20 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

20 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mi PAZAR OLA HASAN BEY İlNIE Ölüm — Açık Mektup $ — Hasan D ; t — Ç .ıx Hasan — Beyin bulunduğu bir mec- Filorinalı Nâzım Beye: Muhterem ve büyük üstat, v> ç Hasan Bey yolda giden biri- Son günlerde hakkında yazı- | Bey, we oldun * ye | : / AYLARI N NDN nin ensesine hızlı bir — tokat lan yazıları ıı(ıı']r salır lıkipdel- | bi ı Va $ #İ, İ şey vuıdıı..N : tim. Gazetelerde intişar eden yle ağ ı A ü — Ne yapıyorsun Hasan Bey!. resimlerine iştiyakla baktım. De- | Yt0 vlrm y v /2 h - FEE Y UR .Il;'ı'ı:'u' vi — A, affedersiniz sizi bir hanın karşısında eğilecektim. Fa- | ğ (N ir verde 'tesadı: | arkadaşım zannetmiştim. kat büyük kafamın sıkletile muva- | çek Renim de — İnsan arkadaşma bu kadar zenesini kaybeden vücudum, yü- w4 ğ hızlı mi vurür?, zükoyun yere kapandı. Rükü ::'r"h'"" gidip “çelk — Benim arkadaşıma vurdu- etmek isterken secde — etmiş bu- A yse” Va z ğom tokatada m karışacaksınız. ıuııdAu;ı_ı. MA AA G dişin olsaydı. ben İ 5 ? 2lser 3 7 yi ü Dayak iz Üstat duydum ki: Gaze- | de götür İ A A di T ZN ş F ı Ş telerde senin içiny yazılan yazılar | vir ıf i 5ılı_monlı Moiz sokakta kav- ©on yedi çuval tutmuş.. Şimdiye Kİ. edıyordu_. Salamon — iriyarı, kadar satırla, sütunla, sayfayla lviz de ıkıı_rıe ufak — tefekti. yazı ölçüldüğünü bilirdim. Fakat Moiz dayak yiyor, fakat nedense çuvalın yazı için bir ölçek oldu: :;Ş:Dıyoh'ldoı'ı_e ı:'fmdıky bunları ğ i öğrendim. Lâf torbaya - Moize bağırdı: girmez. diyenlere “ne büyük' bir — Ne durüyorsun Molz kaç- ders, Yine duydum ki: Doktorlar Danketti dankeder bu hal kafama, sana .. bir zaman, çıldıracaksın, demiş- B0 STNKE LAİ İN Moiz - kaçmıyordu. — Salamon L ıldfı Ki 4 Ve Diktirmek |: im tutmuyor yama, artık yumruk vurmaktan yoruldu. 4 *:;u î:r:kc;“::m'ğ:ni'di.“(;::l:: Babamın mirası meşinden terilk.. Moizi bırakıp gitti. Moiz yüzü doktorlar - çıldıracakla - çıldırmışı Züğürtük yüzünden fazla Lunaldım; Başımdan belâlar gitmiyor yarap, k?" için de Hasan Beye bakıp biribirinden — ayırt — edemiyecek FK geldi, ortada dimdizlak kaldım.. Dertierim ne de çak bitmiyor yarap; güldü.. : kadar mesleklerinde acemidirler. $ na ne esvap, ne pa'lo aldım, Kısmelim durüyor ilmiyor yarap.. — Bana kaç diyorsun Hasan Yüzlük bunları.. ZÜĞÜRTLÜKTEN ŞİKÂYET Üstat! demek artık edebiyat âleminde — kırallığını ilân ettin. Bunun için günlerle, aylarla şen- likler yapılsa yine azdır. Bu kıral- hğın teşkilâtım yaparken bilhassa şunu zatı devletinden niyaz ede- ceğim.. Haşmetme&bıma — bir küçük hizmette — bulunmak — istiyorum. | Yeni kırallık namına bir gazete | çıkaracağım. Fakat bütün yazıla- | rım benim gazetemle neşrede- ceğine söz ver. Sen satır satır he- sap edip parasını ödedikten son- ra ben gazetemi diğerleri gibi sekiz on sayfa değil, on iki bin | sayfa bile çıkarırım.. Zaten bin | rakamından aşağı konuşmak bü- | yüklüğe — yakışmaz ki.. Senin | derecene gelen insanlara daima | yüksek rakamlar saydırmak âdet | olmuştur. On yedi çuvalı doldu- ran kâğıtları saydığın gibi.. Mektubumu bitirirken, Üstat, haddim olmıyarak, küçük bir tavsiyede bulunacağım.. Odanda, hâşâ tahtıgâhında, bulunan o Yusuflu Cemalli levhayı kaldırıp yerine : * Dam üstünde saksağan ,, “ Kazma vurdum beline ,, Levhasını as.. Daha faydalı elmasa bile daha cazip olur. Yatacak bir yerim yaklu Üstelik.. Tallim anladım ne kadar silik!.. Bey., Baksana Salamon kavga ederken yere cebinden beş ku- ruş düşürdü. Bende ayağımı üstüne basıp durdum. Kaçacak olsam parayı görüp alacak hiç | kaçar mıyim ?.. Tuhaf Hasan Bey oğlile beraber varyete numaraları yapılan bir eğlence yerine gittiler. Sahneye birkaç cüce çıktı. Hasan Bey oğluna: — Bak, dedi, küçük küçük adamlar ne tuhaf — Tuhaf mı, ben daha tuhf- larını gördüm —büyük — büyük adamlar.. Hizmetçi Hasan Bey hizmetçisini met- hediyordu.. — Hizmetçim okadar emni- yetlidir ki, dedi, bir gün bir gigara tablasında bir cigara sön- dürüp bıraksam Üç ay sonra yine ayni sönmüş cigarayı ayni tablada Rakip Moiz Hasan Beye anlattı: — Biz kardeşimle ikiziz. Ayni zamanda doğduk. Hasan Bey güldü: | bulurum. Hasan Bey — Allah şu dilsiz sağırlardan razı olsun, onların sayesinde karşıdan karşıya ölmeden geçehlimek İmkânını buldum !.. — Deszenize anadan doğma rakipmişsiniz |. Perestişkâr kulun Pazarola Hasan Serseriler Hasan Bey Gülhane parkında dolaşıyordu. Üstü başı kirli bir serserinin ağaçlardan birine sır- tım — sürtüp kaşındığım — gördü. Yanına gitti. — Neye böyle ağaça sürtü- nüp doruyorsun. — Ne yapayım Hasan Bey, çamaşırlarım kirli, sırtim kaşmı- yor.. ben de ağaça sürtünüp ka- şınıyorum. | Hasan Bey serseriyi evine gö- | türdü. Temiz çamaşırlar verdi: Bunu duyan diğer iki serseri temiz çamaşır koparmak arzusile ertesi gün Hasan Beyin evinin önüne geldiler. Hasan Bey evden çıkacağı zaman, duyvarlara sırtla- inı sürtüp kaşınmaya başladılar. Bunları gören Hasan Bey kah- kaha ile güldü. — Anladım dedi siz de ayni çamaşıri istiyorsunuz. Fakat dün şamaşır verdiğim adam yalnızdı, kendi kendine ka- b Böyrim n ç z v de :::-ııııı:,:,ıf ık:î,.l.:ükî:ı:n:'. ç;.?:.—ı mek.. ”.:f:l':llll'y'.lbl:l::: B .::.:.İ.G kıd::“lh,ıı =.rly.ı çuval — Hasan Bay senin için nazik adam derler.. Bir kadının zok, hiç zahmet çekmeden biri-« SÖY SEEE ASA Gi A — Zannettiğin gibi de; hazret, Filorinalı Nâzım Bey, kendi #amvaya binmesine yardım etmektan kaçman ayıp değil midir. irinizin sırtlarını kaşıyabilirsiniz. | hakkında yııılıı'ıı Şııılırı.' evine taşıtıyor.. ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: