11 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

11 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ!l Üıyı 'ilipin <Adalarında JIstiklâl Davası Amerikanın Filipin adalarına ver. diği istiklâl, nihayet beklenen neticeyi 'doğurdu. Sadkalist denilen gizli bir teşekkülün âzaları, silâhla Amerikaya kargı geldiler. Filvaki bu isyan bas- tırıldı ve ayakla: İnsan telef oldu bütün dünyanın dikkat bakışını kendi Üzerlerine çekmiye muvaffak oldular. Amerika gibi zengin bir milletin hi- Mmayesinde yaşıyan bu adamlar neden Amerikadan ak — latiyorlar? lstiklâl öyle — bi iyaçtır ki — tarif adilmez, Elendilik masıl ki Insanın ruhuna yapışık bir hâlet aa istiklâl İnteği de öyledir. Sonra Amerika, bu ıdıfıı halkına, bu serbestiyi bir hak olarak vermeyi kabul etmişti. Iş, bu |yaidi filen teyit etmeye gelince, İş değişti: Bir defa, Filipinlerin ietiklâllerine tahip olabilme için on senelik bir tecrübe devresi geçirmeleri lüzumu İleri sürüldü. Bunun haricinde, Filipin adaları, Amerikan donanmamı — için dâalmi bir üs olmakta devam edeceği bu istiklâlin bir şartı olarak ilân edil- di. Bir başkasının İşgali altında müz- takil bir toprak tasavvur edilemiye- teği İçin Filipinliler de kendilerine verilen bu sözde hürriyete inanma- dılar. Bunu, zorla almıya kalktılar. Ada valisinin izinli olarak Filipinler- den uzak bulunduğu — bir. sırada &danın — merkezi — olan — Manillayı üıılı teşebbüs ettiler. Şimdi, bazı eri gören Amerikaldar, bu İstiklâl Şartnamesinde bazı değişiklikler ya- Pılması lüzumunu müdafaa ediyor- larmış. Bu müdafaa, biraz geç olu- Yor amma mihayet kendini gösteri- artlarını ihtiva etme- ıııııd. llpinler İçin bundan lıı,ıı rahat yüzü artık haram olmuşa benzet, denilebilir. — Süreyya Almanya İstikraz Yapmak j Düşüncesindedir Berlin, 10 (A. A.) — Rayiş- bank mahafili, —ulusal sosyalist tejimi başına — gelelidenberi tlde len endüstri kürlarla Yükümdel - mecburf - bir ödünç Yapmayı düşünmektedir. Bu ödünç - istikrar - Alman- Yanın dalgalı — borçlarını uzun Yadeli bir borç haline çevirmeye Yarayacaktır. Edebi Hasta, titrek bir ses'e sordu: — Gidiyor musunr ? — Gideyim ! — Pek çabuk, değil mi? Hacer, içini çekti : —Doktor, bu kadarcık izin ver- & Doktorları kızdırırsak olmaz. s.lil'ı bir daha gelemem. Cavat Bey, gözlerini yum- ı — Peki.., Siz, bilirsiniz. Hacer, onun mazlüm, uysal l""Iı baktı ve onu gördüğü TÜndenberi için için tekrar ettiği : — Ah, evlüdım ! Tz Sözünü daha fazla gizlemiye İi m görmedi ve dudaklarını Stanın Ateş gibi yanan alnına Undurdu ve içi sızlaya sızla- 4 yana yana fısıldadı — A, evlâdım ! * Oıq_ dönerlerken yolda Zihni 'di, çekinir gibi sordu: h.ü Bekir Efeyi — görmediniz, T Hanm. İ Hlter. bir az da hesap soruşa "ıâlıı:;ı: bu sual karşısında ge- | | | Siyaset Âlemi ı SON' POSTA Tuna Konferansına Doğru Iki Başbakan Program Hazırlıyorlar Roma, 10 (A.A.) — Avusturya Başbakanı Bay Şuşnig dün Floran- saya gelmiştir. Cumartesi günlü Bay Muzolini ile Tuna konferan- / #ının hazırlanması hakkında görü- | şecektir. Parls, 11 (Hususl!) — Gazete- | ler, Avusturya Başbakanının bu- gün Musolini ile yapacağı görüş- melerin ehemmiyetli sıyasal net- celer vereceğini yazıyor, Lehistan Ve Fransa Lavalin Varşova Seyahati Mühim Görülüyor Paris. 10 (A.A.) — Bay Laval dün Varşova ve Moskovaya git- mek üzere yola çıkmıştır. Varşova, 10 (ALA.) — Bay Lavalin, Bartunun ziynretinden bir yıl sonra, Varşovaya gelmesi Fransanın Lehistanla olan bağ- lantısına — - ittifakına - — verdiği önemi göstermektetir. Büyük halk yığınları Fransız - Lekb bağlantısı- nn pekiştirilmesi yolundaki bu değişten dolayı sevinmektedirler, Filipinlerde Japonya' Burasını Da Mı İstilâ Edecek? Vaşington, 11 (A.LA.) — Âyan azasından B. Gibson, Amerikanın hâkimiyeti altında müstakil bir idare şekline kavuştukları takdir- de, Filipin adaları ahalisi vaziye- tinin daha müsait olacağını söy- lemiş ve bu ahaliye Amerika kongresine bu yolda hareket et- mesi dileğinde bulunmalarını tav- Yzana: Mahmut Yesarl — Cevat Beyi gördüm, fena oldum.. Bir ikinci hastaya, bir yaralıya daha bakacak halim kalmadı.. Böyle şeyleri benim hiç içim götürmez.. Sonra, ben de hasta düşerim! Kesik kesik güldü; — Gurbet elde, hastalık güç- tür, sanırım! Hacer, böylelikle hastahaneye gitmek bahanelerini bulmuş olu- yordu., Zihni Efendi, onun asıl ma- ksadını keşfetmemiş miydi? Yoksa bu söze kanmış mıydı? Bu, belli değildi; başımı eğdi, hiç sesini çıkarmadı. Hacer, öyle bir sarsıntı geçir- mişti ki etrafile meşgul olamı- yordu. Kafasının içinde, bir saat rakkası gibi, hep mülâzimin söz- leri - işleyordu: — Hayır.. Onu, ben, vurma- dım, Hacer Harım! Otelde, hemen odasına ka- pandı, bir. koltuğa oturdu. Bir dakika sonra, boş oturmaktan &- kıldı, ayağa kalktı, sinirli sinirli dolaştı. Bir cigara yaktı. Cigarayı yarısına kadar içmeden, ona da Bay Şuşnig — Bir Yanardağ Patladı Antil Adalarında Felâket Günleri Yaşanıyor Antigo ( Antil adaları) 10 — Ehemmiyetli bir volkan indifa: meticesi olarak, şiddetli zelzeleler kaydedilmiştir. Evlerinden kaçan birçok aileler otomobillerde yat- maktadırlar. Amerikada Açların Nümayjişi İllinaa (Amerika) 10 — İllinua hükümeti ahalisinden 1200 açlık nümayişçisi hükümet yürümüşlerdir. Mllinua işçiler bir- liği reisi B. Edvard Morgan ta- rafından idare edilen nümayişçi- ler, saray önünde kamp kuracak- larını ve yardım tevziatı merkez- leri tekrar açılmadan gitmiyecek- lerini söylemişlerdir. sarayına Fransada Seçim Sosyalistlerle Komünistler Anlaşma Yaptılar Paris, 10 (A.A.) — Sol cenah müntehası, belediye seçimlerinin ikinci devresi için bir koalisiyon vücuda getirmiştir. Sosyalistlerle komünistler birbirleri lehine mü- tekabllen namzetliklerini terket- mektedirler. Pariste sosyalistler, altı nam- zetlik muhafaza etmişler ve 29 80 Amerika Tayyaresi Uzun| namzetlikten komünistler lehine Bir Uçuş Yaptı Honolulu, 10 (A.A.) — Donan- maya ait 80 uçak dün 200 kişi ile 2130 kilometre - uzaklıktaki Midvey adasına uçmuşlardır. Bu uçuş, tayyarecilik tarihinde bu çeşit uçuşların en önemlisidir. siye etmiştir. B. Gibson, Aıııerlkı büsbütün çekildiği takd'rde, uzak şark va- ziyetinin karışacağını tahmin et- mektedir. Çünkü Amerikanın çe- kilişi, Japonların Filipinlere yer- leşmelerine müsaade edecektir. sinirlendi, attı. İçi içine sığım- yordu. Bir şey yapmak istiyormuş, yapmıya mecburmuş ta, yapamı- yormuş gibi kalbini ve beynini bir el sıkıyordu. Bu sıkıntıyı nasıl dağıtmalıydı? Eski alışkanlıkların — havası, yine onu sarmıştı. İçki ile beynini uyuşturabilirdi. Fakat içkiyi nere- | den, nasil bulacaktı? Dört kadeh rakıya, bir küçük şişe konyağa bile razıydı. Iki aya yakındır, ağzına içki koymadığı için, eskiden alışkan olmasına rağ- men, Üç dört kadeh ispirto onu sarardı. Içkiyi masıl bulmalı? Şimdi, kafası, yalnız. bünün için çalışı- yordu. Kendisi çıkıp, çarşıdan, bakkaldan alamazdı. Bu, Huriye kadının da becereceği bir iş değildi Zihni Efendiyi çağırlıp söylese, ©, yapabilir. miydi acaba? Zihni Efendiye, emniyeti vardı. Fakat onu, ne İçin çağırttığını, otel sahibi Muharrem Bey, anlamak istemeyecek miydi? Bunun için de bir bahane bulmak lâzımdı. Hacer, pısırıklığına, kendi de kızdı; — Bu, bahaneyi de Zihni Ef. bulsunl! Ötel kâtibini çağırmaktan ev- yel, karar vermek lâzımdı. Cam, daha fazla, rakı istiyordu. Rakının vaz geçmişlertir. Bir Rezalet! Yugos'avyada 107 Kişi Sorguya Çekildi Belgrad, 10 (A.A.) — Bugün büyük ölçüde bir İrtişa ve vergi kaçakçılığının muhakemesi baş- lamıştır, büyük bir orman İşletme kurumu eksiltmelerde haksız ka- zançlar elde etmiştir. Bu dava ile 107 kişi iİlgilidir. — Bunlardan üçü saylav ve biri eski bakandır. u, meze |i|;i külfetleri vardı; (â- | kin Hacer, bunu düşünmüyordu; ©, Susuz, mezesiz de dikip içmeye alışıktı. Yalnız, rakının, gizlenme- yen, sır veren kokusu vardı; Ha- cer, bundan korkuyor, çekiniyor- du. Konyak, rakıya nisbetle eh vendi ve hastalığını ileri sürerek bir ilâç gibi de aldırabilirdi. Hacer, uzun düşünmedi, Hu- riye kadına seslendi; Zihni Efeu- diyi çağırttı: — Size, yine bir zahmetim var, Zihni Efendiciğim. Otel kâtibi, gözlerini kırpıştı- rarak bakıyordu: — Emrediniz, Hacer Hanım, Genç kadın, mütereddit görü- Nürse, şüphe edileceğini biliyor- duü; açık bir tavırla: — Bugün, sinirler'm bozuldu... Sonra ayağımı da üşütmüşüm, sancılandım. Bana, bir şişe kon- yak alır mısınız? Zihni Efendi, yutkunur gibi duruyordu: — Alayım... Hacer, onun setmişti: — Buna da, belki bir diyen olür. Siz, gizlice alır, getirirsiniz. — Ne kadarlık şişe istiyor- sunuz, Hanımefendi? Genç kadın, bir an düşündü. Küçlk bir şişe konyak, ona, hiç- bir şey yapmıyacaktı: tutukluğunu his- 9uı Gönül fşlerı Sırlarınızı u Herkese öylemeyiniz “ Arkadaşımın samimiyetine alda- narak ona bütün aşk maceramı olduğu gibi anlattım. Unun da yemiyerek iç- miyerek bunu önüne gelene yaydığını öğrendim. Çok üzüldüm onun bu ha- reketine nasıl mani olayım? Vildan Hata sizde. İnsan ifşa edi!mesini İsteme- diği sırları kluseye söylemez. Kızların en büyük konuşma mev- zuları sevgidir. Ya kendi sevgi- lerinden bahsederler, yahut baş- kalarının maceralarını anlatıp din- liyerek vakit geçirirler. Onların bu zaaflarını unutarak - sırlarınızı önünüze gelene, açarsanız tabii netice böyle olur. Şimdi yapacağınız şey bu ar- kadaşınıza bir dahâ sizden kim- seye bahsetmemesini ihtar etmek ve ona bir daha sır vermemektir. * * Bir kızla nişanlıyım. Henüz bir- kaç — defa görüştüğüm halde bana mütemadiyen ne kadar para kazan- dığımı, ne varldatım olduğunu — sorar durur. Onun bu sualleri beni düşündü. rüyor. Bu kız daha şimdiden benden siyade kesemle alâkadar olursa yurın ne yapar? Onun için nişanımı bozmak istiyorum. Ne dersiniz? » Şikrü Haklısınız. Bazı kızlar para için evlenirler. Onun nazarında kıymetiniz, kazancınız ve paranızla ölçülür. Hissini bu kadar aç vurmuş bir kızla mesut bir yuva kurabileceğinizi zannetmiyorum. * Karamanda K. Z. L Sevdiğiniz kızın sizl sevmedi- ğine hükmetmeniz, sevginizin şid- detinden ileri geliyor. Siz çok sevdiğiniz İçin, onun hareketlerini Aaynı derecede hararetli bulamamal sizi Üzüyor. Fakat haksızsınız. Bir kız hislerini sizin kadar açıkça izhar edemez. TEYZE — Bir büyük şişe alırsanız... Iki de birde sizi rahatsız etmi- yeyim. Otel kâtibi de düşünüyordu: — Büyük şişe alırsam, otelde âlem mi var? Filân, diye sorar- lar, &öz olur. Hacer, boynunu bükmüştü : — Mademki öyledir, küçük şişe olsun ! Otel kâtibi, çıktı. Hacer, Uşüyormuş gibi sinirden dişleri biribirine vurarak bekledi. Fakat dakikalar geçiyor, Zihni Efendi gelmiyordu. Hacer, odada dolaşıyor, sofa- daki ayak seslerine kulak kabar- tıyor, yumruklarını sıkarak: — Nerede kaldı, bu adam? diyordu. Beklemekten yorulmuş, zaten bezgin sinirleri, büsbütün ezilmiş, bozulmuştu. Kapının tıkırdadığını duyunca, sesi titreyerek : — Giriniz! dedi. Zibni Efendi, gülerek kapıda görünmüştü: — Sizi biraz beklettim amma, kusura bakmayın.. Pantalonunun yan cebinden bir büyük şişe çıkardır — Yakındaki bakkaldan alsam söz olur. Aşağı çarşıya kadar indim. Az tanıdık bir bakkaldan aldım. (Arkar var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: