26 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

26 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Haziran SON POSTA Hergün Zincirli Namus 8 Baro Lâzım & Zincirli Namus Kadın binlerce yıldanberi er- keğin esiri olarak yaşamıştır. Erkek onu ve onun kadınlığını parasile satın almıştır, Satın aldığı için de kadını hapsetmiş, kilitlemiş. zincirlemiş ve hattâ müzelerde gördüğümüz gibi, bazan hapis uzuvlarma kilit vurmuştur, Bizde daha düne kadar ka- dını kafes arkasına, peçe içine hapseder, ona başka bir erkeği görmek hakkını vermezdik. Türk inkilâbı kadıaı 20 inci yüz yıla kadar süren bu köle- likten kurtardı. Fakat hâlâ onu zincire vura- cak kadar geri” ruhların yaşad> ğını gürüyoruz. Geçen înn Son Posta Kayse- ride bir babanın, fabrikada çalış- mak iİstiyen kızını evde zincirle bağlıyarak gitmekten mene çalış- tığını bildiriyordu. Bu adamlar, namusu gözle gö- rünür, elle tutulur maddi bir şey sanıyorlar ve kadını zincire vur- makla, kafos ve peçe altına koy- makla onların namuslarını koru- duklarına inamıyorlar. Bu onlar için kuru bir teselli olmaktan ileri gidemez. Çünkü namus maddi bir varlık değildir. Ruhi ve ma- nevi bir varlık olduğu İçin taz- yika tahammülü yoktur. * Baro Lâzım Peyami Safa ile Nânm Hile met bir gazete sütunlarında kav- gaya tutuştular. Bu kavga sövüş- me ve dövüşmeye varınca güazete sahibi onlara gazete sütunlarında kavgaya devam edemiyeceklerini bildirdi. Ikisi de kırıldılar ve oku- yucular karşısında yenilmiş vazk te düşmüş görünmekten kor- nrık özüldüler. Dün de yazdığım gibi, bir diğer yazıcı bizim arkaı birine çattı, hem de terbiye ve edep kaldelerinin dışiına çıkarak çattı. Onu küçük düşürecek şey- ler isnat etti, Bu arkadaş cevap vermeğe kalktı, o da kendisine çatanın dilini kullanmak - istedi. Fakat biz buna müsaade etme- dik. Gazete #sütunlarının şahsi kavgaya — sahne — olamıyacağını söyledik. Bu arkadaş da kirıldı ve mi- dafaa hakkından mahrum edildi- e inanarak Üzüldü. Bunların hakkı var. Gazetede küfürlü şahst kav- ya müsaade etmemekte biz de ::ıdlmiıl haklı görüyorur. Peki amma, hücuma uğrayan, hakaret gören yazıcı ne yapsın ? Kendisini nasıl müdafaa eteia? Garp memleketlelerinin bazı- larında bu vaziyete düşenler dü- ello yaparlar. Bu gülünç ve çirkin bir usul, bazı yerlerde mahke- meye başvururlar. Bu da uzun ve meslek arkadaşlığına yaraşır İş değil. Bizce yapılacak bir şey var: Bir baro teşklli. Garetelerde — meslektaşlarına hakaret edenler buraya verilir. Baronun iki taraf hakkımda ver- diği hüküm, kat'? hüküm olur. Böyle bir teşekkül olmadıkça bizde mesleki haysiyet ve namu- sun teessüsüne İmkân yoktur Ağaç Böceği Yağmuru Berlin, 25 (ALA.) — Mayn nehri üzerindeki Russelsaym yöre- sinde saatlerce gerçek bir ağaç böceği yağmuru hüklüm sürmüştür. Ki'lometre'erce uzaktan bulut ha- linde görülen böcekler yine bulut halnde yere inmiştir. * lResimli Maka e Yaz gelince plâjlar gençlerle dolar. Kıyıları onların şen çığlıkları doldurur. Oynumak, koşmak, gülmek, ağız dolusu kahkaha ile gülmek, bağırıp çağırmak, eğlenmek ve şen Hayat bir defa insana bu imkân- ları verir. Sonra yaşamak kaygusu, kazanç kavgası insana olmak onların hakkıdır. zevkini çıkar ve neşeli yetişi kan olmaktan Gençlere he K Gençliğin Hakkı bütün bu güzel günleri haram eder, Şen ve neşeli olabıl. diğiniz müddetçe neşenizi kaybetmeyiniz. Gençliğinizin bakın. — Gençlik neşeli olur, neşeli yaşar gelecek nesiller de bizler gibi somutt- alanş olur. şeyi ve zevki çok görmeyelim. —— —— SON TELGRAF HABERLERİ İngiliz - İtalyan Görüşmeleri Eden Dün Mussolini İle İkinci Roma, 25 (A.A.) — Eden - Su- viç teknik görüşmesi yapılmıştır. eden saat İ7 de Bay Mussoliniyi örecektir. Edenin yanında Ha- istan işleri uzmanı olan özel uzman Tompson olacağı İçin Ha- beşistan meselesinin de görüşüle- ceği anlaşılmaktadır. Edenin, ilk e sonra Londradan İs- tediği cevabi beklediki — sanık maktadır. Roma, 25 (A.A.) — Eden, öğ- leye kadar İngiliz büyük elçiliğinde kaldıktan sonra dışarı işleri müs- teşarı B. Suvlch ile birlikde çık- mış ve öğle yemeğini de beraber yemiştir. Eden, bugün Mussolini ile ikinci defa olarak görüşmüştür, Şamda Kanlı Hadiseler Halep, (Hususi) — Geçen Mev- lât gününde Şamda kanlı bazı vak'alar olmuştur. Vatan fırkası reislerinden Abdülmecit Kerama, doktor Abdüllâtif ismlnda birinin adamının tecavüzüne uğramış, ta- bancasını çekerek mütearrızı öl- dürmüştür. Halk, reisin karakola götürülüşü esnasında lehinde nü- mayişler yapmış, Abdülmecit ser- best bırakılmıştır. Kibrit Ucuzladı Bozuk Kibritler de Piyasa- dan Toplattırılıyor Ankara, 25 — Satışa çıkarıl- dığı haber alınan bozuk kibritle- rin piyasadan toplattırılması için hükümet emir vermiştir. Kibrit fiatları da 1 Temmuz- dan itlbaren 10 para daha indi- rilecektir. Bü k kutular — 50 paraya, küçüklez 40 paraya satı- lacaktır. » î. Kaya Ankarada nkara, 26 ( Hususi) — İç Bakanı dün Kayseriden buraya döndr. | Defa Olarak Görüştü Yunan İsyanından Önce Dönen İşler! Atina, 26 (Özel) — Paristeki Yunan elçisi Politisin isyandan üç ay Önce Venizelosa gönder- diği önemli bir mektubun sureti dün akşamki gezetelerde aynen dilmiştir. Yumnanistanın arsıulusal mevkil için mühim ifşaatı havi bulunan bu mektupta, Avrupada belir- mekte olan yeni siyasal hareket- lere karşı faaliyetsiz kalındığı tak- dirde Yunanistanın durumu zorla- garak siyasibir tecride doğru gide- ceği, Balkan andlaşmasındaki mev- kil ihmal edileceği, Türkiye ile Yugoslavyanın — Fransız - Rus uzlaşmasını — ileri — götürdükleri Tuna Konferansı Türkiye Ve Yunanistan Atina, 25 (Hususi) — Bura hıutoloriıılı yazdıklarına göre msolininin daveti üzerine Ro- maya gidecek olan General Kondllis, Romada toplanacak Tuna Konferansında Türkiye ve Yunanistanın da bulunmalarını İsteyecektir. Habeşistana Kon- yazıldıktan sonra Türkiye - Yu- Solos Gönderiyoruı manistan — dostluğunun — yeniden tetkik edilmek vaziyetinde kala- cağı ilâve edilmektedir. Çaldarisin Çekileceği Ha- berleri Doğru Değil Atina, 25 (Hususi) — Bu Pa- zartesi toplanacak olan yeni mec- lis hükümete reyiâm yapılması için selâhiyet verecektir. Çaldarisin çekilerek — yerine Tarım Bakanı Teodokisin gelece- ğine dair olan haberlerin aslı yoktur. Ülpük, geei Yi ıııwl:“ıq':“.ııııdı çok :;: da- kikalar geçirmekte olduğunu söy- B. Abidin Özmen Diyarıbekirde Elâziz, 25 (A.A) — Birinci” Şoııl wwdh Özmen ü.' ;ıu lııl':ılnıı sonra bıgz Diyaribere gitmiştir. Ankara, 25 — Hükümetimiz Adisababada bir maslahatgüzar- lık ihdasına karar vermiş ve mas- labatgüzarl Iskenderiye baş- konsolosu Nizamettin tayin edi- miştir. Hariciye Tayinleri Ankara, 26 ( Hususi ) — Dış Bakanlığı memurları — arasında değişmeler olmuş, bazı konsolos ve kâtipler merkeze alınmış, yer- lerine başkaları tayin edilmiştir. Zabitlere Elbise Ankara, 25 — Takımlarda, bölüklerde ve san'at mekteplerin- de vazife zabit vekilinden yüzbaşıya kadar zabitlere (Yü- başı dahil) birer kat elbise ile bir kaput verilecektir. Çürük Mal İhraç Etmiş! Bir Amerikan firmasına rük barsak sa söylenen t ııt&lıkhıdı yapılmak- tadır, ——— ——— — İ İSTER İNAN ISTER INANMA! | İstanbul gazetelerinden birine Ankara muhabirinden gelen bir mektubun başlığır Matbuat Umum Müdürlüğünde içten bir faaliyet var. Bütün memurlar evleniyorlar. sonra galiba bekâr memur kalmıyacak. Bir ay Mektupta da şu izahat var: “Matbuat Müdürlüğünde bütün memurlar evleniyor- Bu işe ilk önce baş müşavir ÖGönayak oldu. Mmüşavir muavini Asâde takip etti. Raportor Bay Soerver de dünya evine girdi Mütercim Kemal Müustafa, ve arapça mütercimi de evlenmek üzeredir.,, Onu İSTER İNAN İSTER İNANMA! . Sözün Kısası İsimler Ve Devirler Server Bedi Bizde bir insanın ismi, hüviyet cüzdanının bütün sırlarını açığa vurur: Kaç yaşındadır? Nerede doğmuştur? Hangi devre ve nasıl bir aileye mensuptur? Bütün bun- ları bir insanın yalnız isminden anlamak aşağı yukarı mümkündür. Meselâ Hafize, Habibe, Şah- sene, Azize, Şahinde isimleri göz- lerimizin öuüne şöyle bir kadın getrir: Ellisini, hatta altmışını geçkin; Lâleli, Karagümrük, Hay- dar, Cibali ilâ,.. gibi ananeye fazla bağlı semtlerden birinde doğmuş, muhafazakâr; iyi imam- bayıldı ve tatarböreği pişirir, oku- ma bilmez, bilenin de kültürü Ahmet Mithatın kırkambarı için: dedir, yahut zavallı Necdet, sefil bir kadının evrakı metrukesi ona çok gözyaşı döktürmüştür. Hafize- lerin, Habibelerin, hsenelerin, Azizelerin, — Şahindeleri: çoğu “ dört peşli ,, çarşaf, yeldirme ve yazma başörtü kadınlarıdır. Arkalarından daha taze bir nesil: — Müzeyyenler, — Nihaller, Güzinler, Ferdaneler, Şadanlar, Telâller Sanihalar gelir. Bunların yaşı şimdi otuz beşle elli arasında dalgalanıyor. Boğaziçi, Kadıköy- den Pendiğe kadar bütün hat boyu, Nişantaşı, biraz Cağal oğlu, Fazlıpaşa, Beyazıt tarafları onlara beşik sallamıştır. Edebiyatı cedide ile biraz gözleri açılan bu kadın- lar pek fazla muhafazakâr değil- dirler, mutfağa girmekten çekin- mezler amma İmambayıldı pişir- meyi annelerine bırakırlar. Mavi ve siyah, eylül okumuşlardır. Hk *“tayyör, giyen, yahut çarşafı darlaştırarak ipek kumaşın üstüne wücutlarının haram — çizgilerini çıkarmıya ilk cesaret etmiş ka- dınlardır. Sonra Belmalar, — Suzanlar, Meraller, Nevinler, Nerminler, Şerminler, Lerzanlar, Hicrânlar gelir. Bunların yaşları da yirmi İle otuz arasındadır. Şişli, Pan- galtı, Nişantaşı, Moda, Kalamış, Büyükdere,Tarabya, Istinye tarafla. rında emzirilmişlerdir. Hiç muhafa- zakâr değildirler; mektepte pasta pişirmesini ve mayonez yapmesını öğrenmişlerdir. amma — mutfakta Habibelerin veHafizaların otoritesi hâlâ devam ettiği için pek tatbik edemerler. Mahallebi içine vanilya kata- bilmiş olmaları büyük bir inkılâp- tır. Fecriâtiden bugüne kadar kalan muharrirleri ve harp sonu kitaplarını okumuşlardır. Başına şapkayı tereddütsüz geçiren ve kış mevsimini balo ve sinema, yaz mevsimini de plâj için seven ilk cazbant nesli budur. En sonda Ayseller, Göneyler, Sevimler, Birsenler, Aytenler, Su- malar geliyor. Bunların yaşları da iki aylıktan tutunuz, isnine göre, en dört yaşına kadar dayanır. Hattâ şu satırları yazarken dün- yaya birçok Ayseller, Birsenler, Göneyler, Sunalar geldiğine şüpha yoktur. Bu nesil henliz yetişmediği için itiyatları belli değil * Habibenin —kucağına Ayseli veriniz ve fotoğrafımı çektiriniz, ayni zamanda İnkilâbın en canlı resmini almış olursunuz. İki Köylü Boğuldu Malatya, (Hususi — Birkaç gün evvel Fırat irmağında bir boğulma olmuştur. Keçeden ya- pılmiış olan bir kayık on yolcu- sile İrmak ortasında patlamış, suya dökülenden Mamikân köylü Mehmet oğlu Kadirle karısı akın- tılara kapılarak Wııü;

Bu sayıdan diğer sayfalar: