Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
6 - Sayfa çat et - Nai < 04 VO Dünya Hâdiseleri F B İ R - APAŞ KA Yunan Ordusunda Tensikat Bundan birkaç gün evvel Yu- | nan ordusu Erkâ- Jeneral Katenyotis geldi. Yunan ordusunun yüksek bir makamın- da vukua gelen bu değişikliğin sebebi, Harbiye Nazırı - Jeneral Kondilis ile erkânı harbiye reisi- nin bazı noktalarda anlaşama- makta bulunmalarıdır. Zira Yu- nan hükümeti, harbiye bütçesinde esaslı bazı tenzilât yapmak isti- yor, fakat Jeneral Manettas bu “tenzilâta muvafakat etmiyordu. Çünkü Avrupanın ve bilhassa Balkanların bugünkü vaziyetine Obakarak mevcut kadroda her- hangi bir değişiklik yapılmasını tehlikeli buluyordu. Maamafih bu ıslahatı yapmak bir bütçe zaru- reti olunca Jeneral Manettas'ın ayrılması da elzem görüldü. Şimdi, Yunan ordusunda askerlik müd- deti sekiz aya indirilecektir. Bu- nu, Harbiye Nazırı Jeneral Kon- dilis söyliyor. Bunun haricinde bazı askeri kıtaat miktarında da tensikat yapılacaktır. * ltalyan gazeteleri, Baresi isimli bir karı kocanın Trablusgarp çöllerinde başları- Trablustu na gelen feci bir Bir Facia | hâdiseyi nakledi- yor. Bu karı koca aotomobil ile Ageyla denilen kasabadan Bin- gaziye gelirlerken çölde yollarım şaşırmışlardır.. Bu sırada M. Baresi otomobilden inerek isti- kamet tayin etmeye çalışırken zehirli bir yılanla karşılaşmış ve yılan tarafından ısırılarak feryat ede ede ölmüştür. Bu gsırada Madam Baresi kocasının başına gelen faciayı görüyor, — fakat yardımına koşamıyordu. Bereket versin otomobil kapalı idi. Çünkü ayni yılanın kadına da hücum etmesi muhakkaktı. Baresi aile- sinin geciktiğini gören Bingazi zabıtası, Valinin * uv1ı'akatile iki tayyare uçurmuşl! dır Bunlardan bir tanesi, iki gün aradıktan sonra otomoöbili b imuşsa da vakit akşam olmuşiu. Ortalık kararıyordu. —Binaenaleyh — yere inmek mevzubahs olamazdı. An- cak ertesi sabahtır ki pilot oto- mobilin yanına konmuş, Madam Baresi ile kocasının cesedini ala- rak Bingaziye nakletmiştir. Ge- çirdiğı maceradan dolayı Madam Baresi son derece sarsılmıştır. Muvazenesini bozmasından kor- kulmaktadır. Onu bilhassa müte- essir eden' hâdise, kocasının ce- sedinin geceleyin çakallar tara- fından parçalanmsıa olmuştur. - — — — Resim Tahlili Kuponu ) 'Tabiatinizi öğrenmek istiyorsanız resminizi & adet kupon ile birlikte . gönderiniz. - Resminiz , sıraya tâbidir ve iade edilmez, Ha V L habiyli' Bhii -i Ş arbiye _ıîîdd;“ / Jeneral Manettas Sekiz Ay! | istifa etti, yerine İsim, meslek veya san'at bulunduğu memleket Resim intişar edecek mi? Reııhin / klişesi 9O kuruşluk pul mukabilinde gönderilebilir. —ii öi — SON POSTA BARESİNDE.. Yarı Kokot Ve Yarı Apaşlarıh Toplandığı Bir G — Bırakın Ulan, Bırakın ' Ulan, Tutmayın Ulan!. İstanbul'un göbeğinde, tıpkı, amma tıpkı Paris apaş kahvelerini | andıran bir kahve bilir misiniz? Öyle bir kahveki, içindekilerin boyunları birer siyah bezle sıkı- lıdır, başlarında yağlı kasketler, kat kat briyantin kümeleri var- dır.. bu kadın ve erkek apaşlar, dans çılgınlıkları, kokot kavgaları marazalar içinde sabaha kadar delicesine — eğlenirler, zıplarlar; yumruk yumruğa, kafa kafaya gelirler, —boğuşurlar, — sevişirler, gülerler ve aynarlar... İşte ben, bu Praris kabarele- rinin bozması, yarı, bizim kül- han beylikle karışık yeri keş- fettim. Ve bir cuma günü saat T ile 8 arasında bu apaş ka- baresine gittim. : ÜÜ, Kapıdan içeri girince, — koyu kurşuni bir sigara dumanı gözü- mü aldı.. Evvelâ bir şey - farke- demedim.. Çatlap, bozuk bir caz çalıyordu: Ortada yalnız dönen bir arı kümesi var. Masalar bom- boş.. Şöyle, midesinin ağrısı tutup ta oturan tek bir insan bile yok. Ne tuhafl. Sigara dumanı, burayı topçu ateşinin dövdüğü sahaya çevirmiş !, Gözlerim alıştıkça — şekiller belirdi ve ortada, basık tavanlı salonun ortasında, vücut vücude, Fçılgınca dönen çiftler gördüm. Buranın garsonları bile yaman adamlardır. Ben daha masaya oturur oturmaz yanıbaşımda gö- rünüverdi. — Kahvel, dedim. Sokuldu, güç işitilir bir sesle: — Taharrisin galiba ağabey?.. Dedi.. yüzüne baktım.. pişkin pişkin g:lüyordu: — Biz adamından tanırız ağa- bey, amma yine bilmemiş olalım.. - Birdenbire dans kalabalığı içinde bir gürültü koptu: — Ulan itoğlu, buzağımi san- dın sen bunu?. Ölüsü kandilli.. karıya çimdiği ne atıyorsun?. — Otur yerinde hırbo! — Ulan ben senin kanını içe- rim, hırrrtl.. Bırakın ulan, tutma- yın ulan!.. Caz bütün kuvvetile çalıyaor- “du.. kalabalık birdenbire karış- mıştı.. — Yapma ulan Mıstafa, yap- ma ulan, bırak ulan, çekil ulan!. Sesleri arasında, nihayet dans yine başladı, yine çiftler birbirine sarılıp, - kahkahalar, gürültüler, çığlıklar içinde delicesine dön- miye başladılar. Garson kahveyi getirince, yine kulağıma eğildi: Amma ne kadar boş?.. | — Kusura bakma amma, ağebey, buradan bir ışmar göre- mezsin.. kabulün varsa, seni şu köşeye götüreyim, rahat rahat dikiz edersin.. Beni daha - ileriye, büfeye yakın bir yere aldı. Sandal- yalardan birini duvara dayadı, sonra yarı eğilircesine bir selâm vererek uzaklaştı.. caz birdenbire durmuştu... — Bis, Bisl, Sesleri bir kadın sesi haykırdı: — Bana bak, zurnacıbaşı.. Şu bizim peşrevi tımbırdat da, göbek atalım.. Caz derhal bir rumbaya baş- lamıştı.. Çiftler, Şu bizim çiftetelli ahengile kıvrılıp bükülüyor, tit- reyip baygınlaşıyordu. elicesine bir tepinme.. Ter- ler şakır şakır boşalıyor.. Sigara- lar ağızlarda.. Kızlar büsbütün serilip serpişiyor, iki yana, dur- madan zıplayarak, bütün vücut- larile, havalanıp, vahşileşiyorlardı. içinde, -Birdenbire kalabalık içinde bir: — Ah, anaml. sesi koptu. Ortalık darmadağın - oldu.. Ve iki kat yere — çömelmiş, bir insan —vücudü — ortada Etraftan birkaç delikanlı koşuştu, genci yerden kaldırdılar. — Ne oldu be?. Vurdular mı ulan, bıçakladılar mı? — Baksana be vücuduna? — Yok ulan kırmızı sudan zırnık yok.. — Yumruklamışlardır!. — Kancıklık bu kadar olur bel.. Burada caz bir inzıbat âmi- ridir. Her saniye kavgası, gü- rültüsü eksik olmıyan bu yerde, bütün karışıklıklar hemen yok oluverir. Nitekim birkaç hızlı davul vu- * ruşundan sonra eski hal yine ye- rine geldi, çiftler yine biribirine sarıldı. Yine gülüşler, - kırılışlar, dökülüşler içinde oynanmıya baş- landı. İ Yanı başımızdaki masada Üç genç kız oturuyor.. üçü de biribi- rinden beter çirkin... İkide birde portföylerini açıp açıp yüzlerine bakıyor, podralarını tazeliyor, ruj- larını yenileştiriyorladı. Bu iş bit- tikten sonra yine ikide birde korsalarını aşağı yukarı çekip göğüslerini şişiriyorlardı.. Bir aralık caz yeniden baş- layınca, önlerinde soluk elbiseli bir genç peyda oldu.. kızlardan birinin omuzunu fiskeledi: — Kall! dedi.. Kız istihfafla döndü, baktı, omuz - silkerek dudak büktü ve kaldı. « azino Şu İti Yiyeyim kalkmadı. Genç sesini boğarak: — Kalk ulan! dedi. Kız birdenbire parlamışti: — Yormuyorsun ki kalkmam. 1000 lira versen kalkmam.. — Kalk ulan kaknem, naza mı Çekiyorsun?. — Kalkmam deorum, çok agzıni bozma.. — Kalk ulan kız!. Vallahi kafamı kızdırma fena olur !. Kız — birdenbire, feveranile doğruldu. cesaretinin — Sen hayvan, ben hayvan.. iki hayvan oynar mı? Delikanlı fena halde bozul- muştu.. Yaradana sığınıp şöyle bir gerindi, vurmak ister görün- dü, fakat etrafta kollarını tuta- cak kimse bulamayınca birden- bir 'sandalyanın birine çöktü: — Ulan! sabaha kadar bura- da bekliyeceğim.. hele - birile kalk ta görürsün gününü... Kar- nını deşip te altı aylığını çamura dökmezsem, yuf olsun ecdadıma.. * koca salonun bütün masaleri bomboş.! acap delikanlılar hiç içmez mi? diye şaşmayın.. hepsi de, onların tabirince matizdir. Kafayı tütsülemeyince, zaten aftoza yan bakılmaz!. İki karafa ile de bu iş olmaz, masaya' çö- künce iki yüzlüğü devirmelidir. Fakat burada değil, tabii dı- şarıda... * Bu kabara, İstanbulun en çak kavga çıkan yeridir, ve en az da cinayet olan yeri.. Bütün bu de- likanlılar birer gözdağı ustaları- dır. Hele bir yabancı, Allah göstermesin benim gibi, bunların eline düşmesin.. Mutlaka insanı lâf gürültüsile boğarlar... Nitekim, benim böyle yalnız sessiz, sakin ve edcplicî _ otâırlış- şümu gören, karayağ ir deli- kanli arkadaşlarına âıdü: — Avalın zoruna bak bel!.. Biz burada köçek aynasımıyız bel,. Bu seyyahın işi ne burada?.. Ötekiler de dik dik yüzüme bakıyorlardı.. iş çatallaşmıştı.. ya- aldırmamak veyahut ta çıkıp git- mek lâzımdı.. fakat birdenbire bizim garson peyda — oluverdi. Elindeki peşkiri sallıyarak rumca: —— (Devamı 10 uncu sayfada ) | | hakkında | katılmak suretile Tavukçuluk ) Ağustosta Yapılacak İşler Tavuk besliyenler için her ay en ziyade dikkat edilecek - işler ceğiz. Bu cümleden olmâk Üüzere bugün tavuk besliyenlerin - ağus-: — tosta hangi hususata- daha Tazla - — itina etmeleri lâzımgeldiğini bil- — — direceğiz. Ağustos, havaların - en sıcak — - aylarından biri olduğu; malümdur. - — Bu ayda tavukların tüy. dökümü devam eder. Ei Tüy dökümü veya tüy değış- . tirmesi tavuklar için bir yorgünlük olması dolayısile bunun devam ettiği müddetçe gıdalarına husust bir ihtimam verilmelidir. — Tüy dökümü başladığı zamanı - tavukların — sabahki — İâpalarma beher hayvan için 'bir.' tutam kükürt çiçeği ilâve - edilmelidir. Kuvvetli gıdalarla beraber - bol bol Vıreşillilfl verilmelidir. — * | Sularını günde en az iki defa değiştirmeli ve su kapları iyice yıkanmalı ve beher litreye sekiz sulfat de fer ilâve edil- elidir. Dökülen tüyleri parkelerden ve kümeslerden kaldırmalıdır. Horozlar bütün ilkbahar ve yaz mevsimlerinde çalışmış olduk- ları cihetle tüy dökümünde de ayrıca yorulacakları için bunlara da aynı gıdalar verilmelidir. Ağustos, kümeslerin ve par- kelerin bilhassa dikkat edilecek aylardan biridir. Kümesleri her sabah temizle- mek lâzım olduğu gibi haftada bir iki defa da koyuca bir kireçe bir miktar kreolin veya Krezolin mükemmelen badana edilmelidir. Bu suretle kümeslerde bulunması ve türeme- si melhuz bit ve sair haşaratın önüne geçilmiş olur. Parkelerde gölge vücude ge- tirecek ağaçlık yoksa hususi ve alçak çardaklar yapılmak sure- tile gölgelik temin etmelidir. Parkelerin gölgelik bir , ma- halline tavukların adedile müte- nasip bir çukur açılmalı ve bu çukurun içindeki toprak - tırmıkla eyice — inceltilmelidir. Bu ince toprağın içine bir miktar elenmiş kül ve bir az' da kükürt - koya- rak karıştırmalıdır. Sabahları bu çukurun üzerine bir az su dö- külerek karıştırılırsa — tavukların bu çukurda gayet rahatça ve zevkle eşelendikleri görülür ki bu onlar için pek İüzumlu bir ihtiyaçtır. Vaktinde yetiştirilmiş - piliçler eylülde yumurtlamıya başlaya- caklarından bunları da ayırmalı ve kümeslerde haddi istiabisinden fazla hayvan bulundurmaflalıdır. Hulâsa, bu ayda gerek tavuk ve gerek piliçlerin - gıdalarına, sularına, ve temizliklerine pek e dikkat etmek icap | ettiği unutul- - mamalıdır. müşküllerinizi cevap verecektir. -— TAKVİM -— | < Gün ÇARŞAMBA 31 16 AĞUSTOS-033 103 Arabi Rumil 24 Reblllahır 1352 | 3 - Ağustos - 1340 Vakit lEıınlıVıııt 10 2 5 07 9 di Vakit |Exant |Vasatf Günet Öğle iklndi İaranki vi p A y L d kısa malümat vere- r Erenköy:/M. Nürettin — * 5 Hİ Akşamliğ — |49709$ — 12 18 Yataı / İ 1-42 |20 B1 4li).