16 Haziran 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

16 Haziran 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İdris Ağanın Baskını! Peçelerin Altından Çıiân Sakallı Bıyıklı Erkek Çehreleri! İdris Karadağ Tabancasını Çekti. Ve.. Muharriri * Her Hakkı Mahfuzdur öiş ” ÇER Telâşla koridorları geçti. Da- irei Hümayunun önüne - geldi. Kapıda tesadüf ettiği musahiplere zatı şahanenin nerede olduğunu sordu. — O esnada Abdülhamit, akşam namazı için abdest almak- la meşgul oluyordu. Sait Bey, derhal huzura kabul edilmesini rica etti. Abdülhamit ile yarım saat kadar görüştü, Yine ayni telâş ve heyecanla odasına av- det ederek sabırsızlıkla bekliyen zaptiye nazırı ile yatsı vaktine kadar uzun uzün - istişarede bu- handu. Bu hâdisenin üzerinden iki gün — geçmişti. Bir — akşam Sultan Muradın ikamet ettiği da- irenin kapıcısına iki kadın müra- caat etti. ( Valde Sultan ) 1 görmek istediklerini söyledi. Ka- pıcı yüzü sımsıkı peçelerle örtülü olan bu kadmları nezaketle kar- şıbyarak: — Hele şu odaya buyurun, oturun da harem dairesine haber | gönderelim. Dedi ve kapının iç tarafın- daki küçük odayı gösterdi. Ara- dan birkaç dakika geçer geçmez, | kapalı bir araba geldi. Sarayın | kapısından beş on hatve kadar ilerde durdu. Arabada iki kadın bulunuyordu. Bunların da yözleri, kalın peçelerle örtülü idi. Bir esi, arabanım arkasındaki kü- çük pencereden, sarayın kapısını tarassut ediyordu. Birdenbire sarayın ağalar ko- ğuşü karmakarışık oldu. Sekiz kişi dışarı fırladı. Dört kişi, ka- pının yanındaki odaya, dört kişi de sokağa atılarak arabaya koş- tu. — Kımıldamalarına — meydan vermeden gerek odadaki ve gerek arabadaki kadınlar, tevkif olunmuştu. Kadınları, hep bir araya top- ladılar. Yüzlerini sımsıkı örten peçeleri açtılar. O zaman ağalar, evvelâ hayret ve sonra hiddetle: — Vay canına yandığımın kerataları.. Diye haykırdılar. Ve peçelerin altından — çıkan — sakallı — biyikli erkek çehrelerine bakakaldılar. Bu baskını idare eden İdris Ağa ismindeki Arnavut, boğuk bir sesle etrafındakilere hamur- dandı: — Hiç kimse, vık demiyecek. Kimse sesini çıkarırsa, geberdiği gündür ha... İdris, bu emri verirken elini belindeki Karadağ tabancasının üstüne koymuş ve tehdidini der- hal icraya hazırlanmıştı. O anda ağalardan biri, ora- da duran — arabaya — atladı. Hayvanları çatlatırcasına sürdü- rerek Dolmabahçe sarayına yol- landı. Saray kapısındaki nöbet- çilere arabacmın tevkif edilme- sini söylediklen sonra — İkoşlu. Damat Bahmut paşayı büldü. lCereyııı eden hâdiseyi olduğu gibi anlattı. Şimdi sarayda, yeni — bir tertibat başlamıştı. Derhal Zap- tiye Nazırı saraya — celbedildi. Başkâtip Sait Beyin odasında kendisine birçok emirler verildi. Nazır, bu emirleri alır almaz, Beşiktaş karakoluna avdet etti. Üç dört gündenberi, Beşik- taş karakolundaki — memurların adedi, tezyit edilmişti. Alattur- | ka saat ikiye doğru, karakolun arkasına sessizce bir müfreze asker — getirildi. —Tam — saat ikide gerek — bu. — memuür- lar ve gerek — askerler, Zarp- Bye Nazırının emri allında hara- ket ederek muhtelif kollardan Kılıcali mahallesine gitti. Evkaf Müsteşarı, İzzet Efendinin oğlu Aziz Beyin oturduğu evi abluka | etti. Ev, basıldı. Selâmlık dairesi- nin bahçeye nazır odasında, ev Muradıin ikinci Kâtibi Hüsnü Beyle, Kılıcali mahallesinin imamı derhal tevkif edilmekle beraber, evde inceden inceye taharriyat yapıldı. Birçok muhabere evrakı ya- kalandı. Burada bu — vak'a cereyan ederken, Sultan Muradın sarayın- da mevkuf bolunan kadin kiya- fetindeki dört erkek te Dolma- bahçe sarayına getirilmiş, damat Mahmut Paşanın ki lanmıştı. şŞısına — sira- Mahmut Paşa, en başta duran uzun sakallı kadını isticvaba baş- ladı. Meğer bu, İngiltere sefareti ikinci tercümanının biraderi İstav- ridis isminde bir Rum imiş. İkin- ci kadmın, Adliye nezareti me- murlarından Üsküdarlı Mehmet Bey.. Üçüncü kadın Maliye neza- reti ketebesinden Hüsnü Bey.. Dördüncü kadın da Mehmet Be- yin uşağı olduğu anlaşıldı. Bu isticvap devam ederken, Kılıcali mahallesinde basılanlar da getirilmiş, bunlar da sorçuya çe- kilmişti,.. Tahkikat, üç dört gün devam etti ve şu netice husule geldi: Her ne pahasına olursa olsun oğlunu tahta çıkarınıya karar ve- ren (Şevkefza) kadın, bu #meli- nin husulüne çare ararken, sultan Muradın (hünkâr cariyelerinden Nakşı Fent ismindeki saraylı im- dadına — yetişinişti. Bu — kadın meğer; Sultan Muradın — daha efendilik zamanında, Kurbağalı- dere köşkünde, sabahlara kadar işinuş âlemleri devam ederken, sahibi Aziz Beyden başka, Sultan | ve daha birkaç kişi vardı. Bunlar | ve kendisinin de gözdelerinden ! mindeki Yunanlı ile gizlice sevi- lıin&cn olan İskalari Gırlandi is- | İLondrada Heye- icanlı Bir Muhakeme şirlermiş. Gırlandi, Nakşı Fende, delicesine meftun — olduğundan, kaç kereler Yunanistana firarı teklif etmiş. Gayet gözü pek, cür'etkâr, kurnaz elinden her şey lebilen bir adammış. Nakşı ent, Şevkefra kadına bu itiraf- ta bulunduktan sonra: — Eğer bir vesile ile.. Sanki ben, bir gadaba uğramışım gibi saraydan çıkarılırsam, bu adamla buluşur.. Elbette Efendimizi iclâ- sın bir çaresini bulurum. Demiş. Valde Sultan bu fikre çok memnun olmuş. Nakşi Fende, sarayda geçimsizlik ve Haâkanı Sabık Hazretlerine hürmetsizlik isnat olunmuş, güya saraydan kovnlmuş... Kakşı Fent, Aksaray taraflarında bir ev tutmuş. Beş on gün, hiçbir harekette bulun- madan, sükünetle orada olur- muş. Sonra gizlice — (Gırlandi) ile buluşmuş, aşk, diğer taraf- tan menfaat, bu iki vücudu biri- birine daha sıkı bir surette bağ- lamış. İki şeytani zekâ, hummalı bir faaliyetle çalışmıya başlamış. Gırlandi, büyük roller - oyna- mıya bazırlanmış. İstanbul sokak- lTarına beyammameler atmak, du- varlara yaftalar yapıştırmak gibi basit ve adi teşebbüslerda hiç- bir semere — hâsıl olmiyacağını tahmin ettiği için, işe ccnebi parmağı sokmayı düşünmüş, Ta- ribi bir vak'a yaratacak bir plân hazırlamış.. Arkası Var ——— (Baş tarafı | inci saylada) sevişmiştir. Bu genç haftada bir in evine gel- iki defa sevgilisi mektedir. Vak'a gecesi bir Tokantada yemek yemişler, sonra bara gi- dip içki içmişler, sabaha karşı eve — dönmüşlerdir. — Odalarına girer girmez İstefanın sevdiği bir kız yüzünden aralarında kav » ga başlamıştır. Bu kavga neticesinde kız yaş- tık altında bulunan revelverini çıkararak genci öldürmüştür. ÖL dürdükten sonra pişman olmuş, üzerine yatarak — hüngürhüngür ağlamıya başlamıştır. Bir. Mektup Muhterem gazetenizin 14 -6- 932 tarihli nüshasının 8 inci sa fasının dördüncü sütununda reminindeki fırınımdan 105 noksan ekmek müsadere edildiği yazıl- mıştır. Halbuki fırınımdan bir tek ekmek bile müsadere edildi; vaki değildir. Binaenaleyh tashi- hini rica ederim. Fınacılar Cemiyeti Reisi bu âleııılgriıı_ dı_ı_i_ml müdavimle- Va İ T"A._—R!ZA | EEREMAD Bugün matinelerden itibaren _— MAJİK DELİLER TABİBİ JANIE SİNEMASINDA İsmet Paşa Hazretlerinin Moskova seyahatleri, nutuklar ve şeceflerine yapılan muazzam kazıl ordü . geçit resmi DİLENCİLER OPERASI Pariste 38 hafta gösteçilen büyük Him, ALBERT PREJEAN Fransızca sözlü Tromsızca aözlü çok eğlenceli bir kamedi. MARXS &4 Haziran- 16 ğ |Kanlı Ve 'İîuyîer Ü"rpertîci Zonguldak Soygunculuğu 45 Bin Lirayı Alıp Kavası Öldüren Şerirler Yakalandılar Zonguldak ( Hususi ) — E- reğli şirketinin Kelebek ocağı amele ücretlerine ait olan 45 bin liranın, yolda birkaç şerir tara- fından bir muhafızı öldürdükten sonra nasıl gaşpedildiğini tel- grafla bildirmiştim. Hâdisenin - tafsilâtını - bildiri- yorum: İşin iç yüzü, tüyler ürpertici zabıta romanlarına taş çıkarta- cak kadar heyecan ve facia ile doludur. Vak'anın tasmim ve tat- biki sahasında ön plânda gelen, Dersimin Haydaranlı aşiretinden Ali Çavuş Ereğli şirketinin eski ve emektar bir işçisidir. Fakat bundan bir müddet evvel kendi- sine yol verilmiştir. Bu vaziyetten fevkalâde — müteessir olan Ali Çavuş, derhal müessese aleyhine bir fazla saat davası — açmış ve bir de vekil tutmuştur. Ali, kafasına yerleştirdiği bu | muzlim işi Dersimin “ Al hanlı ,, aşiretinden, Ebuzer, Şükrü, Ali ve Hüseyin ismindeki dört arka- daşına — açmış ve bu beş şerir Kelebek ocağının para postasını soymağa karar vermişlerdir. İşin bütün safhat ve teferrü- atı kararlaştırıldıktan sonra, Ali hazırlıklarına — başlamış, bir. Al- man mavzeri tedarik etmiş ar- kadaşlarına da muhtelif çapta tabancalar — vermiştir. Ali ve ar- kadaşları şirketin eski birer işçisi- dirler. Ay başlarında paranın hangi yoldan hangi saatte ve ne şekilde kimlerle yollandığını pek iyi bilirler. Binaenaleyh bu şerirler vak'a günü Zonguldak - Kelebek şosasının en sarp yerinde pusu kurmuşlardır. Eceğli şirketinin 45 bin lira- sını hâmil olan iki kavas ve iki tediye memurundan — mürekkep bir heyet, saat yediye doğru yo- la çıkmışlar, saat dokuzda şerir- lerin — kucağına — düşmüşlerdir. Haydatlar silâhlarını 45 bin lira- yı taşıyan kavasa çevirmişlerdir. Kavas, üzerine çevrilen namlı karşısında şaşalamış eli gayri- ihtiyari para torbasına ve taban- casına gitmiştir. Tarafeyn ara- sında kısa bir ateş teatisi olmuş, kavas: — ÂAtma Ali!... Diye haykırdıktan sonra şerir herifin kurşunlarile gözünden ve göğsünden yaralanarak 2tından yere yuvarlanmıştır. — Canilerin bir kısmı yara- lanan kavasın yanına diğerleri de sahibi vurulduktan sonra sır- tındaki para torbalarile beraber başı boş orman içine koşan atın üzerine saldırmışlardır. Ya- ralarından akan' bir kan gölcüğü içinde can çekişen zavallı kavas, can havlile — mel'un herifin tü- fengine sarılmış lâkin şerir der- hal bıçağıni — çıkararak - zavallı bekçinin — her iki elinin — bilek şiryanlarını) kesmiştir. Haydutlar bu menfur işle meşguller iken ilerde bulunan kavas - ve! geriden gelen tediye memurları iki muh- mük;:;“'dı::tkh:lşı vı:.ğon- 'a doğru n ma- Eı başlamışlardır. Haydutlar 45 in İliranın — kâğıt olan 43 bin Tirasını almışlar ve hendeklerden rini aralarında — payi ar ve herbiri bir tarafa ılmışlardır. Zabıta derhal tahkikata baş- lamış, karada ve denizde her türlü tedbiri almıştır. Fakat or- tada tek bir emare) bulunamamı Yalnız maktulün “atma Ali!,, şek- lindeki kısa ifadesi vardır. bıta tahkikata hbummali bir şe- kilde devam ederken şehirde ne kadar serseri, şüpheli şahıs var- sa topluyor “ Ali ,, isimli kimse- ler Üzerinde — ısrarla tevakkuf diyor, bi bir SAÇT İA isinindeki zat, Ali çavuşun vakti- le, “şirket bana bu işi yaptı.. Ah, elime bir martin geçirirsem ben de şirkete öyle bir iş ede- yim ki — gazeteler de — yazsın.. tarih te...,,Dediğini zabıtaya ihbar etti. Filhakika, zabıta, tahkikatını bu yeni iz üzerine teksif edince Alinin ayın 31 inci günü Kelebek ocağında — görünmüş — olduğunu öğrendi. Zabıta artık Aliyi arıyor- du. Şerirler, kanla suladıkları soy- gunculuğu yaptıktan sonra para- ları taksim etmişler ve neticeye intizaren saklı kalmayı münasip bulmuşlardır. Bilhassa Ali, ismi et- rafında uyanan şüpheleri ve zabıta- nn izine düştüğünü anlar anlamaz iki yüz fişekli mavzerini omuzuna vurarak dağa tırmanmıştır. Cinayetin altıncı günü Kozlu 'sırtlarındaki fındalıklarda — gezi- nen A'i o civarda oturan “ baz Hasan,, isminde bir gümrük hammalına rastlamıştır. Ali, Cam- baz Hasanı yanına çağırmış ve ona: — Arkadaş! Demiştir. Seni zengin — edeceğim, — dediklerimi yaparsan seni paraya boğarım! Cambaz Hasan, eli silâhlı, gözleri kanlı olan şeririn karşı- sında itidalini kaybetmemiş ve: —Emret ağa! Diyerek yanına yaklaşmıştır. Âli, evvelâ yiyecek istemiş sonra cinayet arkadaşı Al hanlı Âli ve dostu“Pamuk,,Hanımı bulup kendisine getirdiği takdir- de kendisini zengin edeceğini tek- rarlamıştır. Cambaz Hasan, katile bütün kuvvetile emniyet telkin ettik- ten sonra çarşıya inmiş ve ilk işi zabıtaya koşmak olmuştur, Bu ihbar üzerine taharri me- muru Nazım ve Addullah Efen- diler haydudun saklandığı çalılığa ve “davran- | ma |,, ihtarile beraber tabanca- larını herifin alnına dayamışlar- dır. Ali, — mukavemetin — fay- dasız olacağını anlayınca tes- lim olmuş, kıskıvrak bağlanarak jandarma kumandanlığına getiril- miştir. Şerir herif cürmünü itiraf etmiş ve arkadaşlarını da haber vermiştir. Zabıta hemen of::ıı canilerden Alhanlı Aliyi ve N tu Pamuğu da yakalamıştır. Canilerin soyduğu — paradan, Pamuk Hanımın dostu - Alhanlı Alinin hissesine düşen on beş bin lira, Pamuk kadının; Üzülmezdeki evinin — civarında — gömüldüğü yerden — çıkarılınıştır. Elebaşıla- rının tevkifinden yirmi dört saat sopra, Şükrü ismindeki şerir de Himanda yakalanmış ve “ Kokak- su , tarafında bir taş altına sak- ladığı dört bin küsur lira mey- dana çıkarılmıştır. Haydutlardan, Ebuzer ve Hü- seyin düne kadar saklı kalmıya muvaffak - olmuşlardı. Dün zabıta bu şerirlerin de saklandığı yeri haber almiş ve bir jandarma müfrezesi ile iki sivil memur tevkiflerine memur dilmiş- a;iiı Mllfre'ıek hıydudımhı—ı ettiği yeri kuşatmış me- mura Nâzım ve Abdullah Efendiler birdenbire lerin üzerine atık mışlardır. i herifler hiç mu- kavemtet etmeden teslim olmuş- lardır. Memlekette derin bir nefret ve istikrahla karşılanan bu kanlı soygunculuğun taillerini çok kısa birzamanda meydana çıkarmakta zabıtanın gayret ve dirâ yet her türlü sitayişin fevkindedir. kumandanımız Cemil ve 'olis Müdürümüz Osman Zeki Beylerle bütün takip amirlerini ve zabıta memurlarımızı bu sü” tunlarda hararetle tebrik etmek isterim. Ankara, 15 ( A. A.) — Zor guldak Kömür Şirketine ait 43 bin lirayı gasp ve sirkat ile kar vası katleden 6 şahıstan beşi yıkılınııııd.n pı::ım 31 bin 852 lirası istird. a Firarda kalan bir şeririn derdesti | için kot'li tedsir al.marşlır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: