24 Aralık 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9

24 Aralık 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2105 —420 Seni çok.. pek çok seviyorum. Şu anda bu cüm- leyi okuyan gözlerinde, çok iyi bildiği ve tekrarn- dan hoşlandığı birgeyi soran çapkın bir bekışın parladığını tahmin ediyorum. Ben de senin seviçle dinliyeceğin aynı satırları her vakitki sevinçle ve tıpkı ilk defa bunları sana anlatıyormuşum gibi heyecan duyarak yaziyorum. Seni herşeyden fazla seviyorum, çünkü sen çok iyi bir insansın sevgili, Hayatta sevgili diye, arkadaş diye, dost ve ahbap diye.. hatta kardeş ve aile diye tanıdığım insanların hepsinden çok daha iyisin. Sen tıpkı benim kitap: larda okuyarak tahayyül ettiğim insanlara benziyor sun. Seni, hayatta en çok sevdiğim insanez tabiat kadar, hayır ondan daha fazla seviyorum.. ve isti- yorum ki: Seninle beraber, ikimizden başka kimse- nin bulunmıyacağı kırlarda, nazlı söğütlerin dinlen- diği dere kenarlarında kuşları ve böcekleri dinle- yerek.. yaşıyalım unların irişilmez hayeller olduğunu, yaşıyabil- mek için daima burada kalmak ve sonumuza kadar didinmek lâzımgeldiğini bildiğim halde yine bütün kalbimle istiyorum. Fakat haksız mıyım? Bu fena insanların bulunmadığı yalnız tabiat o kadar güzel ki.. Bunu beraber, geçen rüya dolu bir yazda ikimizde daha iyi anladık. Hatırlıyor musun o günleri sevgili çocuk? Şu anda odamın yanmış odun tüten hava- sında senin kekik ve yaban nanesi kokan, tellerinin arasında kır çiçekleri uçuşan saçlarını öptiyotum, Hayalimde tek atlı bir araba bozuk dağ yollarını sarsla sarsıla tırmanıyor. Göğsüme sokulmuş ve ufak ellerini avuçlarıma bırakmış sevgilim.. Yuvar. lanan tekerleklerin ve kişniyen beygirin akislerini taşıyan bu asüde güzelliklere derin bir bazla bakı- yorsun ve ne güzel anlar diye mırıldanarak ellerimi seviyorsun. Araba tırmanıyor. Beygir kişniyor. Ve kamçı şaklıyor. Değişen manzara daima yeni güzel- likler getiriyor. Bazan daralan yolun bodur ağağları arabanın tentesinde hışıldıyor. Bazan etraf çıplak- laşıyor, araba düzlükte koşuyor. Ve aşağılarda bir göl kadar sâkin boğazın mavilikleri bizi her an daha fazla birbirimize yaklaştırarak... uzaklaşıyor. Ve bazan yollar o kadar bozuluyor, beygir o kadar zahmetle arabayı sürüklemeğe çalışıyor ki O vakit hemen aşağıya atlıyoruz. Ve koşarak, yoruldukça birbirimizin be yim in e tıpkı iki mek- tep kaçağı haylaz gibi y 2. Ve yine hatırlıyor o. Yolda.. Tırmandığımız yüksek bir düzlükte ihtiyar bir kahveciye rastla- mıştık, Ufak bir çardağı, dipte tüten bir ocağı ve çardağin altındaki kerevete serdiği eski yatağı vardı. Çalıların üstüne iliştirdiği yamalı çamaşırları güneşte kuruyordu. Btrafımızda.. sağda ve «olda,. aşağıda ve yukarıda, hülâsa görebildiğimiz bütün bir sahada, bayatta sevilecek en güzel şey.. İnsansız tabiat vardı. Kabil mi, bu çok kısa anın sonsuz hazzı bütün bir ömrü doldurmasın? Düşün sonra! Dağın en yük- sek yerinde birden meydana çıkıveren ağaçlığın serinliğinde konuşarak ve yanıbaşımızdaki pinardan işerek yediğimiz eşsiz yemeği.. Serçeler, çimenlerin üstüne serdiğimiz soframızdan ekmek kırıntıları alarak uçayorlardı. Pınar şırıldıyordu ve korunun a... UYANIŞ 71 ağaçları üstat bir sanatkârın şarkısını mırıldanıyor lardı.. Ve biz yan yana uzanmıştık.. ve sonra, bir- birini çok seven iki küçük kardeş gibi soluklarımızı dinliyerek uyumuştuk. Ne güzel anlardı bunlar canım! Pek çabuk ge- gen ve çok az gelen haz anları. Bu anları daima ve tekrar yaşamak kabil olsaydı! Fakat ne yazık ki, daima insanlardan uzak olarak bu güzel yerlerde, bulunamıyacağız. Yaşıyabilmek için onlara karışmak, onlar gibi didişmek ve hattâ onler gibi birbirimisi ezmek lâzım. Ama ne zarar, bu anları pek az da olsa tekrar yaşıyabilmek ümidi de bir teşellidir. Kafamın içindeki her köşede bu çok güzel ha- tıralar var. Göksuyu düşünüyorum, Çamurlaşmış sularında yüzen ve gandalımızın yolunu kesmeğe çalışan köy çocuklarını ve onlara bağıran ihtiyar sandalcının kızgın yüzünü görür, sesini işidir gibi oluyorum. Kaç defa gölgesinde beraber uzaudığımız ve dü- şüncelere daldığımız çınar şu anda odamda imiş gibi hışıldayor.. ve sonra kalkıyoruz. Ders zilinin çalması ile sevinçleri yarım kalmış somurtkan çocuklar gibi dönüyoruz. Ve böylece sevgili.. Ne sonsuz heyecan» larla beklediğimiz bir güzel günün haz dolu anlarıda sadece tatlı bir bayal olarak arkada kalıyor. Bütün bir yaz böyle en güzel hatıralarla doludur sevgilim. Bana öyle geliyor ki aradan seneler ve 8€- nelerden daha uzun zamanlar geçse yine bu eb güzel anların şiir dolu bayalini daima içim titri- yerek ve tıpkı o anları tekrar yaşıyormuşum gibi heyecanla hatırlıyacağım. Canım, saat dokuza geliyor ve iki saata yakın bir zamandır seninle ve hutıralarımızla başbaşayım. Fakat ne yazık ki hayattaki her gey gibi buda son- suz değil. Şimdi sana allahasmarladık diyerek yat- mak lâzımdır. Hıristiyanlar, yatmadan evvel Allaha yalvarmaları için, çocuklarına dualar öğretirlermişi Eğer ben de dua bilseydim, veya kabul edecek iyi kalbli biriside inansaydım, ona saadetimiz için yal- varırdım. Fakat zarar yok sevgili! Kimseye yalvar madan ve yaluız kendimize güvenerek bunu elde etmek güç de olen daha zevkli. Seni yakında tekrar göreceğimi, setini işideceğimi düşünerek şimdiden seviniyorum. Bürhan Arped Hastane geceleri Siyah bir gece gibi kapanır gözlerime Hastane geceleri, hastane geceleri, Yaslanır sarhoş gibi &n acıyan yerime Hastane geceleri, hastane geceleri. Kâbuslu rüyalara benzer tıpkı biçimi, Korkuya yakin gibi çırpındırır içimi, : Bu bir katl eldir ki, öldürür sevincimi Hastane geceleri, hastane geceleri. Ruşeni Unan

Bu sayıdan diğer sayfalar: