19 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

19 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Sayfa Yazmu : Telfrika — DE slan ; Seyfi 55 Ölüm Erleri Palangadan Çıkacaklardı.. Koyu — karanlıkta — düşma- nin — kuvvetlerini — anlıyamıyacağı bu takımların uyandırdığı karga- şalık içinde bin kılıcı aşkın kuv- vette olan asıl Üç alay düşmanın en zaif yerine atılacaktı. Sarı Şahin Bey işte burada Ayi bir iş düşünmüştü : Ölüm erleri ( fedaller ) palan- ganın asıl kâpısından çıkacaklar- dı; esas saldırış kolunun " kalenin gizli, küçük — baskın kapısından çıkması gerekti. Düşman ise ar- kadaki bu gizli kapıyi pek İyl bildiğinden onun önüne baskını durdurmak üzere siperler yapmış yerinden koparılamıyacak kadar güçlü bir fırka koymuştu. De- mek büyük hücum kolunun çık- ması işinde bu gizli kapı kullanıla- mazdı ; kullanılsa da bütün plâni bozmaktan başka bir iş yapıla- mıyacaktı. te bunu düşünen Şahin Bey arkasına kazmacıları, kürekçileri almış, büyük kolun çıkması iİçin en uyguün ve muha- sara hattının en zayıf olduğu yer- den gecenin karanlığı içinde ç yüz senelik kale duvarını yıktıra- rak gizli bir kapı açtırmıştı. Bu karanlık gece baskınında dostun düşmandan seçilebilmesi için herkes boynuna beyaz bir bez sarmak düşünülmüştü. Büyük kapılardan önceden çı- kıp düşman içine dalacak - ellişer kişilik üç serdengeçti bölüğü büsbütün — gözden çıkarılmıştı; Onlar, düşman denizinin içine karıştırıcı, aldatıcı bir rüzgür gibi esecekler, orada bire kadar can vereceklerdi. Ancak büyük baskın koluna sıkı talimat verilmişti., bu tali- mata göre Öönce kol alayları, sonra Üç alayın hepsi dalma toplu irtibatlı ve istinatlı bulunacak, biç ayrılmıyacaktı. Öfkeye, tek düşüncelere kapılarak yanlarda açılacak zayıf yerlere yüklenmek, saldırış yolu Üzerine düşmeyen düşmana dönmek yasaktı; yanlara kaçan düşman bile kovalanımıya- çaktı. Yalnız önceden verilmiş saldırış yolu Üstünde biribirine dayanılarak ilerlenecekti. Yalnız öne gelen düşman kümeleri yarı- lacak, sade arkadan yetişen düş- manla dövüşmek Üzere duru- lacak idi. Bunun için dövü- şecok bölükbaşıları ve bölükler birer birer ayrılmış, sıraları ken- dilerine bildirilmişti. Bu emirler, düzenler birden- bite bölükbaşıların ve askerlerin çok canını sıktı. Bunların içinden öfke ile mırıldananlar çoktu; onlar : : — Biz'ölüm eri olduk, nemiz varsa ölüme verdik; Bey ise bize kurtulma öğretiyor. Yahut : — Ne duruyoruz, bre! Kâfirin içine girelim, ona Türk işi bir kılıç koyalım, biz. kırılıncaya kadar onun da kökünü keselim, Türkün döğüşü işte böyle olur. Diyorlardı. Ancak Şahin Bey bunlara karşı kaşlarını çattı ve şu karşı- lığı verdi: — Bana bakın, yoldaşlar! çok söz istemiyorum. Siz — asker- siniz, borcunuz ölmektir. Ben kumandanım: Borcum sizi alnını- z.n akile kurtarabilirsem kurtar- maktır! Sonra da şu sözleri söyledi: — Evet; ölmek için döğüşü- nöz, Ööc almak için döğüşünüz; yalnız şunu aklınızda tutunuz ki: Içinizden hanginiz (Budin) kale- sine daha — yakın yerde can verirse en büyük yiğitliği o etmiş olacaktır. Siz yalnız bu gece baskınında — şaşırıp — ayrılmayın, Bikeye uyup düzendem çıkmayın; yirkmrime ei ğ ĞRETEÜĞR Ü ĞĞRÜERĞAL l üeü gn KağrBBEBüşk eei a eŞürelker Dü d İ ŞĞERŞE n EÜĞÜĞELEEĞ ŞA gün açılınca bayraklarımız size yolu gösterir! * Gece yarısından ikl buçuk #aat sonra... Subuska palangasının İki bü- yük gizli baskın kapısı açılmıştır. Bu kapılardan tertibata göre ayrılmış bölükler çıt çıkarmak- Sızin dışarı çıkıyorlar, bunlar ilk fedaller, karışıklığı çıkaracak İlk üçbölüktür. Büyük baskın kolu Şahin Beyin yıktırdığı kale gedi- ginin iç ağzında toplanmış bu-. lunuyor. Asker ayaklarile yürüyerek ve atlarını dizginlerinden tutmuş ol- dukları halde kapılardan, yıkık gedikten bitip tükenme bilmez korkunç hayaletler, ummacılar gibi bi Joçlyorlın dışarının derin aranlığı içinde küçülüyor ve büsbütün eriyip gidiyorlar. Silâh- ların, sırhların, kılıç ve mizrak- larım şakırdamalarının önüne ge- çiliyor. Gürültü çıkarmamak için atların ayaklarına keçe sarılmış olduğun sadık hayvanla kapı- lardan büyük, biçimsiz gölgeler gibi sessiz geçiyorlar. Sahipleri bunların kişnememeleri için elle- rini perçmlerinin, yelelerinin altına koymuşlar, kadife tüylerini okşu- yorlar. Kimse #öz söylemiyor... Yalnız arasıra boğuk, kısa kumandanlar.. Dişarı çıkan bölükler başla- rında bölük başıları olduğu halde çabucak kendilerine verilen yer- leri alıyorlar, atların ayaklarında- ki keçeleri çıkarıyorlar ve Üstle- rine atlıyorlar.. Bu hareketler inanılmaz bir tetiklik, bir sessiz- likle yapılıp bitiyor... O zamana kadar büyük kapı- nın gölgesinde duran ve her şeyi gören ve İdare eden Şahin Bey, yanında gölgede duran ve biçim- leri seçilemeyen dört adama dö- nerek: — Haydi aslanlarım, diyor, Tanri sizden razı m; hepimiz- den artık yiğit sizsiniz! Sonra kollarını uzatıyor, bu dört kişinin ayrı ayrı alınlarından öplüyor. İşte bu dört kahraman on altıncı milât asrının “ meçhul askerleri ,, dir! Bütün bölükler, alaylar kale- den çıkınca bu dört “ meçhul asker,, karanlık, 1ssiz palanganın içinde ölüm ve kan kokusile yal- nız, karşı karşıya kalacaklar, bu büyük ve ortak mezarın bir bu- “cağında zafer sarhoşluğile kaleye dolacak düşmanı bekleyecekler- dir. Onların işi düşman kaleye girdiği zaihan yer yer yapılmış lâğımları — tutuşturmak, — Subus- kayı düşman için bir yanar dağ ağzı, bir cehennem kuyusu yap- mak, onlara ateşten bir mozar açmaktır ! İşte bu meçhul kahramanlar yavaş, ancak titremez seslerle Şahin Beye: — Uğur olsun beyim, kılıcı- nız keskin olsun ! Dediler ve yanyana kalenin karanlık ve arlık ıssız sokağında yürüyerek yok oldular. Hayır, yok olmadılar.. Onlar kahramanlar tarihinin caddesinde hâlâ yürümektedirler. * Gece yarısından Üç saat sonra, Bütün işler tamam ; her bölük, her alay yerinde; her yürek kin- H ve ateşli; her diş sıkılmış, her — kılıç keskin ve her el kılıçta! Almanlar, Macarlar, Slovenler derin uykularında.. Birçokları bir daha dönemiyecekleri yurtlarını rüyalarında görüyorlar. Gökte uzak, kesme elmas- tan, yakuttan yıldızlar artık aön- meğe başlamış ordugâh ateşlerine gözlerini kırparak cilveleşiyorlar. (Arkası var) SON POSTA Hesap Da Yerine Göredir — Eb, bu iki uçuşa teşek- kürler!.. — Nasıl ikl ?. Bir defa uçtuk ya şimdi |. — Hayır, iki defa; uçuşum ve son uçuşum |.. birinci İstanbul BORSASI 18.6- 1935 ÇEKLER 1.'L. L. için Nev - gerk 0,7945 Parle 17,03$ Mit re 948 Brlksel 47033 Atban B3,1688 | Cenevre 24333 Setya TKTAS Amasterdam — ,ÇİT28 Prag 19025 ESHAM ve Limm İş Bank.(Nama) ,00 » ÜKümtler — 9,50 | » Ülüces e) 9 Ouma li bandu 23,30 Belün!k 5— Wi ketl Hayılye 15,50 Hu liş 10,50 Anadol (WS0V, 25,50 .» W G0P. 2610 Anade'ak HOV 4250 Şark D, V. ü— 19, 1.T.L. içib 4S 581 19738 42150 444768 TBARGI Belg 35,098$ |Londen Ka 618,50 Muskova ,, 108425 Viyana Madelt Berlla TAHVİLÂT Lira Bomen'l 0425 1031 darlkranı — Büye Teti oram Duhllt Şiças Düyusu Mu, O0 bağ at leriip 1 6470 - . M a Reji Tramwıy Rehtum Üzküdar v« Tersos KusırKe.Fo 1886 177 — t0,— ü— « » # İYLİ 3050 Biektrlk e MESKÜKÂT (*| Kuruş | Yürk eltma 98 | (Ham'tl li 'ai 1057 | (Reyat * 84z | (V . Wan Meeldiye SAŞv |Ç Bazkuet (Ca B 230 Kurüş «T0 Rua 4050 | V BER 4650 | C) Boran — harlet Parls borsasında Paris 18 (A.A) — Esham bor- sasında tam bir durgunluk - vâr- dır. Değişik gelirli bazı esham piyasasında önemsiz fakat pek çok düşüklükler kaydedi!miştir.Buna mukabil Fransız fondo'arı pek çok alıcı bulduğundan dikkate değer bir yükseliş göstermekledir. Yo- ung İstikraz — tahvillerine — alıcı vardır. Frangı korumak için / Vaşington 18 (A.A) — Finans bakanı Morgenthau Fransız fran- gini korumak İçin Amerika hazi- nesinin, Fransız mlli bankasına yardım ettiğini söylemiştir. Matbuatın bir kısmı hazine- nin bu yardım için dolar satmak suretile iki milyar dolarlık serma- yesini kullanmış olması ihtimalin- den bahsetmektedir. Novyork Tribune gazetesi hü- kümetin bu hareketini tasvip et- mekte ve Fransız » Amerikan el- birliğinin Tngiltereyi de harekete getireceğini Ümit etmektedir. 2,60 || 10,— || coy |; . e wS Sçve || | we nazarınızda olsun — suçlu Haziran 19 O HİKÂYE BİR Dünkü Kısmın Huülâsası Gönç bir kız mahkeme koridor- larında istidasını — verecek yer indan geçenleri anla- tiyor. g tramvayla evine döndüğü sırada bir gence rast- geliyor. Cencin tramvayda bilek saatının zinciri kopuyor. Uğra»- gyor, takamıyor. Genç kızın bu saat hoşuna gidiyor. İçinde bir arzu uyanıyor. — Saatı aşırmak istiyor. Hele benim genç, herkesten dalgın gürünüyor; mavi camlardan muhayyelesine —akseden — mavi ışıklarla oyalanıyordu. Parmaklarım böyle bir işin eskl bir anlayıcısı gibi cebi buldu. Kordonun bir kenarından tuttu. Ve aıııluı © minik şeyi çı::ıilli. . işte çıl arrzu muvalfa- kıyetle ı:ı*ı ıl:ıl: demekti. Elimi kendime d geri alıyordum. Birdenbire iki el, genç erkeğin elleri; iİçinde saat bulunan elimi yakaladı. Parmaklarımı okşadı. Yavaş, fakat müstehzi bir sesler — Ne güzel, ne san'atküâr elleriniz. var, dedi. Bu ince ve zarif parmaklar başka şeyler de çalamazlar mı? Meselâ piyano, keman.. Kıpkırmızı olmuştum. Benimle insafsızca alay ediyor, izzetinefsim ile oynuyordu. Gözlerim yaşlan- mıştı. Herkes suçumu öğrendi sanıyor, etrafıma bakamıyordum. Ben onun hulya kuruyor gibi görünerek daldığı mavi camlardan gölgemi seyredeceğini umar mı idim.. Acıklı halimi görüyor, fakat hiç aldırmadan gülüyordu. Elimi | yeniden okşadı : — Ne yazık! Bu kibar bilek- lere demir bilezik hiç te yakış- mıyacak, Demek beni pol'se de teslim edecekti. Bu, beni büsbütün fena etti.. İlk durak yerinde tramvay- dan atladım. O da arkamdan indi. Hemen hiç kimse görün- meyen sokağın bir kenarından yanyana ilerleyorduk. — Beni yanlış anladınız; polise haber vermek istiyorsunuz biliyo- rum. Fakat müsaade ediniz de size hâdisenin içyüzünü anlatayım bir kimse olmaktan kurtulayım.. Işte burada size anlettığım gibi ona hakikati, beni mahcup eden çılğınlığı bildirdim. Fakat hâdise beni çok Üzmüştü. Ona bir mücrim gibi ifade verirken gözlerim —dolu dolu oluyordu. Sözlerim bitince İki elile yüzümü tuttu. Yere inik başımı kaldıra- rak gözlerini gözlerimle karşılaş- tırd.. Göz — bebeklerimin içine ısrarla baktı ve: — Siz orijinal bir şeysiniz!. dedi; korkmayınız ben de okadar toy ve kaba değilim, Benimki de mukabil bir kapristi. Sizi biraz heyecanlancırmak istemiştim. Fa- kat bu kadar korkmanzı iste- mezdim. Sizi polise değil amma, müsande ederseniz evinize bıra- kayım. * Genç kız sustu. Derin, derin bir Iki nefes aldı. Bu duruştan istifade ederek ben de onu süz- dümı Bu genç kız da, tarif ettiği saat kadar minik ve inceydi. Çok güzeldi. Küçük başını çere çeveleyon kesik sarı saçlarının alnına düşen ipek kıvrımları yü- züne ayrı bir sevim veriyordu. Gözleri çekici idi. Ve onun göz bebeklerinde sanki saflıkla şey- tanlığın biribirile kaynaşmış ışık- ları parlıyordu. Büründüğü mavi Yazan: AT — HIRSIZ Kİ.. bir tülün ince aralıklarından ışık veren beyaz teni her halde sesl kadar yumuşak olacaktı, » — Şimdi ikinci kısma geçi- yorum, genç erkegi Üç gün sonra evime çağırdım. Madem ki ©o “benim — parmaklarımda başka marifetler de aramıştı. Ona diğer hüner'leri mi de gösterecektim. Lekelenen parmaklarıma iyi bir not aldırmak lâzımdı. Piyanoma geçtim ve ona bildiğim, hoşlan- dığım bütün — havaları çaldım. Musikl onu çok memnun etmişti. Piyanodan kalktığım zaman he« yecanla ellerimi tuttut — Parmaklarınızdan yorum, dedi. | Ona sordum: Ht Siz hiçbir şey çalmaz 'me sınız? Iyi ve kötü bir marifetiniz yok mu? Keşki sormaz olsay- dim!.. Sanki böyle bir sual bek- af dil- liyormuş: — Çalmaz olur mıyım biç? Dedi; Hem ben sizden daha becerikliyimdir; bakınız! Bir saniye içinde başımı onun kolları — ve — göğüsü — arasında buldum. ü Artık ne anlatayım! bu hırsızlık gündengüne çoğalarak, hududunu genişleterek İlerledi. Fakat ben göz yumuyor, — görmemezlikten geliyordum. Çünkü ben memnun- düm. Hırsızlığı fazlalaştıkça e- viniyor mes'ut oluyordum, Nele- rimi çalmadı ki !. ; Pek az bir zaman içinde kal- bim bütün varlığile ona geçti. Gönlüm artık geri alınmaz bir şekilde onun tarafından aşı- rıldı.. Fakat az bir zaman sonra da ıztırap başgösterdi. Ben onu daima memnun edebileceğimi dü- şünüyor, başka vücutların harzl- nelerine İmrendirmeyeceğimi umu- yordum. Halbuki öyle olmadı. O bana çabuk doydu... * Hikâye bitmiş ve genç kız susmuştu. Sordum : — Peki şimdi iddlanız nedir ? Onu hangi suçtan mahkemeye vereceksiniz ? : — Gönül hırsızı diye.. Bun: büyük suç olur mu ? — Onun — cezalanmasını Isteyeceksiniz ? — Allah esirgesin. Ben onuü ceza görmesine tahammül edebk — Hir! miyim. Mahkeme onu süçlü — bu'sün, fakat' cezasını bana be raksın. — Siz nasıl bir ceza vere- ceksiniz ? — Ölünceye kadar — haplsı Benlmle birlikte ! Askerlik Daveti Kadıköy askerlik şubesinden! islâm 328 ve 329 do« diye kadar aakere git âm 316 dan 327 dahil ——— $ — Çağrılan bu şubede toplanma gönü 25 haziran 935 günüdür. 3— Bedel vereceklerin nihayet 24 haziran 935 akşamına kadar bedelleri kabul edilecaktir. 4 — Bu erler 23 haziran 935 sast 9 da şuboye gelerek yoklamaların! yaptıracaklardır. * Üsküdar askorlik şubesindeni 1 — 328, 329 doğumlu gayri islâm ofrutla 316 ve 328 doğumluya kadaf ba kalmış yri dalüm efrat — | 24 Haziran 935 a| günü sovkes —— dilmek üzere Üsküdar askerlik gubt” — sine gelmeleri ilân olunur. j

Bu sayıdan diğer sayfalar: