıza giden yollarda kızgın lâvlar akıyor, Ruhlarımız bu ateş nehrinde yüzüyor. Avuçlarınızı veriniz, avuçlarıma koyunuz. Avuç- larını avüçlarımö Gözlerinde akşam perde perde gölgeleniyor... Hasan Refik Başka Bir yol Piyes 3 Perde Yazan : M. Feridun —— eg -—-—— Arkadaşımız M. Feridun beyin piyesini gele- cek haftadan itibaren mecmnamızda tefrikaya başlıyoruz. Karilerimize şunu haber verelim ki bu eserin kıymeti yalnız bir tiyatro esesi olma- sında değil, aynı zamanda zevkle ve edilecek issi, heyecanlı bir roman olmasın Bu eserde kuvvetli ruh tahlilleri, kalp ve ma- cera ürpermeleri bulacaksınız. Başka bir yol piye- sini karilerimize hararetle tavsiye ederken, onun muvaffakiyetinden emin bulunuyoruz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: