21 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

21 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Klnunuıını Zi TEMMUZ 1914 | mikâyE Umumi Harp Nasıl Patladı ?L Bu u Sütunda Hergün Feridan k 5 F Ç f Nakdi: M Nakleden: H. R. — Kızm Doktor: Semi Ekreme — Harbin İlk Anlarında Balkan Devletleri e Gü Yazan: Emil Ladvig Meharetle Hareket Etmişlerdir Hayır ! Hiçbiri! O bir diple- moattır. Yani bir kere ilânı harp edildikten sonra ne yapılacağını bilir. (Bu sözler aynen sefir #arafından kendi hatıratında da yazılıdır. ) — * Size bu bapta birşey îetımemek!e mütcessifim. O- labilir ki, bu — telgraf — size tebliğine memur alüm notadan mukaddemdir. Zatean badema menafiimizin taki- hini kabul etmiş olan Amerika waslahatgüzarına — müracaatinizi sxa etmek — mecburiyetindeyim. Dört saate kadar hareket ediyo- ruz! , der ve telefonu kapar. | “Olabilir. ki, “Malüm nota- | lan.., ve “zaten badema.., mü- gacaatinizi rica mecburiyetinde- gim., kelimelerine bakınız, ha- İfiflik, işin iç yüzüne bakmaktan İnekadar tebaüt edildiğini görür- | #ünüz Fakat harp kaybedil- dikten sonra, Kont bazretleri #ki türlü ilânı harp motası tevdi etmediğinden dolayı milleti mazarında maskara olmadığı gibi | bu kadar nazik bir sırada har- bin velev bindebir mündefi o- ası kabilken karanlık ve kör | Aniyeti ile Jâzım gelen hare- Ketlere tevessül — etmediğinden | dolayı sual karşısında da kalma- mıştır. * Bitaraflar olduğum | Balkan'ar sık agaçlarla bezen- viş, uzun dağ silsilelerile mubat ir ordugâh balindedir. Muhitin gabiatında meknux olan - çiftlik işmine dabi vurmuş gibidir. Be- | dağların bünyesini çok kere (şist) | denilen parlak bir taş terkip | ieder; şistlerin, arasında donuk | wenkte bürkâni taşlar bulunur.Bal- | kanların sekenesine gelince: halk garpen gelen medeniyet havası ; "teneffüs etmiş bir uyanıktır. | Bununla beraber ırklarına has derin bir — ihtiras kendilerini Her tarafta sarsmaktadır. Garp, onları ulüm ve fünunu ile, sanayii Ü afsınlamış; halbbuki” onlar bürkânlarının lâvlarını — ovalara kadar indirip coşturmuşlar, tuğ- yanlarla oynamışlar ve Asyal fikirlerile Avrupa akvamını da gurişlere atmışlardır. “ Komiteci Sırpların Bulgar Çarlarına karşı Avrupa lisanla- tinda isimleri güç telâffuz olu- tabilen şehirleri almak maksadile yaptıkları biaman — mücadeleler, Sırp krallık hanecdanından - iki &ile arasındaki menfur muhasa- Mmalar ve bunların Yunanlılarla Arnavutlarla Büyük İskender za- manındanberi meçhul bir Make- donya için diş dişe gelmeleri, Ulah Gospodarlarının ve - selel- lerinin Basarabya için Türklerle ve Ruslarla boğazlaşmaları her- kesin hatırındadır. İşte mazisi ve hali bu mer- kezde olan bu iklim, coğrafi yaziyet vesaire noktai nazarından amumi harpte oynadığı rolün #hemmiyeti İtibarile. çerçevemiz dabilindedir. Balkan devletleri umum! har- Bin ilk anlerinde muzmerlerini az Ilân harp haberleri üzerine halk bayraklarla nümayiş yapıyor çok saklamak itibarile meharet göstermişlerdir. Filhakika Balkan devletlerinin beşi de evvelâ bita- raf kalmışlardır. * Romanya ıılıce ittifakı mü- sellese bağlı idi. Fakat bu ittifak ömrbbanda Hiyatta Köfakı müler enna — olduğu — çabucacık am- laşılmıştır. Avusturyanın yeni sefiri kont Çernin h:ııplen bir sene evvel | gizli muabedenin meclise göste- rilmesini istediği zaman Roman- yanın ihtiyar kralı fena halde ürkmüştü. Avrupanın bütün di- ğer kralları gibi zayıf, fakat tamamen namusludur. Danimarka muharebesi sırasında Almanya veliahtı Fredirik'e yaverlik — et- miştir, esasen Hohenzollern aile- sindendir. — Şair bir prensesle evlenmiştir. ( Arkam var ) Sımyanm Yağâmadıgını Kimya Yapabilecek Mi? Fransız ilim ve adil âlemi, belki dünyada derin bir inkılâp yapacak bir muadelenin Üzerine iğilmiş, hal çaresini aramakla meşgül — bulunuyorlar, Bu mua- dele, arkasında uzun ve namus- kâr bir sây hayatı taşıyan Le- histanlı bir ilim adamının altın | yaptığını iddia etmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu âlimin| ismi Dunikovski- dir. Dunikovski, ömrünü çok te- miz bir surette, babasının Lvov şehrindeki lâboratuarlarında ge- çirmiştir. Babası da oğlu gibi se- nelerce altın. yapmak sırrının ar- kasından — koşmuş, — beynelmilel büyük bir şöhret hazanmış, haki- katen altın. yapmıya — muvaf- fak olmuş, fakat bu — buluşu ucuza mal edemediği — için mesaisi — lâboratuarlar — budu- duünün — haricine — çıkamamıştır. B ası öldükten —sonra — onun kısmen yarına biraktığı işi oğlu başarmıya teşebbüs etmiş, bütün âletlerini Fransaya — nakletmiş, mühim bir sermaye bularak bü- yük bir şirket kurmuş ve işe başlamıştır. Fakat az zamanda bu sermaye eriyip tükendiği için sermayedarlar Dunikovski aleyhine dava açmışlar, Fransız Adliyesi işe vazıyet etmiş ve genç üâlim tevkif edilmiştir. Fakat adli tah- kikatın verdiği bu acı netice- ye rağmen Dürtekovski ıddıı.ııâ dan vazzyeçmiş değildir. maznunun mevkuf olmınnı rağ- men en maruf Fransız âlimlerinin huzurile altın yapma tecrübesi tekrar edilecek ve Lehli müte- | Bir Lehli Âlim, Parıste, Altın Yapmak | Gibi Mühim Bir Teşebbüste Bulunuyor Lehli âlim Dumikovski Paris tevkifhanesinde, aletlerinin başında fenninin iddiasında |İne derece samimi olduğu anlaşılacaktır. Şurasımı — kaydetmek — icap eder ki resmi ilim mehafili, Lehli profesörün tamamen aleyhindedir ve insanların, bugün için, ucuza mal olacak surette ve büyük mik-« tarda altın yapabileceğine kani değildir. Esasen, diğer birçok kimse- ler de, muhtelif zamanlarda Leh- li - profesörün —iddiasını tekrar etmek suretile bu mehafile mü- racaat ederek altın yapma tec- rübesi teklifinde bulunmuşlarsa da sözlerini dinletmiye muvaffak olamamışlardır. Bundan dolayıdır ki hâdise, evvelâ adli vaziyeti noktasından, sonra da mahiyeti itibarile pek ziyade alâka ve merak uyandı- rıyor. * | küçük | caddelerinden ini | na gitmiş. Gece — —— —| | gibi değildi. SİYAH Bu Alumıu.m.ı. ch sahilinde Bingen şehrinde cereyan etti. vak'a Etrafi - bağlarla çevrilen bu şehirin on bin kâadar nüfusu vardır. Şehrin en güzel süsliyen Mühendis — Mektebine ecnebi talebe devam muazza yüzlerce eder. talebe şeh- Bingen şarap ve | ridir. Akşam olunca Bingen'in sarı saçlı şen kızları talebelerle kol kola şarkı söyliyerek Ren kena- rında gezerler. “Altın salkım,, meyhanesinin | sahibi Kupfer babanın kızı Alis | | te bütün Ren kızları gibi doğ- duğu — yere, Bingen'e âşıktır. Bir gün Berline teyzesinin yanı- götürmüşler. Orkestra: Yalnız Rende yaşamak - isterim Vecrada doğmuş olmak isterim. Şarkısını çalınca Alisin has- retle gözleri yaşarınış ve ertesi sabah ilk trenle Bingene dönmüş. Bunu bana bizzat Alis anlattı. L ei Bingen aymı zamanda neşe ve aşk şehridir. Kupfer babanın meyhanesin- | de talebelerin bir ağızdan söyle- dikleri şarap şarkılarının verdiği neşe ile ben de kaç defa güzel kızların şerefine kadehimi dırdım , Sabahleyin mektep vakti gek diği zaman kimbilir kaç defa Kupfer Baba sızıp kaldığım ma- sanın altına eğilerek beni uyan- dırdı. Beni ve diğer arkadaşları.. Fakat “Altın salkım,, meyha- nesinin bütün müşterileri bizim İçlerinde Polonyalı bir talebe vardı ki o sakin, yak nız başına bir köşede oturur ve Alisin masadan masaya giderek talebelerle şakalaştığını gördükçe içini çekerdi. Bu delikanlı Aşıktı. Alise hitap ederken kızarır ve ona bir şey söyliyeceği zal daima :- Affedersiniz Fraülein... Diye söze başlardı. Halbuki Alis bir Holandalı talebeyi seviyordu, Bir gece eve dönerken “Ak tın salkım,, meyhanesinin önün- den geçiyordum. Karanlıkta du- vara yapışmış gibi duran bir adam gördüm. Bu polonyalı gençti. İçeriden Holândalının çaldığı kitare refakat eden Alisin sesi geliyordu. Ve polonyalı dışarı- dan bu sesi dinliyerek kıskanç, âciz, ağlıyordu. Dedim ya Bingen ayni zamanda aşk şehridir, —-İ— Ogün Alisin isim günü idi. Hepimiz kıza ufak tefek he- diyeler götürdük. Holândalı ona kıymetli — bir. bilezik — aldı. Polonyalı da kocaman bir buket siyah — gül — getirdi. Bu siyah gülleri de nerede bu- muştu ? Hepimiz neşeli idik. Ren şar- kıları söylüyor, Alisin şerefine içiyorduk. Eğlencenin en — civcivli — bir zamanında kapı açılarak uzun peberinli, kılınçlı, iriyarı bir polis onu konsere | kak | GULLB':.R içeri girdi. Piyano ve kitarlar a polonyalı Polonyalı bembeyar, ilerledi: — Benim! — Sizi tevkif ediyorum! — Neden? — Karakolda öğrenirsiniz. Çok şarap içmediği için Po- lonyalının az arkadaşı vardı. O- nun için kimse bu hâdiseden farla müteecssir olmadı. Ve po- lonyalı gittikten sora eğlence devam etti. Demin de söylemiştim ya, Bingen şarap ve neş'e şehridir işAr ü Meseleyi sonradan öğrendik: Alişin isim günü polonyalı ona güzel, herkesinkinden daha | güzel bir hediye almak istemiş, parası yokmuş. Oturduğu pansi- yonun sahibesinden borç istemi- ye utanmış. Parası geldiği zaman yerine koymak üzere kadıncağızın sandığını kırarak — içinden yüz mark almış. Kadın sandığın zor- | Tanmiş olduğunu görerek polise şikâyet etmiş. Yapılan tahkikat neticesinde bu işi polonyalının yaptığı anlaşılarak kendisini tev- kif etmişler. el Polonyalı cürmünü itiraf et- mişti. Onun böyle bir harekette bulunabileceğine ihtim2! vermi- yen ev sahibesi zabıtaya müra- gaat ederek şikâyetini geri aldı. — Bu işi onun yaptığını bik seydim şikâyet etmezdim. Hem onun gsonradan yerine koymak Fikrile parayı aldığına kalıbımı basarım! Diyordu. Polonyalı tahliye edildi. Fakat bütün şehirde bu vak'ayı duym- yan kalmadı. Mensup olduğu talebe — cemiyetinden — kaydını terkin ettiler. Böyle bir cemiyet- ten kovulan bir talebe Almanya- da hiçbir mektebe kabul edilmez Polonyalının istikbali mahvol- muştul Bütün — bunların ehemmiyeti olmıyabilirdi. Fakat Alis, Alis ne diyecekti? Belki onu istihfafla süzecek, belki de - kim bilir - bu vak'a ile iftihar edecekti. e Polonyalı utancından kendini Ren nehrine attı. Cesedini kilometrelerce uzak- ta sudan çıkarıp şehrin haricinde ufak bir mezarlığa gömdüler. Yaz günleri şehrin haricinde gezintiler tertip ederdik. Akşam boynumuzda kitarlar, mandoliw- lerle şarkı söyliyerek dönerken Polonyalının yattığı mezarlığın önüne gelince bir an süküt eder oradan, şapkalarımızı çıkararak geçerdik, Ekmeğinizi tartırınız. Narh tartı üzerinedir. Aldanmayınız!..

Bu sayıdan diğer sayfalar: