22 Kasım 1931 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

22 Kasım 1931 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e ç B Şimdi teevitli bir ahenk ile bir şeyler, karmakarışık bir şeyler okuyordu. O renk renk adamlar gibi Sipahi Ahmet te, arkadaş- ları da okunan - satırlardan bir şey anlamıyorlardı. Çünki Türk- çeye benzemiyordu. Biraz sonra, hocanın sesi biraz mana ifham etmiye başladı. Artık hovarda- lardan, Gülsümden, Gül bahçe- sinden, bir ölüden bahsediyordu, şabitler sayıyordu, onların gizli ve açık tezkiye olunduklarını söylüyordu. Nihayet altı hovar- danın kocalı bir kadınla alenen zina ve teammüden katil cürüm- lerini irtikâp ettiklerinin “ şer'i enver , huzurunda tahakkuk et- tiğini kaydederek hepsinin kı- sasa mahküm olduklarını bildirdi! Kısasl.. Bu kelime, kana kan tabirile tercüme olunur. Kura'n, kısasta hayat olduğunu söyliye- rek kâtili katil ile müjdelemiştir. Bugünün cezaiyyunu da, öldüreni öldürmekliğin beşriyet için fay- dalı olduğunu ekseriyetle kabul ediyorlar. Katilleri sağ bırakmak henüz kabul olunmuyor. Fakat şu hikâyeden görüldüğü üzere ba- zan hükümde hata vuku du muh- temeldir. Öyle bir vaziyette hiç yoktan öldürülen masumun kanı ile ödenir?.. Bu dava bugün için halledilmiş değildir, kolaylıkla da ballonmıyacaktır. Mahkeme kâtibini okuduğu hüccet, on dört kişilik müfrezeyi için için titretmişti, Düzdar Ağanın yüzü bile solmuştu. Fakat hovar- dalar, sadece şaşırmışlardı. Kadı huzuruna çıkmadan sorguya çe- kilmeden ölüme mahküm olmak tuhaflarına gitmişti, kahkahalarla gülüyorlardı. Kâtip Efendi, bu yiğit gülüşünden şer'? bükme karşı bir istihza sezinsedi, kavu- ğu kaşının üstüne kadar yıktı: — Ağalar, dedi, ağlanacak yerde gülünmez. Ve insaniyetsiz. görünmemek için de ilâveye lüzum gördü: — Şer'in kestiği parmak acı- mar. Sizde Kazaya rıza verin, müteselli olun. Allah büyüktür, memuldur ki taksiratınızı affeder. Sipahi Ahmet, dudaklarındaki kahkaha izlerini elile sildi, şöyle bir toparlandı: — Efendi, dedi, siz parmak kesmi muz, kelle uçuruyorsu- Buz. lik bir de öğüt veriyor- sunuz. Sen tekerlemeyi — bırak da bana şu işin aslını anlat. Biz ne yapmışız ki ölüme lâyık olu- Z. — Hüccette yazilı! — Hüccet tam Türkçe değil, Kerem et te okuduğunu bizim dile çevir. Bari öbür dünyaya suçumuzu bilerek göçelim. — Kocalı bir kadınla zina.. — Hâşa ve hâşa! — Subaşı yamaklarından Ali oğlu Veliyi katil... — Hiüâşa ve hâşal Arasıra Kadı huzurunda kendilerini ne suretle müdafaa edeceklerini düşünüyorlardı — Siz istediğiniz kadar hâşa deyin. On iki âdil şahit, cürmü- nüzü şeriat huzurunda tesbit etti. — Onlar yalancı şahit. — Teskiye olundular. Kendi- lerinin âbit, salih, müttaki ve şahadetlerinin makbul — olduğu sübut buldu! — Meyhaneciyi bozacı teskiye eder. Acaba bu edepsizleri kim temize çıkardı ? — Eşraftan Mahmut Beyfendi, Avcı Burhan Ağa. — Gördün mü ya, hocam, te- meliniz çürükmüş. Mahmutla Bur- han düşmanımızdır. Ellerinden gelse bizi bir avuç suda boğmak isterler. Bunu yapamadılar, mah- kemeyi aldattılar. Allah buna razı olur mu? — Şeriat aldanmaz ve aldat- maz, Dilinizi kısın da sön günü- nüzde yeni bir günah daha işle- meyin. — Bize sormak yok muydu, şeriatte böyle ısmarlama hükmün yeri var mı? — Şahitler tamamdı, teskiye yolunda idi, size ne sorulacaktı? — Belki bizim de şahitlerimiz vardı, kendimizi müdafaa ede- cektik. — Sıtlkı tahakkuk eden bir kaziyenin kizbi muhtemel değildir. — Hay kaziyeniz kurusun kaltabanla. Göz göre göre edep- sizlik ediyorsunuz da utanmadan hakikatten dem vuruyorsunuz. Hoca bu hakaret Üzerine ayağa kalktı. — Biz, dedi, resul idik. Teb- üiğ vazifesini yaptık. Hâkimle mahküm, mahşerde anlaşsınlar. Yarım saat evvel, renkli bir şelâle gibi yukarıdan aşağıya akan insanlar, şimdi bir fıskıye gibi aşağıdan yukarıya çıkıyor- lardı. Kara — sıkmalar, kırmızı dolamalar, al şalvarlar, yeşil cüp- peler, yerden göğe çekilen kavsi- kuzah şiritleri gibi merdiveni tır- | manıyorlardı. Hoca da, düzdar da ayrılmışlardı, demir kapak ağır ağır iniyor ve zindandaki ziya, mabpus kalmaktan ürküyormuş gibi ranlıklara bırakıyordu. Mahpuslar, yine kerevitlerin üzerinde ve karanlığın kucağında kalmışlardı. Harict hayat ilo alâ- kaları kesilmişti. Yalmız duvar- lardan sızan hafif sesler devam ediyordu ve uğrım kapmın dışın- dan Mericin kabkahası işitiliyordu. Demin, ölüm hükmünü gülerek telâkki eden kabadayılar, şimdi bir mezar içinde bulunuyorlar- mış gibi susuyorlardı. Enselerinde cellât satırının soğukluğu dolaşı- yor, yüreklerinde acı bir eza kanıyordu. (Arkasi vır) BULGAR OPERETİ Fransiz — Tiyatrosunda Bugün matine saat 16 da KON- TES MARİÇA. Akşam saat 21 de VICTORIA ve HUSARI Bug'un E T U A Lsınemîumda GÜZELLİK KIRALİÇESİ LOUİSE BROOKS ve AUGUSTO GENİNA JEANETTE MAC DONALD için; REGİNALD DENNY.. ile beraber temsil ettiği AŞKA SUSAMIŞ filminde oynadığı büyük bir muganniye rolü kadar kendisine münasip bir rol yapılmamıştı. Bu muazzam — film WAGNER'in tekmil TRİSTAN ET YSEULT bir perdesini muhtevidir. Pek yakınla MELEK sinemasında VOLGA SAHİLLERİNDE TOLSTOİ'nin en kuvvetli eseri olup şaynı hayret bir surette sözlü film yapılmış ve LUPE VELEZ LA MASLOWA rolünü temsil eylemiştir. Pek yakında E LH AM R A sinemasında . B Bugün ARTİSTİK EDUARDO ve OPERA sinemalarında ARGENTİN ORKESTRASININ saat 16 1/2 ta VEDA MATİNESİ ve saat 21,30da SON SUVARESİ. Geç kalanlar istifade etsinler. - Fiatlerde zammiyat yoktur. BİANCO'nuün dışarı kaçarak yerini ka- | B4 İSMAİL BEY: Sakin ve mah- *çuptur. Çetin ve mücadele- | ye mütevakkıf ten müçtenip- tir. Muvaffa- © kıyetlerini ilân etmez, Şarla- maz. . 95 R. SUAT BEY: (Fotoğrafının dercini — istemiyor) — Müteheyyiç ve aculdür. Işlerinin bir an evvel görülmesini — ister. Usulsüzlüğe tahammül edemez. Menfaatlerine uygun gelmiyen müdahale ve tahakkümlere — mukabele eder. Boğazına ve rahatine itina gös- terir, BORSA NUKUT İsterila 800,00 Dolar - Amerikan vLee 20 Frank Fransez 169,00 20 Liret yan 219,00 20 Frank Belçika 20 Drahmi Yunan 20 Frank — İsviçre W Leva — Bulgar 1 Florin Felemenk 20 Koron Çekoslovalı 1 Şilin Avusturya 1 Raylışmark Almanya 1 Zeloti Lehistan 20 Ley Romanya 20 Dinar Yugoslavya 1 Çervoneç Sovyet KAMBİYO Landra 1 İsterlin — kuruş Nüy, — 1 Türk İlrası dolar Parla 1 Türk liram Frank Mide. 1 , Liret saat 21, 30 da MUKADDES Facia 3 perde Yazanı S. Maug- Nİ er eden : Ce ıııııııı"u HALK GECESİ Oyundan sonra hususi - tramvay. Otomobil Grevi Filistinde Bu Yüzden Münakalât Felce Uğradı Berut (Hususi) — Filistin hükümetinin — otomobillerden ve şoförlerden (7) aylık ruhsat resmi istemesi Üzerine bütün Fi- listinde otomobil grevi başladı- ganı bildirmiştim. Hükümetin bü- tün tedbirine rağmen grev de- vam ediyor. Bu sebeple Filistinle Suriye ve Lübnan arasında mü- nakalât tam: men du:muştur. Gre- ve rağmen çalışmal: istiyen bir otomobil halk tarafından mey- danda yakılmıştır. Filistindeki grevi idare eden heyet Lübnandaki şoförler heye- tine bir telgraf çekerek bu ha- rekete işlirak — etmelerini iste- miştir. Resminizi Bize Gönderiniz, * * * Size Tabiatinizi Söyliyelim... l HÜSEYİN EFENDİ: Sakin i İşlere girişmek- İ tanlık — yapa- | | HAYKAZON EFENDİ: Ha- DA lsıınıut mmımı ve çekingem- ) dir, Ameli İş- , lerde daha zi- yade muvaf- | fak olur. İs- İÇ) raftan, atılgan- hıktan müçte- niptir. Mes'u- | liyetten çeki- nir. Arkadaşlığı sıkıcı değildir. jyalperestir. Sü- se, düşkünlük gösterir, mo- da ceryanları- Ö ve macera m evzularile fazla alâkadar olur. Cesarete mütovakkıf, tehlike ve mücudeleyi davet eden teşebbüslerden müçteniptir. z SİMSAK BEY: Ol&duğu gihi merasimle bür- riyetini takyi- de taraftar değildir. Cö- mertliğe mü- temayildir. Fotoğraf Tahlili Kuponu Tablatinizi öğrenmek İstiyorsanız fotoğrafınızı 5 adet kupon ile bir- Hkte gönderinliz. Fotoğrafınız sıraya “ fabidir. ve lade odülmez. kstm, veya san'at ? meslek ÜSKÜDAR Hâle Sinemasında YAŞASIN HAYAT Mümessili Nikola Kolin SONPOSTA Yevıi, Siyast, Havadis ve Halk gazetesi İdare: Alemdar mahallesi Çatalçeşma sokağı Telefon İstanbul - 20003 Posta kutusu: İstanbul - Ti Telgraf lu..ı.ı SON yosn ABONE FIATI Gelen Hânlardan mes'uliyet alınmaz Cevap için mektuplara 6 kuruşlu! pul âvesi Vâzundır. ÂAdres değiştirilmesi (20) kuruytur, Son Posta Matbaası ei BAF Sahiplerli Ali Cerem, Sel Wt '.v Neştiyal Uüdürü — Selim — avrak geri — verilmez.

Bu sayıdan diğer sayfalar: