18 Haziran 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

18 Haziran 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Haziran —e — Yazısız hikdâye: Av Afacanın — babası ava çok meraklıydı. Nihayet bir gün Afacana da bir çifte aldı: — Sen de avcılığa başla ba- kalım!., dedi. Afacan bir türlü “nişanlayıp bir şey vuramıyordu. Bir gün babasile beraber ava gittiler.. Babası, durdü: — Bak, dedi.. Sana şimdi 25 tane fişek vereceğim.. Se: burada oturup bekliyecek ve avlanacaksın. Bı? de bir çeyrek urakta avlana- t.ıgıln. xlıcın razı oldu.. Babasının oturdu.. Aradan — bir saat sonra babası geldi: bir ormana girince gösterdiği — yere geçtikten — Nasıl bir şey vurabildin mi? — vuramadım baba. — Nasil olur canım.. Ben sana 25 fişek verdim.. Onları ne yaptın? — Hepsini kullandım.. — Bir şey de vuramadın ha? — Hayır,. Vuramadım amma babacığım. Bütün kuşları korkut- tum.. Öyle kaçıyorlardı kil Ayni Şey —Miııik Ali çok cimri idi,, yum- ;::ıınu sıkar, — yalardı. Kimseye para ödünç vermez, yemiş- lniiı,ııııhlın- göstermezdi, Bir gün yolda Afacana rast geldi.. Afacan kızgındı. Minik Aliyi durdardu: — Şuü Cingöz çök utaninaz çoçukl. — — Neden?. — Yolda rast geldim.. beş kuruş ödünç istedim vermedi. — Çok rezil şeymiş! Minik Ali gülüverdi: — Hiç kızma ben de rezilim!.. afacan, dedi.. Afacan — (Ameleye) Siz bu- rada yıgı::r:mkıılnmıkln. dak- Ç aşa; upkuru geziyor. Ni L değil mi ııı:ı?' D yi Baktım göğsüm kabardı. Kolbimi sevinç sardı, Türk askeri geçerken Gizli bir ahenk vardı. — Dün gece annemin gözüne Türk” Askeri Geçerken. — nı yok.. çünkü benim gözüm pek- SON. POSTA — Düşman dolmuşken vatan, z he atan, Düşmanı koğup daniLe Yeni bir yurt yaratan İşte Türk askerleri Titrettiler yerleri Dünyaya dehşet Veren Türk genci, Türk erleri.. Kalp Para Afacan bakkala koştu: — Efendi amca, babam fena halde kızdı:. Dün sen ona kalp bir 25 lik vermişsin.. “utanmıyor mu?.,, Diyor. Bakkal kızdı: — Amma yapmış hal.. Ben hiç kalp para verirmiyim?. İmkâ- tir, öyle kalp para yutmam ki, başkasına vereyim.. — Vermişsin işte.. — Göster bakayım o 25 liği.. | Afacan güldü: Aşağıdaki — Hecey, baaaak !.. Sen biraz bekle. Ben bir sinek kaçtı! — Dün akşam babam sana | imdat aramıya gidiyorum. Sakın — Dua et ki serçe kaçma! Av_orın'ıç. pirinç almış!... ç < bir yere kaybolma !., ö bi Soyulmnk.' Deve Kuşları Hapis Afacanla Cingöz konu- - Bir dilenci kapıyı vur- . ll » ağgalar vi — Allah rızam - için — Dün gece babamın karşısına hırsız çıktı ? — Eecece?. — Babamı kıskıvrak yakalamış |.. — Sonra ğ — Caketini çıkarmış? — Aman yarabbi? — Cüzdanını almış!.. — Paraları da bera- ber ? — Değil.. Çünkü da- ha o gün anmem için çar- şıdan bir sürü şeyler N seüizdanı — boşalt- mıştı., N Kuzu Minimini Suna, küçü- cük bir bebekti. Çıtır, pitir konuşur, tatlı tatlı gü- lerdi.. Annesi ona bir kar- deş getirecekti. Bir gün amcası Sunaya sordu: — Söyle bakayim ço- cuğum, annen sana bebek tirecek. kız mı istersin, erkek mi?. R Suna düşündü: — Küçük bir kuzu Cabi Eföndi göz on para l Afacan çıktı : — Ne o?. — Bir dilim ekmek, beş on para!.. can sordu : — Senin baban yok mu 7 — Var!... — Ne yapıyor, çalış- mıyor mu 7, — Hayır. Çalışmıyor da onun için ben dileni- yorum.. Ne çalışabiliyor ne de dışarı çıkabiliyor. — Hapiste!.. Spor Afacanla Cingöz ko- nuşuyorlardı : — İnsan çok yaşamak için spor yapmalıdır!. — Amma yaptın 7?. — Böyle. — Peki amma dedeleri- lar?. düler.. e Yılan yavaş - ya- | Cabi Efendi tıpa- | Açmak istedi ve lerini açtı, ıılgı şişe- | — vaş şişeye girdi. yi kapadı. Fakat ce- | Cabi. Efendi de ta- bana Dilenci çocuktu. Afa- | — Ne oldu babana?. | miz neden çok yaşamadı- |— — İyi ya iştel onlar öl- Geldi mi?. y Minik -Alinin küçük kârdeşi ile annesi otı orlardı. Annesi dedi ki: — Git çocuğum bak, ağabe- yin mektepten geldi mi? Ti ; — Elbette geldi anneciğim. — Nasıl geldi.. sen iki saat- tanberi buradasın!. Nereden - bi- liyorsun? — Elbette bilirim anneciğim. duymiyormusın?, Kedi kuyruğuna takılı teneke ile bahçede nasıl koşup bağırıyor!. Timsahın Yedikleri Afrikada bir nehir kenarında iki seyyah oturuyorlardı.. ikisi de Ew yazıyor, meşgul - oluyorlardı. ok dalgındılar.. Bir aralık nehirden koskoca bir timsahın çıktığını ve kendile- rine yaklaştığını duymadılar.. Ti sab, nihayet birdenbire her ikisi- nide yuttu. Gözlerini kapıyarak hazmetmiye başladı ve “Böööööl,, yapınca, zavallı seyyahların ayak- | kaplarile, nz-eıııi dışarı çıktı. Çünkü timsah yalnız bunları yi- yememişti. İki Yüz Afacanın annesile babası her gün kavga ederler, Hanımteyze haftalarca asık suratla gezerdi. Bir eve bir misafir kadın geldi.. Hanımteyze şikâyete baş- ladı. Bir yerinde dedi ki: — Fakat benim — kıymetimi bilmez, — ben biçte — iki yüzlü değilimdir !. | Afacan ileriden atıldı: — İyi ki değilsin anne, babam bir yüzüne tahammül edemiyor. | Nerede kaldı ikisine.. | Üst Tarafı Minik Ali ile Cingöz konuşu- yorlardı. Cingöz sordu — Senin baban eve geç mi gelir? Hem, — sallana sallana gelir. — Baban geceleri geç gelince annene ne der%. — “Ben geldimi,, der. Ondan ötesini de annem söyler! — Zavall, üstüne giyecek bir şeyi yok.. Nereden buldunuz bunu? — Toprağın altından çıkardık. — Eyvaasah, yoksa baba an- nen mi ?..

Bu sayıdan diğer sayfalar: