16 Ağustos 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GKL e ee OA A ll S — e Mecmualar Memleket Manzaraları Ahmet Haşim Nüshası Nurullah Ata “Mülkiye,, mecmuası hiç şüp- hesiz ki en ciddi ve en iyi mecmualarımızdan biridir. İsmine bakıp da sadece idari meseleler- Bartın Deresi Ve Kaâğıthane Bartın deresi denizden Bartına kadar motörle bir saat kadar sürer, derenin genişliği takriben otuz metre kadar vardır. Dere Ödemişlilerin Kadirşinaslığı SŞehre Su Getirenlerle Belediye Reisi temizlenmiye muhtaç vaziyettedir. Dereyi teşkil eden iki çayın sürüklediği kumlarla — içerilere doğru hemen hemen dolmuş gi- bidir. Derenin denizden başladığı yerde Hacı Davudun kahvesi denilen bir yer vardır. Burada bir küçük mesçit, bir jandarma karakolu ve bir de gümrük mu- hafaza memurluğu kulübesi var- dır. Bu Hacı Davudun kahvesi yanında Karasu köyü vardır. Derenin etrafı geniş tarlalar, kıyıları yeşil çimenler ve söğüt ağaçlarile örtülüdür. Dere her yirmi otuz metrede bir dönemeç yapar. Derede mütemadi bir faaliyet göze çarpar. Bartın — deresini geçerken Naci zade Cafer Çele- binin 904 yılında kâğıthane için yazdığı aşağıdaki mısralarını bu- günkü Bartın deresinin bir tas- viri olarak kabul edebiliriz. “ Geniş sahrası çevreyanı gühsar Drahşanı sebiztanı gülüzar Dırahtı sayeperverler erişmiş Budaklar biribirine el verişmiş Aralık yerde bir ırmak revant Çimenler derkenardır bi gerane ,, Bartın deresinin güzelliğini bu satırlar çok iyi anlatmaktadır. Derede motörlerin yanaşması için bundan iki yıl önce Belediye tarafından (28000) bin lira sarfile çok mükemmel bir rıhtım - yapıl- mıştır. — Mehmet Enver . $ Balıkesir'de , Ha k Evinn Faaliyeti Takdir Edildi Balıkesir (Hususi) — Halkevi- miz hergün her sahada büyük yenilikler yap- maktadır. Dil edebiyat ve tarih — şubesi- nin faaliyeti Türk dili tet- kik cemi- yeti — tarafın- ıidan 6 defa takdirle karşı- lanmıştır. Köy- cülük - ve içti- mai — yardım Tail kolu da geniş Esat Âdil B. bir yardım hazırlığı yapmakı: ..r. şebirdeki bütün fakirlerin listesi yapılmaktadır. Bunlara her mü- nasebette yardım - edilecektir. Kütüphaneden bütün - şehirli- ler ve köylüler istifade etmekte- dir. Cümhüriyetin —onuncu yıl dönümünü parlak bir — surette kutlulamak için şimdiden hazır- lığa başlanılmıştır. Ev reisi Esat Âdil B. her kolun mesaisini tanzim hususunda pek büyük bir muvaffakiyet gös- termektedir. Rizede Çarıkçılar Rize (Hususi) — Burada hay- van derilerini debağat edecek iş evi yoktur. Bu işi, çarık yapan ustalar kendileri yaparlar. Dana ve sığır derilerini kendi evlerinde hususi bir usul ile pek mükem- mel debağgat ederler ve deriyi adeta pamuk gibi beyaz ve yum- şak bir hale getirirler. Bunlardan yaptıkları çarıkları bayağı ayak- — kabıya benzer bir şekilde yapar- lar ve bir liraya satarlar. | dirler. /— çağında tam 120 çocuk vardır. — İçin - Tire — (Husu- M ere büyük küçük Ti- si) — Ege mım- |— takasının mühim —| bir kısmı olan “Küçük Mende- res Havzası,,, saçayağı üç ka- za merkezi ve bu knzalar. mer- but birçok şirin nahiyeler, zen- lere maliktir. Üç kaza biribirine şimendiferle ve muntazam şose- lerle — bağlıdır. Bu havzada her çeşit mahsul yetişir. Bilhassa tü- tünleri pek meşhurdur. Tütünler bu sene fevkalâde nefis olarak yetişmiştir. Havaların yardımı ve tütün zürramın iyi tütün yetiştir- mek için daima kır ve dinç tar- laları seçmesi bu seneki mahsu- lün fevkalâde nefis ve olgun ye- tişmesine yardım etmiştir. Bu sene dört milyon küsur kilo tütün istihsal edileceği tah- min edilmektedir. Tütünlerin en çoğu —Amerikan — kumpanyaları tarafından satın alınmaktadır. Bu sene İnhisar İdaresi ile Bir Abîde R_elfzediyorlar Ödemişte Zafer meydanı ve büyük havuz Japonların İzmir havalisinden fazla miktarda tütün alacakları haberi buralarda sevinç uyandırmıştır. Bu takdirde tütünlerin — iyi fiatla satılması kabil olacak ve:” müstahsilin yüzü gülecektir. * Tire, kırk beş bin küsur nü- fusa maliktir. Bu şirin beldeye bir öortamektebin şiddetle lüzumu vardır. Fakt bu sene İzmir vilâyeti içinde hiçbir. ortamektebin açıl- maması Maarif Vekâletince ka- rar verilmiş ve tebliğ edilmiştir. Bunu duyan gençler ve umum reliler, büyük bir inkisarı hayale uğ- ne evveline ka- dar susuz bir hal- de idi. Şehrin bu pek lâzım — ihtiyacını bir an evvel te- min — maksadile tor Mustafa Bey ** daki Üzümlü dere- sinde fenni tesisat- la su getirtti. Şehri suya garketti. Şimdi her evde bol su ak- maktadır. Ayni zamanda bu su- dan 'elektrik de istihsal edilmek- tedir. Belediye, su sayesinde meydanİıklarda çiçek bahçeleri tarh etmektedir. «Haâl, —meydanında yapılan bahçeye şimdiyekadar Ödemişe su getiren hayır sahiblerile bu işte büyük hizmeti görülen — doktor Mustafa Bey ve arkadaşları için bir abide dikilecektir. Bu abidenin yeri ayrılmış ve inşaata başlanmıştır. M. Kemalpaşanın Tabit Gazozları M. Kemalpaşa, (Hususi) —Ka- zamıza iki saat mesafede Akarca denilen bir kaplıca vardır. İzmir, Balıkesir ve havalisinden ve di- ğer kazalardan vücudunda ağrı ve sızı Olan birçok kimseler bu- raya lge!erek eyileşip gitmekte- safede bir taş yarığından fışkı- ran ekşi bir su vardır. Bu sudan bir bardak içerisine bir kahve kaşığı şeker — atarsanız âayet keskin gazoz olür. Bu Ciğer, Böbrek ve midede mevcut kum / ve taşları temizler ve nekadar çok içilrse insana okadar iştiha ve- rir. Kapalı şişe içinde muhafaza etmek tehlikelidir zira tazyikten şişe patlar. Kasabamıza 20 dakikalık me- safede Mineviz köyüne yekıı bir memba suyu daha vardır ki bu sudan çok hastalar içerek şifa bulmaktadırlar. Doktorlar — bu suyun Tuzla içme suyunun ayni olduğunu ve hastalara içirilmesini tavsiye etmektedirler. Babaeski'de Köylerde Takdire Değer Bit Maarif Faaliyeti Var Babaeski (Hususi) — Mektep inşası faaliyeti devam etmektedir. Pehlivan köyde inşa edilmekte olan üç sınıflı beton ilk mektep binası inşa edilmek — üzeredir. Kırklareli valisi Fuat Bey köy mekteplerinin çoğalmasına bil- hassa ehemmiyet vermektedir. Müsellim köyu ahalisi sırf ken- di himmetlerile. köylerinde büyük bir mektep inşa etmişlerdir. An- cak bu iöyde muallim yoktur. Köylü maariften köylerine bir muallim tayin edilmesi istemek- te ve bu pek yerinde isteklerinin bu ders senesincde y rine getirik - ceğini ummaktadır. Köyde tahsi, 15 aplıcaya beş dakikalık me- Mercimek Aygır Depo- sunun Faaliyeti Üç Senede, 'Mücssese Ne Gibi Hizmetler Yaptı?. Mercimek Aygır deposu Çukurova (Hususi) — Seyhan ve Ceyhan nehirierinin durma- dan, dinlenmeden suladıgı Çu- kurova arazisinin verim kabiliyeti herkesçe malümdur. Her tarafı düz, bereketli olan bu arazinin mühim bir kısmı mer'adır. Bura- larda vaktile çok merakla yetiş- tirilen hayvanlar arasında Kolu kısa at irkının koşuculuğu - ve teşekkülâtındaki güzelliğile aldığı şöhret bütün dünyaya yayılmıştı. Çukurova atları namile tarihlere bile geçmişti. İdarei mutlakanın halkla alâkasızlığı yüzünden Çu- kurova yetiştiricileri yardımsız kalmış, görgü ve bilgileri de cet- rlerinden miras kalan usulün ha- ricine çıkmamıştır. | Varidatı, vaktue — sultanların " zevk ve safasına hasredilen Çu- kurovanın merkezinde, Ceyhan nehri boyunda uzanan Mercimek Çiftliği Aarazisinin menfaatlerini . hara ve aygır deposu kurmak üzere Ziraat Vekâletine verdi. 1 eylül 929 tarihinde sevgili Gazimizin hediye — buyurdukları (Mebruk) ve (Mes'ut) namındaki SA iki saf kan Arap aygırile Merci- mek aygır deposu kapıları açıldı. Modern bir ahır vücude getirildi. Bu ahır yirmi beş boksu ihtiva etmektedir. " Aygırlara günde iki saat idman yptırılmaktadır. Bu suretle ırki' vasıflardan evlada intikali ar- zu edilen vasıflar inkişaf ettiril- mektedir. Üç sene zarfında Çukurova “ köylüsünün elinde (1599) depo aygırları mahsulü tayın bulunduğu ve bu miktardan her hangi bir arıza sebebile yüzde on telefat kabul edildiği takdird: (1440) tayın yaşamakta ve yetişmekte “olduğu görülmektedir. : ürkün aziz yoldaşı atının düzelmesine hizmet eden cum- huriyetin bu verimli — eserinin sevimli cumhuriyetimizin onuncu yıl dönümünde — unutulmamasını dilerim — H. Rifat — - Güdülde Fırtına Ve Dolu Güdül (Hususi) — Nahiye merkezi ile Kadılar, Karacalı, Bük köylerine ve civarına deh- şetli dolu ve yağmur yağmış, bü- tün köyler harap olmuştur. Dolu esnasında şiddetli bir fırtına da olmuş, birkaç dükkânın damı * Ödemiş, iki se- belediye reisi dok- işe girişti, Boz dağ- | le uğraştığımı zannetmeyiniz; da- ha doğrusu bu mecmuayı çıka- ranlar her işin bir idare mese- lesi sayılabileceğini ve devletin dahili veya harici siyaseti için çalışacak olanların her meseleyi bilmeleri Tâziımgeldiğini anlamış- lardır. Charles Maurras siyasi makalelerinde şiirden, şairlerden de ktahsederken Mmevzuunun ha- ricine çıkmadığını, çünkü edebiya- tın da bir siyaset işi olduğunu söyler. Zaten siyaset, bir millet'n bütün faaliyetinin — terkibinden, onun felsefesinden başka birşey değildir. Bunun içindir ki her- hangi bir iş veya fikir adamının “Ben siyasetle — uğraşmam,, demesi manasız bir sözden ibarettir. Bu mecmua 27 inci sayısım, Mülkiye'de uzun zaman Fransızca muallimliği etmiş olan Ahmet Haşim'e tahsis etti; zaten son nüshalarında Haşim'in birkaç ya- zısınını neşretmişti. Şairin en ha- rikulâde yazılarından biri olan “Yemek,, fıkrasını, yani en son yazabildiği makaleyi de yine o mecmuada okumuştuk. — Zaten Mülkiye mektebi talebesi o şâir hocalarının kıymetini anlamışlar, ona samimi ve hürmetkârane bir muhabbet göstermeği bilmişlerdi. Ömrünün sonuna kadar hicvi bı- rakmıyan Haşim, Mülkiye mekte- binden ve talebesinden bahseder- ken sesinde derin ve şefkatli bir heyecanın akisleri duyulurdu. Belki hiç kimse,) bilhassa hiç bir şair esasen heccav değildir; belki sözlerimiz arasında zalimane addolunabilecekler sadece bir sitem, haklı veya haksız olarak kendimizde bulduğumuz kıymeli gör:miyen muhitimize karşi bir sitemdir. Hicvin, hücumun bir maskeden başka bir şey olma- dığını şefkat ve muhabbet kar- | şısında kayboluvermesi ispat et- mez mi? Biz Âhmet Haşim'i sevenler, onu hayatımızda ras- geldiğimiz sanatkârların en hari- kulâdelerinden biri sayanlar onun yüzünden sertlik maskesini ara sıra olsun çıkarabildikleri için Mülkiye — talebesine — teşekküre borçluyuz. Vakıa Haşim'in en çok beğen- diğimiz tarafı bu şefkat ve sükün tarafı değil, bilakis insafsızca yırtıcılığı idi. Fakat onun hicve meyyal zekâsına hayranlık gös- terirken, n bazan istemediği hâlce falan veya filân hakkında şiddetli bir hüküm — vö'meğe sevkederken asıl insafsızlık bizde değil miydi? Şimdi düşünüyoruz; o, bir kimseyi hicve e k n gözleri parlar, bir memnuniyet duyardı. Fakat bundan emin olabilir misi- niz? O göz parıltısı,, 6 memnu- niyet yaranın ağrısını bir an için azaltan, fakat vücudu büsbütün üzen bir morfinden başka bir şey miydi? hui r “ Mülkiye ,, mecmuasının Âh- — met Haşim nüshasındaki yazıları okurken büyük dostumuza, büyük ustamıza o mekteplilerin göster- diği şefkati gösteremediğim'z için bir eza duydum. Vakıa bü nüs- hadaki yazıların çoğunu hariçten, az çok tanınmış muharrirlerden almışlar; fakat hepsinin de, hoca- nın hatırasına dindarane bir rabıta ile toplandığı belli... ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: