20 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İi PAZAR OLA HA ! ÜT Gurake üN a enint — Açık Mektüp — : —. süsztre 4 Süemn - & Filorinalı Nâzım Beye: Muhterem ve büyük üstat, Son günlerde hakkında yazı- lan yazıları satır satır takip et- tim. Gazetelerde intişar eden resimlerine iştiyakla baktım. De- hanın karşısında eğilecektim. Fa- kat büyük kafamın sıkletile muva- Diş Hasan Bey ma- _' halle — kahvesinde elini çenesine koyr müş — otürüvordü, komşular gördü. Ne —e Fhisan Bey, ne oldun ?.. - Bir dişim var öyle ağrıyor ki ta- hammül edemiyo- rum,, i j VN N A dn vi , hi | T AA !! | — Git çektir.. hemen Renim de zenesini kaybeden vücudum, yü- | iki gün evvel ağ- zükoyun yere kapandı. Rükü î:;"î’îî'“ gidin . çe etmek isterken secde etmiş bu- . 'YİRG . M lundum. : dişin olsaydı ben Aziz üstat duydum ki: Gaze- | de götürüp çekti- telerde .senin için yazılan yazılar | rirdim. Fakat bu Ka yedi çuval tutmuş.. Şimdiye ğ:ıîm kı'rıı_lir_!,_işî:ııl. — Yüzlük bunlarıi.. SAN BEY İMlN V VN ! K | sediyorlardı. Hasan Bey içini çekti.. — Nerde —ölece- ğimi bilsem, — de- di, dünyada başka şey istemem.. Güldüler.. — Tuhaf şey, Hasan Bey, insan bir yerde tesadü- fen ölüverir, bu ©o kadar merak edile cek şey mi ?.. -Fabil muerak edi- lecek, yeş tesadüfen ölüvereceğim yerin | İ| Üa > Ü %J bilsem, oraya adr- mimi bile atmam. kadar satırla, sütunla, sayfayla | ©- yazı ölçüldüğünü bilirdim. Fakat çuvalın yazı için bir ölçek oldu- ğunu yeni öğrendim. Lâf torbaya girmez diyenlere ne büyük bir ders. Yine duydum ki: Doktorlar bir zaman, çıldıracaksın, demiş- ler.. Sen aldırmamışsın, en doğru tarzı hareket te bu idi. Çünkü doktorlar çıldıracakla çıldırmışı biribirinden — ayırt — edemiyecek F kadar mesleklerinde acemidirler. s Üstat! demek artık edebiyat âleminde kırallığını ilân ettin. Bi Kalmadı bende de ne pul ne para, Halime acıyın ceplerim delik.. Kargında dururum isltersen ara; Bu!mazsın iİçinde bir tek metelik.. Züğürtük yüzünden fazla Lbunaidım; Şeldi, ortada dimdizlak kaldım.. .na ne esvap, ns pa'to aldım, Yatacak bir yerim yoklu Üstelik.. ZÜĞÜRTLÜKTEN ŞİKÂYET Dankettlli dankeder bu hal kafama, Kurluluş nereda bilmem ki amma; Diktirmek İstedim tuütmuyor yama, Babamın mirası meşinden terlik.. Başımdan belâlar gitmiyor yarap, Dertierim ne de çok bitmiyor yarap; Kısmetim duruyor iltmiyor yarap.. Teallim anladım ne kadar silik!.. î nerosi olduğunu | PI ol Hl B Bunun için günlerle, aylarla şen- likler yapılsa yine azdır. Bu kıral- lığın teşkilâtım yaparken bilhassa şunu Zzatı devletinden niyaz ede- ceğim.. Haşmetme&bıma bir küçük hizmette bulunmak — istiyorum, Yeni kırallık namına bir gazete çıkaracağım. Fakat bütün yazıla- rını benim gazetemle neşrede- ceğine söz ver. Sen satır satır he- sap edip parasını ödedikten son- ra ben gazetemi diğerleri gibi sekiz on sayfa değil, on iki bin sayfa bile çıkarırım.. Zaten bin rakamından aşağı konuşmak bü- yüklüğe — yakışmaz ki.. Senin derecene gelen insanlara daima yüksek rakamlar saydırmak âdet olmuştur. On yedi çuvalı doldu- ran kâğıtları saydığın gibi.. Mektubumu bitirirken, üstat, haddim olmıyarak, küçük bir tavsiyede bulunacağım.. Odanda, hâşâ tahtıgâhında, bulunan o Yusuflu Cemalli levhayı kaldırıp yerine : “ Dam üstünde saksağan ,, “ Kazma vurdum beline , Levhasını as.. Daha faydalı olmasa bile daha cazip olur. Perestişkâr kulun Pazarola Hasan ı=_—_——._—____ — Hasan Bey senin İçin nazik adam derler.. Bir . kadının #amvaya binmesine yardım etmekten kaçman ayıp değil midir. Serseriler Hasan Bey Gülhane parkında dolaşıyordu. Üstü başı kirli bir serserinin ağaçlardan birine sır- tınmı sürtüp kaşındığını — gördü. Yanına gitti. — Neye böyle ağaça sürti- nüp doruyorsun. — Ne yapayım Hasan Bey, çamaşırlarım kirli, sırtim kaşını- yor.. ben de ağaça sürtünüp ka- şınıyorum. Hasan Bey serseriyi evine gö- türdü. Temiz çamaşırlar verdi: Bunu duyan diğer iki serseri temiz çamaşır koparmak arzusile ertesi gün Hasan Beyin evinin önüne geldiler. Hasan Bey evden çıkacağı zaman, duvarlara sırtla- ını sürtüp kaşınmaya başladılar. Bunları gören Hasan Bey kah- kaha ile güldü. — Anladım dedi siz de ayni çamaşıri istiyorsunuz. Fakat dün şamaşır verdiğim adam yalnızdı, kendi kendine ka- şınamazdı siz iki kişisiniz, çama- şırlarınız kirlenmiş olsa da zararı yok, hiç zahmet çekmeden biri- birinizin sırtlarını kaşıyabilirsiniz. Hasan Bey — Allah şu dilsiz sağırlardan razı olsun, onların sayesinde karşıdan karşıya ölmeden geçehililmek imkânını buldum !.. K . — ! Hasar Beyin İ tAvI ) î lıuluııtıluğı'u bir mec- H Hasan Beym Fıkraları j Treran L liste ölümden bah- _'Uİ""'"" yi heti aa geeiT ledleilam a a n -ı... Tokat Hasan Bey yolda giden - biri- nin ensesine hızlı bir — tokat vurdu.. — Ne yapıyorsun Hasan Bey!. — A, affedersiniz sizi bir arkadaşım zannetmiştim. — İnsan arkadaşına bu kadar hızlı mı vurur?. — Benim arkadaşıma vurdu- ğgüm tokatada mı karışacaksınız. Dayak Salamonla Moiz sokakta kav- ga ediyordu. Salamon iriyarı, Moğz de aksine ufak tefekti. Moiz dayak yiyor, fakat nedense kaçınıyordu. Hasan Bey bunları gördü. Moize bağırdı: — Ne duruyorsun Moliz kaç- sana .. Moiz kaçmıyordu. Salamon artık yumruk vurmaktan yoruldu. Moizi bırakıp gitti.. Moiz yüzü kan için de Hasan Beye bakıp güldü.. — Bana kaç diyorsun Hasan Bey. Baksana Salamon kavga ederken yere cebinden beş ku- ruş düşürdü. Ben de ayağımı üstüne basıp durdum. Kaçacak olsam parayı görüp alacak hiç kaçar mıyim ?.. Tuhaf Hasan Bey oğlile beraber varyete numaraları yapılan bir eğlence yerine gittiler. Sahneye birkaç cüce çıktı. Hasan Bey oğluna: — Bak, dedi, küçük küçük adamlar ne tuhaf — Tuhaf mı, ben daha tuhf- larını gördüm büyük — büyük adamlar.. Hizmetçi Hasan Bey hizmetçisini met- hediyordu.. — Hizmetçim okadar emni- yetlidir ki, dedi, bir gün bir cigara tablasında bir cigara sön- dürüp bıraksam Üç ay sonra yine ayni sönmüş cigarayı ayni tablada bulurum. Rakip Moiz Hasan Beye anlattıt — Biz kardeşimle ikiziz. Ayni zamanda doğduk. Hasan Bey güldü: — Dezsenize anadan doğma rakipmişsiniz |. — ’ LA ç .. ki YA aZ ÇULI TCTCT LA e GN OD ALIL x Be e Ş — Hasan Bey, baksana, kriz geçti ticaret yoluna girdi de- mek.. Hamallar sabahtan akşama kadar öteye beriye çuval çuval eşya taşıyorlar. — Zannettiğin gibi değil hazret, Filorinalı Nâzım' Bey, kendi hakkında yazılan yazıları evine taşılıyor.. Trr Bk. T

Bu sayıdan diğer sayfalar: