18 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

18 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Umumi Bir Harbi Hangi Siyasi Kuv- vet Doğurabilir? Bundan aç gün evvel, balk Arasına yılan harp — gaylal doğuran sebepleri gözden geçirn ve iktısadi vaziyete bakarak bugün fçin, yakın bir umumt? harp tehlike- #İnin mevcut olmadığını söylemiştik. Buügün de ayni mevzuu, Gsiyasi vazi- yetle murakabe etmek ve bu yüzden bir barbin doğması mümkün olup olmadığını gözden geçirmek istedik, Harbe sebep olacağı en çok idcla edi'en memleket Almanyadır. Bu- gönkü ha'lle Almanya bir harp yapmak ister mi? Böyle bir suale hayır demekten başca yapacak bir gey yoktur. Çünki Alman mlleli, muharebeyi, fennl bir hareket telekki eder. Onun içla harp, 1 bir me- sele değildir. Bugünkü halile böyle bir harbe hazırlanmamış olduğu İçla, muharebe tehlikesinla Almanyadan gelmesne İmkân yoktur. Leh stan — Bu memleketle Ak çig koridorun- dan dolayı mühim bir Fakat komünizm'e mücadele nokta« sından, bu iki memleket birikizin'n müttefisidirler. Binmenaleyh, er, geç anlaşmak 'mecburiyetindedirler. Şu halde, asıl barp - tehlikesi, Fransanın şu veya bu zümreyi teşvik ederek büyük kuvvetini onun yardı- mina koşturacağı waadinden doğa- bil'r. Fakat bu takdirde de Fransanın, İngiltereden emla olması, hatta emin değil, onun yardımına güvenmesi üzımdır. Fakat İngiltere' böyle bir yardımda bulunmak arzusunda deği- dir. Fılvaki, İngiltere, Almanya tara- fından Fransaya yapılacak bir teca- vüzü Fransa ile berabar reddetmeyi yvadetmişt r. Fakat Fransanın, merkezl Avr- pada ve şarkta oynadığı rollerin bir loabı olarak bir tehlike zulura gelir . İse, elbatte ki İngltere Fransa ile beraber yürümiyecektir. Belki aley- hinde bulunmıyacak, fakat muhakkak ki beraber de adım — atmıyacaktır. Bu vaziyete göre. siyasl noktadan da yakın bir harp tehlikesi mevzubahs değildir. Kevcut müşküller, ileriye tüt tehlike tohumlarını taşımaktadır. Söreyya İrlanda Meclisinde Dublin, 17 — Meb'usan Mec- lisi, İngillenyı borçlu bulunan emlâk ve arazi taksitlerinin Cenubt İrlânda Maliye Nazırlığına devir ve havalesi hakkındaki lâyihayı kabul etmiştir. — ——— GEELERNE TEFRİKA N Komünistlik Mücadelesi Almanyanın Birçok Şehirlerinde Ko- münistlerin Faahyetlerı Yasak Edildi Loetzen, 17 — Sol cenah radikallerinden | oldukları zannedilen bir takım kimseler, Loetzaer ve Rayn ban- kasına bir bomba atmışlardır. Bankanın büyük kapısı harap olmuştur. Bankanın iç tarafında da kük liyetli zarar ve hasar vuku buk muştur. Darmştat, 17 —. Hes hükü- meti toprağındaki sosyalist ve komünist — cemiyetlerinin — faali- yette bulunmaları yasak edi- miştir. Karlsruhe, 17 — Alınıı hü- kümeti komiseri sosyalist ve ko- münistlere mahsus — Üniformalar ve alâmetlerin giyilmesini yasak etmiştir. Bir Vapur Ateş Aldı Anvers, 17 — Hintkeneviri yüklü olduğu halde dün sabah Anvers limanına gelen Şvarzem fels gemisinde kenevirlerin tutuş- ması yüzünden büyük bir yançın çıkmıştır. Neftyağı do'u birçok tenekelerin gemiden dışarı çka- rılmasına muvaffakiyet elvermiştir. İtfaiye kuvvetlerinin ancak birkaç gün içinde ateşi söndürecekleri söylermektedir. İçki Yasağı Tarihe Karışıyor Vaşington, 17 — Ayan meslisi | şarap ve bira satışının kanuna uygun bir hale get'rilmesi için yapılan lâyihanın tadili hakkında- ki takriri kabul etmiştir. Bu takrirde bira ve şaraplar- daki alkol miktarının yüzde 3,20 den 3,05 e indirilmesi istenmiştir. Nehirlerde Seyrüsefar Berlin, 17 — Oder nehrinin mecrası Boyunca gemi seferlerine tekrar başlanmıştır. ©. 20 gaa İHTİYAT ZABİTİ ROMAN GEREEREN Muharriri: Bürhan Cahit HEREEEERENI İyi bir aile çocuğu idi. Ev terbiyesi, aile terbiyesi, hayat bilgisi kuvvetli idi. Yakışıklı, gös- terişli bir İstanbul çocuğa olan Cevdet arkadaşları arasında der- hal bir varlık olduğunu ispat etmişti. (A) formasımı takıp beşinci bölük — başçavuşluğunu yapmıya başladığı zaman alay kumanda- pinın emrile zabitan tabldotuna girmek — müsaadesini ald.. - Bu kendi —sınıfnda ilk defa ona yapılan bir muamele İdi Bazıları Cevdetin bu parlay- gar pek küvvetli bir iltiması o duğuna verdiler. Halbuki Cevdet böyle vazifelerde en yakınlarnın himaye arzusunu bile gururunu incitecek — bir hareket telâkki ediyordu. Dayısı erkânıharbiyede yüksek bir vazifede idi. Onu karargâhı ı ümümiye almak istedi. Fakat Cevdet talimgâhta mürettep bö- l lüğüten birl bütün arkadaşların n cepheye dağıldıkları bir sırada kendisinin bu şekilde himaye edilerek merkezde alıkonulmasını adeta korkaklık gibi telâkki etti. ÖOn beşinci bölükte muallim olarak kalışı sırf. alay kumanda- n nın onun şahst meziyetleri bak- kında edindiği kanaatten — ileri gemişti, Cevdet vazife başında demir gibi wert, talimden sonra bir hariçiye memuru kadar nazik ve Zarifti. Ben ( Cevydet ) le Yakacıkta tanışımıştım. O bir. fen adamı olmakla —beraber ruühen — çok içli idi. Onunla akşamları Yakacıkta- ki ayazma bahçesinin yüksek çe narlar. altında oturur, haziran gü- neşinin Ada açıklarında Marma- rayı kana boyar gibi kızıllaştıra- rak batışını seyrederdik. Bütün gün Yakacık bir halvet ( Şarkt Prusyada ) | “ıll tler ti sonra bir vukuunda, edenlerden tsarrız — vaziyette olanın hangi ta- raf olduğunu tes- bite çalışmıştır. Fakat bütün bu Bayretler ve & mekler boşa git miş Çin- Japon harbi gibi canlı harp harp mu. bir misal olma. sına rağmen“mi. taarrız,, bir türlü tespit miştir. Bir — İngiliz gazetesi burada. ki karikalürü yap- edileme: ACE& &B aARAKBR M? G miş ve altına da şunu yazınıştırı “Cenevre bukukşinasları, Cemiyeti Akvam misakının maddelerini lefıır ulmeklı » meşgul oıırke'ı' Belgrat, 17 — Meb'usan Meclisinin dün öğleden sonra yaptığı toplanmada Başvekil M. Milan bütçe hakkındaki umumn! müzakerenin sonunda mühim bir siyasi nutuk söylemiştir. Bütçe ilk kıraatinde edilmiştir. Başvekil nutkunda demiştir ki: “— Hükümet parlâmento ha- ricinde siyasi mahiyette söylenen sözlere cevap vermiye mecbur değildir. Hükümet yalnız meclis- lere heıap vermekle mükelleftir, — Hükümet dahilt siyaseti- mire niı bazı meselelere büyük kabul güneş denize inerken Marmara bir portakal şerbeti rengini alınca içimize serin bir rehavet çökerdi. (Cevdet) le her şeyde san'atten edebiyattan, memleket işlerinden konuşurduk. çok iyi anlaşmıştık. Genç ve kıiymetli arkadaşın- dan o yazın sonunda ayrıldım. Ben hastalanmıştım. Vazifemi İstanbula naklettiler. Cevdet zabit vekili olduktan sonra İstanbula ber İnişte bana Uğrardı. Vazifem taksimde Idi O çi- varda — Bİr pânsiyonda kalıyor dum. Cevdet her perşembe ak- şana bana gelir, cumayı beraber geçirirdik. Gazze muharebelerinin kırıştı ğt bir zamanda onun talimgâhta kalan diğer arkadaşlarile beraber (Şam) a hareket için emir aldı- p duydum. Harbiye nezaretine in iği gün bana da uğradı, Ancak yarım saat kadar ko- nuşabildik. Ayrlırken: — Cevdet, kardeşim, dedim. Nereye gidersen bana yaz. Ben- de cepheye gitmek, büyük bir mektep olan harp BSahnesinden dersler almak isterdim, Kismet Yugoslavyada İftirak Ce- reyanları Endişe Veriyor birlik eserini bozabilecek, milli birlik temellerini yıkabilecek ve bazı kere milletimizin bütünlüğü- nü bile tehlikeye düşürebilecek mahiyette hal çareleri bulabile- cekleri zannına kapılanları mes'ul tutmakta hiçbir kusur ve ihmâl göstermemiştir. İster şimdiki rejime taraftar olsun, ister muhalifler — sınıfında bulunsun, bütün Yugoslavların memleketin bütünlüğünü ve istik- lalini korumak için bir araya gelmiyecekleri zannına düşenler pek çok aldanm:ş olurlar. gibi yanar, tutuşurdu. Akşamları | olmadı. Senin görüşüne, anlay- şına itimadım var. Bana bütün hatıralarını yaz. Cevdet bana vadetti. Ona talimgâh, silâh arkadaş- lığı hatırası olarak — kullandığım bir altın kalemi verdim. Mert ve temiz arkadaşım o akşam (Şam) a hareket etti. Gazze muharebeleri # rası 'da bir köçük mektubunu aldım. Ha- tıra defterini tatmaya başladığını çok enteresan vak'alarla karşı- lastığını fakat bu yazların bir- birine, bağlanınca çok güzel bir hikâye baiine geldiğini gördüğü için onları bana harp sonunda vereceğini söyliyordu. Aylarca ondan yeni bir haber alamadım. Harp gailesi değil arkadaşları anaları - evlatlarındın, kadınları kocalarından, sevgilileri aşıkların- dan ayırd. Yıllarca süren bu karışıklık, hergün tazelenen bu heyecan arasında dost ve aşna- ları tesadüften başka birleştire- cek kuvvet yoktu. lasanlar büyük bir kasırganın hamlelerine kapılmışlardı. İstan- bul'un yeşil köşesinde doğan bir genç Arap çöllerinin cehennem- den farksız. bir cephesinde can G üzelden Korkan Erkekler Gönül kimi #severse gözel odur, derler. Fakat bazan hem güzel, hem de gönlün hoşlandığı güzeller vardır ki bunlar bir ke sım erkekleri endişeye düşürür, | Bir takım erkekler çok güzel bir kızla evlenmiye cesaret edemez- ler. Öyleleri vardır ki sevgilerine rağmen fazla kıskançlık yüzünden çok güzel bir kızla evlenemezler. Bunlar kıskançlıktan kıvranmak- tansa aşklarını içlerinde eritmeği tercih ederler. Çünkü bunlara göre güzel bir kz daima baş | ka erkeklerin nazarı dikkatlerini celbeder. Böyle güzel bir kadınle sokağa çıkan kıskanç erkekler dalida uzap içinde kalrlar. Ş raya koyduğum mektubu - bir misal olarak okuyabilirsiniz: *27 yaşındayım. Yüzümün ve vücudumun — düzgün — olduğunu, güzel deni'ebilecek bır tipe ma- Lk bulunduğumu söylüyorlar. Üç senedenberi çok güzel ve kibar bir kızla sevişiyoruz. Nışanlandık. Yakında evleneceğiz. Fakat böy- le güzel bir kızla evlenmekten çok korkuyorum, Herkesin gözü karımın üzerinde toplanacak ve ben de kıskançlıktan ölünceye kadar azap ve ıztırap çekeceğim. No yapacağımı kestiremiyorum, Tavsiyelerinize sığınıyorum.,, hadıköyt N. N. Oğlum, bir kadın kendini idare etlikten ve evire bütün kalbile bağlandıktan sonra kısş- kanmak boş ve manasız bir şey« dir. Güzel br kadının ailesine ve ocağına bağlılık meziyeti ol duktan sonra ondan korkulmaz. Korkunuz beyhudedir. Eğer sev- gilinizin sadakatinden şüpheniz yoksa derhal evleniniz. HANIMTEYZE Amerikanın Yeni Sefirleri Vaşington, 17 — Amerikanın Paris sefirliğine M. Straus tayin edilmiştir. — Londra Sefirliğine namzet gösterilen M. Binghan hakkında bazı tahkikat yapıla» caktır. veriyor. Erzurum'un göklere erk şan tepelerinde hayata gelen bir — Türk evladı — Avusturs ya paytahtınmı —kurtarmak - içia Galiçya — cephesirde Kazak kurşunlarile gözlerini — dünyaya kapıyordu. Hayat geride ve cep- hede bir boğuşma haline gelmişti. Bu arada talimgâh bir zabit fabrikası gibi işliyor. Bir yandan cübbesi sarığı ile giren medreseli Üç ay sonra incelmiş, sertleşmiş bir mücadele adamı olarak ortaya çıkıyordu. Benim vazifem gecenin ileri vakitlerine kadar devam ediyor, gündüzleri yorğun bir - halde öğleye kadar yat yordum. Umum! hayatın şekli, manası değişmişti. Birçok arkadaşlar yekünu bir aralık beşi, altıyı bulan cephelere dağılmışlardı. Tesadüf herkesi bir tarafa atmıştı. Sinirlerin gerilip telekkilerin altüst olduğu bu dört yıllık harp devrinde silâh altına giren çenç- lik müthiş bir imtihan geçiriyorcu. Bu imtihandan sağ kalanlar buçün hayatın muhtelif saflarında yine Ööz yurt için çalışıyarlar. Arkadaşım Cevdetten tamam iki buçuk sene mektup alamadım. ( Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: