18 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

18 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İSTANBULDA: SON POSTA AA İA L KÜ GKM Ka l Bir Ölünün Hâtıra Defterinden I İNGİLİZ CASUSLARI Ben Söz Vermiştim Saat Onda Merkez Barına Gideceğim —d0— Taflan Taşban Palas'a en ya- kın ve en temiz olan gazino idi. Grota ile birlikte, akşamın alaca karanlığında gazinoya gittik. »« Fabrikalari müdüriyetine mensup yüksek rütbeli ikl dostu- muüz bizden evvel gelmişler ve hepimizin rahat edebileceği ma- halde bir masa İşğal etmişlerdi. Günlerden beri görüşemediğimiz bu doştlar, benden ziyade Greta- ya meylümuhabbet göstererek i- tifat ediyorlardı. Oturduk. Masamıza rakı, bira getirttik. Saat sekizi beş dakika geçiyordu. Greta: — Lilinin beyi geldi, dedi. Filkakika masamıza — doğru orta yaşlı uzun boylu zayıfça bir adam geliyordu. Yanaşınca Greta elini uzattı. — Buyurunuz beyefendi, Bana dönerek: — Size bizim Lilinin beyini takdim edeyim, dedi. Mahcup bir adam, yanımızda ezilip büzülüyor, Gretadan fazla bana sokuluyor, biradan başka bir şey içmek istemiyordu. Fakat Gretanın devamlı israr ve ikram- larını reddedemedi. Rakı içmek mutadı. olmadığımı — söylemesine rağmen diğer dostlarımız kadar © da raki içiyordu. İşret başında samimiyet pek çabuk tesasüs ediyor. Bilhassa Greta gibi herkesin candan alâ- ka ve heyecanını uyandıran genç ve güzel bir kadın bulunursa. Gretanın bu yeni dosta karşı gösterdiği alâka ve iltifat, fabri- kalara mensup ikl dostumuzu İçin, için kıskandırıyordu. Saat dokuza yaklaşırken S... Bey de geldi. Yeni misafir, masamızda- kilerin umum! hürmet ve muhab- betile karşılandı. Misafirlerimizin — şahsiyetine nazaran ben çok fena bir aki- betten, bir şüphe bir takipten korkmıya başladm. Meşhur simaların bir arada bulunması, Creta gibi müstesna bir güzel kadının hesapsız mas- raf ve iltifatı gayet haklı - olarak böyle bir şüphe ve aleyhimize bir takip için sebep olabilirdi. Manmafih gördüğü bütün iltifat- larına rağmen Greta, en ciddi, en vakur bir kadın gibi hareket ediyordu. Saat ona geliyordu. Greta yapıma sokuldu: — Ben söz vermiştim, saat enda Merkez barında bizim Lili- ye gideceğiz, dedi. — Hep birlikte mi? — Rayır. Hesabi. görünüz ayrılalım... — Bunları olmaz mı? — İyi olacakl. Biraz sonra hesabı gördüm. Bir emrivaki — yaparak ayağa kalktım ve: — Bu gece beyefendilerimizin müsaadelerini rica edeceğir, de- dim. S... Bey herkesten fazla mi- tecesir bir vaziyetler bırakmak — ayıp | ayrı ayıı, — Bu gidiş bizi mahzun ede- cek, neş'esiz kalacağız, dedi. Greta ve ben hepsinin ellerini sıktıktan — sonra — ay- rıldık. Gazinonun — kapısı — önünde bekliyen otolardan birine bindik. Hareket ettikten sonra hafifçe iğilerek casus kadına sordum : — Merkez barda bir şey ml var ? — Kalabalıkta bunaldım, de- Yeni Neşriyat: Boynu bükük kızlar — Şair Reşat Fevzi bey Boynu bükük kızlar tsimli yeni bir hikâye kitabı neşretmiş- tir. Ön formalık bu küçük cilt renkli re İmll sarif bir kapak içindedir. Şıfak kitaphanesinde fiatı 50 karuştur. Halkevl — x hit — Hölkevi tarafından ayda bir neşredilen bu mec- muanın B ve Gınar sayıları İatişar et- miştir. Bu iki sayının zenğin münde- recatı arasında çok faydalı ve İatifadeli ilmi ve edel! yazılar movcuttur. Tavsiyo ederlz Çığ — 15 günde bir çıkan bu si- yavı, iktisadi, İlmt ve edebi mecmuanın 87 İnci sayısı songin münderecatla İn- tişar etmiştir. Tavsiye öderiz. & kuruştur. Akın — Trabzon gençler - gurübu himayesinde 1ö- günde bir intişar eden bu ilim veedebiyat mocmuasının 28 üncü sayısı İntişar otmiştir. Bu nülshada inki- İAp ve demokrasi, köylü ve kooperatif mevrulu yazılarla şilrler vardır. Fiatı 10 kuruştur. Fikirler 4 senedenberi İzmirde Ant'şar eden bu fikir ve kültür meamu- asinın Di üncü sayısı zengin mündere- çatla İntişar etmiştir. Türk Inkılâbı ne yaptı? Sığırtmaçlıktan Darülfünun mt- derrisliğ'ne gibi güzel yazıları vardır. Karilerimize ttvsiye ederiz. Semeavi İhtras— Ralf Noodet be- yin beyecanlı ve moeraklı bir romanıdır. Roman 20 sene sonra cereyan etmezte olan bir vak'adan bahsetmekte ve bü- yük bir Türk kız kolleji romanda mü- him bir yer tutmaktadır. Bu kollejden mozün genç bir kız spor tayyarosile bir günde okyanusa kadar gidip gelmek- tedir. Büyük bir aşk macorası etrafın- da bir çok fonnt ve içtimal yenilikler felaoft ve beşert düşüncelerle süslenen bu romanı tavs'ye edariz. Galatasaray — Kıymetli oyun- oularımız!la münevver geçlerimiz tara- fından çıkarılan bu ilmi ve edebi mec- muanın 21 İnol sayısı- zengin münde- recatile intişar etmiştir. j VTürkçeden Almancaya yeni | lügat — Alınan lisesi muallimlerinden Zeki Cemal beyin hazırladığı ( TDürk- çedet Almancaya yanl Tügat ) kitabi | çok nefls bir tarzda fap vo neşredil miştir. Lögat, Türk lisanının en son şekline ve bu günkü yazı konuşma tar- sına göre hazırlanmıştır. Ayfıca lor için Almanca gramer ve Alın için do Türkçe gramer ilâve odi ı teftüme Yapmak İst güzel bir röhberdir.. Bir buçuk lir: Kanasat kütüphanesinde satılmaktadır. Tavsiye edoriz. | Polls mecmuası TT inci — Bu moslekt | muvcmuanın Bayımı istifadali | mündoarecatla İntişar otiniştir. | / geee —————n —e — TAKVİM —— Gün — CUMARTESİ — Kasım 31 — 18 MART 933 tüi — Şdt Rümt — 8- Dikadö ” 18800 Ü 3 5 Mart - 151ö Vaktt | Vakit (Ezanl ivasa't SULİC A aNi (YASAtI Ora ilkradli # Mf 12 312 ) Yaima 9 28 ( 180 46 | batak | 10 0) di. Bu vaziyette oturmaktan bir fayda yok ki.. — Peki Merkez barda ne var? — C.. bey Lili'nin Aşıkı de- ğil mi ? — Ecte.. — Biz ayrılınca, doğru oraya gidecek, Bizi orada bulacak. Merkez barın içi neş'eli bir cazband gürültüsile — çınlıyordu. Tenha bulduğumuz bir köşe ma- saşına oturduk. Cazband curunca yanımıza Madam Lili geldi. Gre- tayat — Bu gece C. bey yok, dedi ve güldü, Greta : —(C bey mi? Taflan'da beraberdik, — Tevekkeli değil, beni w nuttu ? — Bundan sonra gelmez mi? | Madam Lili kapı tarafını göz- terdi : — İşto teşrif ettiler, dedi. Filhakika C. bey etrafına göz gezdirerek ilerliyordu. Lili yanı- mızdan ayrıldı. C. beyi karşıladı. Kısa bir müddet ayakta konuşp- tuktan sonra kıymetli misafirini bizim masaya getirdi. C. bey masamıza gelince herkesten ev- vel Greta: — Taflan neş'esiz bir yer. Ben sıkılmıştım. Burada cax var, dans var, neş'e var. Ne iİyi ettiniz de siz de geldiniz, dedi Bütün gözler, merkez barın bir nevi dans yıldızı telakki olu nan Lilinin üzerinde idi. Dinç bir gencin ricasına mu- tavaat eden dansöz kadın, müte- madiyen sıçrıyan, oynıyan — kafi- leye katıld. Masamızda biz (C...) beyle kalmıştık. Gretanın — bir nevi ihtar mahiyetindeki bakışın dan anladığım mana ile - (C...) beys: — Arzu ederseniz, siz de bi- zim madam İle — dansetsenizel. Dedim. Yüzü kıp kırmızı oldu. Greta bir emrivaki ihdas ederek ayağa kalktı. Cazbandın ölçülü ahengi- ne bunlar da ayak uydurdular. Ben yalnız kalmış, düşünüyor, ca- sus kadının cür'etinden ürküyor- dum. Greta barda bulunan her- kesin takdir ve alâkasınmı uyandı- racak kadar kıvrak hareketler gösteriyordu. Dansederken (C...) beyle ayni zamanda mütemadiyen konuşuyordu. Kıza fasılalarla bir kaç defa kalktılar, dansettiler, Greta, yeni ahbabımıza karşı cid- di bir yakınlık gösteriyordu. <—< ——— aa Resim — Tahlilli — Kuponu Tablatinis! üğrenmek — letiyorsanu | resminizi S adet kupoa — ile Nıı; likte gönderinli. — Resminiz draya | Gbidir ve iade edilmen | —a ea Yalın, meslek & veya san'at? Bulunduğu momleket Reslın — atiyaz edecek ml ? Resimin klşek BÖ kurupluk | Ür$ mükabilinde şönderileö bee> | nen rügürda HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Nakili: Hüseyin Zekl Babasının İntikamı Uzak bir köyün ta nihayetin- deki bir ev. Rüzgür, gecenin karanlığında — inleyip — duruyor.. Derin köpek havlamaları, hayvan bağırmaları işidiliyor.. Pehlivan Ahmet, ateşin kena- rında Üç ayaklı bir iskemleye | oturmuş, düşünüyor. Ağzında ken- di elile yaptığı bir ağızlık var.. Ocağın başında, odayı bulatlıyan isli bir lâmba her tarafı kâfi derece aydınlatamıyor.. Duvarda, ihtiyarın korkuç gölgesi kımıldıyor. Pehlivan Ahmet, İri yarı, kır sakallı bir adam.. Üzerinde kalın çuhadan yapılmış bir elbise var.. Pehlivan Ahmet matemde... Daha bir iki gün evvel biricik çocuğur na kıydılar, Anası üzüntüden öldü, Şimdi ihtiyar pehlivan, yak- n zdır.. Yapyalnız! Biri bir köyde, diğeri bir köyde iki yeğeni var, lâkin onlar, fecl bir surette kat- ledilen — delikanlının — intikamını almayı biç düşünmiyorlar. Onu nasıl öldürmüşlerdi? İçtikten sonra bir kavga olmuştu; işte bu kavga esnasında Ööteki dünyayı boyla» ti Fehlivan Ahmet oğlunun kati- lini göremedi. O, şimdiki halde, dağa çıkmış deniyordu. Fakat ismini biliyordu. Pehlivan Ahmet sabahleyin çifte çıkıyor; eve karanlıkla be- raber dönüyor.. E'ine testiyi ala- rak çeşmeye — gidiyor.. Sonra, ateşini yakıyor. Komşusu Penbe Hanım, çorbasını getiriyor. İhtiyar pehlivan, küseyi dizlerinin üzerine koyuyor ve öylece yemeğini yiyor. Arasıra, alevlere gözleri da- hyor.. Çok uzun zamandanberi acı görmiyen neşeli kalbi şimdi parça parçal.. Bazan “ahl bir kızım olsal, derdi. Oğlu güzeldi, kuvvetliydi, şendl Amma artık o da yok olmuştu. Feci bir surette ök müştü. İhtiyar pehlivan msla oğ- hunun İntikamını almak düşünce- sinden bir an fFfariğ olmamıştı. Bilâfasıla onu düşünüyordu. Eli titremiyor. Geçen sabah bir kur- şunda bir ağaç dalımı düşürme- miş miydi?. Bekliyor. Adalet onu aldatmıyacaktır. * Kapı vuruluyor. — Kimdir 0? Daba hızlı vuruluyor. İhtiyar pehlivan açımıya gidi- yor. Bir delikanlı ruzgâr gibi içeriye giriyor.. Ahmet Ağa me- seleyi anlamıştır; kapıyı kapa- tıyor. — Kovalıyorlar mı, delikanlı? — Az kalsın jandarmaların kurduğu — pusuya — düşüyordum. Beni arıyorlar, Tüfeği elinde, fişeklikler çap- razvari karaının Üzerinde, solu- | yor. Yüzünde, çalılıklar içine giz- lenen bir kimsenin hali var. — Beni saklasanal!.. Pehlivan Ahmedin dudakları | kıpırdadı: —- 23»e Delikanlıyı samanlık merdive- ninin arkasına gizledi. Üzerine saman yığdı. Sonra, çubuğunu ağzına slarak, gittikçe şiddetle- meleyen keçilerin seslerini dinler gibi göründü. * Tak! takl... — Kanun namiına, açi Pehlivan. Ahmet bağııyor: — İpi çeki Yerinden kıpırdamadı. Ellerin- de mavzerlerle içeriye iki jandar- ma girdi. Biri ihtiyara: — Pehlivan - dedi - birisi saklı! — Kim? — Eşkiya Ali.. İhtiyar, tir tir titreyerek yerin- den sıçradı, ayağa kalktı. Eşkâi . iya Alil... Oilunuıı, katilil.. K Çubuğundan — bir iki nefes çekti, ocağa eğilip tükürdü. Tek- rar doğrularak: — Burada kimse yok; dedi. Yalnızım. Sonra, ağır sesle ilâve ottir — Her bhalde oğlumun katl- lini evimde saklayamam yal.. x Jandarmalar - gittiler. Fırtına hâlâ inliyor. İhtiyar odanın İçin de aşağı yukarı dolaşıyor. Ayağı, döşeme tahtalarını titretiyor. Ar- tık, tabancasını alıp yukarıya çıkarak oğlunun intikamını ak- maktan başka İşi kalmamıştır. Fakat alçakca intikam almak ona yakışır mı? Ya misafirperver- liğin o eski kanunu nerede kali- yor? Hatırasında, büyük babasının evine bir eşkıyayı kabul ettiği ve sonra onun yerine xzındana gittiği canlanıyor... Odada yine dolaşmıya başlıyor... Bir an, fırt- naya karışarak kaçmayı, kapısını açık bırakarak uzaklara gitmeyi düşünüyor... Lâkin vax geçiyor, merdiveni çıkıyor, bir yumrukta küçük samanlık kapısını açıyor ve bağırıyor: — Artık gel, korkacak bir şey kalmadı! Haydut aşağıya iniyor: — Susadım. Genç oğlunun içtiği kaptan haydut ta içiyor. — Karnım aç, ekmeğim kak- madı. İhtiyar, tahta sandığın kapa- gn kaldırıyor, bir ekmek çıka- rıp oğlunun katiline uzatıyor. — Şimdi nereye gideceğim? Bu köyü bilmiyorum... İhtiyar pehlivan bir zaman düşünüyor: — Benim evin arkasında bir tarla var, Otarlayı ilk kulübeye kadar takibet! Çoban mert bir adamdır. Sana emin bir yer bulur. evinde ve aksayan blir * Pehliyan Ahmet, — duvardan tüfeğini çıkarıp — omuzuna ve dişarıya çıktı. olmamış.. ortalık alaca karanlık... Siyah bulutlar ufka doğru koşu- yor. Bir horoz öttü, diğerleri ce- vap verdi. Uzakta, yamaçta, ko- yun sürüleri moliyor... İhtiyar hızlı buızli yürüyor... Bir kulübe görüyor, bir kâyanın arkasına siper alıyor... Buradan kulübenin kapısı iyice görlünü- yor., açık.. içeride ateş var... Si. lâhını dolduruyor ve öylece bek- liyor... Çoban, arkasında haydut oL- duğu halde çıkıyor... — Pehlivan, tüfeğini Alinin — istikametine çe- viriyor.. bir. gözünü yumuyor... Lâkin birden duruyor. Ne yapa- cak? pusuya düşürdüğü ve evim- de misafir ettiği bir kimseyl mi öldürecek.? Pehlivan Ahmet, köye döner- ken ağlıyor ve ardı arkası kesil- miyen birçok şeyler mırıldanıyor:.. ZZuıllı pehlitan ve mert Ahmst

Bu sayıdan diğer sayfalar: